Kasım 11, 2018 17:23 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde Libya’da siyasi aktörleri ve bu ülkede iktidar ikilemini gözden geçirmek istiyoruz.

Libya’da halk ayaklanmaları başladıktan 8 ay sonra Libya milli geçiş konseyi uluslararası desteklere dayanarak 27 Şubat 2011’de Mustafa Abdulcelil liderliğinde ve muhaliflerin ana üssü yani Bingazi kentinde kuruldu. Söz konusu konseyin kuruluş amacı ülkenin siyasi ve iktisadi durumuna çeki düzen vermek ve inkılaptan sonraki dönemde genel seçimlerin düzenlenmesine gerekli zemini hazırlamaktı.

Ancak Libya milli geçiş konseyi ekonomik durgunluk yüzünden hedeflerine ulaşamadı. Milli geçiş konseyinin en önemli icraatı ise genel seçimleri düzenlemek ve 8 Ağustos 2012’de iktidarı Libya genel milli kongresine teslim etmek oldu. Genel milli kongre aslında Libya’da 2012 yılında düzenlenen ilk parlamento seçimlerinin ilk sonucuydu. 2014 yılında ise Libya’da parlamento seçimleri düzenlendikten sonra bundan önce parlamentoda çoğunluğu ele geçiren selefiler hezimete uğradı.

Ancak genel milli kongrenin bazı üyeleri 2014 seçimlerinde halkın katılım oranı düşük olmasını ve Kaddafi rejimine bağlı askeri güçlerin seçimleri kazanan akımı desteklediğini bahane ederek iktidarı yeni parlamentoya devretmeyi reddettiler ve Ağustos 2014’e kadar genel milli kongreyi uzattılar.

Nisan 2016 tarihinde Libya siyasi anlaşmasının ardından genel milli kongrenin bazı üyeleri bu kongrenin feshedildiğini ve devlet yüksek konseyinin kurulduğunu ilan ettiler, fakat milli kongrenin çoğu üyesi bu anlaşmayı kabul etmeyi reddederek bu kongrenin Libya’da tek meşru yasama organı ilan ettiler.

Libya’nın genel milli kongresinin Başkanı Nuri Ebu Sahman, Trablus kenti işgal edildikten sonra temsilciler meclisini Tobruk’a geri çekilmeye zorladı. Böylece Libya genel milli kongresi Trablus’ta yeniden çalışmalarına başladı, oysa temsilciler meclisi doğuda Tobruk kentine taşınmıştı.

Kasım 2014’te Libya yüksek mahkemesi temsilciler meclisi seçimlerin sırasında anayasayı ihlal ettikleri için illegal bir meclis olduğunu ilan etti. Bu süreçte ecnebi güçlerin müdahaleleri süreci daha da karmaşık hale getirdi. O günlerde Türkiye ve Katar genel milli kongrenin ve Fecir ittifakının hamisi olan ihvanilere, BAE ve Mısır ise Tobruk’ta kurulan yönetim, yani General Halife Haftar ve Menzilet ittifakına destek verdiler.

Libya’da genel milli kongre üyeleri ile temsilciler meclisi üyeleri ve iki meclisin hamileri arasındaki sürtüşme, Trablus’ta islamcı örgütler kentin havaalanının kontrolünü ele geçirmeye çalıştıkları sırada doruk noktasına ulaştı. Nitekim bu durum sonuçta Libya’da iki meclisin kurulmasına yol açtı ve aralarındaki gerginlik halen devam ediyor.

Tobruk temsilciler meclisi ve geçici hükümet, Libya’da bir başka siyasi aktör sayılır. Bu meclis Haziran 2014’te General Halife Haftar’ın müttefiki olan Akile Salih başkanlığında kuruldu. Bu meclisin merkezi Tobruk kentinde bulunuyor. Temsilciler meclisine bağlı olan geçici hükümet ise Abdullah Sani başbakanlığında ve doğudaki Beyza kentinde kuruldu. 2015’in sonuna kadar Sani hükümeti uluslararası camia açısından Libya’nın tek resmi ve meşru yönetimiydi.

2015 yılında BM gözetiminde yürütülen müzakereler, Libya’da iktidarın çatışma tarafları arasında paylaşılması ile sonuçlandı. Bu müzakereler iki rakip parlamento, yani Tobruk’ta bulunan temsilciler meclisi ve Trablus’ta bulunan genel milli kongrenin temsilcileri ve yine bazı bağımsız temsilcilerin katılımı ile gerçekleşmişti. Söz konusu müzakereler sonunda 17 Aralık 2015 tarihinde Libya siyasi anlaşması adlı bir anlaşma ile sonuçlandı ve böylece Mart 2016’da Trablus’ta milli vefak hükümeti kuruldu.

Libya’da milli vefak hükümeti bu ülkede istikrara vurgu yapan taraflarca olumlu karşılandı. Kuzey Afrika meseleleri uzmanı Cafer Kannadbaşı bu konuda şöyle diyor: IŞİD’in Libya’da ve özellikle Derne ve Bingazi kentlerinde şiddet uygulamaları ve örgütün Libya’nın başka kentlerine de saldırma ihtimali bir yandan ve güçlü ve geniş kapsamlı bir yönetimin yokluğundan doğan kargaşa ve güvensizlik şartları öbür yandan Libya’da milli vefak hükümetinin kurulma sürecini hızlandırma zaruretini ön plana çıkarmıştı ve bu yüzden bu karar siyasi aktörlerce önemsendi.

Libya’da söz konusu siyasi anlaşma bu ülkede süregelen krizi sonlandırmak üzere altı aşamalı bir plan hazırlamıştı. Bu anlaşmada yer alan önerilerden biri, geçiş dönemi için bir yıllık bir süre belirlemek ve bu süre içerisinde silahsızlanmak, havaalanlarının kontrolü ve ortak bir anayasa çıkarmak gibi konuların karara bağlanmasıydı.

Libya siyasi anlaşması imzalandığında, başkanlık konseyi ülkenin geçiş döneminde yönetimini üstlendi. Libya siyasi anlaşmasına göre, seçilmiş temsilciler meclisi bu ülkenin tek yasal parlamentosu olarak tanınmıştı. Anlaşmaya göre de Faiz Sırac milli vahdet ve milli vefak hükümetinin Başkanı olarak tanındı ve kabinesi de temsilciler meclisi tarafından tanınması gerekiyordu. Bu anlaşmaya göre ayrıca temsilciler meclisi ve genel milli kongreye bağlı her iki hükümetin feshedilmesi ve temsilciler meclisi de Libya’nın tek meşru parlamentosu sayılıyordu. Yine genel milli kongresi üyeleri  yeni devlet yüksek konseyinde ve yeni istişare kurumu olarak gözetilen anahtar mevkilere atanmaları gerekiyordu.

23 Aralık 2015’te BM güvenlik konseyi 2259 sayılı kararnameyi onayladı. Bu kararname başkanlık konseyinin kuruluşunu olumlu karşılamakla beraber üye ülkelerden Libya’da bu ülkenin meşru iktidarları olduklarını iddia eden paralel örgütlere desteklerini ve resmi ilişkilerini kesmelerini istedi. Bu kararname ayrıca üye ülkelerden milli vefak hükümetine IŞİD, Ensarul şeria ve El-Kaide bağlantılı diğer örgütlere karşı mücadelede resmen destek vermelerini istedi.

Ocak 2016 tarihine kadar dünyanın bir çok ülkesi milli vefak hükümetini Libya’da tek yürütme gücü olarak tanıdı ve Sani yönetimi ile siyasi ve diplomatik ilişkilerini kesti. Gerçi siyasi anlaşmanın aksine milli vefak yönetimi temsilciler meclisi tarafından tanınmadı. Temsilciler meclisi Sırac tarafından açıklanan kabineye güvenoyu vermedi ve siyasi anlaşma temelinde kurulan milli vefak hükümetini de tanımadı ve eskisi gibi Libya’nın doğusunda iktidarını sürdürdü.

Libya meseleleri uzmanı Krikşi bu konuda yaptığı açıklamada, Libya krizinin kökleri Trablus ve Tobruk’taki paralel yönetimlerle uzandığını, ideolojik çatışmalar ve aşiretler arasındaki rekabetlerin iktidarı ele geçirmeye çalışan iki farklı grup arasındaki sürtüşmeden kaynaklandığını belirtiyor.

Libya’da bir başka önemli grup, Libya milli ordusudur. Bu ordunun başında General Halife Haftar bulunuyor.

General Halife Haftar Mayıs 2014’te 1980’li yılların sonlarına doğru Kaddafi iktidarından ayrılan ve 2011’de halk ayaklanmaları başlayınca Amerika’dan Libya’ya geri dönen ve Libya geçiş konseyinin desteği ile Libya kara kuvvetlerinin başına geçen ve başkomutan ve genel kurmay başkanlığından sonra üçüncü askeri mevki sayılan mevkide yer alan kişiydi. General Haftar teröristlere karşı ilk operasyonunu Bingazi ve Trablus kentlerinde Menzilet operasyonu adı altında düzenlendi. Bu operasyonun sonucunda Halife Haftar güçleri Bingazi kentinde kontrolü ele geçirdi ve Trablus’ta parlamento binası ve bazı kamu kurum ve kuruluşlarının binalarını kuşattı.

Mart 2015’te General Haftar temsilciler meclisi tarafından Libya ordusunun genel kurmay Başkanı olarak atandı. Libya milli ordusu kendini Tobruk’ta temsilciler meclisinin resmi silahlı kuvvetleri ilan etti.

Eylül 2016’da General Haftar komutasındaki Libya milli ordusu bu ülkenin dört petrol limanının kontrolünü ele geçirmek için operasyon düzenledi. Libya milli ordusu petrol terminallerini ele geçirerek bu ülkenin ham petrol ihracatını arttırma yönünde adım attı. Ancak buna karşın muhaliflere göre General Haftar’ın petrol limanlarını ele geçirme amacı, Fransa gibi Batılı devletlerin destekleri ile askeri gücünü arttırmaktı.

Evet, Libya’da tekfirci terör örgütleri ve illegal silahlı başka örgütlerden başka genel milli kongre, Tobruk temsilciler meclisi, Beyza kentinde Abdullah Sani geçici hükümeti, Trablus’ta milli vefak hükümeti, Libya milli ordusu, Zintani milis güçleri, Libya milli muhafız alayı ve cumhurbaşkanlığı muhafız alayı gibi iktidar iddiasında bulunan farklı siyasi kanatların sürtüşmeleri ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyiz.

Libya’da siyasi anlaşmanın tam olarak uygulanmaması ve milli vefak hükümeti tüm taraflarca tanınmaması, bu ülkede gerginliklerin devam etmesine yol açtı.

Şimdi ise Libya’da iktidar iddiasında bulunan askeri ve siyasi grupların yeni seçimlerin düzenlenmesini bekliyor. Bu seçimler şeffaf ve adil bir şekilde düzenlendiği takdirde iktidar iddiasında bulunan grupların kaderini belirleyecektir. Bu seçimlerin 2018 yılında BM himayesi altında düzenlenmesi bekleniyor. Seçimlerin muhtemel tarihi ise 10 Aralık şeklinde açıklanıyor.

Kuşkusuz Libya halkı bu seçimlerde kullanacağı oylarla Libya’da hangi grubun bu ülkeye istikrarı geri getirmek üzere gerçekten çaba harcadığını belirleyecektir.