Nisan 18, 2016 07:05 Europe/Istanbul

Geçen hafta Filistin gelişmeleri korsan İsrail’in yayılmacı politikalarının etkisi altında kaldı. Bültenimize ilkin bu konuyla başlıyoruz. Bültenimizin devamında Suriye, Irak ve Yemen gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Geçen hafta siyonist İsrail’in mazlum Filistin milletine yönelik cinayetleri uluslararası camia tarafından kınanmaya devam etti. İsrail rejiminin şiddet uygulaması son aylarda ciddi boyutlara ulaştı. Bu cinayetlerin devamında 200 Filistinli şehit düştü, binlerce Filistinli yaralandı ve yine binlerce Filistinli de gözaltına alındı. Bu arada korsan İsrail’in başta Filistinli çocuklar olmak üzere Filistin milletine karşı şiddet ve baskı politika dünya kamuoyunun tepkilerini beraberinde getirdi.

korsan İsrail’in başta Filistinli çocuklar olmak üzere Filistin milletine karşı şiddet ve baskı politika dünya kamuoyunun tepkilerini beraberinde getirdi. Bu çerçevede uluslararası çocuk haklarını savunma hareketi Filistin’de yeni intifada çerçevesinde 45 Filistinli çocuk şehit düştüğünü, siyonist askerlerin Filistinli çocukların üzerine ateş açması normal bir hale geldiğini belirtti.

Öte yandan Filistinli çocukların gözaltına alınması da uluslararası tepkilere neden olmaya devam ediyor. Bu çerçevede insan hakları gözetleme örgütü yayımladığı bildiride, korsan İsrail’in kaçırdığı Filistinli çocuklara karşı şiddet ve işkence uygulamaları geniş boyutlara ulaştığını açıkladı. Örgüt Kudüs intifadası başladığı günden beri Filistinli çocukları gözaltına alma vakaları %150 artış kaydettiğini de belirtti.

Öte yandan BM insani işler koordinasyon bürosu bir bildiri yayımlayarak Gazze halkına uluslararası yardım ve destek talebinde bulundu. Söz konusu bürü Gazze halkı bölgeye dayatılan zalimane kuşatma yüzünden çok vahim şartlar altında bulunduğunu, bölgede binlerce Gazzeli aile uluslararası yardıma muhtaç olduğunu belirtti.

Gazze şeridi 2007 yılından beri siyonist rejimin kuşatması altında bulunuyor ve bu bölgede yaşayan 1.5 milyon Filistinli gıda maddeleri, su, giyim, ilaç ve diğer bir çok temel gereksinimlerde sıkıntı çekiyor. Kuşatma bölgede insani facia boyutlarını her geçen gün daha da genişletiyor.

Geçen hafta Bahreyn’de Halife rejiminin baskıcı politikaları ve bu ülkede insan hakları ihlallerini artması dünya kamuoyunun tepkisi ile karşılaştı. İnsan hakları örgütleri ise yayımladıkları raporlarda Bahreyn’de yaşanan vahim durumdan duydukları kaygıyı dile getirdi.

BM yetkilileri Halife rejiminin kendi vatandaşlarına yönelik ırkçı tutumunun kaygı verici olduğunu açıkladı. BM’nın kültürel haklar, insan hakları ve dini özgürlükler yetkilileri Bahreyn’le ilgili yayımladıkları raporlarında, 2011 yılından beri Bahreyn rejimi kendi halkına karşı ırkçı uygulamalarda bulunduğunu ve Bahreynli vatandaşları ifade özgürlüğü dini ve kültürel özgürlükleri hiçe sayıldığını belirtti. BM yetkilileri raporlarında şiddet, camilerin yıkımı, saptırıcı bilgilerin yayınmalanması ve dini ve kültürel kimliklerin karalanması, vatandaşların vatandaşlık hakkının gasp edilmesi ve barışçıl protesto eylemlerin engellenmesi, halife rejiminin başta şii müslümanlar olmak üzere ülkenin çeşitli kesimlerine yönelik ırkçı uygulamaları örnekleri olduğunu belirtti.

Bahreyn nüfusunun büyük bir bölümünü şii müslümanlar oluşturuyor. BM yetkilileri raporlarında Halife rejiminin bu kesime karşı uygulamaları başta insan hakları ilkeleri ve bildirgeleri olmak üzere uluslararası yasalara ve hukuka da aykırı olduğunu belirtti.

Halife rejimi 2011 yılından beri Ada kalkanı güçleri adı altında Bahreyn’e yerleşen Arabistan ve BAE askerleri ve güvenlik güçlerinin yardımı ile Bahreyn halkının barışçıl protesto eylemlerini bastırıyor.

Bu arada uluslararası af örgütü de Bahreyn’de siyasi tutukluların derhal serbest bırakılmalarını istedi. Uluslararası af örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu Başkan yardımcısı James Linsh bir bildiri yayımlayarak örgüt Behreyn’de tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmalarını istediğini belirtti.

Uluslararası af örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu Başkan yardımcısı James Linsh Bahreyn’de insan hakları durumu çok vahim hale geldiğini belirterek Halife rejiminden Bahreynli vatandaşları vatandaşlıktan çıkarma sürecine son vermesini ve tutukluları uzun süre yargılamaksızın hapiste tutmamasını istedi.

Linsh ayrıca Halife rejimini tutuklulara yönelik insanlık dışı yöntemlerle işkence uygulamasını sert bir dille eleştirdi ve buna son verilmesini istedi.

Bahreyn halkı 2011 yılından beri barışçıl protesto eylemleri ile siyasi reform istiyor, ancak halife rejimi baskı, şiddet ve hatta kendi vatandaşlarını vatandaşlık hakkından mahrum bırakarak onlara karşılık veriyor.

Geçen hafta Suriye gelişmeleri, Suriye ordusu ve halk güçlerinin tekfirci terör örgütlerine karşı zaferleri ve yine parlamento seçimleri ve barış müzakerelerinin yeni turundan ibaretti.

Haber kaynakları Suriye ordusu ve halk güçlerinin ülkenin çeşitli bölgelerinde teröristlere karşı zaferlerinden söz etti. Bu çerçevede Suriye ordusu ve halk güçleri Halep eyaletinin kuzeyinde bazı bölgeleri kurtarmayı başardı.

Suriye ordusu ve halk güçleri bir kaç aydır kara ve hava operasyonları çerçevesinde teröristlerin işgali altında bulunan bölgelerde büyük ilerleme kaydetti ve bir çok bölgeyi kurtardı. Bu zaferler ise geniş yankı buldu.

Siyasi arenada da Suriye’de yetkililer ve Suriye milleti bu ülkede demokrasiyi kurumsallaştırma çabası söz konusuydu. Bu çerçevede de Suriye’de parlamento seçimlerinin düzenlenmesi geniş yankı uyandırdı. Suriye’nin Rusya büyükelçisi Riyad Haddad, Suriye’de parlamento seçimleri bu ülkenin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olduğunu belirtti. Riyad Haddad, Suriye’de parlamento seçimleri anayasaya göre düzenlendiğini ve Suriye milleti geniş katılımı ile bu seçimleri desteklediğini vurguladı. Haddad ayrıca Suriye camiası kendi milletvekilini seçme hakkını kullanmakta kararlı olduğunu ve böylece tüm dünyaya Şam yönetimini desteklediklerini de gösterdiklerini ifade etti.

Suriye’de parlamento seçimleri geçen Çarşamba günü ve 250 milletvekilini belirlemek amacıyla Suriye genelinde gerçekleşti. Oylama Suriye’nin 14 eyaletinden 12 eyalette gerçekleşti, ancak teröristlerin işgali altında bulunan Rakka ve İdlib’de seçim yapılmadı.

Suriye’de genel seçimler her dört yılda bir ve vatandaşların oyları temelinde düzenleniyor. Suriye’de en son 2012 yılında genel seçimler düzenlendi ve 12 bin sandık çerçevesinde 14.8 milyon seçmen bu seçimlere katıldı.

Suriye’de iç savaş başladığı günden beri son seçimler dördüncü genel seçim sayılıyor. Bu seçimlerde üç bin aday rekabet etti. Suriye meclisinin 1990 yılından beri 250 milletvekili bulunuyor ki bunlardan yarısı anayasaya göre işçiler ve çiftçilerin temsilcilerinden oluşuyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad geçen hafta Suriye’nin yeni anayasası Suriye’de tüm azınlıkların ve çoğunluğun haklarını kapsaması gerektiğini, yeni anayasa taslığı da referanduma sunulması ve halk tarafından desteklenmesi gerektiğini açıkladı.

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de ülkesi kayıtsız şartsız Suriyeli muhaliflerle müzakere etmeye bağlı olduğunu açıkladı. Geçen hafta Şam’ı ziyaret eden BM Suriye özel temsilcisi Stephan De Mistura ile görüştükten sonra bir açıklama yapan Muallim, Suriye yönetiminin siyasi çözüm sürecine bağlı olduğunu belirterek Şam yönetimi Suriyeli muhaliflerle kayıtsız şartsız görüşmeye devam etmeye hazır olduğunu belirtti.

BM Suriye özel temsilcisi De Mistura da Muallim’le görüşmesinde Suriye barış müzakerelerinin başarılı olması için sarf edilen çabaları anlattı.

Suriye barış müzakerelerinin yeni turu 13 Nisan’da Cenevre kentinde başladı. Suriye yönetimini temsil eden heyetin Başkanı Beşar Caferi ise De Mistura ile yapıcı ve olumlu bir görüşme gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Geçen hafta Irak’ta siyasi sürtüşmelerin kızışması, kamuoyunun dikkatini bu ülkeye yöneltti. Irak’ta yeni kabinenin kurulalamaması ve meclis başkanının milletvekilleri tarafından görevden alınması, Irak’ta siyasi anlaşmazlıkların devam ettiğini ortaya koydu.

Irak meclisi Başbakan Haydar İbadi’nin sunduğu yeni kabineyi onaylamamasının ardından Irak’ta siyasi krizi yeni bir aşamaya gelirken, meclis Başkanı ve başkanlık divanının milletvekilleri tarafından azledilmeleri ve meclisin Başbakan hakkında gensoru verme çabası Irak’ta siyasi krizi iyice karmaşık ve kritik hale getirdi.

Aslında Irak’ta siyasi kriz bu ülke bazı bölgelerde terör örgütleri ile savaştığı bir sırada gündeme geliyor. Iraklı parlamenterler geçen hafta Perşembe günü iki gün süren gerginlik ve oturma eyleminin ardından bir oylama yaparak meclis başkası Selim Ceburi ve başkanlık divanı üyelerini azletmeye karar verdi ve Adnan Cenabi’ye geçici Başkan olarak seçti.

Gerçekte bu kriz, Irak meclisi Başbakan İbadi’nin sunduğu kabine üzerinde uzlaşamamasının ardından patlak verdi. Bu şartlarda İbadi ülkesi çok hassas şartlar altında bulunduğunu ve herkes güvenliğin temin edilmesi için sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini açıkladı.

Irak halkına hitaben bir mesaj yayımlayan Başbakan İbadi, hareketleri reformlara ve fesatla mücadele doğrultusunda ve Irak milletinin çıkar ve maslahatı yönünde olduğunu ve her türlü tefrika ve ihtilaf, reform süreci ile çeliştiğini belirtti.

Irak Başbakanı İbadi halka hitaban açıklamasında mevcut ihtilafların asla kabul edilemez olduğunu ve ülkeyi bilinmeyen bir yöne sürüklediğini belirtti. İbadi reform sürecinin aksamasının sebebini, parlamanterlerin muhalefeti şeklinde açıkladı ve Irak’ın şimdiki durumu onlara siyasi boşluk yaratmalarına müsaade etmediğini vurguladı. İbadi tüm siyasilerden sabırla müzakere etmelerini ve hükümete görevlerini yerine getirmesine ve savaşı yönetmesine fırsat vermelerini istedi.

Başbakan ibadi, Irak mevcut çıkar çelişkileri ve görüş zıtlığı yüzünden ciddi zarar ve ziyanla karşı karşıya bulunduğunu ve reformları bu şartlarda yerine getirmenin mümkün olmadığını ifade etti.

Öte yandan haber kaynakları Irak meclis Başkanı ve başkanlık divanı üyelerinin azledilmeleri ve parlamentonun Başbakan hakkında gensoru verme çabası, Irak’ı yeni bir siyasi krizle karşı karşıya getirdiğini belirtti. Irak’ta ortayaçıkan yeni siyasi krize tepki gösteren Cumhurbaşkanı Fuat Masum ise ülkesinde geniş reformlara ve siyasi grupların pay talebinde bulunmamalarına vurgu yaptı.

Iraklı şii alimlerden Ayetullah Seyyid Muhammed Tagi Mudarrisi de milletvekillerinden sağduyulu davranmalarını istedi. Mudarrisi Irak’ı saran krizden Suud rejimini sorumlu tuttu ve riyad Irak’ta demokrasiyi hezimete uğratmaya çalıştığını vurguladı.


Kuzey Irak yerel yönetimi Başkanı Mesut Barzani ise Irak’ı saran krizden ve bazı siyasi grupların Cumhurbaşkanı ve başbakanın istifasını talep etmelerinden duyduğu kaygıyı dile getirerek Irak meclisinde yaşanan sürtüşmeler reform doğrultusunda olmadığını, hükümetin ve tüm siyasi grupların önceliği ise IŞİD ile mücadele olması gerektiğini, çünkü IŞİD Irak’ı tehdit eden en büyük tehdit olduğunu belirtti. 015


Etiketler