Ocak 18, 2019 11:44 Europe/Istanbul
  • Suudi Arabistan’ın Yemen’deki Uluslararası Cinayetleri-21

Geçen bölümde, Suudi Arabistan'ın Yemen'e Saldırması Karşısındaki BM Güvenlik Konseyi'nin Sorumluluğu meselesini ele almıştık. Bugünkü bölümde ise Suudi Arabistan'ın Yemen'e Saldırması Karşısındaki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sorumlulukları meselesini konu edineceğiz.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 9 Aralık 1948 yılında çıkardığı kararda, BM İnsan Hakları Komisyonu'nu Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulması için taslak hazırlamakla görevlendirdi. Elli yıl sonra yani 17 Temmuz 1998 yılında, Roma Diplomatik Konferansı'na katılan toplam 160 ülkeden 120'si Uluslararası Ceza Mahkemesi Tüzüğünü imzaladılar. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi 13 bölüm ve 128 madde şeklinde onaylanmış oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi tüzüğü 60'ı aşkın ülkenin ona katılmasıyla birlikte 2002 yılında uygulanması zorunlu oldu ve takriben bir sene sonra hakimlerin, savcıların ve başka ilgili sorumluların seçilmesiyle bu Mahkeme karargahı olan Hollanda'nın Lahey kentinde işine başlamış oldu.

Roma tüzüğünün 7,8 ve 9'uncu maddelerine göre Uluslararası Ceza Mahkemesi, dört uluslararası suçlar sayılan soykırım, insanlığa karşı işlenen cinayetler, savaş cinayetleri ve savaş saldırganlığına bakmak için yetkiye sahiptir. Uluslararası Ceza Mahkemesi, bağımsız ve uluslararası hukuki kimliğe sahip olan bir mahkeme olarak kurulmuş ve Uluslararası Adalet Divanı'nın aksine Birleşmiş Milletlerin alt organlarından sayılmamaktadır. Uluslararası Ceza Divanı'nın kurulmasında Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın önemli rolüne rağmen bu mahkeme bu teşkilata bağlı değildir. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tüzüğüne göre bu mahkeme sadece uluslararası suçlara bakmak için kurulmuştur. Bu tüzükte nemli olan nokta ise soykırımı ve insanlığa karşı işlenen cinayetlerin, savaş suçlarıyla ayrı muamele görmesidir. Bunun sebebi de soykırımı ve insanlığa karşı işlenen cinayetlerin hem savaş döneminde hem de barış döneminde gerçekleşebileceğidir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi uluslararası ceza ve suçların faillerini kovuşturmayla görevlidir. Yemen'deki Suudi Arabistan'ın üst düzey askeri yetkilileri ve ülkenin yetkililerinin uygulamaları ve girişimleri de uluslararası suçların örneklerindendir. Bu suçlara bakmak ise Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisi kapsamındadır. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bu suçlara bakması için bir şart daha mevcuttur o da suçun yapıldığı ülkenin veya suçu yapan ülkenin bu mahkemenin tüzüğünü imzalamış olmasıdır. Ancak Yemen meselesinde ne Yemen devleti ne de Suudi Arabistan Devleti Uluslararası Ceza Mahkemesi tüzüğünü kabul etmiş değiller. Buna rağmen bu mahkemenin tüzüğüne göre devletler duruma göre ülkelerinin sinirleri içerisinde ve uyruklarına yönelik yapılan cinayetlerden dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetkisini kabul edebilirler. Bundan dolayı Yemen Devleti konusunda da böyle bir talep Uluslararası Ceza Divanı'na sunulabilir. Yemen hükümeti talebini resmi bir bildiri şeklinde mahkemenin ofisine gönderildiği takdirde Uluslararası Ceza Mahkeme'sinden Yemen'deki insanlığa karşı işlenen cinayet dosyalarına bakmasını isteyebilir.

Ayrıca Yemen meselesi BM Güvenlik Konseyi tarafından da Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürülebilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi suç yapan veya suça maruz kalan ülkenin bu tüzüğü imzalamış olması veya olmamasına bakmaksızın BM Güvenlik Konseyi'nin Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın yedinci bölümüne esasen barışın ihlal edildiği durumları belirtmesi ve bu ihlalleri Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk etmesi halinde bu dosyalara bakmakla görevlidir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Suudi'nin Yemen'deki cinayetlerine bakması için BM Güvenlik Konseyi Yemen'deki durumu barışın ihlali olarak değerlendirmesi gerekir. Ancak BMGK'nin siyasi yandaşlık yapmasından dolayı ve Amerika, İngiltere ve Fransa'nın Suudi Arabistan'ı desteklemesinden ötürü bu konunun gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. BMGK'nun diğer üyelerinin talepte bulunması halinde de büyük bir ihtimalle Amerika Devletinin vetosu ile karşılaşılacaktır.

Uluslararası hukuka esasen BMT'na üye ülkeler de küresel Yetki yada diğer adıyla Genel Yetki İlkesine dayanarak savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen cinayetlerin da bir parçası olduğu uluslararası önemli cinayetleri, cazai ve hukuki kovuşturmaya tabi tutabilirler. Bundan dolayı BM'e üye bütün ülkeler Suudilerin Yemen'de işlediği cinayetlerden dolayı bu ülkeyi uluslararası hukuk mercilerince veya kendi mahkemelerine sevk edebilirler. Ancak ulusal mahkemelerdeki devlet yetkililerinin cezai bağışıklığı Suudi Arabistan'ın Yemen'de işlediği cinayetlerin faillerini yargılamakta büyük engel teşkil etmektedir.

Böylece BMGK'nin ihmali yüzünden Suudilerin Yemen'de işlediği uluslararası insanlığa karşı işlediği cinayetler uluslararası hukuk çerçevesinde masaya yatırılmamıştır. Bu mesele ise Suudi Rejimin uluslararası cinayetlerini daha da arttırmasına ve hatta Suudi Arabistan dışında olup Yemen savaşını eleştirenleri vahşi bir şekilde öldürmesine yol açmıştır. Yemen'deki cinayet bataklığına saplanan Suudiler günden güne artan uluslararası sorumlulukları yükünü taşımaktadırlar.

Suudilerin Yemen siyasetlerini eleştiren muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim tarihinde İstanbul'daki Suudi Arabistan konsolosluğuna girdikten sonra feci bir şekilde öldürülmesi de Suudi Rejiminin bu alandaki cinayetlerine bir başka örnek olarak bu rejimin kabarık dosyasına eklenmiştir.

Amerika Kongresi'nin Demokrat üyelerinden olan Jamie Raskin bu konuda şöyle yazmıştır:" İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğundaki Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi, medyaya ve insan haklarına yapılan bir baskın gibiydi. Bu olay Yemen'deki ölenlerin sayısının her güne atması ve dini radikalizmin devam ettirilmesinin yanı sıra Suudileri isyancı ve iğrenç bir rejim haline getirmiştir."

Suudi Rejiminin Yemen'deki uluslararası cinayetlerinin şiddetlenmesi sonucunda kamuoyunun da Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Suudilerin Yemen'deki cinayetlerini ele alması beklentisi de artmış bulunuyor. Tüzüğe esasen Uluslararası Ceza Mahkemesi savcıları doğrudan Suudi Arabistan'ın Yemen'deki cinayetleri ile ilgili araştırmalar yapmaya yetkisi bulunuyor. 16 Ekim 2016'da iki İranlı hukukçu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne resmi bir mektup yazarak Suudi Arabistan'ın Yemen'deki cinayetlerine bakmasını istediler. İran'daki Birleşmiş Milletler Araştırmaları Derneği üyesi olan Cehanşah Şokri ve üniversitede hukuk profesörü olan Hoseyn Şokri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcı Bürosu'na yazdığı mektupta Suudilerin savunmasız Yemen halkına karşı işlediği suçlardan dolayı yargılanmasını talep ettiler.

İranlı hukukçu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yazdığı mektupta şu cümlelere yer verdi: " Bildiğiniz üzere 25 Mart 2015 yılından bu yana Suudi Arabistan Rejimi Yemen halkı ve ülkesiyle bir askeri savaşa girmiştir. Bu saldırgan tavır neticesinde Suudiler bilinçli olarak yaptıkları saldırılarda sivil insanları ve özellikle de çocuk ve kadınları Yemen'de hedef almış ve ayrıca kentler, köyler ve yerleşik yerler ve sivil mekanları da vurarak bu ülkedeki birçok günahsız sivil insanın ölmesine sebep olmuştur. Kuşkusuz anılan eylemler savaş suçları kapsamında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından ele alınmalı ve failleri yargılanmalıdır. Hukuk camiasına ait biri olarak tüzüğün 13'üncü ve 15'inci maddelerine esasen ve delillerin var olmasından dolayı bu cinayetlerin raporunu sizlere iletiyoruz ve onu ele almanızı istiyoruz. "

Uluslararası Ceza Mahkemesinden bu dosyaya bakmasını isteyenlerin delilleri ise Suudi Arabistan'ın Yemen'deki insanlık aleyhine işlediği suçlar ve savaş suçlarıdır.  Ayrıca Suudi Rejiminin saldırısının Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 51'inci maddesine aykırı olduğu ve BMGK'nin onayıyla yapılmadığı da bu deliller arasındadır.

Yemen Suudi Arabistan'a karşı bir saldırıda bulunmadığı halde Suudi Arabistan tarafından askeri saldırıya maruz kaldı. Yani Suudilerin Yemen tarafından duydukları tehlike iddiası da tamamen boşa çıkmaktadır. Suudi Arabistan ayrıca bu saldırıyı sözde Mansur Hadi Hükümetinin talebi üzerine gerçekleştirdiğini de iddia ediyor ancak bu iddia da içi boş bir iddiadır. Çünkü Yemen'in eski Cumhurbaşkanı Mansur Hadi'nin Suudilerden askeri müdahalede bulunması talebi onun görevde olmadığı, ülkeden kaçıp hakimiyet ve iktidardan uzaklaştığı bir sırada gerçekleşti. Yemen'in iç yasalarına göre Mansur Hadi görevi bittiğinden dolayı böyle bir talepte bulunamazdı. Riyad'ın Yemen'deki gaddar ve vahşi cinayetlerinin devam etmesi ve günden güne şiddetlenmesine baktığımızda Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bu cinayetlere karşı pasif bir tutum sergileyip sessiz kalması Uluslararası Ceza Mahkemesi için bir kara leke olarak tarihe geçecektir.