Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
Bakü’de Karabağ kurtuluş mitingi,
Azerbaycan Cumhuriyeti lideri Aliyev’le Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın ateşkesin pekişmesi için müzakere sürecine bağlı kaldıklarını vurgulamaları,
Ermenistan’ın 2019 askeri bütçesinin artışı,
Gürcistan yönetiminin Amerika’nın Tiflis’teki biyolojik laboratuarı ile ilgili açıklaması,
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev’in Hindistan ziyareti,
Geçen hafta orta Asya ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.
Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’nün Mahsul stadyumunda Karabağ’ın kurtuluş mitingi düzenlendi. Mitinge katılan Karabağlı Azeri vatandaşlar “ya ölüm ya Karabağ”, “özgür Karabağ”, “Karabağ Azerbaycan Cumhuriyeti’ne aittir” gibi sloganlar atarak uzun yıllardır devam eden bu münakaşanın çözümünü istediler
Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Karabağlı mülteciler ilk kez başkent Bakü’de eylem yapmıyor. Bu insanlar ne zaman Karabağ’la ilgili önemli bir gelişme yaşanacak olursa hemen taleplerini Bakü yönetimine hatırlatıyor. Gerçekte Karabağlı mültecilerin bu davranışı, İlham Aliyev yönetiminin bir milyon Karabağlı mültecinin baskısı altında bulunduğunu gösteriyor.
Bilindiği üzere eski sovyetler birliği dağıldıktan ve Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Ermeniler dağlık Karabağ üzerinde mülkiyet iddiasında bulundular ve 1991 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarını işgal etmeye başladılar. Bu sürecin sonucunda Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının yüzde 20 kadarı Ermeni işgaline uğradı ve yüz binlerce Azeri vatandaş evinden yurdundan oldu.
Son on küsur yılda ise Karabağlı mültecilerin nüfusu 1.2 milyona yükseldiği tahmin ediliyor. İlham Aliyev yönetimi bir yandan Karabağ işgaline son vermek üzere çabalarını sürdürürken, öbür yandan da Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarında mülteci durumunda olan vatandaşlarının durumunu iyileştirmeye çalışıyor. Ancak burada dikkat çeken nokta, Bakü yönetiminin her iki çabasında başarısız olmasıdır.
Bakü yönetimi son 20 yılda Karabağlı mülteciler için 6 milyar dolar para harcadığını ve 250 bin mülteci aileye konut verildiğini iddia ediyor.
Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti lideri Aliyev’le Ermenistan Başbakanı Paşinyan ateşkesin pekişmesi için müzakere sürecine bağlı kaldıklarını vurguladı. Bakü ve Erivan liderleri Tacikistan’ın başkenti Duşanba’da düzenlenen bağımsız devletler topluluğu liderler zirvesinin kulisinde gerçekleştirdikleri görüşmede Karabağ ateşkesine bağlı olduklarını vurguladı.
Bakü ve Erivan liderlerinin ateşkes kurallarına bağlı kaldıkları yönündeki vurguları, Mayıs 1994’te imzalanan ateşkesten bu yana iki taraf çeşitli yollardan ve bir çok durumda karşı tarafı ateşkesi ihlal etmekle suçladığı halde gündeme geliyor.
Bu arada son bir yılda Bakü ve Erivan’ın karşılıklı suçlamaları şiddet kazandığı da belirtilmelidir. Gerçekte Ermenistan’da Nikol Paşinyan Başbakan olduğu günden beri gündeme getirdiği bazı talepleri, Bakü yönetimi tarafından Erivan’da 1990’lı yıllarda iktidarın başında bulunan hükümetin taleplerine benzer bir şekilde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yönelik tehdiş şeklinde algılanıyor. Bu yüzden Bakü yetkilileri Ermeni Başbakan Paşinyan’ın açıklamalarına sert tepki gösteriyor.
Geçen hafta Ermenistan’ın askeri bütçesini arttırdığını açıklamasının ardından Rusya’nın Regnom sitesi Bakü ve Erivan arasında yaşanan silah yarışı hakkında bir rapor yayımlayarak, Ermenistan’ın 2019 yılında askeri bütçesi 657 milyon dolar gibi ilginç bir rakama yükseldiğini belirtti.
Söz konusu internet sitesi Ermenistan’ın 2018 yılında askeri bütçesi 2017 yılına oranla yüzde 17.6 artış kaydederek 518 milyon dolara yükseldiğini kaydetti.
Rusya’nın Ermenistan’a verdiği faizsiz kredilerin Erivan’ın askeri bütçesinin artışında etkili olduğunu yazan Regnom sitesi raporunu şöyle sürdürdü:
2016 yılında Rusya Ermenistan’a 200 milyon dolar ve 2018 yılında da yine 100 milyon dolar faizsiz kredi verdi. İki ülke arasında 100 milyon dolar daha kredi için müzakereler devam ediyor. bu yüzden 2019 yılında Ermenistan’ın askeri bütçesi Rusya’dan aldığı kredilere dayanarak artacağı söylenebilir. Örneğin Ermenistan’ın 2019 askeri bütçesinde Rusya’dan aldığı krediden 89.2 milyon dolar askeri teçhizat alımı öngörülüyor. Bu rakam Ermenistan’ın askeri bütçesinin yüzde 13.7 kadarını oluşturuyor.
Ermenistan’ın askeri bütçesinde yaşanan bu artış Azerbaycan Cumhuriyeti’nin askeri bütçesine kıyasla dikkat çekici bir konudur. Azerbaycan Cumhuriyeti her yıl Ermenistan’ın yedi katı askeri bütçe öngörüyor. Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti’nin askeri bütçesi her yıl Ermenistan’ın genel bütçesinden bile daha fazladır. Ancak 2014’te yaşanan iktisadi kriz ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin milli para birimi manatın değer kaybından sonra bu ülkenin askeri bütçesinde önemi düşüş yaşandı. Ancak buna karşın iki ülkenin askeri bütçeleri arasındaki fark çok büyüktür.
Gerçekte Bakü yönetiminin askeri bütçesi eskiye nazaran azalmış olmasına rağmen halen Ermenistan’ın askeri bütçesinin dört katıdır.
Bazı uzmanlar Ermenistan yönetiminin askeri gelişmiş teçhizat alımı ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile aralarında dengeyi sağlama çabası iki taraf arasında çatışmaların yeniden başlama ihtimalini azaltacağını savunuyor. Söz konusu uzmanlara göre Erivan bu alanda doğru hareket ediyor ve Rusya’nın verdiği krediler de bu süreçte önemli rol ifa ediyor.
Geçen hafta Gürcistan yönetimi, Tiflis’te bulunan Amerika’nın biyolojik deney merkezi Rusların denetimine açık olduğunu ileri sürdü.
Gürcistan yönetimi Tiflis yakınında bulunan Amerika’nın Richar Lugar biyolojik deney merkezinde yürütülen faaliyetlerin yapıcı ve tehlikesiz olduğunu belirterek Rus uzmanları bu merkezi ziyaret etmeye davet etti.
Richar Lugar biyolojik deney merkezi 2011 yılında ve Washington’un mali yardımları ile Tiflis yakınlarında açıldı. Bu merkez ilkin Gürcistan savunma bakanlığına bağlıydı, fakat daha sonraları çalışma, sağlık ve sosyal güvenlik bakanlığına devredildi.
Gürci yetkililerin Tiflis yakınlarında bulunan Amerika’nın Richar Lugar biyolojik deney merkezinin yapıcı ve tehlikesiz faaliyetler yürüttüğü yönündeki iddiaları, bundan önce bu merkezin çevresinde kolera, hepatit ve bazı bilinmeyen hastalıkların tespit edildiği yönünde raporlar yayımlandığı halde gündeme geliyor. Bu arada bazı çevreler de Gürcistan’da son yıllarda binlerce kişinin bazı mikrobik hastalıkların yüzünden hayatını kaybettiklerini, üstelik ölüm sebepleri bilinmediğini iddia ediyor.
Olayın gerçek yüzü şu ki, Amerika’nın resmi kurumları biyolojik silahlarını geliştirmek amacıyla canlı insanların üzerinde deneyler yapıyor. Bu bağlamda Gürcistan’ın dönem Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin Amerika kökenli danışmanı ve güvenlik eski Bakanı İgor Georgadze geçenlerde Gürcistan’da ABD ve Britanya’ya ait olan bu merkezde ve diğer bazı merkezlerde tehlikeli biyolojik deneylerin yapıldığını itiraf etmişti. Gürci eski Bakan Georgadze ayrıca, ellerinde Tiflis yakınında yer alan Amerika’nın Richar Lugar biyolojik deney merkezinde biyolojik silahların geliştirildiği yönünde belgeler bulunduğunu de ifşa etti.
Ve son olarak geçen hafta Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev Hindistanlı mevkidaşı Ram Nath Kovin’in daveti üzerine Yeni Delhi’yi ziyaret etti. İki lider Yeni Dehli’de ikili ilişkilerini geliştirmenin yollarını ve bölgesel ve küresel gelişmeleri ele aldı.
Mirziyayev Hindistan temaslarının devamında bu ülkenin Başbakanı Narendra Mudi ve Dışişleri Bakanı Suşma Suaraj’la da görüştü. İki ülkenin liderleri başta siyasi ve iktisadi alanlar olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmeye vurgu yaptı.
Yeni Delhi yönetimi orta Asya cumhuriyetleri bağımsızlığına kavuştukları günden bu yanan bu ülkelerle yakın iktisadi ve askeri ilişkiler kurmaya çalışıyor. Görünen o ki orta Asya bölgesinde Çin ve Pakistan ile rekabet, Yeni Delhi’nin bu bölgeye nüfuz etme çabalarının esas nedenini oluşturuyor. Bu arada Rusya’nın da Hindistan’ın orta Asya bölgesinde askeri varlığına karşı olmadığı anlaşılıyor. Bu yüzden Hindistan’a ait savaş uçaklarının Tacikistan’ın Ayni havaalanına konuşlanmaları orta Asya milletleri tarafından set tepki ile karşılaşırken, Rusya’nın bu gelişmeye sessiz kaldığı gözleniyor. Tacikistan’dan başka Hindistan yönetimi Özbekistan’la da ilişkilerini geliştirmek istiyor. Zira Özbekistan enerji kaynaklarından başka, uranyum kaynakları bakımından da zengin bir ülke sayılıyor.