Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
Bakü’de siyasi tutuklulara destek komitesi bir kez daha oturum düzenlemesi,
Hazar denizinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin petrol rafinerilerinin çevreyi kirletmeye devam etmesi,
Amerika’nın Gürcistan’a nüfuz etme çabaları,
Tacisitan’da bir hapishanede IŞİD teröristlerinin isyanı,
Geçen hafta orta Asya ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.
Geçen hafta Bakü’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin siyasi tutuklularını savunma komitesi üyeleri ikinci kez bir araya geldi. Oturumu siyasi şahsiyetler, din adamları, siyasi parti liderleri ve siyasi tutukluların aileleri katıldı. Oturumun başında siyasi tutukluları savunma komitesi Başkanı Eldeniz Kuliyev, Azerbaycan Cumhuriyeti zindanlarında siyasi tutukluların sorunlarının arttığına ve hapisteki uygunsuz şartlarına işaret şöyle dedi:
Sarfedilen tüm çabalara rağmen siyasi tutuklulara aileleri ile görüşme hakkı tanınmıyor, hatta hapisteki dindar tutuklulara erzak ulaştırma yolunda engeller çıkarılıyor.
Avrupa konseyi raportörlerinin Azerbaycan Cumhuriyeti zindanlarındaki durumla ilgili raporları, Bakü yetkilileri bu ülkede hapiste yatan tutukluların durumuna pek fazla ilgi göstermediklerini, üstelik başta dindar kesim olmak üzere siyasi tutukluların durumu çok daha vahim olduğunu ortaya koyuyor. Bakü yetkililerine göre siyasi tutukluların yaşam hakkı bile yoktur ve kim İlham Aliyev yönetimine muhalefet ederse ya yok edilmeli ya da bu ülkeden ihraç edilmelidir.
Az hapishanelerinde karanlık hücreler, sağlıksız konuşları, her türlü temizlik ve sağlık imkanlarının yokluğundan başka gardiyanların da siyasi ve dini tutuklulara karşı davranışları da oldukça uygunsuz ve kurallara aykırı olduğu belirtiliyor. Bu doğrultuda şimdiye kadar Avrupa konseyi raportörleri Avrupa parlamenter asamblesini bir kaç olumsuz rapor sundu. Ancak Avrupalı yetkililerin tüm uyarılarına rağmen İlham Aliyev yönetimi hapisteki dini ve siyasi tutukluların durumunda hiç bir değişiklik yapmadığı gibi eski olumsuz şartları daha da ağırlaştırıyor.
Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti’nde bir yetkili, Hazar denizi çevresinin bu ülkenin rafinerileri ve İngiliz BP petrol firması tarafından kirletilmesi kaygı verici boyutlara ulaşmaya devam ettiğini açıkladı.
Azerbaycan Cumhuriyeti petrol sektörü çalışanlarının haklarını savunma birliği Başkanı Mürvarid Kahramanlı, Bakü petrol rafinerii tesislerin aşırı yıpranması dolaysıyla Hazar denizi ve Bakü çevresini kirletmekte önemli rol ifa ettiğini belirtti.
Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri bu ülkede ve ayrıca Hazar denizinde petrol kirliliği artan bir şekilde devam ettiğinin bilincindedir. Ancak buna rağmen Bakü yönetimi bu durumu düzeltme doğrultusunda hiç bir olumlu adım atmıyor. Örneğin İngiliz BP petrol firması ve Azerbaycan Cumhuriyeti petrol rafinerileri ve petro kimya tesisleri şimdiye kadar bir çok kez çevreyi kirlettikleri gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı. Ancak bu cezaların onların uygulamalarını düzeltmeleri üzerinde hiç bir etkisi olmadığı anlaşılıyor. Oysa Azerbaycan Cumhuriyeti Tahran zirvesinde Tahran konvansiyonu adı ile ün yapan Hazar denizi çevre konvansiyonunu imzalayan ülkelerden biridir.
Bu arada 1996 yılından beri Hazar denizinde su seviyesi aşırı buharlaşma yüzünden bu denizin her yıl yedi santimetre kadar derinlik kaybettiği belirtiliyor. Bilim adamları bu durumun aynı şekilde devam etmesi, Hazar denizini ölü bir denize dönüştürebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Hazar denizinde aşırı buharlaşmanın sebebi ise küresel iklim şartları şeklinde ifade ediyor. bu arada Hazar denizi çevresinde kirliliğin de bu eşsiz göletin yok olması sürecini hızlandıracağı belirtiliyor.
Geçen hafta Amerika devletinin Gürcistan topraklarında nüfuzunu arttırma ve Rusya sınırlarına biraz daha yaklaşma çabaları doğrultusunda Amerikalı bir yetkili başkent Tiflis yakınlarında askeri bir hava üssü inşa edileceğini açıkladı. Söz konusu hava üssünü inşa etme meselesi, Amerikan ordusu ulaştırma komutanı Stephan Liones’le Gürcistan Başbakanı Mamuka Bahtadze ve savunma Bakanı Levan İzoria arasında gerçekleşen görüşmede ele alında. Görüşmelerde ayrıca Amerika ile Gürcistan arasında stratejik işbirliği, Gürcistan’ın askeri gücünün takviye edilmesi ve yine iki ülkenin ortak projeleri gibi diğer bazı konular da ele alındı.
Kuşkusuz Amerikalı devlet adamları Gürcistan milletinin yaşam koşullarının iyileşmesini düşünmüyor. Amerikalı yetkililer her şeyden önce bu ülkenin çıkarları doğrultusunda Gürcistan üzerinden Rusya sınırlarına yaklaşmaya çalışıyor.
Gerçekte Rusya, İran İslam Cumhuriyeti gibi dünyanın bazı bağımsız ülkeleri ile birlikte Amerika’nın zorbalıkları ve sultacı emelleri yolunda en büyük engelleri oluşturuyor. ABD liderleri Rusya’ya halâ soğuk savaş döneminin rakibi olarak telakki ediyor ve bu yüzden Rusya ve İran İslam Cumhuriyeti bağımsız ülkeleri inzivaya etmeye ve Gürcistan gibi eski sovyetler birliğinin uydu devletleri üzerinden yayılmacı hedeflerine ulaşmak istiyor. Oysa Amerikalı yetkililerin tüm iddialarına rağmen Washington yönetimi Ağustos 2008 savaşında Gürcistan yönetimine ve halkına hiç bir yardımda bulunmadıkları gibi bu maceradan uzak durmaya çalıştı.
Geçen hafta Tacikistan’ın kuzeyinde yer alan Hucend kentinde bir hapishanede çıkan ve 24 kişinin ölümü ile sonuçlanan isyanın sorumluluğunu tekfirci IŞİD terör örgütü üstlendi.
Tacikistan’ın Hucend kentinde bir hapishanede 7 Kasım tarihinde çıkan isyanı IŞİD terör örgütüne bağlı teröristlerden biri planlamıştı. Hucend hapishanesinde bu isyan geçen ayda da Tacikistan’ın kuzeyinde dört Batılı turist suikaste uğrayarak hayatını kaybettikleri bir sırada gerçekleşti.
Duşanba yönetiminden bazı yetkililer Batılı turistlere yönelik düzenlenen bu suikastte İran İslam Cumhuriyeti’ni suçladı. Şimdi ise Hucend hapishanesinde çıkan isyanla dikkat çeken konu, Duşanba yönetiminin bu zindanda IŞİD teröristlerinin isyanı hakkında ses çıkarmamalıdır. Aslında İmam Ali Rahman yönetimi Suud rejimi ve Fars körfezi bölgesindeki bazı Arap emirlikleri ve ABD bu terör örgütünün baş hamileri olduğunu çok iyi biliyor. Gerçi IŞİD elebaşıları Tacikistan’ı kendi güçlerini konuşlandırmak için uygun bir ülke olarak seçmiş bulunuyor, fakat Tacik yetkililer örgütün hamilerine iyi görünmek için milli çıkarlarını bu uğurda feda ediyor.