Aralık 02, 2018 18:35 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

İran milleti Hüseyni Erbain yürüyüşüne katılması,

İran milleti 4 Kasım küresel istikbarla milli mücadele gününe hazırlanması,

Danimarka yönetiminin İran İslam Cumhuriyeti’ni suçlaması,

Amerika yönetiminin İran’a ikinci tur yaptırımlarını dayatması,

İran, Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlarının üçlü zirvesi,

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in İslamabad ziyareti,

Geçen hafta İran’ın bazı önemli gelişmeleriydi.

Geçen hafta Hüseyni Erbain’in yıldönümüydü. Bu yıl yine geçmiş yıllarda olduğu gibi milyonlarca İmam Hüseyin -s- hayranı bu günde düzenlenen Erbain merasimi ve büyük yürüyüşüne katıldı. Erbain yürüyüşü İslam dünyasında vahdet ve dayanışma simgelerinden ve Kerbela dersleri ekseninde bütünleşme yollarından biridir. Bu muazzam yürüyüşe milyonlarca İranlı ve yabancı ziyaretçinin katılması büyük manevi etkileri olan ve her daim korunması gereken bir harekettir.

Geçen hafta İran İslam Cumhuriyeti ve dünyanın dört bir yanından milyonlarca ziyaretçi Hüseyni Erbain merasimine katılmak için Irak’ın Kerbela kentine akın ettiler.  20 Sefer 1440 Salı günü, Şia Müslümanların üçüncü İmamı Hz. Hüseyin -s- ve vefakar arkadaşlarının Kerbela çölünde şehit düşmelerinin kırkıncı gününün yıldönümüdür. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Irak devleti ve milletine Hüseyni ziyaretçiler sundukları hizmetten ötürü teşekkür etti. Ruhani, Hüseyni Erbain’in mesajı özgürlük, istiklal, güvenlik ve barış olduğunu, dünyada tüm hürriyet ve insaniyet hayranları bu mesajı izlemeleri gerektiğini vurguladı.

İran millete 4 Kasım küresel istikbarla milli mücadele günü için hazırlanıyor. Pazar günü 4 Kasım küresel istikbarla milli mücadele günüdür. Amerika devlet son kırk yılda sürekli türlü komplolar, savaş dayatmak, darbe planlamak, askeri müdahale ve iktisadi kuşatma gibi yöntemlerle İran’ın ilerlemesini engellemeye çalıştı, fakat başarılı olamadı. Fakat buna rağmen Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinin İran’a karşı propagandaları devam ediyor.

İran’da 4 Kasım günü yaklaştığı bir sırada Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri önceden tasarlanan güdümlü bir senaryo çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nin imajını karalamaya çalıştı. Bu zümre bir yandan iktisadi yaptırımlarla psikolojik savaş başlatırken öbür yandan da İran’ı mesnetsiz iddialarla suçlayarak yeni bir skandal yaratmaya çalıştılar. Bu doğrultuda Danimarka yönetimi bazı Avrupa ülkelerinin İran’a karşı başlattıkları propagandaların devamında Tahran yönetimini Danimarka topraklarında suikast düzenlemeye çalışmakla suçladı ve Tahran’daki büyükelçisini Kopenhag’a çağırdı.

Geçen hafta Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da İran İslam Cumhuriyeti’ni teröre destek vermekle suçlayarak İran yönetimi Ortadoğu bölgesinde istikrarsızlaştırdığını iddia etti. Oysa Amerikalı bakanın bu iddiaları İran İslam Cumhuriyeti’nin terörle azimli ve kararlı mücadelesi ve bölgede barış, istikrar ve güvenliği koruması Amerikalı yetkililerin bölgeye yönelik kumpaslarını ve planlarını boşa çıkardığı bir sırada gündeme geliyor.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Danimarka yönetiminin İran’a yönelttiği suikast iddiasını şiddetle tekzip etti.

Sözcü Kasımi, bu tür iddiaların bilinen düşmanların İran ve Avrupa arasında şimdiki hassas ve kritik şartlarda gelişmekte olan ilişkilerini bozmaya yönelik kumpasları olduğunu belirtti.

Kasımi ayrıca Danimarka yönetimi gerçekleri bulmak için dikkatli ve titiz hareket etmesi gerektiğini belirterek, Avrupa’nın bu büyük sınavı başarı ile geride bırakmasını ve yeteri kadar bağımsız kimliğe ve istiklale sahip olduğunu ispat etmesini umduklarını kaydetti.

Amerika yönetimi 4 Kasım gününde İran’a dayatmak istediği yeni yaptırımlarda İran’ın petrol satışını sıfır seviyesine düşürmeye çalışıyor. Amerika yönetimi bu yönde açıkça tehditte bulundu. Ancak uluslararası meselelerin uzmanları İran İslam Cumhuriyeti nizamını her ne şekilde olursa olsun yok etmek ta ilk günden ABD Başkanı Donald Trump’ın en önemli dış politikası olduğunu ve yanına aldığı takımı da İran’ın en eski düşmanları olduklarını belirtiyor.

Amerikalı yetkililer iktisadi terör ve illegal yaptırımlarla İran milletine karşı psikolojik savaş yürütmeye çalışıyor. Amerika’nın bugünkü eğilimi, İran’a karşı topyekun iktisadi savaş başlatmak ve İran’ı iktisadi açıdan tehdit etmek ve bu tehdidi halka intikal ettirmektir. Bu yöntemde Batılı haber kanalları ve medya organları da İran’ın iktisadi sorunlarını abartarak konuyu güvenlik boyutuna taşımaya çalışıyor.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçen hafta düşmanların psikolojik savaşları ve iktisadi baskılarına işaret ederek yetkililerin düşmanın bu tür baskıları ve yöntemlerine karşı sivil savunmanın önemine vurgu yaptı. Ayetullah Hamanei sivil savunma kurumu Başkanı ve çalışanları ile görüşmesinde sivil savunmanın bu tür tehditlere karşı gayet ciddi ve uyanık olmaları ve bilimsel ve titiz bir şekilde düşmanın her türlü hareketi ve nüfuzuna karşı mücadele etmeleri gerektiğine vurgu yaptı.

Bölgesel siyasi ve iktisadi işbirliği İran İslam Cumhuriyeti başta olmak üzere ülkelerin milli çıkarları ve hedefleri doğrultusunda önem verdikleri dış politika önceliklerinden biridir. Bu tür hedefleri ve çıkarları ise her iki tarafın kazanacağı şekilde tanımlamak mümkün. Zira bu durumda bölgesel işbirliği daha da gelişerek tüm alanlara yayılabilir.

Bu doğrultuda geçen hafta İran, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanları Salı günü İstanbul’da altıncı kez bir araya geldi.

Oturuma İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Elmar Muhammed Yarov katıldı.

Üç ülkenin Dışişleri Bakanları arasında üçlü zirvenin temeli Nisan 2011’de atıldı. Üç ülke aralarındaki tarihi ilişkiler, kültürel ve medeni miras ve komşuluk ilişkileri çerçevesinde iktisat, ortak yatırım, sınır konuları, ulaştırma, transit ve kültürel alanlarda üçlü işbirliğini geliştirmek istiyor.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, D-8 grubu Dışişleri Bakanları zirvesine katılmak için Türkiye’ye gitti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi bu açıklamayı yaparak, Dışişleri Bakanı Zarif’in sekiz İslam ülkesinden oluşan D-8 Dışişleri Bakanları zirvesine katılacağını belirtti.

Gerçekte bu tür zirveler bölge ülkelerine çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmek için iyi bir zemin oluşturuyor.

İran, Türkiye, Bangladeş, Mısır, Malezya, Endonezya, Nijerya ve Pakistan, D-8 grubunun üyeleridir.

Geçen hafta Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Türkiye ziyaretinden sonra Pakistan’a gitti. Dışişleri Bakanı Zarif Pakistan sınırında kaçırılan İranlı askerlerin durumunu görüşmek için İslamabad’a gitti.

Zarif İslamabad’da Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmut Kureyşi ve Pakistan Ordusu Komutanı General Kamer Cavid Bacua ile görüştü.

General Bacua görüşmede İranlı rehinelerin kurtarılması için çabalarına ivme kazandıracaklarını vurguladı.

Dışişleri Bakanı Zarif daha sonra da Pakistan Başbakanı Ümran Han’la görüştü. Ümran Han görüşmede İslamabad yönetimi Tahran ile ilişkilerine fevkalade önem verdiğini, Pakistan İran ile ilişkilerini tüm alanlarda geliştirmek istediğini kaydetti.

İran ve Pakistan iki kardeş ve dost ülkedir. Bu yüzden Pakistanlı yetkililerin kaçırılan İranlı askerlerin serbest bırakılması için daha fazla çaba harcaması gerekir. Nitekim Pakistanlı yetkililer kaçırılan İranlı askerlerin teröristlerin elinden kurtarılması için ellerinden gelen tüm çabaları sarf edeceklerini belirtti.