Eylül 24, 2018 22:03 Europe/Istanbul
  • Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Hazar denizi kıyı ülkeleri liderlerinin bu denizin hukuki statüsünü içeren konvansiyonu imzalaması,

İran, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Rusya arasında demiryolu projelerinde son gelişmeler,

Tacikistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti liderlerinin işbirliği belgeleri imzalamaları,

Bakü’den Ankara’ya Washington’a karşı destek,

Özbekistan’dan Taliban’ın Taşkent’te büro açtığı haberine tekzip,

Geçen hafta orta Asya ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.

Geçen hafta Hazar denizi kıyı ülkeleri liderleri bu denizin hukuki statüsü doğrultusunda hazırlanan konvansiyonu imzaladıktan sonra ortak bir bildiri yayımladı. Bildiride liderler, Hazar denizi hukuki statüsü tüm tarafların çıkarları gözetilerek 24 maddede tedvin edildiğini belirtti.

İran, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti liderlerinin ortak bildirisinde şöyle denildi: Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu geniş kapsamlı bir belge olarak bugünün tüm gereksinimlerini karşıladı ve kıyı ülkelerinin çok yönlü teamüllerine göre belirlendi.

Gerçi Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu dünyanın en büyük tuzlu su göletinin hukuki statüsünün nihai şeklini belirlemiyor, ama yine de kıyı ülkeleri nihai anlaşmaya varma yolunda bayağı ileri taşıdığı ifade ediliyor. Kuşkusuz Hazar denizi kıyı ülkelerinin anlaşmaya varmaları ve aralarındaki anlaşmazlıklara son vermeleri bölge milletleri ve devletleri için büyük önem arzediyor. Üstelik bu tür anlaşmalar bölgeye ecnebi müdahalelerinin önüne geçmekte de etkili oluyor.

 

Her halükarda Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu belgesinin 20 küsur yıl süren müzakerelerin ardından imzalanması ile birlikte kıyı ülkelerin arasındaki anlaşmazlıkların büyük bir bölümü çözümlendiği söylenebilir. Üstelik Hazar denizi kıyı ülkeleri liderleri bu denizi barış ve dostluk denizi olarak tanımlıyor, ki bu da bölgede barış ve huzurun sağlanmasında büyük etkisi olacağı ifade ediliyor.

 

Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu hakkında liderler ortak bildiride tarafların bu konvansiyona göre kendi hakimiyetlerini ve tekellerini ve haklarını uygulayacakları ifade edildi.

Bu arada her tarafın kendi karasularının sınırlarını belirlemesi ve üzerinde mutabık kaldıkları 15 deniz milini aşmamaları kararlaştırıldı.

Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonuna göre Hazar denizi bölgesi karasuları, iç suları, balıkçılık bölgeleri ve ortak düzey yüzeyine göre paylaşılıyor ve her tarafın kara ve iç suların dışındaki hakimiyeti, karasuları olarak adlandırılan kıyısındaki suların üzerinde tanımlanıyor. Bu konvansiyon ayrıca kıyı ülkeleri her türlü suni ada, tesis ve yapıları kendi bölgesinde inşa etme ve kullanma tekeline kavuşturuyor. Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonunda ayrıca bu denizde biyolojik çeşitliliğe zarar verecek her türlü faaliyet yasaklanıyor.

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti devlet demiryolları firması Başkanı Cavid Kurbanov, Rusya yol Bakanı yardımcısı Alan Luşenikov’la görüşmesinde Aras ırmağının kuzeyini güneyine birleştiren demiryolu projesinin ilk etabı tamamlandığını belirterek şöyle dedi: Bu güzergah sadece İran, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Rusya arasında ticareti geliştirmeye katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda hizmete girdiği takdirde Hazar denizi kıyı ülkeleri ile Karadeniz limanları ile ticari ilişkilerinin gelişmesi için de uygun şartlar oluşturacaktır.

Uluslararası Kuzey – Güney demiryolu anlaşması 2000 yılının Eylül ayında İran, Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Hindistan yol ve ulaştırma bakanları tarafından San Petersburg’da imzalandı. Bu demiryolu projesi Asya ile Avrupa kıtaları arasında ticaretin en önemli halkası sayılıyor. Bu güzergah aynı zamanda eski geleneksel güzergahlara kıyasla mesafe ve zaman bakımından yüzde 40 daha kısa ve bedel bakımından yüzde 30 daha ucuz olduğu ifade ediliyor. Bu demiryolu projesinin hizmete girmesi ile birlikte yılda 5 milyon ton ürünün Benderabbas liman kentinden Rusya’ya ve oradan Kuzey Avrupa ülkelerine ve bilakis, daha ucuz bir maliyetle tanışacağı belirtiliyor.

Geçen hafta Tacikistan cumhurbaşkanının Azerbaycan Cumhuriyeti ziyaretinin sonunda iki ülkenin üst düzey yetkilileri 12 işbirliği anlaşması imzaladı.

Tacikistan cumhurbaşkanlığı kurumu enformasyon merkezinin haberine göre, iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında müzakereler çok yapıcı geçti. Haberde tarafların karşılıklı görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmenin bölgesel güvenliğin temin edilmesinde etkili olduğu vurgulandı.

Tacikistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler iki ülkenin Aralık 1991 tarihinde bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra başladı. Ancak iki ülke liderlerinin ikili siyasi ve iktisadi ilişkileri geliştirme isteklerine rağmen ikili ticaretleri geçen sene 16 milyon doların ötesine geçmedi. Gerçekte iki ülke liderlerinin çabaları ve Bakü ve Duşanba yönetimlerinin iktisadi ve ticari ilişkileri geliştirme yönündeki siyasi iradeleri ikili ilişkilerini geliştirme üzerinde pek fazla etkisi olmadı. Nitekim bu ziyaretten önce iki ülke arasında 55 işbirliği belgesi imzalanmıştı. Bu durum, iki ülkenin şimdiye kadar ticari ilişkilerini geliştirmek için fazla üretim gücüne sahip olmadıklarını gösteriyor.

Buna karşın İran İslam Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin otomotiv ve ilaç sektörlerinde yatırım yapması, Tacikistan devleti ve milletine bu alanlarda ihtiyaçlarını İranlı ürünleri satın alarak karşılamalarına ve sonuçta Tacikistan ekonomisini kalkındırmalarına fırsat sağladı. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Tacikistan EKO ve İslam işbirliği teşkilatı İİT’nin iki üye ülkesidir. Bu yüzden iki ülke arasında işbirliği aynı zamanda bölgesel ve uluslararası düzeyde de etkili olacaktır.

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hikmet Hacıyev, Bakü yönetimi Türkiye milleti ve devletine çok yönlü desteğini sürdüreceğini açıkladı.

Sözcü Hacıyev, Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye arasında stratejik ortaklık tüm alanlarda günden güne gelişeceğini vurguladı.

Bilindiği üzere Türkiye yönetimi Amerikalı casus papaz Antrew Brunson’u Fethullah Gülen hareketi ile işbirliği yapmak ve terör örgütleri ile bağlantılı olmak ve Türkiye’de casusluk yapmak ve 2016 başarısız askeri darbeye karışmak suçundan tutukladı ve ev hapsine attı. Ankara yönetimi Gülen söz konusu askeri darbeden sorumlu tutuyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hacıyev’in Türkiye’ye desteklerini ilan ettikten sonra bazı Azeri halkı ABD dolarını yakarak Türkiye ile dayanışmaya vurgu yaptı.

Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye birbiriyle müspet ve yapıcı ilişkileri olan iki ülkedir. Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hacıyev’in açıklamasına karşın Aliyev yönetimi ile ABD arasında özellikle bir çok alanda gizli işbirliği bulunduğu belirtilmelidir. Bu yüzden Aliyev’in Türkiye ile stratejik işbirliğinin sürekli ve daimi olması pek muhtemel gözükmüyor.

Geçen hafta Özbekistan Dışişleri Bakanlığı Taliban örgütünün başkent Taşkent’te siyasi büro açtığı haberini tekzip etti. Özbekistan Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayımlayarak Taliban örgütünün Taşkent’te temsilcilik açtığı haberi doğru olmadığını ve Özbekistan yönetimi bu yönde hiç bir karar almadığını belirtti.

Orta Asya cumhuriyetleri ve özellikle Özbekistan Cumhuriyeti Taliban örgütüne şiddetle karşıdır ve son yıllarda da bu örgütün bu bölgelere nüfuz etmesine müsaade etmemiştir. Ancak son zamanlarda tekfirci IŞİD terör örgütünün Afganistan’ın kuzeyine kadar yayılması, orta Asya bölgesindeki cumhuriyetlerin kaygılarını arttırmıştı.

Buna göre bu ülkeler Rusya’yı izleyerek Taliban örgütüne karşı tutumunu değiştirmeye ve örgütle müzakere etmeye başladı. Gerçekte bu ülkeler Taliban üzerinden IŞİD’in bu bölgelere nüfuz etmesi karşısında bir set kurmaya çalışıyorlar. Rusya yönetimi de bu konuyu destekliyor.

Gerçekte Taliban yetkilileri ile Taşkent yönetimi arasındaki son müzakereler ve Taliban örgütünün Taşkent’te siyasi büro açma ihtimali Afganistan’da faaliyet yürüten teröristler ve Amerika için önemli bir mesaj olabilir. Zira orta Asya ve Kafkasya ülkeleri Taliban örgütünü Afganistan’da etkili bir örgüt olarak tanımak ve bu örgütle işbirliği yapmak istiyor. Bu konu Afganistan’da barış süreci çerçevesinde önem arzediyor ve Kabil yönetimi tarafından da onaylanıyor.

Taliban örgütü ilk siyasi bürosunu Hamid Karzai’nin cumhurbaşkanlığı döneminde Katar’da açmıştı.