Aralık 07, 2018 18:46 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen programda sütün insan için yararlarından söz ettik. Bugün ise insan hayatında anne sütünün değerli faydalarına işaret edeceğiz.

Kur'an-ı Kerim'in anne sütü ile beslenme ve anne ile bebek haklarının riayet edilmesine vurgu yapması, ilahi kitabın bebeklerin beslenmesine verdiği önemin açıkça belirtisidir. Günümüzde ilmin ilerlemesi ve anne sütünün kendine has sahip olduğu yararların keşfedilmesi ile birlikte bu sırrın sebebi ortaya çıkmıştır.

Anne sütü bebeğin beslenmesi için en yararlı ve uygun besin maddesidir. Anne sütü bebeklerin gelişmesi için en zengin mineraller ve vitaminler deposudur. Canlı akyuvarlar, enzimler, hormonlar ve immünoglobulinler gibi faktörlerin anne sütünde bulunması, bebeğin hastalıklara karşı bağışıklık kazanması ve sağlığının korunmasında büyük rölü vardır. Tüm bu faktörler, başka hiçbir süt veya süt ürününde bir arada bulunmaz, zira 50 derecenin üstünde yok oluyorlar.

 Kur'an-ı Kerim'de emzirme dönemi, emziren anne hakkı, süt anne rölü ve hakkı konusunda bir çok ayet bulunuyor. Örneğin Bakara suresinin 233. Ayetinde emzirme süresi ve emziren anne hakkı konusunda şöyle okuyoruz:Anneler, (nikâhlı olsun veya boşanmış olsun, doğan) çocuklarını tam iki sene emzirirler. (Bu hüküm) süt emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler içindir. (Annelerin) yiyecekleri ve giyecekleri marufla (örf ve adete uygun olarak) kendisi için doğurulmuş olanın (babanın) üzerinedir. (Hiç) kimse kendi gücünün yettiğinden fazlasıyla mükellef (sorumlu) tutulmasın. Ne bir anne çocuğu ile, ne de kendisi için doğurulmuş olan (baba), çocuğu ile zarara uğratılmasın. Ve mirasçının üzerindeki (sorumluluk) da bunun gibidir. Fakat eğer (ana ile baba) müşavere ederek (görüşerek) rızalarıyla çocuğu sütten kesmek isterlerse, o taktirde onların ikisi üzerine bir günah yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi (taktir ettiğiniz emzirme ücretini), marufla (örf ve adete uygun olarak süt anneye) teslim ettiğiniz zaman artık sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun. Allah’ın yaptıklarınızı çok iyi gördüğünü bilin!

Yine Ahkaf süresinin 15. Ayetinin bir bölümünde şöyle buyuruyor:İnsana, anne ve babasına ihsanla davranmasını vasiyet ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Ve onun taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır.Veya Lokman suresinn 14. Ayetinde de, "Ve Biz, insana anne ve babasına (bakmasını) vasiyet ettik (farz kıldık). Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten kesilmesi iki yıldır. (Hem) Bana (hem) anne ve babana şükret! Dönüş, Bana’dır." Buyuruyor.

Kur'an-ı Kerim Talak suresinin 6. Ayetinde boşanan kadınların zorluğa düşmemesi ve bu dönemde çocuğun emzirilmesi konusunda ise şöyle buyuruyor: Sizin ikâmet ettiğiniz yerin bir kısmında, gücünüz yettiği kadar onları oturtun. Ve onları sıkıntıya düşürmek için onlara zarar vermeyin ve eğer onlar yüklü (hamile) iseler, o taktirde yüklerini bırakıncaya (doğum oluncaya) kadar onlara infâk edin (nafakalarını verin). Ve eğer bundan sonra sizin için emzirirlerse, o zaman onların ücretlerini verin. Ve maruf ile aranızda görüşün. Ve eğer bir güçlüğünüz olursa (zorlanırsanız), o taktirde onu bir başkasına emzirteceksiniz.

Daha önce de belirttiğimiz gibi yüce Allah bakara suresinin 233. Ayetinde bebeklerin emzirilme süresinin 2 yıl olduğunu belirtiyor.Zira anne sütü bebeğin ihtiyaçlarına tamamen karşılık verecek ölçüde mineraller, vitaminler ve hatta çeşitli hastalıklara bağışıklık kazandıracak unsurlara sahiptir. Halk arasında "ağız sütü" olarak bilinen "kolostrum" Hem rengini hem de bebek için önemini belirtmek üzere "altın sıvı" benzetmesi yapılır. Doğumdan sonraki ilk günlerde bebek için çok kıymetlidir

Bebeğin doğal ve yüzde yüz güvenli, yan etkisi hiç olmayan ilk aşısı olarak düşünülür. Çünkü ağız, bebeği mikrobik hastalıklardan koruyacak olan, "antikor" adını verdiğimiz maddelerden çok zengindir. Kolostrum içindeki antikorlar çok özeldir. Bebeği solunum ve ağız yoluyla alabileceği mikroplara karşı korur. Ayrıca, bebeğin mide ve bağırsaklarının iç yüzünü bütünüyle kaplayarak koruyucu bir tabaka oluşturur. "Ağız sütü" bebeği çeşitli hastalıklara karşı korurken kimyasal aşıların, fiziksel ve psikolojik etkileri nedeni ile doğumun ilk başlarında tavsiye edilmiyor. Bu yüzden İslam dini bundan asırlar önce yeni doğan bebeğin "ağız sütü" ile beslenmesine tavsiye ediyor. Belki de bu yüzden Kur'an-ı Kerim Kısas suresinin 7. Ayetinde hz. Musa'nın –as- annesine o hazreti emzirmesini ve korktuğu zaman onu nehre bırakmasını buyuruyor.

Anne sütünde spesifik olan ve olmayan bağışıklık faktörlerin her biri, yeni doğan bebeği çeşitli hastalıklardan koruyor. Örneğin sütteki alyuvarlar mide asidine karşı direnerek hastalıklara sebep olan faktörlerin ortaya çıkmasını engelliyor. bağışıklık sisteminin önemli bir aracı olan immünoglobulinler bebekleri çeşitli enfeksiyonlardan korur. Bebeklerin ilk 6 ayda sadece anne sütü ile beslenmesi, onların solunum enfeksiyonlarda 5 kat daha fazla korurken bu hastalıklardan ölüm riskini 4 kata kadar azaltıyor. Tabi bu arada anne sütü aynı dönemde ishal riskini 15 kat azaltırken, anne sütü ile beslenemeyen bebeklere oranla bu sebepten dolayı ölümleri de 25 kat daha azdır. 

Anne sütünün özellikleri eşsizdir. Anne sütündeki proteinin önemli bir bölümü, hızlı sindirilen "whey" proteini olarak bilinen süt serumu proteinidir. Anne sütü ile bebeğe geçen bu anti-efektif öğeler, süt çocuklarını en hassas oldukları dönemde hastalıklara karşı korurlar. Anne sütü ile beslenme yeni doğan bebekler için önemli bir pasif bağışıklık kaynağıdır. Anne sütünde fazla miktarda bulunan whey proteini, inek sütündeki "kazeine" göre daha kolay sindirilmektedir.İnsan vücudu, beyin gelişmesinde etkili olan ve ergenlik çağında eksikliği zeka endeksinin düşmesi şeklinde kendini gösteren bu proteinlerin bazılarını üretemiyor. /Anne sütünün yağ oranı, orta yaşlarda kolesterol, tansiyon ve kalp rahatsızlıkların riskini azaltıyor. Anne sütündeki laktoz şekeri yavaş ve kolay sindirildiğinden bebeğin kan şekerini en iyi şekilde düzenler. Annenin diyetinden etkilenmeyen laktoz, kalsiyum emilimini arttırır. Laktozun galaktoz kısmı, yağlarla bileşik yapıp, bebeğin beyin dokusu gelişimini sağlar. Laktoz aynı zamanda bağırsaktaki zararlı olmayan mikroorganizmaların çoğalmasına neden olur  başka bir ifade ile prebiyotik etki yapar. Bu da bağırsak enfeksiyonlarını, belirgin oranda azaltır. Bu arada anne sütündeki demir %70 sindirilirken inek sütünde bu oran %10'dur, üstelik kalsiyum sindirilme oranı da sırasıyla %70 ve %35'tir.

Tabi ki anne sütü etkisi sadece bebeklik dönemi ile kısıtlı değildir. Uzmanların belirttiğine göre anne sütü ile beslenenler orta yaşta daha az diyabet, alerji ve kansere yakalanıyorlar, daha fazla zeka endeksine sahipler ve obezite riskleri daha azdır. Ayrıca anne kucağında anne sütü ile beslenen bebeklerin hastalıklara karşı direnci daha fazla, çevre streslerine daha dayanıklı ve daha fazla özgüvene sahip oluyorlar.

Anne sütünün faydaları sadece bebekler ile sınırlı değildir. Bebeğini kendi sütü ve aşkı ile besleyen anne de bu dönemde hem ruhsal ve hem fiziksel olarak bazı özellikler kazanır. Örneğin emzirdiği süre içinde istenmeyen hamilelikler önemli oranda önlenirken, rahim daha hızlı eski haline döner, rahim ve meme kanserine yakalanma riski azalır.

Bebeklerin anne sütü ile beslenmesi tabi ki sosyal etkileri vardır. Örneğin bebeklerin anne tarafından emzirilmesi anne ve bebek arasındaki duygusal bağları güçlendirir ve daha mutlu bebeklerin  ve dolayısıyla inanların yetişmesine sebep olur. Bu arada ekonomi faydalarını da unutmamak gerekir zira anne sütü tamamen hijyen bir ortamda ve en az masrafla üretilir ve aileye hiçbir maddi yükü olmaz. 

Kur'an-ı Kerim'de Lokman suresinin 14. Ayetinde annelerin emzirme süresinin 2 yıl olduğu belirtiliyor. Bazı doktorlar bu sürenin 9 ay olduğu kanaatindeydi fakat 1993 yılında bu sürenin tam iki yıl olduğu açıklandı. Günümüzde UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların araştırmalarına göre de emzirme süresi 2 yıldır hatta bu konu, 1990’da birçok ülke tarafından imzalanan anne sütü ile beslenmenin korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesi olan İnnoçenti (Innocenti) Bildirisinde de vurgulanmıştır. Günümüzde ilmin ilerlemesi sayesinde bu sonuca varılırken Kur'an-ı Kerim bundan 14 asır önce bu konuya vurgu yapmıştır.