Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
Minsk grubu eşbaşkanlarının Karabağ münakaşasında taraflara tekrarlı tavsiyeleri,
Ermenistan’dan Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarına tepki,
Teflis’te hükümet karşıtı protesto eylemlerinin devam etmesi,
Özbekistan’da bir kadının senato meclisinin Başkanı seçilmesi,
Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.
Geçen hafta AGİT’e bağlı Minsk grubu eşbaşkanları Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan’ı Azeri ve Ermeni temas hattında her türlü kışkırtıcı askeri hareketten sakınmaya davet ettiler.
Avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı AGİT’e bağlı Minsk grubunun Rus, Fransız ve Amerikalı eşbaşkanları İgor Papov, Stephan Viskonti ve Andrew Şufer Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan Dışişleri Bakanları Elmar Muhammed Yarov ve Zehrab Menatsakyan’la görüştükten sonra yayımladıkları ortak bildiride, münakaşa konusu olan Karabağ bölgesinde son can kaybı olayına işaret ederek taraflardan bu münakaşayı barışçıl yollardan çözümlemek üzere müzakerelerin devamı için en kısa sürede gerekli şartları hazırlamalarını istediler.
Aslında AGİT’e bağlı Minsk grubu eşbaşkanlarının dağlık Karabağ bölgesinin hakimiyeti üzerinde devam eden Azeri Ermeni münakaşasını sonlandırma yönündeki son çağrıları, son yıllarda iki komşu ülkenin ilişkileri na savaş ne barış vaziyeti ile karşı karşıya bulunduğu bir sırada gündeme geliyor. Minsk grubu eşbaşkanları bu yıllarda Karabağ Ermenileri ve Erivan yönetiminin tutumuna destek vererek uzun yıllardır devam eden bu münakaşanın karmaşıklığını arttırıyorlar.
Öte yandan Karabağ münakaşasına bazı dış müdahaleler ve tarafların tutumu, bu münakaşanın çözümü için sürdürülen müzakerelerde ilerleme kaydedilmesine engel oluşturuyor. Gerçekte Karabağ münakaşasında üçüncü tarafların müdahaleleri bu münakaşa 27 yılın ardından halâ çözümsüz kalmasına ve tarafların münakaşayı barışçıl bir şekilde çözümlemek üzere pazarlıklarını sürdürmelerine yol açıyor. Bu bağlamda korsan İsrail’in Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimini kışkırtmasına değinmek mümkün.
Siyonist rejim İsrail Bakü ve Erivan arasında dağlık Kababağ bölgesi üzerine savaş ateşini yeniden alevlendirmek için elinden geleni ardına bırakmıyor. Bu süreçte Tel aviv rejimi Azerbaycan Cumhuriyeti’nun askeri gücünü abartarak bu ülkeyi Ermenistan ile askeri yüzleşmeye tahrik ediyor.
kuşkusuz Bakü ve Erivan yetkililerinin uzun yıllardır devam eden bu münakaşayı çözümlemek üzere görüşleri hiç bir zaman bu kadar birbirine yakın olmamıştır. Nitekim iki tarafın bu münakaşayı sonlandırmak istedikleri daha belirgin bir şekilde göze çarpıyor. Ancak bunun için üçüncü tarafların bu fırsatı Bakü ve Erivan liderlerinin elinden almamaları gerekiyor.
Geçen hafta Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ana Nakdalyan Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Elmar Muhammed Yarov’un Azeri Ermeni temas hattında barış gücü yerleştirilmesi yönündeki açıklamasını yanlış niteledi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Elmar Muhammed Yarov’un iki tarafa bağlı güçlerin münakaşa konusu olan dağlık Karabağ bölgesinden çekilmeleri ve yerine barış gücü konuşlandırılması yönündeki açıklamasını reddeden Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nakdalyan, iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının Washington’da düzenledikleri son oturumda sadece bölgede istikrarın sağlanması için bazı koordinasyonların ele alındığını belirtti. Sözcü Nakdalyan, Washington zirvesinde taraflar sadece barış ve ateşkesin yeniden sağlanması için acil uygulamalarda bulunmaya vurgu yaptıklarını belirterek, Azeri tarafın bu çerçevenin dışında yanlış bilgi vermesi, Bakü yönetiminin bu işlerde ilerleme yaşanmasını istemediğini ortaya koyduğunu ifade etti.
Ermenistan yönetiminin Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarına gösterdiği tepki, çatışma tarafları arasındaki ihtilafların doruk noktasını yansıtıyor. Bu şartlarda Karabağ münakaşasına taraf olan iki komşu ülkenin AGİT’e bağlı Minsk grubunun arabuluculuğu ile sonuca ulaşmaları muhtemel görünmüyor. Gerçi Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan Dışişleri Bakanları son iki ayda Viyana, Moskova ve Washington’da düzenledikleri oturumlarda vardıkları anlaşmalara rağmen Bakü ve Erivan arasında barış müzakereleri çerçevesi dışındaki ihtilaflarının devam etmesi, tarafların bu münakaşayı sonlandırmak istemediklerini gösteriyor.
Bu şartlarda Erivan liderleri Minsk grubu çerçevesinde vardıkları son anlaşmalardan caymak için yeni bahaneler üretirken, Azerbaycan Cumhuriyeti’nde bazı STK’larda ve hatta devlet kurumlarında gerilla ve asimetrik savaş konusu gündeme alındığı gözleniyor. Bu arada çatışmanın iki tarafı varılan ateşkes anlaşmasını ihlal etmeye devam ediyor.
Geçen hafta Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te hükümet karşıtı protesto eylemleri devam etti. Muhalifler polis gücünün protestoculara karşı şiddet kullanmasına tepki gösteren protestocular Gürcistan parlamentosu önünde eylem yaptı. Gürcistan milli meclisi Başkanı istifa ettikten sonra hükümet karşıtları içişleri Bakanı Giorgi Gakharia’nın da istifasını ve protestoculara saldıran polislerin ve güvenlik güçleri cezalandırılmalarını istedi.
Sayıları on ila on beş bin olarak tahmin edilen Gürcü protestocular hükümet karşıtı protesto eylemlerini geçen hafta Perşembe günü başlattı. Protestocular o günden beri protesto eylemlerini sürdürüyor.
Bu arada Gürcü protestocuların bazı liderleri protestoculardan milli meclis önündeki eylemlerine son vermelerini isterken, bazı protestocuların liderlerini sorguladığı ve neden şimdi hedeflerine yaklaşırken evlerine dönmeleri ve protesto eylemlerine son vermeleri istendiğini sordukları belirtiliyor.
Gürcü protestocuların liderleri ayrıca Gürcistan cumhurbaşkanının istifası, seçim yasalarının düzeltilmesi ve Tiflis yönetiminin izlediği politikalarda değişikliğe gidilmesi gibi talepleri de gündemlerine almış bulunuyor. Aslında Tiflis yönetiminin muhaliflerinin bu şekilde düşünmeleri, cari protestoların Gürcü halkın bundan önce Tiflis yetkililerine yönelik itirazlarından çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Gerçekte bu itirazların kökleri pek de belli gibi görünmüyor. Tiflis yönetimi protestocuların seçim yasasını düzeltmek gibi bazı taleplerine boyun eğdikleri halde protestocular bu kez Rusya karşıtı sloganları ve erken seçim talebini de taleplerine ekledikleri gözleniyor. Gözlemciler, Gürcü protestocuların amacı Tiflis yönetimini devirmek ve yeni bir hükümeti işbaşına getirmekten ibaret olduğunu belirtiyor.
Geçen hafta Özbekistan senato meclisi temsilcileri 20. oturumlarında bu meclisin 2019 yılında başkanını seçtiler. Özbekistan senato meclisi Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev başkanlığında düzenlenen 20. oturumunda bayan Tanzil Narbayeva’yı senato meclisinin yeni Başkanı seçti. Bayan Narbayeva bundan önce Başbakan yardımcısı ve Özbekistan kadınları komitesi Başkanı olarak görev yapmıştı.
Özbekistan tarihinde ilk kez bir kadın senato meclisi Başkanı seçiliyor. Özbekistan’da orta Asya bölgesinde yer alan ve yapılan son reformlarla beraber önümüzdeki yıllarda önemli gelişmelere şahit olması beklenen bir ülkedir. Özellikle bu ülkede Şevket Mirziyayev Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Taşkent yönetimi iktisadi alanlarda ve özellikle fesatla mücadelede önemli adımlar attı.