Eylül 14, 2018 17:16 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında transit kamyonların gümrük muafiyeti anlaşması,

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kanalizasyonları Hazar denizini kirletmesi,

Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti ile savaş ihtimali hakkında uyarıda bulunması,

NATO’nun Gürcistan topraklarında askeri tatbikatının başlaması,

IŞİD’in Tacikistan’ın güneyinde düzenlenen terör saldırısının sorumluluğunu üstlenmesi,

Geçen hafta orta Asya ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti Yok bakanlığının karayolları nakliyatından sorumlu Bakan yardımcısı İbrahim Aliyev, bu ülkenin İran İslam Cumhuriyeti topraklarından geçen transit kamyonların gümrük vergisi ödemekten muaf olduklarını açıkladı.

Azeri yetkili, İran İslam Cumhuriyeti Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Katar’a tarım ürünleri taşıyan ve İran topraklarından transit geçen kamyonlarını 600 dolar vergi ödemekten muaf tuttuğunu belirtti.

 

İran İslam Cumhuriyeti bu tür muafiyetleri tüm Müslüman ve komşu ülkelere uyguluyor. Komşu ülkelerin taşımacılığına vergi ve gümrük tarifeleri uygulamamak, İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politikasında tanımlanan bir durumdur.

Katar’dan başka Azerbaycan Cumhuriyeti, Irak, Pakistan, Afganistan, Türkmenistan, Tacikistan ve hatta Türkiye İran İslam Cumhuriyeti’nin bu tür muafiyetlerinden yararlanıyor.

Gerçi bu muafiyetler tek yanlı uygulanıyor, ancak İran yetkilileri bu tür muafiyetleri uygulamaya devam etmek istiyor. İran’ın Müslüman komşu ülkelere yönelik bu tutumu söz konusu ülkelerin ekonomilerine katkı sağlamak ve bölgesel işbirliğini takviye etmektir.

 

Azerbaycan Cumhuriyeti çevre ve doğal kaynaklar bakanlığından strateji bürosu Başkanı Rasım Settarzade, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin çoğu kıyı kentlerinin kanalizasyon atıkları hiç bir arındırmaya tabi tutulmaksızın Hazar denizine bırakıldığını açıkladı.

Azerbaycan Cumhuriyeti çevre ve doğal kaynaklar bakanlığı strateji bürosu Başkanı Settarzade, bakanlığı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kıyı bölgelerinde yaptığı denetlemelerde kıyı kentlerinde 224 kanalizasyon kaynağından atıkların Hazar denizine aktığını belirtti. Settarzade ayrıca bu kentlerin çoğunda kanalizasyon atıkları arıtma sistemi bulunmadığını itiraf etti ve bu yüzden günde en az 1800 metreküp arıtılmamış kanalizasyon atığı Hazar denizine aktığını kaydetti.

 

Azerbaycan Cumhuriyeti bu uygulaması ile Hazar denizinde mikrobik kirliliğe yol açmaktan başka sürekli petrol kirliliği ve nükleer kirliliğin baş etkeni olarak gündeme geliyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerince açıklanan veriler, bu ülkenin Hazar denizinde petrol kirliliğinde başı çektiğini gösteriyor. Gerçekte bu veriler Azeri yetkililerin Hazar denizinden elde ettikleri petrol ve doğalgaz gelirine karşın bu deniz için pek fazla para harcamadıklarını ortaya koyuyor. Oysa Bakü yetkililerinin bu tutumu 2003 yılında Tahran’da imzalanan ve Hazar denizinin çevresinin korunmasını öngören konvansiyona aykırıdır.

 

Geçen hafta Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Azerbaycan Cumhuriyeti ile savaşın patlak vermesi çok muhtemel olduğunu belirterek Rusya yönetiminden bölgede bu savaşın çıkmasını önlemesini istedi.

Bölgeye hakim olan durumun çok kaygı verici olduğunu belirten Başbakanı Paşinyan, Bakü yönetiminin tutumunu agresif niteledi.

Bir süre önce Azerbaycan Cumhuriyeti savunma Bakanı General Zakir Hasanov Erivan yönetimini uyararak dağlık Karabağ münakaşasının bir an önce çözüme kavuşturulmasını istemişti. General Hasanov Karabağ münakaşası çözümlenmediği takdirde düşman, Azerbaycan Cumhuriyetinin vatansever halkı ve ayrıca bu ülkenin silahlı kuvvetlerinin gücünü tadacağını belirtmişti.

 

Aslında Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın bu son açıklaması, Ermenistan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti ile askeri bir çatışmaya hazır olmadığını ve Erivan devlet adamları bölgenin mülkiyet hakkı konusunda savaşın yeniden patlak vermesinden kaygılı olduklarını gösteriyor.

Gerçekte Paşinyan Ermenistan’da sırf fesatla mücadele ve iktisadi durumu iyileştirme sloganları ile bu ülkenin Başbakanı oldu. Şimdi ise savaşın yeniden başlaması ve Azerbaycan Cumhuriyeti işgale uğrayan topraklarını kurtarmayı gündeme alması söz konusu olduğu anlaşılıyor. Kuşkusuz bu durum aynı şekilde devam ettiği takdirde Erivan yönetimi ciddi sorunlarla karşılaşabilir.

 

Geçen hafta Gürcistan savunma bakanlığı NATO’nun 2018 – Şayeste ortak adı altında askeri tatbikatı Gürcistan topraklarında başladığını açıkladı.

NATO’nun çok uluslu bu takbikatı 1 Ağustos tarihinde ve 13 ülkeden 3 bin askerin katılımı ile başladı. Tatbikatın 15 gün süreceği açıklandı.

Rusya yönetiminin ciddi muhalefetlerine rağmen NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg 19 Temmuz’da yaptığı açıklamada, NATO liderlerinin 11 ve 11 Temmuz tarihlerinden Brüksel’de düzenledikleri zirvede tüm 29 üye ülkenin Gürcistan’ın NATO üyeliğini onayladığını belirtti.

Ancak Batı’nın Gürcistan’ı NATO üyeliğine kabul etme girişimleri Rusya yönetiminin tepkisine neden oluyor. Rusya NATO’nun doğuya doğru ve Rusya’nın Doğu sınırlarına yaklaşmasını bölgeyi istikrarsızlaştıracağını savunuyor.

 

Geçen hafta tekfirci IŞİD terör örgütü, Tacikistan’ın güneyinde dört Batılı turiste düzenlenen terör saldırısının sorumluluğunu üstlendi.

Bundan önce bazı Tacik yetkililer terör saldırısının hemen akabinde Tacikistan İslamî hareket partesi ve ardından da İran’ı suçlamıştı. İran ise bu suçlamayı reddederek bu acı olayın boyutlarının araştırılması için Duşanba ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

 

Kuşkusuz bu tür mesnetsiz ve asılsız iddialarla İran İslam Cumhuriyeti’ni suçlamak, İran ve Tacikistan arasında hakim olan dostane ve kardeşçe ilişkilere zarar verecektir. Yine hiç kuşkusuz bu tür suçlamaların özellikle Tacikistan devletinin üst düzey yetkilileri tarafından yöneltilmesi de iki Müslüman ve kardeş ülke olan İran ve Tacikistan arasındaki ilişkilere telafisi mümkün olmayan zararlara yol açar.

 

Tacikistan’da bazı devlet kurumların bu ülkenin güneyinde düzenlenen terör saldırısından hemen sonra ve hiç bir araştırma ve inceleme yapmaksızın ilkin Tacikistan İslamî hareket partisini ve hemen ardından da İran İslam Cumhuriyeti’ni suçladılar. Oysa son aylarda Duşanba yetkilileri bir çok kez tekfirci IŞİD terör örgütünün Tacikistan topraklarına nüfuz ettiğini ve bu konudan kaygı duyduklarını açıklamıştı. Yine son yıllarda Tacikistan ordusu ve polis teşkilatından çok sayıda üst düzey yetkilinin IŞİD’e katıldıkları biliniyor. Bundan başka IŞİD başta olmak üzere bazı terör örgütlerinin Tacikistan’a nüfuz ettiğini ortaya koyan belgeler de bulunuyor.

 

Tacikistan’ın güneyinde yabancı turistlere yönelik terör saldırısı hakkında bir açıklama yapan Kırgızistan milli güvenlik devlet komitesi eski Başkan yardımcısı ve güvenlik meseleleri uzmanı Artur Meded Beykov ise şöyle dedi: Tacikistan’ın güneyinde bisikletle seyahat eden yabancı turistlere yönelik düzenlenen terör saldırısı aslında orta Asya bölgesinde yer alan cumhuriyetlerde tekfirci IŞİD terör örgütünün uyuyan hücrelerinin yeniden uyanmaları yönünde ciddi bir uyarıdır. Tacikistan’ın güneyinde bisikletle seyahat eden yabancı turistlere düzenlenen terör saldırısı, tekfirci IŞİD terör örgütünün uyuyan hücreleri aynı saldırıları Kırgızistan ve orta Asya bölgesinde yer alan diğer cumhuriyetlerde de yapabileceklerini ortaya koyuyor.

 

Gerçekte bölge uzmanlarının Tacikistan’ın güneyinde dört yabancı turiste yönelik düzenlenen terör saldırısına gösterdikleri tepkiler, başta Tacikistan olmak üzere orta Asya cumhuryiteni tekfirci IŞİD terör örgütünün bu bölgedeki varlığından ciddi derecede etkilenebileceğini gösteriyor.