Ekim 01, 2019 21:23 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde kalkınmanın yerli modellerini ele almaya çalışacağız.

Ülkeler kalkınmaya zemin hazırlamak için kendi ihtiyaçları ve ekonomik özelliklerine göre yerli kalkınma modellerini geliştirmelidirler. 

Şimdiye dek neden üretken ekonomilerin sadece belli ülkelerin tekelinde olduğu ve küresel ekonominin sayılı ülkeler tarafından yönetildiğini düşündünüz mü hiç? 

Halihazırda dünya çapında ülkelerin büyük bir bölümü tüketici konumundadır. Bu tür ülkelerin vatandaşları ülkelerinin bir gün küresel alanda bir ekonomik güce dönüşmesi arzusu ile yatıp kalkmaktadırlar. 

Günümüzde kimi ekonomik uzmanlar dünyanın bir çok ülkesinin sanayileşememesi ve kalkınmamasının nedenini ülkelerin coğrafi sınırları içerisindeki iç kapasitelerine ilgisizlik ve umursamazlık olarak tanımlamaktadır. Öyle ki her ülke kalkınmak ve gelişmek için kendi potansiyelleri ve özelliklerine has bir plan çerçevesinde yol almalıdır. 

Ülkeler gelişmek için kendi ekonomik özelliklerine has, yerli bir plan çerçevesinde hareket etmelidirler. 

Ekonomik gelişmenin yerli modeli, her toplumun kendi kültürel, değersel, siyasal ve de ekonomik özelliklerine göre stratejilerin belirlenmesi ve kalkınma yolunun bu stratejilere göre kat edilmesi demektir. 

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise bu konuda şöyle diyor: "Ülkede aktif ve düşünce sahibi beyinler ve şahısların olmadığı halde ülke farklı bir plan üzerinden yönetilir, ancak bazı zamanlar böyle değildir, binlerce genç, enerjik, dahi ve yüce düşüncelere sahip insanlar olduğunda ülke de bu kesime göre planlanır ve öyle yönetilir."

Doğal olarak farklı ülkeler farklı ekonomik kapasitelere sahip olduklarından bu yüzden farklı ekonomik gelişme modellerine de sahiptirler. 

İran İslam Cumhuriyeti'nde yaklaşık on yıl önce direniş ekonomisi ülkenin ekonomik gelişmesinin yerli modeli olarak İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei tarafından tanıtıldı. Bu strateji ve siyaset, Batı'nın İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik ekonomik baskıları sonucunda belirlendi.  İslam İnkılabı Rehberi Direniş Ekonomi ile ilgili şöyle buyurmaktalar: "Direniş Ekonomisi, baskılar altında bile bir milletin ekonomik gelişmesini ve filizlenmesini sağlayacak bir ekonomidir."

İslam İnkılabı zaferinden kırk yıl geçmiş ve Batı  ekonomik yaptırımlardan hala İslam İnkılabı aleyhinde bir baskı aracı olarak yararlanmaktadır. Tabii bu hileler ve baskılar, sadece İran milleti aleyhinde uygulanmamıştır. Ancak İran İslam Cumhuriyeti'nin bu aracın asıl hedefi haline geldiği söylenmelidir. 

Birinci Dünya Savaşı'nın sonlanması ile süpergüçler ve ülkeler kendi siyasi amaçlarına varmak için ekonomik yaptırımları ciddi derecede kullanmaya başladı. 

Dünya Ekonomik Forumu'nun verilerine göre halihazırda Amerika, dünyanın farklı ülkeleri aleyhinde  ayrı ayrı 8 bin yaptırım uygulamaktadır. Bu yaptırımların en büyük hedefi ise İran İslam Cumhuriyeti'dir. 

İran İslam Cumhuriyeti ise Amerika'nın geniş çaplı yaptırımları ile mücadele etmek için Direniş  Ekonomisi adlı yerli kalkınma ve ekonomik gelişme modelini geliştirmeye başlamıştır. Direniş Ekonomisi gerçekte İran'ın Amerika'nın geniş çaplı yaptırımlarının hayata geçirildiği bir sırada kalkınması ve küresel bir ekonomik güce dönüşmesi için çizilen yol haritasıdır. 

Amerika'nın Batı Asya meselelerini ele alan El Monitor sitesi ise Direniş Ekonomisi hususunda şöyle bir analiz yapmaktadır: "İran'ın Direniş Ekonomisi siyasetlerinin temeli, iç kapasitelerden yararlanma ve yeni kapasiteler yaratma ilkesine dayanmaktadır. İran ekonomisi gelişmiş bir ekonomiye dönüşme kapasitesine sahiptir. İran, ekonomik gelişme için gereken doğal, insani ve jeostratejik kaynaklara sahiptir. Böylece bu kapasitesinden yararlanarak uluslararası arenada daha önemli bir rol ifa edebilir."

Direniş dediğimizde gelişme yolundaki engellerin kaldırılması kastediliyor. Bu çerçevede Direniş Ekonomisi pasif bir ekonomi değil aktif, hareketli ve yenilmez bir ekonomi modelidir. İç kapasitelere ve dış tehditler ve yaptırımlar karşısında direnmeye dayalı direniş ekonomisi, kalkınma ve ekonomik gelişmeyi hedeflemektedir. Bu ekonomi, halka dayalı olmak gibi farklı özellikleri ve bileşenleri vardır. 

Evet arkadaşlar Direniş Ekonomisi, halka dayalı bir ekonomi modelidir. Halka dayalı olmak da halihazırda İran'ın yerli ekonomik gelişme modelinin önemli ve etkili değişkenlerindendir. Bu hedef doğrultusunda İran'da ekonomik planların yapılması, uygulanması ve de ekonomik kararların alınması için sivil kurum ve kuruluşlarından yararlanılmaktadır. 

İslam İnkılabı zaferinin ardından İran İslam Cumhuriyeti'nin başarılı deneyimlerinden biri de Bayındırlık Cihadı gibi kendiliğinden doğan hareketler çerçevesindeki sivil kurumlar ve kuruluşların oluşturulmasıdır. Sözünü ettiğimiz Bayındırlık Cihadı Hareketi çerçevesinde kırsal ve mahrum bölgelere hizmetlerin götürülmesi seferberliği başlatıldı. 

Bu devrimci kuruluş, İslami ve değerlere dayalı yönetimi ile yaklaşık 10 yıl içerisinde kırsal ve mahrum bölgelerin sorunlarının büyük bir bölümünü halletmeyi başardı. Bu alandaki bir başka başarılı örnek de Akademik Cihat hareketi idi. Bu hareket sayesinde de İran'ın sanayi ve teknoloji alanındaki ihtiyaçlarının büyük bir bölümü giderildi. 

İşte bu tür başarılı deneyimlerin ekonomik alanlarda da yaşanma isteği ve halkın ekonomi alanında da başarılı performans göstermesi isteği İran'da yerli bir ekonomik gelişme modelinin uygulanması zaruretini ortaya çıkardı. 

Direniş ekonomisinin diğer ülkelerde görülen ekonomik gelişme modelleri ile bir başka farkı da ekonomik faaliyetlerin bu modelde manevi saikli olmasıdır. Bilindiği üzere günümüzde ekonomik faaliyetlerin yaygın saiki ve etkeni, kişisel çıkarcılık ve karcılıktır. Ancak direniş ekonomisinde manevi ve dini saikler de kişileri ekonomik faaliyetlere yönlendirmektedir. 

Yüzyıllardır İran halkı İslami inançlar ve inanışlar ile eğitilmiş ve yaşamıştır. İslam kültüründe iş ve çalışma, Allah yolunda mücahede etmek mahiyeti taşıyarak değerli ve kutsal sayılmıştır. Birçok İslami rivayet ve Kuran-ı Kerim ayetlerine göre çalışmak, en iyi ibadetlerden sayılırken Müslümanların uhrevi saadetine yol açan izzet ve büyüklük, iman, aklın tamamlanması ve kemale ermenin göstergesi olarak gösterilmiştir. 

Direniş ekonomisi de toplumun bireyleri arasında motivasyonu arttırarak toplumun ekonomik hareketini adalete doğru yönlendirerek maddi kalkınmayı sağlamak ve maneviyatı arttırmak istiyor. 

Direniş Ekonomisinin belli başlı siyasetlerinden biri de iç kapasitelere ve yerli imkanlara önem vermesidir. Direniş Ekonomisi dışa bağımlılıkların azalmasına ve iç üretime dayanmaya vurgu yapmaktadır. 

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin dediği gibi İran'ın yerli bir ekonomik gelişme modelini uygulamaktan hedefi " dışa dönük iç kapasitelere dayalı bir ekonominin" oluşturulmasıdır. Bu da iç üretici ve işletmecilerin bir taraftan toplumun ihtiyaçlarını ve hizmetlerini karşılaması ve diğer yandan da dış piyasalara odaklanarak kaliteli malları ile üretimlerini küreselleştirmeleri demektir. 

Zaten bir ülkenin gelişmesi için olmazsa olmazlardan biri de ihracattır. Günümüzde sağlam ve geniş ekonomik ilişkiler, aktif ve gelişmekte olan bir ekonominin zaruri özelliklerindendir. Yüksek ihracat oranı ve gerektiği düzeyde ithalat, ekonomik bir gücün başarılı olmasının kilit noktalarından sayılır. Bu yüzden Direniş ekonomisinden güdülen asıl amaç, üretimin artması, stratejik dışa bağımlılıkların azaltılması ve de diğer ülkeler ile ticari alışverişlerin ve ilişkilerin geliştirilmesidir. 

Küresel ekonomi ve siyaset literatüründe " iç üretim gücü " kavramı ile araştırma yaparsanız küresel aktörleri ekonomik bir güce dönüştüren en önemli ve temel özelliklerden birinin de iç üretim olduğunu görürsünüz. 

Cambridge Üniversitesi hocalarından, siyasi iktisat uzmanlarından  Ha-Joon Chang, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerin ekonomik gelişmesi ve kalkınmasının iç üretimden kaynaklandığına değinerek bir yandan da rakiplerin  iç üretimini zayıflatmasını küresel ekonomik çatışmaların odağında yer aldığına vurgu yapmaktadır. Chang 2002'de yayımladığı kitabında bu hususta şöyle diyor: "Tüm sanayileşmiş gelişmiş ülkeler, zenginleşmek ve kalkınmak için iç üretimi desteklemek siyasetini izlemiş ve buna karşın rakiplerinin iç üretimini zayıflatmaya çalışmışlardır. "

Üretimin gelişmesi ve arttırılması İran'ın yerli ekonomik gelişme modelinde yani direniş ekonomisinde eksen bir role sahip olmuştur. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin üretimin gelişmesinin ülkenin ekonomik gelişmesindeki rolüne, konuşmalarında ve yılları adlandırmasında verdiği önem ise bunu gözler önüne sermiştir. 

Aslında üretim, birçok ürün ve kazanımı kapsamaktadır. Tarımsal ve hayvansal ürünlerin, mühendislik hizmetlerinin, tıbbi teçhizat ve ilaçların, bilim ve teknoloji ve yazılım ve saire gibi ürünlerin arttırılması bu kazanımlardan sayılır. İşte üretim alanındaki bu kazanımlar ve artışlar, milli iktidar ve zenginliğin üretilmesine yol açacaktır. 

Üretimi geliştirmenin yollarından biri de icatlara ve yaratıcılıklara fırsat verilmesidir. Direniş Ekonomisinde bilgi tabanlı şirketlere verilen önem, bu şirketlere yapılan yatırımlar ve de mucitler ve yaratıcıların maddi manevi desteklenmesi esas stratejilerden biridir. Sanayileşmiş ülkelerin bile bu alanda bekalarını sağlamak için her gün hatta her saat yeni icatlara ve yaratıcılıklara fırsat aradığı bir sırada bilgi tabanlı şirketler İran'ın ekonomik gelişmesindeki büyük rolü inkar edilmezdir.