Aralık 08, 2018 05:19 Europe/Istanbul

Libya’da Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesi, bu ülkede çeşitli aşiretlerin ve kavimlerin gerçekleştirdiği inkılabın ardından gerçekleşti.

Libya üniter bir ülke değildir. Gerçi bu ülkede Arap kavmi Libya’nın galip kavmi sayılır, fakat kavimden ziyade bu ülkede ilk ve son sözü aşiret söylüyor. Gerçekte Libya’da kimlik meselesi ta eskiden bu güne dek aşiret çerçevesinde anlam kazanmıştır. Libya’da siyasi nizam adlı kitabın sahibi ahmet Senusi Fikri bu konuda şöyle yazıyor:  aşiret desteği Libya’nın siyasi nizamında temel rolü ifa ediyor. Libyalı aşiretler bu ülkenin üç tarihi bölgesinde yayılmıştır ve Libya çeşitli aşiretleri ile üç tarihi bölgeden oluşmuştur. Bunlar kuzeybatıda Trablus, güneybatıda Fezzan ve doğuda Serinaika bölgeleridir.

Libya’da bu ülkenin siyasi denklemlerinde en etkili aşiretlerin adı ise şöyle: El Verfele, Tarhune, el Kaddadefe, el Mukarehe, Zanate, El Tavarık, Evladı Süleyman, El Ubeydat,...

Aslında Libya 140 aşiret ve iki bin kabileden oluşuyor. Bunların arasında 50 aşiret Libya’nın siyaset arenasında etkili rol ifa etmiştir.

Aşiret Libya’da sosyal yapının temel eksenidir. Nitekim aşerit modern Libya’nın tarihinde de  halkın sömürücülere karşı ayaklanmasında etkili rol ifa etmiştir. Libya meseleleri uzmanı Halid Hanei Ali bir makalesinde Libya’da 140 aşiret ve kabilenin varlığına işaret ediyor. bu aşiretlerin bazıları Mısır, Tunus, Cezayir ve Çad’dan oluşan dört komşu ülkenin içine kadar uzanıyor. Halid’e göre Libya’da 2011 yılından sonraki gelişmelerde ise 30 aşiret etkili oldu.

Libya’da aşiret eğilimleri ulusalcı eğilimlere galip gelen eğilimlerdir. Özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere ecnebi müdahaleleri ve kışkırtmaları yüzünden mevcut şartlarda Libya’da bazı aşiretlerin ayrılıkçı unsurlara dönüştüğü ve milli çıkarların yerine sırf aşiret çıkarlarına öncelik verdikleri söylenebilir.

Yabancı odaklar ise Libya’da yaşanan kaos durumundan çeşitli aşiretlere silah satmak ve aralarında ihtilafları körükleyerek bu ülkenin milli zenginliklerini yağmalamak uğruna yararlanıyor ve medya ve görecede STK gibi gözüken kurumların üzerinde aşiretçiliği körüklüyor.

Gerçekte Libya, içinde yaşayan aşiretler birlik oldukları takdirde güçlü bir devlete dönüşebilir. Ancak Libya halkının Müslüman oluşu ve siyonist karşıtı psikolojileri en çok korsan İsrail elebaşılarını kaygılandıran bir durumdur. Zira Akdeniz kıyılarında ve Libya topraklarında istikrarlı bir devlet kurulduğu takdirde siyonist rejimi güvenlik bakımından zor duruma sokabilir.

Bazı gözlemciler Libya gelişmelerinde üç aşiret, yani El Verfele, el Kaddadefe ve el Mukarehe aşiretleri önemli rol ifa ettiğini belirtiyor. El Verfele aşireti Libya’nın askeri sahasındaki gelişmelerde etkili olan  Araplaşmış bir barbar aşirettir. Bu aşiret 52 kabilesi ve bir milyon nüfusu ile Libya nüfusunun altıda birini oluşturuyor. Bu aşiret Libya’nın güneyinde ve Trablus’un güneydoğusunda yer alan Fezzan bölgesinde yaşıyor. Aşiretin bazı kabileleri ise Sirte ve hatta Sebha’da barınıyor. El Verfele aşiretinin üyeleri  ayrıca Libya’nın önemli petrol ve doğalgaz merkezlerinden biri olan ve Kaddafi’ye karşı kıyamın merkezi sayılan Bingazi’de de yaşıyor. Bu aşiretin bazı mensupları kendilerini Arap kökenli ve miladi 10. yüzyılda bu bölgeye gelen ve 16.yüzyıla kadar bu barbar aşireti bir Arap aşirete çeviren Hilaloğulları aşiretine mensup biliyor.

El Verfele aşireti Libya’da hemen hemen en siyasi aşiret sayılır. Kaddafi döneminde ordunun üst düzey komutanlarından çoğu bu aşirettendi. 1993 yılına kadar bu aşiret Kaddafi’nin en önemli taraftarlarından sayılırdı. 1993 yılında bu aşiretten orduda üst düzey bir komutan olan Hasan Eşkal suikastinden sonra aşirete mensup olan üst düzey subaylar Kaddafi’ye karşı bir nevi darbe girişiminde bulundular. Bundan sonra Kaddafi ile bu aşiretin arasındaki ilişkiler zayıflamaya başladı.

El Verfele aşireti 17 Şubat 2011 inkılabından sonraki gelişmelerde de önemli rol ifa etti. Aşiretin adamları Beni Velid, Sirte, Trablus ve Bingazi kentinlerinde hep birlikte inkılapçıların saflarına katılarak Kaddafi rejimine ağır darbe indirdi. Bu aşiret Libya’da islamcıların iktidarın başına geçmesine karşı çıkıyor.

Libya gelişmelerinde etkili olan bir başka aşiret, el Mukarehe aşiretidir. Bu aşiret Libya’nın batısında el Şati vadisinde yaşıyor. Kaddafi’nin en önemli müttefiklerinden biri olan Abdusselam Culud, Abdullah Senusi ve Abdulbasıt Mukrehi gibi ünlü şahsiyetler bu aşiretin mensuplarıdır. Bu aşiret şiddetle IŞİD ve El-Kaide bağlantılı radikal örgütlere karşıdır. Bu aşiret ayrıca Mısır ile mücadele çerçevesinde Zanatan aşireti ile ittifak içindedir.

Libya’da üçüncü önemli aşiret, El kaddadefe aşiretidir. Libya’nın devrik lieri Muammer Kaddafi bu aşiretin mensubudur. Bu aşiret Libya’da hükümetin temel yapısı üzerinde büyük nüfuzu vardı. Ancak Kaddafi devrildikten sonra bu aşiret el Ubeydat  ve diğer bazı aşiretlerle birlikte radikal islamcılara karşı bir cephe oluşturdular. El Kerame adı ile anılan en önemli aşiret operasyonu Libya milli ordusu komutanı Halife Haftar’ın komutasında gerçekleşti.

Halife Haftar ise el Fercani aşiretine mensuptur. Haftar eskiden Libya ordusunun subaylarından biriydi ve 1969 askeri darbesinde İdris Senusi saltanatına karşı düzenlenen askeri darbede de eli vardı. Bu darbe Kaddafi’nin iktidarın başına geçmesine ve kırk yılı aşkın bir süre Libya’da hükmetmesine yol açtı. Haftar 1980’li yıllarda yaşadığı bazı anlaşmazlıkların ardından sürgün edildi. Haftar 1988 yılında Çad’dan Amerika’ya gitti ve Libya kıyamından hemen sonra ülkesine geri dönerek Kaddafi karşı güçlerin başına geçti.

Libya’nın güneyinde yaşayan aşiretlerin çoğu Afrika kökenlidir. Bu aşiretler Libya’da yaşanan huzursuzlukların ardından en çok zarar gören aşiretler sayılır. İç savaş ve Çad sınırında yaşanan çatışmalar güneyde yaşayan bu aşiretleri şiddetle etkiledi. Kaddafi devreldikten sonra aşiretler ilkin şaşkınlık içindeydi, ancak zamanla başta Tobruk ve Trablus olmak üzere Libya’nın doğusu ve batısında bazı aşiretler ortaya çıkarak iktidar iddiasında bulundu.

Aslında aşiret, Libya’da siyasi yapıda çok önemli bir meseledir. Kaddafi rejimi 2011 yılında devrildikten sonra aşiretlerin arasında yaşanan krizler bu ülkede büyük kayıplara yol açtı. Şimdi de Libya’da iktidarın ikiye bölünmüş olmasının ardından bu aşiretlerin her biri iki taraftan birine destek vererek karşı tarafta yer alan aşiretlerle savaşıyor. Bazı aşiretler ise her iki tarafa karşı çıkıyor ve onlara karşı ittifak kurdukları gözleniyor.

Libya meseleleri uzman Jason Pack şöyle diyor: Libya’da IŞİD’in ortaya çıkmasının bir sebebi, bir çok yerel grup ve aşiretin iktidardan ve toplumun sosyal düzeninden dışlanmasıdır. Buna göre IŞİD Libya’da mevcut durumdan hoşnut olmayan ve dışlanan grupların arasından üye toplamaya başladı. Nitekim hem Kaddafi yandaşları ve hem Kaddafi karşıtı eylemlere destek veren radikal milis unsurlar IŞİD’e yönelmeye başladı.

Libya’da hakim olan aşiret yapısına rağmen Suudi Arabistan’dan farklı olarlak Libya nüfusu ılımlı İslam eğilimli bir nüfus sayılır. Libya aşiretleri sömürü ile mücadelede derin mazileri olan topluluklardır ve inançları tekfirci ve vahabi örgütlerden çok farklıdır.

Libya’da tekfirci örgütlerin tarihi kökü ve mazisi yoktur ve genellikle Suudi Arabistan’ın destekleri ile kurulan örgütlerdir. Suud rejimi başta ABD olmak üzere Libya’da bazı aşiretleri kışkırtarak bu ülkede krizin devam etmesini ve sonuçta Libya’nın enerji kaynaklarını yağmalamayı amaçlıyor.