Mayıs 17, 2019 23:08 Europe/Istanbul

Bu bölümde Amerika'nın İran aleyhindeki dolaylı savaşını ve İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı terör örgütlerinden yararlandığı meselesini konu edineceğiz.

Amerika hükümeti İran aleyhindeki doğrudan askeri müdahalesi yani darbeden bir sonuç alamayınca İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı dolaylı bir savaş başlatmaya karar verdi. Buna göre Irak diktatörü Saddam'ı İran'a saldırmak için kışkırtıp destekledi. Gerçekte Amerika'nın İran İslam Cumhuriyetini askeri ve darbe yolu ile devirmesindeki başarısızlığından dolayı Jimmy Carter hükümetinin Dışişleri Bakanı Edmund Muskie " İran'ın sınırlarına saldırma" stratejisini ortaya attı.

Amerika'nın İran'a karşı bu stratejisi İslam İnkılabının zaferinden ve bu devrimin yayılması ve ihracından hoşnut kalmayan Saddam'ın siyasetleri ile uyuşmaktaydı. Amerika dönem Ulusal Güvenlik Danışması Zbigniew Brzezinski, Saddam Rejimini savaşı başlatması için Ürdün ve Irak gibi bölge ülkelerine birçok gizli ziyaret gerçekleştirip Saddam ile de görüşmeler yaptı. Sonunda Saddam Rejimi İran aleyhinde sekiz yıllık zorunlu dayatılmış bir savaşın başlamasına neden oldu.

Saddam Rejiminin savaş dönemindeki Askeri İstihbarat Teşkilatı Başkanı Vefik El Samerayi, El Hayat gazetesine verdiği röportajda şöyle bir açıklamada bulunmuştu:" Batı yardımları olmasaydı İran aleyhinde bir savaş başlatılamayacağının yanı sıra bu savaş sürdürülemezdi de. "

Vefik El Samerayi Amerika'nın Saddam'a yaptığı yardımları şu şekilde açıklamaktadır:" İran'ın askeri güçleri ile ilgili eksiksiz istihbarat bilgileri, Avrupalı ve bölgesel ortaklarını Irak'a mali yardımda bulunup kredi vermelerine teşvik etmesi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin modern ve güncel silahlar ve teçhizatlara sahip olmasını engellemesi Amerika'nın Saddam'a yaptığı yardımların birkaç örneğidir. "

Amerika'nın Saddam Rejimine zorunlu savaş döneminde verdiği en önemli desteklerden biri de Kerbela 4 Operasyonunda gerçekleşti. Bu operasyonda Amerikalılar AWAKS casus uçakları ve uydu görüntüleri ile elde edilen İran askeri güçlerinin hareketlenmeleri ile ilgili istihbari bilgileri Saddam Rejimi güçlerine sunarak İran askeri güçlerine ağır zayiat verdirip bu operasyonun durdurulmasına neden oldu.

Amerikalıların Kerbela 4 Operasyonunda Saddam Rejimi askeri güçlerine verdiği istihbari destek ile ilgili  Saddam Rejimi dönem Savunma Bakanı Adnan Hayrullah'ın bu operasyonun ardından Amerika'ya istihbari bilgi sağladığı için teşekkürlerini bildiren açıklamaları dikkat çekicidir.

Baas Rejiminin dönem Savunma Bakanı Adnan Hayrullah Kerbela 4 Operasyonu'ndan bir hafta sonra İran'ın bu operasyonundaki başarısızlığı ile ilgili şöyle bir açıklamada bulunmuştu:" Bu başarısızlığın nedeni bizim hazırlıklı olup planlarımızı yaptığımızdan dolayı idi… Bu operasyonda biz Fav operasyonundan elde ettiğimiz tecrübelerden yararlandık. "

Adanan Hayrullah Amerikalıların Saddam Rejimine yaptığı istihbari yardımları şöyle dile getirmiştir:" Biz bu bilgilerden dolayı onlara minnettarız. "

Bu operasyondan sonra Baas Rejimi ve hatta Amerika yetkilileri de ileri teknolojiye sahip AWACS casusluk uçaklarının Kerbela 4 Operasyonunun deşifre olmasındaki önemli rolünü itiraf etmişlerdi.

Amerika devleri sekiz yıllık zorunlu savaşta İran'ın Irak karşısında üstünlük kurduğu bir dönemde İran'a doğrudan askeri müdahalede bulunmayı seçti. Amerika helikopterleri İranejr adlı bir ticari gemiye saldırısının ardından üç Amerikan kruvazörü Sasan Petrol Platforumu, Cevşen Fırkateyni ve üç İran hücumbotunu ve bir başka savaş gemisi de Sehend ve Sebelan Fırkateynlerini Hürmüz boğazında hedef alıp imha etti.

Bu dönemde Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı en büyük cinayetlerinden biri de İran yolcu uçağı Airbus uçağına saldırması oldu. Bu saldırıda 290 suçsuz İranlı vatandaş şehit düştü.

Amerika sekiz yıllık savaş dönemindeki doğrudan askeri müdahalelerinin yanı sıra " Rambo" doktrini çerçevesinde hareket ederek İran ve Irak savaşını yıpratıcı bir hale getirmek ve İran İslam Cumhuriyeti'ni ve İran'ın ekonomik ve siyasi gücünü dağıtmak peşinde idi. Askeri seçenek de savaş döneminden sonra bile her zaman Amerika'nın İran İslam Cumhuriyetini tehdit etmek ve baskı uygulamak aracı olarak kullanılmaya devam etti. Ancak özellikle de İran İslam Cumhuriyetinin askeri gücü bu projenin uygulanmasını engelledi.

Amerika'nın İran İslam Cumhuriyetine karşı düşmanlığının bir başka bariz örneği de terör örgütlerini İran aleyhinde desteklemesidir. Amerika İran'a doğrudan askeri müdahaleden bir sonuca varamamasından dolayı İran İslam Cumhuriyetine karşı yeni stratejiler geliştirmeye başladı.

Amerika'nın İran içindeki muhalif grupları ve hareketleri desteklemesi İslam İnkılabı zaferinin ilk gününden itibaren Beyaz Saray'ın İran İslam Cumhuriyetine karşı temel stratejilerinden biri haline geldi. Bu hususta Amerikan üst düzey bir diplomatı olan John Graves ilk kez Amerika'nın İran İslam Cumhuriyetini devirmek için bölücü örgütler ve grupları desteklediğine dair gizli belgeleri yayımladı. Münafıklar Terör Örgütünün desteklenmesi Graves'in İslam İnkılabını devirmek için yaptığı önerilerden biridir.

Washington Post Gazetesi ise 24 Nisan 1984'te yayımladığı raporda şöyle bir yazıya yer verdi:" Amerika Dışişleri Bakan Yarımcısı Richard Murphy, Münafıklar Örgütünü etkili bir güç olarak değerlendirip Amerika Dışişleri Bakanının İran Münafıklar Örgütü yetkilileri ile Washington'da müzakere ettiğini bildirdi.  

Bunlara ilaveten Amerika, Rigi ve Kaviyani Derefşi gibi çeteler ile de ilişki kurdu. Kaviyani Direfşi çetesi CİA teşkilatının himayesi altında faaliyet gösteren bir örgüttü. Rigi çetesi ise Amerika İstihbarat Teşkilatı ile çalışıyordu. Bu çetenin elebaşı Abdülmalik Rigi'nin kardeşi Abdülhamid Rigi Al Jazeera televizyon kanalına verdiği röportajda şöyle söylemişti:" 2004 yılında Amerikalı bir general, Rigi ile görüşmek için İslamabad'a geldi ve ona faaliyetlerini Sistan ve Beuçistan eyaletinin dışına Başkente kadar genişletmesini istedi. Brian Russ ve Cristopher İsham'ın raporuna göre Albdülmalik Rigi'ye bağlı Cuhdullah terör çetesi 2005 yılından beri Amerikalı makamların desteği, teşviki, yol göstermesi ve kılavuzluğunda faaliyet gösterip İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki ölümcül gerilla operasyonlarında kullanılmıştır.

Amerika devleti PKK ve İslam Cumhuriyetine karşı Kürt grupları ve çetelerine birçok yardımda bulunup böylece dolaylı bir şekilde İran İslam Cumhuriyeti ile mücadele etmeye başladı.

Daily Mail gazetesi bu konu ile ilgili Eylül 2006'da PKK üst düzey sorumlularından Cemil Bayık'tan naklen şöyle bir yazı paylaştı:" Washington İran'da PJAK adı ile tanınan Kürt isyancıları ile irtibat kurmuştur. "

New Yorker dergisinde faaliyet gösteren gazetecilerden olan Seymour Hersh ise bu konuda şöyle bir yazı yazmıştır:" Amerikalı güçler İran'ı istikrarsızlaştırma programı çerçevesinde PJAK terör örgütünü desteklemektedir…. PJAK da Amerika ve Siyonist Rejim İsrail'den yardım almaktadır. "

Amerika'nın Newsmax haber sitesi de Ağustos 2007 yılında PJAK elebaşı Rahman Haci Ahmedi ile yaptığı röportajı yayımlayarak şöyle bir yazı paylaştı:" İran'daki hükümeti devirmek ve yeni bir hükümet inşa etmek için Amerika'dan siyasi ve askeri desteğe ihtiyacımız vardır… Zaten bu yardımlar devam etmektedir…"

Genel olarak Amerika devleti terör grupları, örgütleri ve çetelerini himaye edip seferber etmek sureti ile İran'da geniş çaplı bir istikrarsızlık oluşturup İslam Cumhuriyetinin önemli şahsiyetlerini silmek peşindedir. Bu stratejinin sonucunda ise 17 bin İranlı terör eylemlerinde şehit düşmüşlerdir. Buna paralel olarak Amerika, çakma Siyonist Rejim İsrail ve Suudi Arabistan himayesinde olan terör grupları 4 Haziran 2017'de Rahmetli İmam Humeyni Türbesinde ve İran İslami Şura Meclisinde ve 22 Eylül 2018'de de İran Silahlı Kuvvetlerinin Ahvaz Kentindeki askeri geçit töreninde ve ayrıca 6 Aralık 2018'de de Çabahar limanındaki terör eylemleri ile İran İslam Cumhuriyeti'ni istikrarsız ve güvensiz bir ülke olarak göstermeye çalıştılar.

Amerika devleti halihazırda da Münafıklar Terör Örgütü gibi terör çeteleri ve gruplarını desteklemeye devam etmektedir. Bu doğrultuda son zamanlarda Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton gibi kimi Amerikan makamları  ve liderleri Paris'te düzenlenen Münafıklar Terör Örgütü toplantılarına katılmıştır.