Haftanın Bakışı
Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin gönüllü seferberlerin büyük mitinginde yaptığı konuşma,
Uluslararası adalet divanının İran’ın lehine karar alması,
İran havacılık kurumunun ABD’nin yaptırımlarına tepkisi,
İran’dan Ahvaz’da düzenlenen hain terör saldırısına füzeli tepki,
Geçen hafta İran’ın önemli bazı gelişmeleriydi.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçen hafta Tahran’ın Azadi stadyumunda on binlerce gönüllü seferberin katılımı ile düzenlenen büyük mitinge katıldı. Ayetullah Hamanei gönüllü seferberlerin büyük mitinginde önemli beyanatta bulundu. Konuşmasının önemli bir bölümünü son kırk yılda gençlerin rolüne ayıran Ayetullah Hamanei, gençlerin sorun değil, sorunların çözümü olduğunu vurguladı. Ayetullah Hamanei şöyle dedi: Siz aziz gençler, büyük milli hareket okunun ucu olduğunuzu bilmelisiniz. Sizler yolu açan kitlesiniz.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasında İran’ın azameti, İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarı ve İran milletinin yenilmezliği İslamî nizamın üç inkar edilemez gerçekleri olduğunu belirterek şöyle buyurdu:
Bunlar meydan okumak değil. Bunlar düşmanların İran milletinin bilmesini istemediği veya bunlardan gafil olmasını ve sonuçta ülkenin yetenekleri hakkında yanlış değerlendirmelerde bulunmasını istediği gerçeklerdir. İran milletinin yenilmezliğini İslam inkılabı sırasında ve kutsal savunma yıllarında ve son kırk yılda her türlü komploya karşı direnişinde görmek mümkün. Zira bu millet komplolara ve türlü entrikalara karşı hiç bir zaman yılmadı, geri adım da atmadı. İslamî nizam sekiz yıllık dayatılan savaşta geniş düşman cephesine karşı zafer kazandı ve ülkenin toprak bütünlüğünü koruyarak son asırlarda ilk kez düşmanlara aziz vatanımızı bölmelerine veya askeri işgalle milleti aşağılamalarına izin vermedi.
Kuşkusuz küresel istikbarın en önemli amacı, İran İslam Cumhuriyeti nizamının iktidar unsurlarına darbe vurmaktır. Amerika devleti bu şom hedefine ulaşmak için son kırk yılda üç yolu denedi. Savaş dayatmak, siyasi ve iktisadi baskı ve yaptırım ve şimdi de psikolojik savaş, Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti nizamına darbe vurmak için izlediği üç yoldur. Ancak Amerika bu komplolarının hiç birinde başarılı olamadı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu bağlamda İran’ın iktidar unsurlarına işaret ederek şöyle buyurdu:
Sosyal istikrar ve huzur, milli güvenlik ve vahdet, inkılap ilkelerine ve temellerine bağlılık, bilimsel kalkınma ve ileriye doğru hareket etmek, inkılapçı ve İslamî kültürü genişleterek derinleştirmek, savunma ve füze gücünü geliştirmek ve bölgede etkili varlık, İran İslam Cumhuriyeti nizamının iktidar unsurlarıdır ve düşmanlar bu iktidar unsurlarına darbe vurma peşindedir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında ülke genelinde milyonluk gönüllü seferberliğin başka milletlere de emsal teşkil ettiğini ve bu da İslamî nizamın bir gerçeği olduğunu belirterek şöyle buyurdu: gönüllü seferberlik ülkenin gerçek imajının en seçkin noktalarından biridir. Gönüllü seferberler düşman tehdidine karşı geri adım atmaz, bilakis imanı daha da güçlenir. Bu yüzden düşmanlar ve uşakları gönüllü seferberlere karşı çıkıyor.
Haberlerde belirtildiği üzere, Amerika devleti Bercam nükleer anlaşmasından çekilmesi ve nükleer yaptırımları yeniden uygulamaya başlamasının ardından İran İslam Cumhuriyeti uluslararası adalet divanında dava açmıştı. Uluslararası adalet divanı sonunda geçen hafta Çarşamba günü mahkemenin bu dava ile ilgilenme yetkisini onaylayarak Amerika yönetiminden İran’a dayattığı ilaç, gıda maddeleri, insani konular ve havacılık sektörüne dayattığı yaptırımları askıya almasını istedi.
İran yönetimi 1955 yılında Amerika ile imzalanan dostluk anlaşması çerçevesinde ve bu anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle Washington yönetiminin aleyhine dava açmıştı.
Uluslararası camiada önemli ve saygın konumu bulunan uluslararası adalet divanının bu kararı medya ve siyaset çevrelerinde geniş yankı buldu. Bir çok Batılı medya organı uluslararası adalet divanının kararına işaret ederek, karar Amerika’nın İran’a dayattığı yaptırımların yasal olmadığını ortaya koyduğunu vuruladı. Ancak Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo uluslararası adalet divanının kararına gösterdiği öfkeli tepkide, Washington yönetimi İran ve Amerika arasında imzalanan 1955 dostluk anlaşmasından da çekileceğini açıkladı.
Konu hakkında bir açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, uluslararası adalet divanının kararı Amerika için ciddi bir siyasi yükümlülük getirdiğini belirterek şöyle dedi: uluslararası adalet divanının verdiği geçici kararın iyi yanı, başka ülkelerin Amerika yönetimi Kasım ayında İran’a yaptırım dayattığında divanın kararına istinat ederek yaptırımlara uymama yönünde karar almalarıdır.
İran Cumhurbaşkanı hukuk işlerinden sorumlu yardımcısı Laya Cüneydi ise uluslararası adalet divanının İran’ın ABD aleyhine açtığı davada aldığı kararın önemini şöyle değerlendirdi: BM erkanlarından biri olan uluslararası adalet divanının kararı tüm üye ülkelerce uygulanmalıdır. Zira bu mahkemeden daha yüksek bir merci yoktur ve kim bu mahkemenin kararını uygulamazsa kararı ihlal etmiş sayılır.
Cumhurbaşkanı yardımcısı Cüneydi ayrıca uluslararası adalet divanı İran’ın açtığı davaya bakma yetkisini onaylaması da İran için önemli bir zafer olduğunu, Amerika yönetiminin dostluk anlaşmasından çekilmesi kararı ve uygulamasını etkileyemeyeceğini vurguladı.
Gerçekte uluslararası adalet divanının kararı, İran İslam Cumhuriyeti’nin hakkaniyeti ve ABD yaptırımlarının zalimane ve illegal oluşunun bir başka işaretidir. Uluslararası adalet divanı bu kararı ile İran’ın hakkaniyetini onayladı ve aynı zamanda kamuoyunun dikkatini Amerika yönetiminin illegal ve meşru olmayan tutumuna yöneltti.
Bercam nükleer anlaşmasını ihlal etmek, Amerika yönetiminin uluslararası bir anlaşmayı ihlal etmesinin en somut mısdakıdır ve Washington yönetiminin bu anlaşmada üstlendiği sorumluluğu umursamadığının göstermektedir.
Gerçekte Amerika yönetimi izlediği radikal ve yanlış politikaları ve aşırı talepleri ile Bercam nükleer anlaşmasını ciddi sıkıntı ile karşı karşıya getirmiştir. Ancak şimdi uluslararası hukuki bir kurum olan uluslararası adalet divanı açık ve net kararı ile Amerika yönetimini yaptırım dayatmak gibi kötü alışkanlığı ve bağımlılığından el çekmesi ve başka ülkelerin insanlarına yaptırım dayatmaması gerektiğini ikaz etmiş oluyor.
Öte yandan İran havacılık kurumu da uluslararası sivil havacılık örgütü ICAO’ya hitaben yayımladığı bildiride, örgütten Amerika yönetiminin İran’ın sivil havacılık sektörüne dayattığı tek yanlı yaptırımlara karşı kesin tavır koymasını istedi. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
Havacılık sektörünü, güvenli,düzenli, etkili ve iktisadi bir havacılık fırsatı oluşturmaya amaçlayan Şikago konvansiyonunun maddelerinin dışındaki hedeflerin uğruna kötüye kullanmak genel güvenliğe yönelik ciddi tehdit oluşturabilir.
Amerika yönetimi son onyıllarda havacılık sektöründe kaydettiği ilerlemelerden küresel teamülleri geliştirmek yerine sürekli başka ülkelere karşı tek yanlı dayatmaları uğruna yararlanmıştır. Bu yüzden uluslararası sivil havacılık örgütü ICAO’ya üye ülkelerin havacılık sektöründe kullanılan mamulleri ve yedek parçaları üreten ülkelerden İranlı havacılık firmalarının kullandığı yazılım ve dizilimlere destek yönündeki anlaşmalarına bağlı kalmalarını istemeleri gerekmektedir.
Uluslararası adalet divanının İran lehine aldığı geçici kararı twitter hesabında değerlendiren İran’ın Londra Büyükelçisi Hamid Beidinejad ise şöyle yazdı: uluslararası adalet divanının Amerika’nın İran’a dayattığı yaptırımları haksız bulması AB’nin İran İslam Cumhuriyeti ile ticaretini sürdürme yönünde yeni bir mekanizme geliştirme kararı ile uyumludur ve ayrıca Washington yönetimine Kasım ayında İran ekonomisine dayatmak istediği yaptırımları gözden geçirme elzemi getirmiştir.
Ve son olarak geçen hafta İslam inkılabı muhafızlar ordusu 22 Eylül’de Ahvaz kentinde düzenlenen ve 25 vatandaşın şehit düşmesi ve 69 vatandaşın yaralanması ile sonuçlanan hain terör saldırısının intikamını almak üzere Amerika ve bölgede bazı gerici rejimlerin destekledikleri teröristlerin Suriye’da Fırat’ın doğusunda yer alan mevzilerini ve inlerini balistik füze ile hedef aldı. Operasyonda İslam inkılabı muhafızlar ordusu hava uzay birliği 570 km mesafeden 6 balistik füze ile eli kanlı tekfirci teröristlerin inlerini yerle bir etti. Operasyonun devamında askeri yedi İHA da küresel istikbarın uşakları olan teröristlere ait hedefleri imha etti.
İslam inkılabı muhafızlar ordusunun füze operasyonu hakkında açıklama yapan Genel Kurmay Başkanı General Bakıri, fırlatılan füzelerin ABD ordusunun elinde bulunan bölgenin yakınında yer alan teröristlerin üssüne nokta vuruşu ile tam isabet sağladığını belirtti.
General Bakıri, Ahvaz’da düzenlenen hain terör saldırısından sonra şehitlerin intikamı nasıl alınması gerektiği ele alındığını, istihbarat birimleri bu cinayeti işleyen teröristlerin IŞİD tarafından yönlendirildiklerini tespit ettiklerini, bu yüzden Pazartesi günü füzeli ve İHA’lı operasyon gerçekleştirildiğini, operasyonda teröristlerin bazı elebaşıları helak olduğu anlaşıldığını kaydetti.
İslam inkılabı muhafızlar ordusu Hava Uzay Birliği Komutanı General Emir Ali Hacızade de, Ahvaz terör saldırısının intikamını almak üzere Suriye’de Fırat’ın doğusuna düzenlenen füzeli İHA’lı operasyonun sonuçları hakkında bir açıklama yaptı.General Emir Ali Hacızade, Fırat’ın doğusuna düzenlenen operasyonda 40 IŞİD elebaşı helak olduğunu belirtti.
General Hacızade ayrıca, elde ettikleri bilgelere göre operasyonda tüm hedeflerin imha edildiği anlaşıldığını, operasyondan sonra teröristlerin leşleri halâ enkazın altından çıkarılmadığını ifade etti.
İran İslam Cumhuriyeti Irak ve Suriye’de bu ülkelerin yasal yönetiminin resmi talebi üzerine Amerika, Arabistan ve korsan İsrail’in beslediği teröristlerle mücadelede Irak ve Suriye ordularına askeri istişare veriyor. Ancak bu konu söz konusu şer üçgeninin elebaşılarının asla hoşuna gitmeye bir konudur. Bugün Suud rejimi bölgede ve dünyada tekfirci terörün baş hamisi ve mali sponsorudur. Suud rejimi nerede gayri meşru çıkarlarını tehlikede görecek olursa oraya dolar yolluyor ve teröristlere destek vererek istikrarsızlığa sürüklüyor.