Libya’da güç dengeleri - 11
Geçen bölümlerde Libya’da gerçekleşen inkılabın üzerinden 7 yıl geçtiğini anlattık.
Bu inkılap Mısır ve Tunus’tan sonra ve İslamî uyanış sürecinin devamında gerçekleşen Arap inkılaplarının devamında gerçekleşti. Libya’da halk ayaklanması 2011’de başlatı ve ecnebilerin müdahalelerinin ardından silahlı çatışmaya dönüştü. NATO ise 20 Ekim 2012’de Libya’ya askeri müdahalede bulundu ve görecede çatışmalara ve Kaddafi’nin 42 yıllık diktatörlüğüne son verdi. Ancak bu maceranın sonu demek değildi.
Libya’da NATO’nun askeri müdahalesi bu ülkede çok sayıda tekfirci terör örgütünün türemesine yol açtı. Aslında Libya’da tekfirci terör örgütlerinin güçlenmesi NATO müdahalesi ve krizzede Libya’da güçlü bir merkezi iktidarın yokluğu yüzündendi. Bu durum Libya’yı iflas eden bir devlete dönüştürdü. Libya’yı saran kriz bu ülkenin sınırlarının ötesinde ve iç arenada aşiretlerin arasında çatışmalara yol açtı.
Hali hazırda ise Libya’da durum oldukça kırılgan sayılır ve güç çeşitli grupların ve uzmanların tabiri ile birlik olamayan inkılapçıların arasında dağılmıştır. Gerçi Libya’da siyasi bir çözüm bulmak için müzakereler ve bazı girişimler devam ediyor, ancak rakip kanatların arasında gerginlik bu ülkeyi tehdit ediyor ve devam etmesi tekfirci örgütlerin lehine olacağı anlaşılıyor.
Libya’da radikal örgütlerin mazisi Muammer Kaddafi dönemine dayanıyor. Gerçekte Kaddafi rejiminin muhaliflere yönelik şiddet uygulaması Libya’nın çeşitli kentlerinde milis grupların türemesine yol açtı.
Hali hazırda Libya’daışid en önemli terör örgütü sayılıyor. 2017 yılında hükümet güçleri IŞİD mevzilerine düzenlediği saldırılarda örgüte ağır darbeler indirdi, öyle ki Libya’nın doğusu ve özellikle Derne ve Sirte gibi IŞİD’in faaliyet merkezleri olan kentler ışid unsurlarından temizlendi.
Libya’da 2011 yılında inkılap başladığında bazı siyasi partiler ve şahsiyetler çıkarlarını bazı özel milis gruplarla birleştirdi. Söz konusu gruplar parlamento ve devlet erkanları üzerinde etkili olmaya başladı ve böylece hükümetin özel ve köklü çalışmalarına engel oldu ve sonuçta devlet kurumlarının varlığını tehdit etmeye başladı. Bu konu 2013 ve 2014 olaylarında açıkça anlaşıldı. O günlerde genel milli kongresine bağlı silahlı örgütler bazı devlet kurumlarının binalarına saldırdı.
Şimdi ise Libya iktidarın ikiye bölünmesinden kaynaklanan krizle karşı karşıya bulunuyor. Trablus’ta Sırac başbakanlığında milli vefak hükümeti ve Libya’nın doğusunda General Halife Haftar’ın hamisi olan Tobruk parlamentosu tarafından geçici hükümet Beyza kentinde iktidar iddiasında bulunan iki tarafı oluşturuyor.
2015 barış anlaşması çerçevesinde başkanlık konseyi ve temsilciler meclisi Libya’da yasama kurumları olarak belirlendi. Ancak Tobruk’taki temsilciler meclisi, başkanlık konseyi tarafından açıklanan kabineyi kabul etmedi ve böylece Libya’nın doğusunda kendi kurduğu hükümeti tanımaya devam etti. 2015 yılında Libya’da varılan siyasi mutabakatın ardından kurulan başkanlık konseyi ve milli vefak hükümeti ise yasal açıdan belirsizlik durumları sürüyor ve temsilciler meclisi tarafından meşru ve yasal bir yönetim olarak tanınmayı bekliyor. Ancak temsilciler meclisi kendi içinde bölünmüş görünüyor, öyle ki bir bölümü Trablus’ta ve bir bölümü Tobruk’ta faaliyetlerini sürdürüyor.
Avrupa ülkeleri Libya’da çatışma tarafları arasında siyasi müzakerelere destek verdi ve bu destek 2015 yılında Fas’ın Sahirat kentinde düzenlenen zirvede Libya’da siyasi mutabakatla sonuçlandı. Mutabakatın dört temel ilkesi vardı. Bunlar Libya halkının demokratik haklarının güvence altına alınması, kuvvetlerin bağımsızlığı temelinde geniş kapsamlı bir hükümetin kurulması, hükümet erkanları arasında denge sağlanması ve yargı erkinin bağımsızlığına saygı duyulmasından ibaretti.
Ancak 2017 yılına gelindiğinde, Libya’da siyasi durum Amerika’nın müdahaleleri ve Rusya, Mısır ve BAE’nin bu ülkede siyasi ve askeri faaliyetleri yüzünden daha da karmaşık hale geldi. Bu ülkelerin diplomatik faaliyetleri ise iki zıt sonuç doğurduğu gözleniyor. Bir yandan bu ülkeler Libya’da daha önce askıya alınan müzakerelerin yeniden başlamasına yardımcı oldular, öbür yandan da Başbakan Sırac’a karşı Halife Haftar’ı takviye ederek her biri kendi çıkarları doğrultusunda Libya’da hareket etmeye başladılar.
Amerika Başkanı Donald Trump Libya hükümetinin siyasi önceliği olmadığını açıklamasına karşın, beyaz saray Libya’da Batılıların konumunu takviye etme ve bu ülkenin petrol kaynaklarına musallat olmalarını sağlamaya çalışıyor. Zira Libya petrol zengini bir ülkedir ve ayrıca bu ülkede petrol çıkarmanın bedeli daha düşük ve tüketici piyasalara da daha yakın sayılır.
Libya hükümeti yüksek konseyi üyesi Adil Kermus ise şöyle diyor: Libya’da ecnebi müdahalelerinin etkileri açıkça ortadadır. Şimdi artık herkes ecnebi müdahaleleri Libya’da krizin çözümlenmesini engellediğini çok iyi biliyor. Amerika, İtalya ve Fransa’nın özellikle petrol alanı başta olmak üzere Libya’da çeşitli alanlara müdahaleleri bellidir ve her biri kendi çıkarlarını korumaya çalışmaktadır.
BM ise Libya’ya atadığı özel temsilcisi Gasan Salame üzerinden Mayıs 2018’de Paris’te Libya’da çatışmaların taraflarından dört tarafın katılımı ile bir milli konferans düzenledi. Konferansta taraflar Aralık 2018’de cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin düzenlenmesini kabul etti. Ancak konferansa katılan bazı gruplar henüz ülkelerine dönmeden yaptıkları açıklamada Paris konferansında hiç bir söz vermediklerini ilan etti. Söz konusu taraflardan her biri kendini Libya’da iktidarın başına geçmeye layık gördüğünü ve başkalarını tanımadığını vurguladı. Bu açıklamalar ise bir kez daha Libya krizinin çözüm ufkunu kararttı.
Oysa Libya halkı 2018’in sonuna kadar ülkelerinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasını istiyor. Libya halkı düzenledikleri barışçıl protesto eylemlerinde de yabancı ülkelerin Libya’nın içişlerine müdahale etmemelerini ve tekfirci terör örgütleri ile ciddi bir şekilde mücadele edilmesini istiyor. Libya halkı ülkelerini saran krizin tek çözüm yolu seçimlerden ibaret olduğuna inanıyor. Libya halkı barışçıl protesto eylemlerinde seçimler düzenlene kadar ve kamu hizmetleri iyileşinceye dek barışçıl protesto eylemlerini sürdüreceklerini belirtiyor.
BM Libya özel temsilcisi Gasan Selame Libya’nın içinde bulunduğu mevcut şartları şöyle anlatıyor: Libya krize batmış, çökmek üzeredir. Bu durum bu şekilde devam edemez, zira çatışmaların bedelini siviller ödemek zorunda kalıyor. Libya halkı fasık kurumlardan kurtulmak ve huzurlu ve refah dolu bir yaşama kavuşmak istiyor. Sivillere destek için önleyici tedbirler şart. Libyalı tüm grupların seçim tarihi üzerinde bir an önce mutabakata varmaları gerekiyor. Seçimlerin düzenlenmesini istemeyenler ise bu taleplerinden el çekmeleri gerekiyor, zira Libya halkı seçim istiyor. Libya halkının sabrı taşmak üzeredir.
BM Libya özel temsilcisi Gasan Selame temsilciler meclisinde bazı temsilcilerin seçimlerin düzenlenmesine karşı çıkmaları konusunda uyarıda bulunarak bu kesime baskı yapmak gerektiğini, zira Libya terör saldırılarının hedefi haline geldiğini, teröristlerin zaten bu tür fırsatları kolladıklarını belirtti.
Kuşkusuz Libya’da krizi sonlandırmanın yolu Libya halkının birlik olması, siyasi grupların tefrikacı hareketlerde el çekmesi, ABD, Arabistan ve Fransa gibi ecnebi güçlerin müdahalelerinin engellenmesi ve demokratik seçimlerin düzenlenmesidir.