Aralık 12, 2018 23:41 Europe/Istanbul

Bugünkü bölümümüzde Tebriz'de yetişen din âlimlerinin bazılarını konu edineceğiz.

Tebriz en eski zamanlardan beri ünlü dini alimler ve düşünürlerin şehri olarak bilinmektedir. Bu büyük din adamları dini alanlarda binlerce öğrenci yetiştirmiş ve aynı zamanda da değerli yazılı eserler geriye miras  bırakarak adlarını tarihte ölümsüzleştirmişlerdir. İslam dininin yüce öğretilerini ve değerlerini yaymaya ve yaygınlaştırmaya çalışan insanlardır bu büyük din alimleri. Bugünkü bölümde Muhammed Taki Caferi, Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai ve Abdülhüseyin Emini gibi büyük şahsiyetler ile ilgili sohbet edeceğiz.

Allame Abdülhüseyin Emini

 

Tebriz din alimlerinden olan Abdülhüseyin Emini 1902 yılında Tebriz şehrinde  bilim ehli ve takvalı bir ailede doğdu. Çocukluğu başka yaşıtları gibi olmayan Abdülhüseyin Emini, yeteneği ve zekasından dolayı dini öğretileri çok hızlı bir şekilde öğrendi ve böylece özel bir eğitim gördü. Onun dindar ve bilim hayranı ailesi Abdülhüseyin'in gelişmesi ve bilim elde etmesi için zemini hazırlamıştı. Zaten Abdülhüseyin ilk dönemde öğrenmeye babası yanında başladı ve bilimin temel kavramları ile aşina oldu.

Allame 16 yaşındayken tahsilini devam ettirmek için Necefi Eşrefe gitti ve 32 yaşına kadar büyük hocalar ve din alimleri nezdinde ilim biriktirdi.

Allame Emini-rahmatullahu aleyh- içtihat makamına ulaştı ve böylece zamanının çoğunu tefsir, hadis, tarih ve rical ilmi okuma ve araştırmaya adamıştır.

Allame Emini'ye göre yaratılışın esası muhabbet ve şefkatti. Ona göre bütün ibadetler muhabbetten kaynaklıydı. Ne kadar Allah'a olan sevgi ve muhabbet fazla ise o kadar günahtan ve ma'siyetten uzak durulur düşüncesine sahipti.

Allame Emini tefsir, dirayet-ül hadis, rical ilmi gibi İslami ilimlerde çok yetenekli ve uzmandı. Özellikle fıkıh ve tarih ilimlerinde bütün araştırmacılar ve alimlerin önündeydi. Onun ilk telifi olan "Fazilet Yolunun Şühedası" 35 yaşında olduğu bir dönemde yayımlanması ile Agabozorg Tahrani ve Şeyh Muhammed Halil Ameli gibi dönemin büyük mercileri ve alimleri onu övmeye başladılar.

Allame Emini bereketli ömrünün kırk yılını, eşsiz bir çaba  ve ender görünen gayreti ile araştırmaya ve incelemeye adamış ve sonunda İslam Alemine şaheseri olan "El Gadir"i sunmuştur. Bu kitapta Gadiri Hum hadisesi tüm detayları ve gerçekleri ile anlatılmaya çalışılmıştır. Allame Emini Hz. Ali as'ı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saa'den sonra İslam Ümmetinin ekseni olarak anıp ve El-Gadir eserini de bu konuya tahsis etmiştir.

Allame Emini El Gadir kitabının içeriğini hazırlamak için çeşitli diyarlara birçok araştırma yolculuğu gerçekleştirmiştir. Allame Emini bu yolculuklarında uzun bir zaman kaynak bulmaya, düşünmeye ve sonuç almaya ayırmıştır. Bunun yanı sıra o bölgeler ve diyarlardaki din alimleri ve büyükleri ile de görüşmeler gerçekleştirmiştir.

Allame Emini bu amaç için, Hindistan'ın  Lucknow, Aligarh, Deken ve Hayderabad şehirlerine, Mısır'ın Kahire şehrine, Suriye'nin Şam ve Nebel şehirlerine yolculuk yapmıştır.  Allame Emininin vücudu ıtret, risalet ve Ehlibeyt hanedanına olan sevgi ile dolmuş ve bu da onun yorulmadan saatlerce el yazısı kitapları incelemesine ve nübüvvetin değerli incilerini kitaplar arasından bulmasına yol açmıştır.

Allame Emini'nin bu kesintisiz çabaları onun hayatının son yıllarında fiziksel olarak ciddi derecede zayıflamasına ve hastalanmasına neden oldu ve nihayet 1970 yılında bu büyük alim Allah rahmetine kavuştu.

Allame Tabatabai

 

Tebriz şehrinin bir başka ünlü alimi ve din adamı da Allame Seyyid Muhammed Tabatabai'dir. Allame Tabatabai 1902 yılında Tebriz'in bilim ehli ve takvalı bir ailesinde dünyaya geldi. Çocukluğunda ilk olarak annesini sonra da babasını kaybetti. Bu büyük kaybın etkisi yıllarca onu etkiledi.

Muhammed Hüseyin eğitime başladıktan kısa bir süre sonra, Kuran-ı Kerimi ezberlemesinin yanı sıra, Gülistan, Bustan, Ahlakı Musavvar, Tarihi Mu'cam, İrşad-ül Hisab, Nisabu-s Subyan gibi dönemin önemli kitaplarını da öğrendi. Allame Tabatabai, sarf ve nahiv, ma'âni ve beyandan sonra fıkhın en yüksek derecelerini bitirdi ve daha sonra felsefe ve kelamı da kendi memleketinde öğrenmiş oldu.

Allame Tabatabai'nin iki önemli eseri vardır. Allame Tabatabai'nin bu iki eseri başka eserlerine göre daha çok ilgi görmüştür. Bu eserlerin biri, 20 ciltte Arapça olarak yazılan Tefsir-ül Mizan'dır. Bu tefsir kitabında Kur'an ayetleri yardımı ile tefsir yöntemi kullanılmış ve ayetlerin tefsiri ve kelimelerle açıklanmasının yanı sıra ayrı ayrı bölümler halinde ayetlerin içeriğine göre rivayi, tarihi, kelami, felsefi ve toplumsal konulara da değinilmiştir.

Allame Tabatabai 1954 yılında bu büyük kitabı yazmaya başladı ve 17 yıl sonra onu tamamladı. Bu eser o kadar ilgi çekici ve mükemmeldir ki onun benzeri şimdiye kadar yazılmamıştır. Şehit Murtaza Mutahhari bu kitap ile ilgili şöyle demiştir:" Tefsir-ül Mizan'ın her bölümü düşünülerek yazılmıştır…… Bana göre bu kitabın içeriğinin büyük bölümü ilahi ilhamlardan kaynaklanmıştır. Şimdiye dek cevabını bu kitapta bulamayacağınız çok az dini ve İslami mesele ile karşılaşmışım.

Allame Tabatabai'nin diğer önemli eseri de "Felsefe Temelleri ve Realizm Metodu" adlı kitaptır. Bu kitapta  14 felsefi makale de yer alır. Bu makaleler Dr. Murtaza Mutahhari tarafından karşılaştırmalı felsefe metodu ile hazırlanmıştır. Bu eser Batı'nın yeni felsefesi ve İslami felsefi hikmeti yaklaşımı ile felsefi konuları ele alan önemli eserler arasında çok değerli bir yere sahiptir.

Allame Tabatabai'nin unutulmaz eserlerinden biri de  Fransız filozof ve İslamolog Henry Corbin ile tartışmaları ve konuşmaları olmuştur. Allame Tabatabai ve Profesör Corbin'in konuşmaları ve görüşmeleri 1957'den başlayarak 20 yıl kadar devam ettirildi. Bu konuşmaların sonucu Farsça, Arapça, Fransızca ve İngilizce olmak üzere dört dilde yayımlandı.

Allame Tabatabai Prof. Corbin ile konuşmaları sırasında şöyle bir ifadede bulunmuştur:" ……İslam'da her insan istediği an  Allah'a ibadet edebilir. Çünkü bütün mekanlar hiçbir istisna olmadan ibadet yeri sayılır. Ancak Hristiyanlıkta böyle değildir. İbadet mutlaka belli bir günde yani Pazar günlerinde ve belli bir mekanda yani kilisede yapılması gerekir. Buna uymayan ibadetler ise geçersiz sayılır. Bir Hristiyan ibadet etmek için Pazar gününde kiliselerin açılmasını beklemelidir. "

Prof. Corbin Allame Tabatabai'nin bu ifadelerine şöyle bir cevap verdi:" Evet, bu Hristiyanlıkta bu eksiklik var."

Allame Tabatabai sonunda 1981 yılında Allah'ın rahmetine kavuştu.

Allame Muhammed Taki Caferi

 

Bu bölümde değinmek istediğimiz üçüncü büyük dini şahsiyet ise Allame Muhammed Taki Caferi'dir. Bu büyük din alimi Tebriz ve Azerbaycan'ın büyük şahsiyetlerinden sayılır. Muhammed Taki Caferi 1925 yılında Tebriz'de doğdu ve memleketinde İslami ilim alanında yüksek eğitimini bitirdikten sonra Tahran, Kum ve Necefi Eşref'te büyük ulema ve müçtehitler nezdinde İslami ilimi daha detaylı bir şekilde öğrenmeye başladı.

Allame Caferi'nin eserleri fıkıh, siyasi bilimler, psikoloji, öğretim bilimleri, İslami maarif, İslami sanat ve estetik kuramları, felsefi ve kelam alanında yazılmış ve yaratıcılık ve yeni düşüncelerle doludur. Allame Caferi varoluşun tanınması ve Batı ve Doğuluların dünya görüşleri alanında sahip olduğu derin düşüncelerine ve maharetine rağmen daha çok İmam Ali as'ın kelamını ve sözlerini doğru anlamaya çalışarak başkalarına da tanıtmaya çalıştı. Bu doğrultuda 27 cilt olan Nehcül Belaga'nın Tefsiri adlı önemli bir eser kaleme alarak İmam Ali as'ın buyurduklarını açıklamaya çalıştı.

Allame Caferi'nin bir başka önemli eseri de Mevlana Celaleddin Belhi'nin düşüncelerini ve Batı ve Doğu felsefesinin dünya görüşlerini karşılaştıran " Mevlana ve Dünya Görüşleri" adlı kitabıdır. Allame Caferi bu eserinde Mevlana'nın en önemli eseri Mesnevi'yi de analiz etmiştir.  15 ciltte hazırlanan bu nefis eser Mevlana'nın arifane ve şairane yönleri ve düşünceleri detaylı bir şekilde ele almıştır.

Allame Caferi'den şimdiye kadar 80'i aşkın eser basılmış ve Mesnevi Şerhi gibi kimi eserleri de defalarca basılmıştır. Ayrıca Allame Caferi'nin 12 yıllık araştırmaları ve incelemeleri neticesinde " Deryadan Deryaya " adı altında 4 ciltlik bir Mevlana Mesnevisinin Keşfül Ebyatı basılmıştır. Uluslararası İnsan hakları ve İslam'daki insan haklarının karşılaştırılması da Allame Caferi'nin bir başka eserlerinden sayılır. Bu eser Farsça ve İngilizce olarak yayımlanmıştır.

Dünyanın birçok noktasından yazarlar, profesörler, araştırmalar ve düşünürler Allame Caferi ile bilimsel meseleler üzerinde görüş ve fikir teatisinde bulunmak için onun yanına gelmiş. Bu münazaralar ve konuşmaların 50'si " Düşüncelerin Telaşı" adlı iki ciltlik bir eser halinde yayımlanmıştır. Allame Caferi'nin ünlü İngiliz Filozofu Bertrand Russell ile  bilimsel yazışmaları da defalarca basılmıştır. Allame Caferi bu yazışmalarında ünlü İngiliz düşünürün görüşlerini ve düşüncelerini ciddi bir şekilde eleştirmiştir.

İngiliz bir matematikçi ve filozof olan ve matematiksel mantığın babası sayılan Alfred North Whitehead'ın görüşlerini ve kuramlarını eleştirisini içeren  " Düşüncelerin Serüveninin İncelenmesi ve Eleştirilmesi" adlı kitap da  Allame Caferi'nin diğer eserlerindendir.

Allame Caferi, çağdaş Batı'da hakim olan pozitivizm ve neo-pozitivizm felsefesinin analizini ve eleştirisini yapan kitaplar da yazmıştır. Bu kitaplar arasından " Immanuel Kant, Hegel, Descartes ve David Hume'un Görüşlerinin Açıklanması ve Eleştirilmesi " adlı kitaba değinebiliriz.

Bu kadar büyük emekler verdikten sonra Allame Caferi hastalıktan dolayı 1998 yılında rahmete kavuştur.