Ocak 25, 2019 15:42 Europe/Istanbul

Tüm dinlerin tamamlayıcısı olan İslam dininde sağlık üzerine yapılan önerilerden yola çıkarak, sağlıklı olmak için tüketilmesi yararlı olan besin maddelerini ele aldığımız bu programda bugün sizlerle balı ele almak istiyoruz.

Kur'an-ı Kerim sadece baldan "şifa lel-nas" olarak söz ediliyor ve bir çok bilim insanı da bal hakkında bir çok araştırma yapmıştır. Bal insan sağlığı açısından öncemli olan birçok besin maddesi içerir. Arı uzmanlarının belirttiğine göre bal arıları çiçeklerin tatlı olan nektarına ilaveten, yumurtalıkları, yaprak sapları ve meyvelerini de kullanıyorlar. Bu yüzden Kur'an-ı Kerim baldan, toplam meyve anlamında olan "کل الثمرات"  şeklinde söz ediyor.

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'in Nahl suresinin 68-69 ayetlerinde bal yapım sürecini şöyle açıklıyor: Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti. Sonra meyvelerin (çiçeklerin) hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin (uçun, dolaşın). Onun karnından muhtelif (çeşitli) renklerde içecek (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet (delil) vardır.

Kur'an-ı Kerim ayrıca Muhammed suresinin 15. Ayetinde takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumunu anlatırken, “içinde saf (süzülmüş) baldan nehirlerin bulunduğu” bir mekan olarak söz ediliyor. Bu da ilahi katta balın ne kadar önemli ve yararlı olduğunu gösteriyor.

İşçi arılar olan dişi ve kısır arılar çiçekler tarafından üretilen nektarı bala dönüştürür. Nektar, çiçekli bitkilerin böcek ve kuş gibi canlıları kendilerine çekmelerine yardımcı olarak, tozlaşmada önemli rol oynar. Toplayıcı arılar çiçeklerden topladıkları nektarı vücutlarındaki bal midesi olarak isimlendirilen bölgede depolar. Toplayıcı arılar topladıkları nektarı kovandaki işçi arılara aktarır. Kovandaki işçi arılar toplayıcı arılardan aldıkları nektarı yaklaşık 15-20 dakika boyunca geri çıkarıp tekrar içer. Bu süreçte enzim içeren salgılar nektarla karışmaya ve nektarın yapısındaki sakkaroz glikoza ve fruktoza dönüşmeye devam eder. Daha sonra kovandaki işçi arılar nektarı bal peteklerine aktarır.Bir kilo balın üretilmesi için bir balarısı 2 milyon akasya veya 5 milyon Adi korunga (Onobrychis sativa) çiçeğe konması ve 180 bin kez bal kesesini boşaltması gerekiyor. Tabi ki balarılarının bulunduğu bitki örtüsü nedeni ile ürettiği balın rengi açık sarı, kehribar, kırmızı, renksiz, hatta mavi ve yeşil olabilir; tabi  ki kokusu ve tadı farklı olabilir.

Mevcut kanıtlra göre balın tıbbi özellikleri yaklaşık 3500 yıl önce keşfedilmiştir. Milattan önce bazı bölgelerde ölülerin gömüldüğü yerde tabutla birlikte bir miktar bal konuluyormuş. Buna ilaveten kutsal kitapta bal ve süt, verimlilik ve bol nimetin belirtisidir.

Balda 15’i şekerler olmak üere en az 70 değişik madde bulunmuştur. Çeşitli vitaminler ve proteinlerin balda bulunması ayrıca fermantasyon maddeleri içermesi nedeni ile sindirime yardımcı oluyor. Potasyum, Kalsiyum, Sodyum, Fosfor, Çinko , Manganez , Bakır,  Magnezyum ve Demir gibi minerallerin yanısıra  B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri balda bol miktarda bulunuyor. Ayrıca bal, güçlü antibakteriyel, antiseptik, antioksidan ve antifungal özelliklere sahiptir. İşte bu vitamin ve mineral deposu olan bal, antiseptik özelliğe sahip olduğundan hastalıkları önlemek, var olan hastalıkların daha hızlı iyileşmesi konusunda da doğal bir besindir.

Gerçi bir yaşından ufak çocuklara bal verilmesi önerilmiyor fakat sindirim sorunu, kötü beslenme veya kansızlıktan rahatsız olan çocuklar ya da bebeklerin ağzındaki pamukçukların tedavisinde  balın kullanılması tavsiye edilir. Doktorlar ve uzmanlar çocuklara her gün bir miktar bal verilmesini tavsiye ediyorlar.

Yetişkinlerde aç karınla tüketilen bir kaşık bal, sindirim sistemi hastalıklarıyla sonuçlanabilecek rahatsızlıkları önlemeye yardımcı olacaktır. Bal içerdiği Amilaz ve Lipaz enzimleri nedeni ile yamek sindirimini kolaylaştırıyor, ekşimeyi azaltıyor, ülsere iyi geliyor, bağırsak enfeksiyonlarını, kabızlığı gideriyor. Ek olarak, bakterileri öldürür ve mukus zarlarında oluşabilecek yaraları iyileştirmeye yardımcı olur. Bu arada balın karaciğer ve safra kesesi ile ilgili bir çok hastalığın tedavisinde etkili olduğunu unutmamak gerekir.

Enerji için genellikle şeker ve kaloriye ihtiyaç duyulur. Bal ise bir doğal enerji kaynağıdır. Vücudun ihtiyacı olan şekeri, kaloriyi, enerjiyi bal doğal yollardan sağlar. Yorgunluk, halsizlik, enerji eksikliği gibi sorunların çözümü her gün bir tatlı kaşığı bal tüketmekte. Hatta güne 1 tatlı kaşığı bal katılmış 1 büyük bardak dolusu ılık su ile başlamak, hem gün boyu devam edecek enerjiyi almak hem de daha sabahtan metabolizmayı hızlandırmak demektir.

Bal içerdiği Katalaz mikroorganizma nedeni ile yaraları hızla iyileştirir, çiban ve sivilceler gibi enfeksiyon kapan küçük yaraların tedavisinde etkilidir zira mikropları çoğalmasını engellerken cilt ve sinirleri de besler.ayrıca kurşun yarası gibi derin yaraların iyileşmesini de hızlandırır.

Scientific World Journal (Cilt ve Estetik Cerrahi) tıp dergisinde 2011 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre; yanığa sürülen bal, yarayı kısa sürede sterilize ediyor, iyileşme sürecini hızlandırıyor ve iz kalma oranını azaltıyor.

Tüberkloz, bademcik ve boğaz iltihapları ve boğmacanın tedavisinde balın etkileri ispatlanmıştır. Bu yüzden ilaç firmaları öksürük şuruplarının farmasötik bileşiklerine bal da katıyorlar. Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarından Ian Paul ve arkadaşları, balın; öksürük ilacı verilmesi ya da hiç tedavi yoluna gidilmemesiyle karşılaştırılınca, en iyi seçenek olduğunu belirtti. Araştırmacılar, balın, tahriş olmuş boğazı kaplayarak yumuşattığını, çocuklara yatmadan önce verilecek bir tatlı kaşığı balın, öksürüğü hafifleteceğini belirtiyorlar.

Balın antibakteriyel özelliğe sahip olması nedeni ile çeşitli göz iltihaplarına, yanmalarına, şişmesine etkisi bilimsel araştırmalarca ispatlanmıştır. Nitekim Singapur’da düzenlenen tıp kongresinde mısırlı bir bilim adamı, göz iltihaplarının giderilmesinde balın kimyasal ilaçlardan daha etkili olduğunu açıkladı.

Hamilelik döneminde özellikle de ilk aylardaki mide bulantıların giderilmesinde balın faydalı olduğu biliniyor. Bal hamilelik döneminde kadınların iştahsızlık, kabızlık ve hamilelik zehirlenmelerinin tedavisinde etkili bir besin maddesidir.

Bal kolesterol seviyesini düzenlemeye yardımcı olur. Balın bunu sağlayabilmesinin sebebi kolestrol içermemesidir. Balın içerdiği vitaminler ve mikro elementler kandaki kolestrol seviyesini düşürmeye yardımcı olur. Günlük bal tüketimi yüksek kolesterol ile mücadele etmeye destek olur.

Bu arada balın kalp sağlığına iyi geldiği de biliniyor. Yakınlarda yapılan bir araştırmaya göre, balda bulunan antioksidanlar atardamaların tıkanmasını engellemektedir. Atardamar tıkanması başladığı bölgeye bağlı olarak, kalp yetmezliği ve baş ağrılarına ek olarak hafızanın gerilemesine de neden olabilir. Bunun olmasını önlemek için, her gün bir çorba kaşığı bal ile karıştırılmış bir bardak su içmeyi deneyebilirsiniz.

Günümüzde tıp biliminin balın bulduğu özellikleri ve yararlarını açıklarken, tüketilmesini tavsiye ediyor. Fakat bundan 1400 yıl önce insanların yaşamına ışık tutan ve onları doğru yola yönlendiren İslam dininin peygamberi ve önderleri ise bu konuya vurgu yapıyorlar.

Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde geçen bal, ayrıca Hz. Peygamber'in de övgüsüne mazhar olmuştur. Hz. Peygamber (as), hastalananlara, şifa bulmak isteyenlere bal yemelerini ve şerbetini içmelerini önermiştir. Ayrıca Resul Ekrem’in –saa- bir vecizde şöyle buyurduğu anlatılıyor: şu şifalı iki şeye devam ediniz, bal ve Kur'an. (bahar-ul envar cilt 66/ sayfa 290/ hadis 2)

İmam Rıza -as- da şöyle buyuruyor: kışta soğuk almak istemeyen, günde 3 lokma bal yesin.

Ehlibeyt imamlarının 8.si hz. İmam Rııza -as- bir başka vecizde Resulullah’tan –saa- naklen şöyle anlatıyor: yüce Allah balda bereket koymuştur ve dertlerin şifasını ona koymuştur.

İmam Musa Kazım -as- da emir-ul müminin hz. Ali’den -as- naklen şöyle buyuruyor: hasta bal yiyecek gibi hiçbir şeyden derman bulmamıştır.