Temmuz 07, 2019 16:31 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi İranlı ve Rus turistleri ağırlamak üzere gerekli şartları hazırladığını açıklaması,

AB ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında siyasi ve iktisadi müzakerelerin devam etmesi,

Kendini cumhuriyet ilan eden Karabağ’ın önde gelen yetkilileri Ermeni gençleri bölgede kurulan milis güce katılmaya davet etmesi,

Gürcistan Başbakanı Bahtadze’nin gerginlikleri gidermek üzere Moskova ile yakın irtibat kurulduğunu duyurması ve Gürcü protestocuların Rusya karşıtı protesto eylemlerini sürdürmeleri,

İranlı bir firmanın Kırgızistan’ın Oş kentinde bir stadyum inşa etmeye başlaması,

Uluslararası insan hakları örgütlerinin Aşkabat yönetimine tepkileri,

Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti turizm kurumu Başkanı, İlham Aliyev yönetimi İranlı ve Rus turistleri ağırlamak üzere gerekli tüm şartları nitelik ve diğer etkenler bakımından hazır hale getirdiğini açıkladı.

Azerbaycan Cumhuriyeti turizm kurumu Başkanı, İran ve Rusya’ya yönelik çok iyi projelerin söz konusu olduğunu, bu projeleri değerlendirmek gerektiğini belirtti.

Azeri yetkili, Bakü yönetiminin amacı sadece daha fazla sayıda İranlı ve Rus turisti cezbetmeyi amaçlamadığını ve bunun yanında turistlere sunulan hizmetleri ve ürünleri de genişletmeye çalıştıklarını kaydetti.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nde İlham Aliyev yönetiminin İranlı turistleri cezbetme çabası, Bakü yönetimi son yıllarda İranlı vatandaşlara vize uygulamasını kaldırmaktan kaçındığı halde gündeme geliyor. Oysa İran İslam Cumhuriyeti Ocak 2011 tarihinden itibaren tek yanlı bir kararla İran’a seyahat etmek isteyen Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamasını kaldırdı.

Geçen hafta AB’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki temsilci heyeti Başkanı Kastotis Yankaskas taraflar arasında çeşitli siyasi ve iktisadi alanlarda yeni bir iş birliği anlaşmasına varmak üzere müzakere süreci devam ettiğini duyurdu.

Bakü’de bu açıklamayı yapan Kastotis Yankaskas, Avrupa konseyinin “Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yargı sisteminin etkinliğini ve niteliğini iyileştirme” başlıklı yeni planını açıkladığı konuşmasında şöyle dedi:

Bakü ve AB arasında yeni bir anlaşmaya varmak üzere sürdürülen müzakerelerde bazı ilerlemeler kaydedildi.

Azerbaycan Cumhuriyeti ile AB arasındaki yeni müzakereler, bundan önce taraflar düzenledikleri müzakerelerde hiç bir ilerleme kaydedemedikleri halde gündeme geliyor.

Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti ile AB arasında gerçekçe bir anlaşmaya varmak üzere yürütülen müzakerelerde başarısız olmanın esas sebebini, iki taraf arasında imzalanan belgelerin muhtevasında aramak gerekir. iki tarafın imzaladığı belgelerde Azerbaycan Cumhuriyeti için büyük önem arzeden Karabağ münakaşasının çözümü ve AB için önem arzeden bu cumhuriyette insan hakları ve demokrasi başta olmak üzere bazı siyasi reformların öncelikleri tam olarak belirtilmemişti. Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri, Batılı devletler ve NATO gibi Amerikalı ve Avrupalı kurumlar gibi kurumlarla ilişkilerinde bu ülkenin işgale uğrayan Karabağ bölgesini geri almaktan başka bir amaç gütmüyor. Ancak Avrupa ülkeleri de bilmukabil sırf Azerbaycan Cumhuriyeti gibi ülkelerde ilişkilerinde insan hakları ve basın ve ifade özgürlüğü gibi meselelere öncelik vermek istiyor.

Gerçek şu ki, Azerbaycan Cumhuriyeti insanları Batılı devletlere pek güvenmiyor ve bu devletlerin tutumlarını ve davranışlarını çeşitli açılardan irdelemeye çalışıyor. Bu doğrultuda Azeri uzmanları genellikle İlham Aliyev yönetimine Batılı devletlerde içinde bir nevi Azerbaycan Cumhuriyeti’nin içişlerine müdahale sayılan maddeleri içeren her türlü anlaşmaya imzalamaktan kaçınmayı tavsiye ediyor.

Geçen hafta kendini Cumhuriyeti ilan eden Karabağ bölgesinin üst düzey yetkilileri bölgenin Ermeni gençleri kurulan milis güce katılmaya davet ettiler. Karabağ yetkilileri Ermeni gençleri bu güce katılmaya teşvik etmek için eski askerlerden ve STK’lardan yardım istediler.

Kendini cumhuriyet ilan eden Karabağ bölgesinin önde gelen yetkililerinin gençleri kurdukları milis güce katılma çağrısı, Bakü ve Erivan yönetimleri barış müzakerelerini sürdürdükleri ve Karabağ münakaşasının tarafları olarak nihai anlaşma ve barış anlaşmasını imzalamaya çok yaklaştıkları bir sırada gündeme geliyor. Ancak görünen o ki Karabağlı Ermeni yetkililer Azeri tarafla devam eden bu münakaşanın halledilmesini pek istemiyor. Kuşkusuz Karabağlı Ermeni milisler bu tutumları üzerinde ısrarını sürdürdükleri takdirde, dağlık Karabağ’ın mülkiyet hakkı üzerine savaşın yeniden patlak vermesi kaçınılmaz olur.

Geçen hafta Gürcistan Başbakanı Mamuka Bahtadze, ülkesi ile Rusya arasındaki gerginliği hafifletmek için Moskova ile yakın irtibat kurduklarını açıkladı.

Tiflis yönetimi Rusya ile cari sorunlarını çözümlemek üzere başta doğrudan müzakere olmak üzere tüm fırsatları değerlendirdiğini kaydeden Başbakan Bahtadze, özel temsilcisi Abaşidze ile Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Karasin’in Prag’da düzenli görüşmeleri, Tiflis’le Moskova yönetimlerinin ikili ilişkileri normalleştirmek üzere değerlendirdikleri diplomatik yollardan biri olduğunu kaydetti.

Öte yandan Gürcistan’da sayıları 10 ila 15 bin civarında tahmin edilen protestocular geçen 20 Haziran tarihinden beri başkent Tiflis’te hükümet ve Rusya karşıtı protesto eylemleri düzenliyor. Gerçi bazı protestocu liderleri protestoculara milli meclis önündeki protesto eylemlerine son verme çağrısında bulundu, ancak bu konu hakkında kendilerine soru yöneltilen bazı protestocular, hedeflerine yaklaştıkları bir sırada neden evlerine geri dönmeleri ve taleplerinden vazgeçmeleri gerektiğine anlam veremediklerini belirttiler.

Gürci protestocuların liderleri taleplerine Gürcistan cumhurbaşkanının istifa etmesi, seçim yasasının düzeltilmesi ve Tiflis yönetiminin politikalarını değiştirmesi gibi talepleri eski taleplerine eklediler.

Aslında Tiflis yönetimi karşıtlarının bu tarz düşünceleri, cari itirazların Gürcistan halkının Tiflis yönetimine yönelik eski itirazlarına nazaran çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Gerçekte bu itirazların kökleri de bilinmiyor. Tiflis yönetimi protestocuların seçim yasasında reform talebi gibi bazı taleplerine boyun eğmelerine rağmen protestocular bu kez Rusya karşıtı sloganları atmaya ve ayrıca erken seçim talebinde bulunmaya başladıkları gözleniyor. Gözlemciler ise protestocuların esas amacı Tiflis yönetimini tamamen devirmek ve Gürcistan’da yeni bir iktidarı işbaşına getirmekten ibaret olduğunu belirtiyor.

Geçen hafta İranlı bir firma Kırgızistan’ın Oş kenti bir stadyumun inşaat çalışmasına başladı. Stadyumun temel atma törenine İran’ın Kırgızistan büyükelçisi Ali Muctaba Ruzbahani, Oş belediye Başkanı Talaybeyk Sarbaşiyev, Bişkek yönetiminden bazı yetkililer ve Kırgızistan’da bulunan bazı İranlı diplomatlar katıldı. Törende bir konuşma yapan Büyükelçi Ruzbahani, stadyumun inşaatı İran ve Kırgızistan arasında dostluğun yeni bir simgesi olmasını diledi.

Başta Kırgızistan olmak üzere, orta Asya cumhuriyetlerinin ilerlemesine ve kalkınmasına yardım etmek, Tahran yönetiminin bu ülkelerle iş birliği önceliklerinden biri sayılır. İran son yıllarda Kırgızistan gibi orta Asya bölgesinde yer alan Müslüman cumhuriyetlere iktisadi açıdan yardım etmek ve bu ülkelerde yatırım yapmanın yanı sıra söz konusu ülkelere teknik bilgi ihraç ederek bu ülkelerin konumunu yükseltme sürecine katkı sağladı. Oş kentinde stadyum inşaatı da İran’ın Kırgızistan’a bu yöndeki yardımlarından biri sayılır.

Geçen hafta uluslararası insan hakları örgütleri Avrupa yenileme ve kalkınma bankasından Türkmenistan devletine kredi verme sürecini durdurmasını istediler. İnsan hakları için uluslararası iş birliği kurumu (International Partnership for Human Rights) ve insan hakları gözetleme örgütü (Human Rights Watch) Avrupa yenileme ve kalkınma bankasından Türkmenistan yönetimine kredi vermeyi durdurmasını istedi. İki örgüt, Aşkabat yönetimine insan hakları ve demokrasiye uyma konusunda uygun sonuçlar elde edemediği müddetçe yaptırım uygulanması gerektiğini belirttiler. İki örgüt raporlarında Türkmenistan’ı dikta rejimi ile yönetilen bir ülke olarak tanımlıyor ve yasama sisteminde reform doğrultusunda hiç bir program uygulamadığını kaydediyor.

Gerçi Türkmenistan’da insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri gözardı edilemeyecek bir durumdur, fakat şu noktayı da unutmamak gerekir ki İnsan hakları için uluslararası işbirliği kurumu ve insan hakları gözetleme örgütü gibi örgütler Batılı devletlerin siyasi hedefleri doğrultusunda insan hakları alanında baskı aracı olarak kullandıkları örgütlerdir. Gerçekte insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü ve benzeri konular Batılı devletlerin başka ülkelere baskı yapma ve bu ülkelerden daha fazla taviz koparma aracıdır.