Kasım 30, 2018 18:52 Europe/Istanbul

Bültenimize geçtiğimiz hafta Türkiye'de meydana gelen önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

** İstanbul'da gerçekleşen Suriye zirvesi

** İran , Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin İstanbul'daki Üçlü Zirvesi

** Türkiye Merkez Bankası'nın enflasyon tahminini açıklaması

Geçtiğimiz hafta Türkiye'de yaşanan önemli gelişmeler arasındaydı.

 

Geçen hafta  27 Ekim Cumartesi gününde Türkiye ve Rusya ile Avrupa Birliğinin iki büyük gücü Almanya ve  Fransa arasında dörtlü bir zirve İstanbul'da düzenlendi.  Bu zirve, bir bildiri yayımlanarak sona erdi. Bu bildiride Suriye krizinin çözülmesi için anayasa komitesinin oluşturulması, toprak bütünlüğünün korunması ve siyasi birliğin sağlanması gibi öneriler yer almaktadır. Bu konunun ilginç tarafı ise Almanya ve Fransa'nın yanında Türkiye'nin de Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esed'in gitmesi meselesinden geri adım atmaları oldu.

 

Almanya Başbakanı Angela Merkel İstanbul dörtlü zirvesinden sonra basın toplantısında şöyle bir açıklama yaptı: " Suriye halkının kendi kaderlerini belirlemesi için onlara fırsat tanınmalıdır." Suriye'deki iç savaş arenasında en büyük müdahaleci güçlerden sayılan Fransa da benzer bir tutum sergiledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu konuda şöyle bir açıklama yaptı:" Suriye'nin gelecek siyasi yapısının belirlenmesinde karar verecek bizler değiliz, bu konuda Suriye halkı son kararı verecek."  Macron Suriye'deki bağımsız bir hükümetin varlığına değinerek bu hükümete karşı saygı duyulması gerektiğini açıkladı.

 

Recep Tayyip Erdoğan ise şu açıklamalarda bulundu:" Beşar Esad'in geleceğini belirleyecek olan Suriye halkıdır." Erdoğan'ın bu açıklaması Rusya'nın Suriye yasal hükümeti konusundaki açıklaması ile aynıdır. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin bu doğrultuda yaptığı açıklamalarda Suriye'nin kaderinin sadece Suriyeliler tarafından belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Merkel ve Macron'un açıklamaları aynı zamanda, Avrupalıların büyük geri adımı sayılır. Gerçekte onlar da Ortadoğudaki güç dengesinin Direniş Ekseni aleyhine değişmesi amacı ile kurulan Arap-Batı Koalisyonunun başarısızlığa uğradığını anlamışlardır. Bunun için Suriye'nin yeniden yapılanması göz önünde bulundurulduğunda Rusya tutumu ile eşgüdüm içerisinde hareket ederek Suriye yasal hükümetini ve Beşar Esed'in meşruiyetini kabul etmenin Avrupalılar için en faydalı seçenek olduğu söylenebilir.

 

Geçtiğimiz hafta bir başka gündem de İran, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti dışöişleri bakanlarının İstanbul'daki oturumu ile ilgiliydi.  İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mehemmedyarov İstanbul üçlü zirvesinde, üç ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunu ele alıp bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdiler.

 

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif İstanbul zirvesi ile ilgili şöyle bir açıklama yapmıştı:" Bu gibi zirvelerin düzenlenmesi iyi bir fikirdir. Çünkü bu üç ülke arasındaki ilişkilerin özellikle de sanayi, ticaret ve bankacılık alanında  geliştirilmesi için büyük potansiyeller mevcuttur. İran İslam Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin dışişleri bakanlarının katılımı ile gerçekleşen söz konusu zirve, bu üç ülke arasındaki işbirliklerinin çerçevesini ortak bir gelecek umudu ile oluşturabilecek bir oturumdur. Gerçekte İstanbul'da düzenlenecek bu zirve, ekonomik yakınlaşmadan siyasi yakınlaşmaya giden yol çerçevesinde değerlendirilebilir.

 

Öte yandan bu tür zirvelerin yapılması, dini ve tarihi ortaklıklardan doğan fırsatlardan üç ülke halkının da kalkınması, gelişmesi, refahı ve güvenliğinin sağlanması doğrultusunda yararlanma imkanı verir. Buna ilaveten bu üçlü işbirliğinin sayesinde bölgesel barış ve istikrarın ve bölgesel işbirliklerin artması da sağlanabilir. Bu üçlü yapı bölgedeki barışa ve istikrara büyük bir hizmette bulunma kapasitesine sahiptir. Aynı zamanda kuşkusuz bölgesel anlaşmazlıklar ve çatışmaların adil ve barışçıl bir şekilde çözülmesi için de bu üçlü önayak olabilme imkanına sahip olabilir.

 

Bu konu ile ilgili Kafkasya uzmanı ve İran'ın eski Türkiye büyükelçisi Firuz Devletabadi  şöyle düşünüyor:" Kafkasya bölgesi İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinin en önemli siyasi alanlarındandır. Kafkasya'da siyasi nüfuz sahibi olmak demek Karadeniz siyasi havzasında, Kafkasya'nın Kuzeyi ve Hazar denizi siyasi havzalarına da nüfuz etmek anlamına gelir. Bu bölge tarihte İran ve Avrupa ilişkilerinde, Hazar Denizi petrolü ve enerjisi ve Kafkasya'daki  işbirliklerinde de belirleyici rol oynamıştır. "

 

Şimdi bir ekonomik haberle sohbetimizi noktalıyoruz. Geçen hafta Türkiye Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 13,4'ten yüzde 23,5'e yükseltti. Merkez Bankası'nın açıklamasının ardından sabah saatlerinde 5,4910 olan Dolarda hareketlilik yaşandı.

 

Merkez bankası Başkanı Murat Çetinkaya, yılın son enflasyon raporunu açıkladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyonun 2018 sonunda yüzde 23,5 olarak gerçekleşeceğini, 2019 sonunda yüzde 15,2'ye, 2020 sonunda ise yüzde 9,3'e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ettiklerini bildirdi.

Çetinkaya, yılın dördüncü Enflasyon  Raporu'nun açıklandığı bilgilendirme toplantısında, maliye politikasının Temmuz Enflasyon Raporu dönemine göre iktisadi faaliyeti daha az destekleyici bir konuma geldiğini ifade etti.

 

Eşel mobil uygulamasıyla uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışların akaryakıt fiyatlarına yansımasının sınırlı kalmaya devam ettiğini belirten Çetinkaya, buna karşılık, elektrik ve doğal gaz fiyatlarında yapılan ayarlamaların bir önceki raporda öngörülen oranların üzerinde gerçekleştiğini söyledi.

Çetinkaya, orta vadeli tahminleri üretirken, makro ekonomik politikaların enflasyonu düşürmeye odaklı ve koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas aldıklarını aktararak, şunları kaydetti:

 

"Yeni Ekonomi Programı'nda, kamu maliyesinin, makro dengelenme sürecine sıkı politika çerçevesi izleyerek katkıda bulunacağı belirtildi. Sıkı politika çerçevesinin vergi artışları yolu ile değil, harcamalarda kesinti yoluyla belirlenmiş olması, fiyat istikrarına katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede, ileriye dönük tahminler oluşturulurken, 2019;'da daha belirgin olmak üzere kamunun iktisadi faaliyeti destekleyici duruşunun yerini zayıf bir duruşa bıraktığı, buna bağlı olarak harcama ve cari transferlerdeki artış oranlarının azaldığı bir görünüm esas alındı.

Ayrıca, kamu kontrolündeki fiyat ve ücretlerin geçmişe endekslemeyi azaltacak şekilde büyük ölçüde Enflasyon hedefleri ile uyumlu olarak belirlendiği varsayıldı. Enflasyonu düşürmeye ve makro ekonomik dengelenme sağlamaya yönelik güçlü politika koordinasyonunun risk primi ve belirsizlik algılamalarını kademeli olarak iyileştireceği öngörüldü."

Çetinkaya, tahminleri oluştururken para politikasındaki sıkı duruşun uzun bir süre korunacağı bir çerçeveyi esas aldıklarını da vurgulayarak, "Önümüzdeki dönemde de enflasyonun en kısa zamanda hedeflere doğru yönelmesi için gerekli parasal duruşu koruyarak elimizdeki bütün araçları fiyat istikrarı doğrultusunda kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz." dedi.