Temmuz 01, 2019 16:26 Europe/Istanbul

Bültenimizi İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin yargı kurumu Başkanı ve bazı çalışanları ile Yargı Erki haftası dolaysıyla görüşmesinde beyanatı,

Savunma Bakanı General Hatemi’nin Serdeşt kentinin kimyasal bombardımana maruz kaldığı günün yıldönümü dolaysıyla açıklaması,

Bercam nükleer anlaşmasında son gelişmeler ve Avrupa’nın bu yöndeki tutumu,

Viyana’da Bercam ortak komisyonu üyelerinin bir araya gelmesi,

İran’ın BM daimi temsilcisi Macid Tahti Revançi’nin Bercam taraflarını uyarması,

Geçen hafta İran’ın bazı önemli gelişmeleriydi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Yargı Erki haftası dolaysıyla yargı erki Başkanı ve çalışanları ile görüşmesinde önemli beyanatta bulundu.

Ayetullah Hamanei gündem konularını değerlendirdiği beyanatında Amerika devletinin müzakere önerisini, İran milletini silahsızlandırmak ve iktidar etkenlerini elinden almak şeklinde değerlendirdi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasında son haftalarda bazı akımların ortaya attıkları iddialara işaret ederek şöyle buyurdu:

Son günlerde yabancı haber ajansları uzmanlardan naklen sürekli İran milletini baskı, tehdit ve yaptırımla dize getirmenin mümkün olmadığını itiraf ediyorlar. Gerçi bu gerçek sadece son aylarda yaşanan gelişmelerin sonucu olmadığını, bu durum İran milletinin kırk yıldır sergilediği direniş, izzet, azamet ve iktidarın sonucu olduğu belirtilmelidir.

İran İslam Cumhuriyeti nizamı dini değerlerine dayanmak ve küresel zorba güçlerin sultacılığına ve tek yanlı politikalarına karşı çıkmakla son kırk yılda dünya çapında büyük bir değişime sebebiyet verdi ve Amerika’nın baskılarına ve zorbalıklarına karşı dimdik ayakta durmakla düşmanların İslami İran’a asla nüfuz edemeyeceklerini ispat etti.

Bugün Amerika devleti pasifliğin ve çaresizliğin doruk noktasında yer alıyor. Oysa İran milleti sergilediği direnişle dünyanın zulüm altında bulunan milletlerine sultacı düzenlere karşı direniş dersi verdi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu gerçeği açıklamak üzere İslam inkılabının zaferini İran milletinin zilletten ve ezilmekten kurtuluşu şeklinde değerlendirerek, son kırk yılda İranlı kimlik, İslami özelliklerle birleşerek küresel zorbaların baskıları bu milletin ilerlemesi üzerinde etkilerini engellediğini kaydetti.

Ayetullah Hamanei, İran milleti izzet, istiklal ve ilerlemeye talip olduğunu, dolaysıyla zalim düşmanların baskıları bu milleti asla etkilemediğini, Amerikalı yetkililerse İran milletinin iktidar etkenlerinden korktukları için sözde müzakere ile bu milletin iktidar etkenlerini elinden almak ve başına her türlü belayı getirmek istediğini vurguladı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatının devamında, Amerikalı yetkililerin insan hakları meselesinden bir baskı aracı olarak yararlandıklarına işaret ederek şöyle buyurdu:

Siz 300 masum 300 yolcuyu havada katlettiniz, Suud rejimine yardım ederek Yemen’de sürekli cinayet işliyorsunuz, bir de çıkıp insan haklarından dem vuruyorsunuz.

Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinin İran’a dayatılan sekiz yıllık savaş sırasında Saddam rejimine kimyasal silah temin etmeleri, Batılı devletlerin işledikleri cinayetlerinin bir başka örneğidir.

Savunma Bakanı General Emir Hatemi, Saddam rejiminin kimyasal silah elde etmesinde Amerika’nın rolü açıkça ortada olduğunu belirtti.

İran’da kimyasal ve biyolojik silahlarla mücadele milli günü arifesinde bir açıklama yapan Savunma Bakanı General Hatemi, Saddam rejimi sekiz yıllık savaş sırasında İran’ın birçok kentine ve köyüne kimyasal saldırı düzenlediğini, Saddam bu silahları Batılı ülkelerden temin ettiğini, bu zümre asıl geçmişte işledikleri cinayetlerin ve şimdi de Yemen milletine karşı işlenen katliamların hesabını vermeleri gerektiğini vurguladı.

Batılı devletlerin itiraf ettiği üzere, Saddam rejiminin kimyasal cinayetleri sırasında İranlı 20 bin asker ve sivil şehit düştü. Saddam rejiminin 28 Haziran 1987 tarihinde Serdeşt sınır kentine düzenlediği kimyasal bombardımanda yöre halkından 4500 kişi şehit düştü veya kimyasal ölümcül gazlardan etkilendi.

Saddam rejimi bundan başka, Batılı devletlerden aldığı kimyasal bombalarla Irak Kürdistanında yer alan Halepçe kentine saldırı düzenledi. Bu feci cinayette de 5 bin kadar Iraklı kadın, erkek ve çocuk hayatını kaybetti.

Bugün yine Amerika devleti bölgeye yeni bir savaş ve yeni bir cinayet dayatma hazırlığını yapıyor. Bu sefer Amerika İran’da güvenlik sorunları yaratmaya ve İran’da istikrar ve milli vahdeti bozmaya çalışıyor.

Amerika’nın Dışişleri eski Bakanlarından Hillary Clinton “Zor seçimler” adlı kitabında şöyle yazıyor:

ABD Başkanı Barack Obama yönetimi İran’da 2009 başkanlık seçimlerinde çıkarılan fitnenin ardından dünya genelinde İran karşıtı 5 bin kişiyi eğitmek üzere on milyonlarca dolar para harcadı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasında şu vurguyu yaptı:

İran milleti zulme maruz kalmıştır, şu zalimane yaptırımlar İran milletine yönelik en bariz zulümdür, Ancak mazlum ama aynı zamanda muktedir olan İran milleti ilahi fazl sayesinde eskisi gibi bir dağ misali dimdik ayakta duracak ve var gücü ile hareketini sürdürecek ve gözetlediği tüm hedeflerine ulaşacaktır.

Gerçekte İran milleti hiç bir zaman düşmanların tehditleri, baskıları ve komplolarına karşı teslim olmadı. İran İslam Cumhuriyeti uluslararası meselelere her daim barışçıl bir bakışla yaklaştı ve hiç bir ülke ile de savaş istemedi ve istemiyor da. Ancak İran, Fars körfezi bölgesinde güvenliğin temin edilmesi için bölge ülkelerinin katılımı ile ortak bir mekanizma oluşturulması gerektiğine inanıyor. Aslında Fars körfezi ve Hürmüz boğazının güvenliği İran İslam Cumhuriyeti için her zaman önem arzeden bir konu olmuştur, nitekim Saddam rejiminin dayattığı savaş yıllarında da sürekli bu bölgenin güvenliğini korumaya çalıştı ve gelecekte de dünya için hayati önem arzeden bu denizin güvenliğini temin etmeye devam edecektir.

Son günlerde İran ve 5+1 grubunun 2015 yılında imzaladıkları ve Bercam adı ile anılan nükleer anlaşma zor günleri geride bırakıyor. Bu süreçte her şey, Avrupalı liderlerin alacakları kararlara ve uygulamalarına bağlıdır.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi, Avrupa’nın hazırladığı mali mekanizması INSTEX İran’ın ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini, aksi takdirde bu mekanizmayı kabul etmeyeceklerini açıkladı.

Bercam komisyonunun Cuma günü Viyana’da düzenleyeceği oturum hakkında açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi, bu oturumun Bercam nükleer anlaşmasında kalan tarafların bu anlaşmaya ve İran’a karşı yükümlülüklerini nasıl yerine getirebileceklerini görüşmek üzere son fırsatı olabileceğini belirtti.

Sözcü Musevi, bu taraflar şimdiye kadar bazı bildiriler yayımlayarak Bercam’ı korumaya çalıştıklarını, fakat pratikte önemli bir adım atamadıklarını kaydetti.

Biraz önce de belirtildiği üzere, Bercam nükleer anlaşmasının uygulanmasını gözetleyen ortak komisyon, Cuma günü Viyana’da Dışişleri Bakanı Yardımcıları düzeyinde bir oturum düzenledi.

Oturuma İran ve 4+1 grubunun Dışişleri Bakanı Yardımcıları ve siyasi temsilcileri katıldı.

Oturumun ardından bir açıklama yapan İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Seyyid Abbas Irakçi, Viyana oturumunu olumlu değerlendirdi. Irakçi ayrıca önümüzdeki günlerde İran ve Avrupa arasında mali işlemler INSTEX mali kanalın üzerinde gerçekleşeceğini ifade etti.

Irakçi, ancak bu uygulamalar halâ İran’ın isteklerinin yerine getirilmesinden çok uzak olduğunu, Viyana müzakerelerinde kaydedilen ilerleme İran’ın Bercam nükleer anlaşması hakkında aldığı yeni kararları değiştirmeye yetmediğini, oturumda ortak komisyonun Dışişleri Bakanları düzeyinde bir oturum düzenlemesi kararlaştırıldığını kaydetti.

Geçen hafta İran’ın BM daimi temsilcisi Macid Tahti Revançi, BM güvenlik konseyinin 2231 sayılı kararnamenin nasıl uygulandığı ele alınan oturumunda, Bercam nükleer anlaşmasının taraflarını anlaşmayla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda uyardı.

Tahti Revançi, Amerika devleti Bercam nükleer anlaşmasından çekilmek ve yaptırımları yeniden uygulamakla İran’ın bu anlaşmada öngörülen menfaatlerinden yararlanma imkanını yok ettiğini belirtti.

Amerika devleti utanmaz bir şekilde başka devletleri “ya 2231 sayılı kararnameyi ihlal edin, ya da cezalandırılırsınız” şeklinde tehdit ettiğini kaydeden Tahti Revançi, İran İslam Cumhuriyeti Bercam’ın devam etmesi için stratejik sabrını sergileme uğruna ve Amerika’nın dayattığı iktisadi savaş ve azami baskı ve İran’ın petrol ihracatını sıfır seviyesine indirme politikası için ağır bedel ödediğini  kaydetti.

İran’ın BM daimi temsilcisi Tahti Revançi, anlaşmanın tarafları İran ile her türlü ticari ve iktisadi ilişkiyi olumsuz etkileyecek politikadan sakınmaları gerektiğini kaydetti.

Amerika yönetiminin İran’ın füze programı etrafında kopardığı yaygaralara da değinen Tahti Revançi, İran’ın balistik füzeleri konvansiyonel başlık taşımak üzere tasarlandığını ve nükleer başlık taşımak için tasarlanmadığını ve bu yüzden BM güvenlik konseyinin 2231 sayılı kararnamesinin kapsamına girmediğini vurguladı.

Tahti Revançi, İran İslam Cumhuriyeti güvenliği ve konvansiyonel savunma gücü hakkında asla pazarlık etmeyeceğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ise geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’la ilgili yanlış algılarına verdiği cevapta, yaptırımlar savaş alternatifi olmadığını, yaptırımlar savaşın ta kendisi olduğunu belirtti.

Zarif twitter hesabında Trump’a verdiği cevapta şu ifadelere yer verdi:

Donald Trump, yanlış algılar barışı tehlikeye atar, yaptırımlar savaşın alternatifi değil, savaşın ta kendisidir, İran’ı yok etmek bir kuruntudur, savaşı başlatan taraf onu sonlandıracak taraf olmayacaktır, müzakere ve tehdit birbiriyle bağdaşmayan olaylardır.

BM’nin tek yanlı uygulamalarla ilgili raportörü İdris Cezayiri de Amerika devletinin Bercam nükleer anlaşmasına karşı uygulamaları uluslararası yasalara ve BM güvenlik konseyinin 2231 sayılı kararnamesine aykırı olduğunu belirtti. Cezayiri Amerika devletinin İran’a dayattığı yaptırımlar en ağır yaptırımlar olduğunu belirterek, bu durum İran’a illegal bir kuşatmayı dayattığını, bu kuşatma insani yasalara aykırı olduğunu vurguladı.