Eylül 14, 2018 16:55 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

ABD Başkanı Trump’ın İran ile önşartsız müzakere etme yönündeki sahtekarca açıklaması ve İran’ın bu açıklamaya tepkisi,

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Singapur ziyareti ve TAC anlaşmasını imzalaması,

Tahran yönetiminin Suriye gelişmeleri konusunda aktif faaliyetleri,

Geçen hafta İran’ın bazı önemli gelişmeleriydi.

 

Geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump İtalya Başbakanı ile beyaz sarayda düzenlediği ortak basın toplantısında bir gazetecinin İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ile müzakere etmeye hazır olup olmadığı yönündeki sorusuna verdiği cevapta, İranlı yetkililer istedikleri takdirde hiç bir önşart ileri sürmeksizin müzakere etmeye hazır olduğunu iddia etti.

 

Aslında Amerikalı yetkililerin açıklamalarında sürekli çelişkilerin ortaya çıkması yeni bir konu sayılmıyor. Amerika’nın popülist Başkanı Donald Trump’ın İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ile önşartsız müzakere etmeye hazır olduğu yönündeki bu yeni iddiası, Trump 8 Mayıs 2018’de İran İslam Cumhuriyeti nizamına yönelik bir dizi eski ve bayat mesnetsiz iddiaları tekrarlayarak Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasından çekildiğini ve İran’a dayatılan ve Bercam nükleer anlaşması yürürlüğe girdikten sonra askıya alınan nükleer yaptırımların da üç ile altı ay içinde yeniden dayatılacağını açıkladığı bir sırada gündeme geliyor.

 

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ise ABD Başkanı Donald Trump’ın İranlı yetkililerle görüşmeye hazır olduğu yönündeki jestine verdiği cevapta, Amerika Başkanı Bercam nükleer anlaşmasından çekilme ve müzakere masasını terketme konusunda ancak kendisi suçlu sayabileceğini belirtti. Zarif ayrıca Amerikalı yetkililere İran milletine ve uluslararası anlaşmalara ve yükümlülüklerine saygı göstermelerini istedi.

 

Rus uzman Aleksandır Mussov ise geçen Çarşamba günü TAS haber ajansının uluslararası panorama bölümünde yayımladığı makalesinde ABD Başkanı Trump’ın İran’ı tehdit ettiği twittini hatırlatarak, bu twitt zaten yangın gibi olan İran ve ABD ilişkilerinin üzerine gaz serpmiş gibi olduğunu belirtti.

Mussov ayrıca Donald Trump’ın başkanlık döneminin başlamasından önce ve 2016 başkanlık seçim kampanyaları sırasında  Bercam nükleer anlaşmasının ABD tarihinin en berbat ve ahmakça anlaşması nitediğini ve daha sonra da 8 Mayıs 2018’de bu anlaşmadan çekildiğini resmen ilan ettiğini belirtti. Mussov, Amerika yönetimi bu yılın sonuna kadar İran’ın petrol ihracatını tamamen sıfır seviyesine düşürmek istediğini kaydetti.

 

Bundan önce de Washington yönetimi defalarca Tahran yönetimi ile müzakere etmeye hazır olduğunu ilan etti. Ancak gerçek şu ki Amerika İran ile müzakere etmek istemiyor ve asıl İran üzerindeki eski sultasını ihya etmeye çalışıyor.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani BM genel kurul zirvesine katılmak üzere Amerika’ya gittiğinde de Amerikalı taraf bir kaç kez Başkan Trump’ın Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşmek istediği ortaya çıktı.

 

İslam inkılabı muhafızlar ordusu başkomutanı General Muhammed Ali Caferi de ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ile önşartsız müzakere etmeye hazır olduğunu açıklamasına gösterdiği tepkide İran milleti yetkililerine asla büyük şeytan Amerika ile müzakere etmeye izin vermeyeceğini belirtti. General caferi

Trump’a hitaben de İran Amerika’nın bu isteğine olumlu cevap veren Kuzey Kore gibi bir ülke olmadığını vurguladı.

 

Siyaset meseleleri uzmanı Stephan Colinson Amerika’nın CNN kanalına verdiği demeçte bir başka noktaya işaret ederek şöyle diyor: Amerika Başkanı Donald Trump mevcut şartlarda İran meselesini ön plana çıkarmaya başladı ve bunu ABD kamuoyunun dikkatini Amerika ve beyaz sarayın karşı karşıya bulunduğu sorunlardan saptırmak için yapıyor.

 

Amerika casusluk örgütü CIA’nin eski Ortadoğu uzmanlarından Pall Pillar da bir makalesinde Amerika’da başta Dışişleri Bakanı Mike Pompeo olmak üzere bazı devlet adamlarının İran İslam Cumhuriyeti baskıların altında teslim olacağı yönündeki düşüncelerini şiddetle yanlış bir düşünce niteledi.

Amerika’nın National Interest dergesinde “Pompeo’nun İran planı yenilgiye mahkumdur” başlıklı bir makale yayımlayan Pillar, Mike Pompeo’nun İran İslam Cumhuriyeti’den taleplerini gerici niteledi ve İran asla bu taleplere boyun eğmeyeceğini vuruladı. Pillar makalesinde şu ifadelere yer verdi: Mike Pompeo’nun önerileri 12 adet gerici taleplerden oluşan bibr listeydi. Bu taleler asla karşılanmaz. Bercam nükleer anlaşması iki yıl süren meşakkatli ve titiz müzakerelerin sonucuydu. Tüm taraflar ellerinde ne kadar baskı aracı varsa son haddine kadar kullandı.

 

Amerika’da devlet adamları baskı uygulamak, İran İslam Cumhuriyeti nizamını teslim olmaya ve ABD’nin haddini aşan radikal taleplerine boyun eğmelerine vesile olacağını düşünüyor. Oysa Amerikalı yetkililerin bu yanlış inancının altında Amerikan kültürü ve tarihinde çeşitli etkenler ve ayrıca başka ülkeleri ve kültürlerini idrak etme acizliğiyatıyor. Fakat bu yanlış inancı koruma üzerinde ısrar etmek mevcut şartlarda çok yanlıştır.

Amerikalı uzman Pillar da makalesinde Amerika yönetimi hali hazırda daha az baskı gücüne sahip olduğunuve Bercam nükleer anlaşmasından çekilmekle İran’ı değil, asıl kendini münzevi ettiğini belirtiyor.

 

İran İslam Cumhuriyeti Amerikalı devlet adamlarının tüm zorbalıkları ve sultacı emellerine karşın bölgesel ve küresel alanlarda etkili olmaya ve rol ifa etmeye devam ederek bu alanlarda aktif varlığını sürdürüyor. Bu çerçevede geçen hafta İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyin Cabiri Ensari Suriye barışının ele alında 10. uluslararası konferansa katılmak üzere üst düzey bir heyet başkanlığında Rusya’nın Sochi kentine gitti. Suriye barış zirvesine İran, Rusya ve Türkiye’nin temsilci heyetleri katıldı. Sochi’de düzenlenen Suriye barış zirvesi bu ülkede barışın ilerlemesinde önemli rol ifa ediyor.

 

Sochi konferansı Suriye’de ateşkesin garantörlüğünü üstlenen İran, Rusya ve Türkiye arasında Suriye’de krizi sonlandırmak ve şartları normale döndürmek  ve sonuçta bu ülkenin çok yönlü bir barışa kavuşması için gerekli anlaşmaların devam etmesi yönünde iyi bir fırsat oluşturdu. Buna göre bu oturumda üç garantör ülke Suriye’nin yeni anayasa taslığını, Suriyeli mültecilerin vatanına geri dönmesinin kolaylaştırılması ve esirlerin takası ve kayıpların durumunun açıklığa kavuşturulması için kurulan komisyonun yeniden oturum düzenlemesi gibi konuları ele aldı.

İran’ın oturumda temsilcisi Hüseyin Cabiri Ensari ise İran Suriye’nin yasal yönetiminin talebi üzerinde bu ülkede bulunduğunu ve bu varlığın devam etmesi de iki ülke arasındaki anlaşmalara bağlı olduğunu açıkladı.

 

Geçen hafta Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif 51. ASEAN Dışişleri Bakanları zirvesine katılmak üzere Singapur’a gitti.

Zarif Singapur’a gitmeden önce Sri Lanka’nın başkenti Colombo’ya uğradı.

Dışişleri Bakanı Zarif Sinapur’de katıldığı zirvenin kulisinde İran’ın Güneydoğu Asya birliği işbirliği ve kardeşlik anlaşması TAC’a katıldığını öngören beleyi imzaladı. Böylece İran resmen bu anlaşmaya katılmış oldu.

Güneydoğu Asya ülkelerinin İran’ın bu anlaşmanın üyesi olarak kabul etmesi İran İslam Cumhuriyeti ile ASEAN gibi önemli bir bölgesel ve uluslararası kurum arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koydu.

 

Güneydoğu Asya birliği işbirliği ve kardeşlik anlaşması TAC Şubat 1976 yılında Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler ve Singapur tarafından imzalandı. Hali hazırda ise bu anlaşmanın 30 üyesi bulunuyor.

Amerika yönetimi Bercam nükleer anlaşmasından çekilerek kendince İran İslam Cumhuriyeti nizamını uluslararası arenalarda münzevi etmek istedi, ancak şimdi Amerika’nın bu çabası boşa çıktığı anlaşılıyor. Zira Amerika Başkanı Trump’ın bu tür hareketleri İran İslam Cumhuriyeti nizamının uluslararası arenalarda değerinden hiç bir şey eksiltmiyor. Amerika ise bu gerçeği kabul etmek zorundadır, zira uluslararası camia arıtk ABD’nin zorbalıkları ve sultacı emellerinin bedelini ödemek istemiyor.