İslam İnkılabının İkinci Adımı-19
Bu bölümde İslam İnkılabının zafer parolalarından, bekasının temel nedenlerinden olan halktan görülen destek faktörünü ele alacağız.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiride İran milletinin büyük zaferi ve inkılabı ile ilgili şöyle buyurmuşlardır: "Özgürlük ve bağımsızlık için savaşanlar, bunların kıymetini bilir. İran milleti de kırk senelik cihadı ile bu kesimdendir. İslami İran'ın mevcut özgürlüğü ve bağımsızlığı, çoğu gençlerden oluşan ancak insanlığın yüce mertebelerinde yer alan binlerce yüce, cesur ve fedakar insanın kanı pahasına elde edilen kazanımdır. "
Halkın, bir devletin veya yönetimin temellerinin kuvvetlendirilmesi veya zayıflatılmasındaki rolü inkar edilemezdir. Halkın ülkenin farklı alanlarındaki aktif varlığı bir yönetim sisteminin bekasına ve güçlenmesine yol açar. İşte İran İslam Cumhuriyeti de varlık bulduğu ilk andan beri bu nimetten yararlanmaktadır. Aslında İran İslam Cumhuriyeti'nin zafere kavuşmasının önemli nedenlerinden biri de halkın bu devrim sürecindeki geniş çaplı tutarlı varlığı idi. Bu yüzdendir ki kırk yılı aşkın bir süredir tüm zorluklar ve sorunlara rağmen İran milleti bu devrimi koruyabilmiştir.
İslam İnkılabı Rehberi bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "İslam İnkılabı, yüz karası saltanata dayalı despot bir rejimi, halka ve demokrasiye dayalı bir yönetime dönüştürüp çok yönlü ve gerçek gelişmenin özü olan milli irade özelliğini ülke yönetiminin odağına taşıdı. Böyle bir ortamda gençler, olayların asıl yöneticisi olan yönetim arenasına ayak bastılar. .."
Başka bir ifade ile despot Pehlevi rejiminde, özgürlüğe sahip olmayan insanlar ülke yönetiminde de bir paya sahip değillerdir. Ancak İran İslam İnkılabının gerçekleşmesi ile İran milleti artık özgürce ülke yönetimindeki yerlerini alırken kendi geleceklerini de kendi elleri ile çizmeye başladılar.
İran İslam Cumhuriyeti'nde halkın yasalar çerçevesindeki ifade ve davranış özgürlükleri garanti altına alınmıştır. İslam İnkılabı Rehberi ise özgürlüğü, bağımsızlığın yanı sıra halkın iki vazgeçilmez hakkı olarak belirleyip İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Milli bağımsızlık milletin ve devletin küresel sultacıların zorbalıklarından ve dayatmalarından kurtulması demektir. Toplumsal özgürlük ise tüm toplum bireylerinin karar alma, hayata geçirme ve düşünme haklarına sahip olma anlamına gelir. Bunların her ikisi de İlahi bir atiyedir. Bunların hiçbiri devletlerin halka hibe ettiği bir şey değildir. Devletler bu hakları temin etmekle görevlidirler. "
Burada dikkat çekici nokta ise İslam İnkılabı Rehberi'nin özgürlüğü ve bağımsızlığı Allah tarafından verilen bir nimet olarak tanımlaması ve devletlerin bu hakları temin etmekle halkı kendilerine borçlu saymamaları gerektiğidir. Buna göre devletler bu alandaki görevlerini yerine getirmezlerse sorumludurlar.
İslam Cumhuriyeti nizamı ise son kırk yılda hep İran milletinin özgürlüklerinin savunucusu konumunda olmuştur. Pehlevi döneminde despotluk, baskı ve bastırılma tadını tadan İran milleti ise ülkenin yönetimi ve gelişmesindeki özgürlüklerinden tam olarak yaralanmaktadır.
İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde bu hususta şöyle okuyoruz: " Özgürlük ve bağımsızlık için savaşanlar, bunların kıymetini bilir. İran milleti de kırk senelik cihadı ile bu kesimdendir. İslami İran'ın mevcut özgürlüğü ve bağımsızlığı, çoğu gençlerden oluşan ancak insanlığın yüce mertebelerinde yer alan binlerce yüce, cesur ve fedakar insanın kanı pahasına elde edilen kazanımdır. "
İran İslam Cumhuriyeti'nde özgürlük ve demokrasi dini demokrasi çerçevesinde tanımlanmıştır. Bu yönetim sistemi, asil İslami öğretilerden kaynaklanan bir sistemdir. Böyle bir sistemde halkın oyu ve görüşü yönetimin temelini oluşturur. İşte bu halktan kaynaklanan güç, ülkenin yönetilmesi için gereken kuvveti temin etmektedir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle buyurmuşlardır: " İslami sistemde, halkın oyu, istekleri ve duyguları asıl etkendir. İslami sistem halkın oyu ve isteği olmadan gerçekleşemez. "
İslam İnkılabı Rehberi ayrıca dini demokrasiyi şu şekilde açıklamışlardır: "Dini demokrasi İslami sistemin özünde bulunan ortak bir gerçektir. Çünkü bir sistem dine dayalı olarak yürütülmek istense zaten halk olmadan yapılamaz. Buna ilaveten din olmadan gerçek bir demokratik yönetimden söz etmek de mümkün değildir..."
Dini demokraside halkın özgürlükleri Batı demokrasisinde olduğu gibi güç ve servet odakları etkisi altında kalan hükümetler tarafından değil ilahi öğretiler çerçevesinde belirlenir.
Şimdi de İran İslam Cumhuriyeti'nde insanlar, ülke yönetimi konusunda yetkilileri ve performanslarını eleştirmekte de ifade özgürlüğü hakkına sahiptirler. Bu çerçevede farklı partiler ve siyasi hareketler farklı görüşlerini halka iletip bu çerçevede yazılı, sesli ve görüntülü medya araçları da ülkenin durumu ile ilgili halkı bilgilendirmeye çalışıyorlar.
Bilindiği üzere toplanmalar ve gösteriler de bir siyasetin onaylanması veya eleştirilmesi ve reddedilmesi için gerçekleştirilen stratejilerden biridir. Ancak halkın ülke yönetimindeki görüşlerini bildirmesinin en önemli ve en etkin yolu özgür seçimler ve referandumlardır. Bu çerçevede İslam İnkılabı zaferinden günümüze dek dini demokrasi kuralları bağlamında bu tür özgür seçimler düzenlenmiştir.
İran İslam Cumhuriyeti Anayasasının 6'ıncı maddesinde ise bu konuya şöyle açılık getirilmiştir: " İran İslam Cumhuriyeti'nde ülke yönetimi cumhurbaşkanı, millet meclisleri, konsey üyeleri ve benzeri gibi alanlardaki seçimlerdeki kamu oylamalarına dayandırılarak yapılmalıdır."
İran milleti İslam İnkılabı zaferinden iki aydan az süre geçmesine rağmen Şubat 1979'da ilk kez oy sandıklarına akın ederek istedikleri yönetim şeklini seçtiler. Bu referandumda oy kullananların yüzde 98'den fazlası İslam Cumhuriyeti'ni seçtiler. Bunun ardından ise İranlılar iki kez de Anayasa ve düzeltmeleri için referanduma katılıp bu oylamalarda da olumlu oy kullandılar. Ayrıca İran milleti son kırk yılda cumhurbaşkanı, İslami Şura Meclisi temsilcileri ve şehir konseyi üyelerini seçmek için toplam 33 kez sandıklara oy atmışlardır.
Bunun yanı sıra İslam İnkılabı Rehberi'nin seçimi için toplanan uzmanlar Meclisi üyeleri de bu üyeler arasından seçilir ve böylece Rehber de Anayasa'da öngörülen şartlar çerçevesinde seçilmiş olur. Uzmanlar Meclisi ise Rehber'i denetleme görevi de yapmaktadır. Bir diğer taraftan ise yetkililerin toplumun özel bir kesiminden seçilen Pehlevi saltanatına karşın İran İslam Cumhuriyeti'nde gereken koşullara sahip olan halkın her kesimi halkın oyları ile yönetimdeki sorumlulukları üstlenebilir.
Özgürlüklerden yararlanma niteliği ve niceliği ile ilgili önemli meselelerden biri de insanların özellikle de siyasi meseleler gibi farklı alanlardaki farkındalığı ve bilgisidir. İnsanlar siyasi meselelerde bilgi sahibi olup bu husustaki önemin farkına varınca ülkelerinin çıkarlarını doğru şekilde anlayabilirler. Böylece oylarını en iyi şekilde kullanmış olacaklar.
İslam İnkılabının zaferi ardından ise İran halkının ister iç ister dış siyasetteki siyasi meselelere yönelik farkındalığı da artmış oldu. O dönemden itibaren halk da ülkeler, devrimler ve düşmanlarının gerçek mahiyetini daha iyi anlamaya başladılar.
İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde bu hususta şöyle okumaktayız: "İslam İnkılabı, halk bireylerinin siyasi görüş açılarını ve onların uluslararası meselelere yönelik fikirlerini müthiş derecede geliştirdi. Onların Batı'nın özellikle de Amerika'nın cinayetleri, Filistin meselesi ve onlara yapılan tarihi zulüm, zorba ve kabadayı güçlerin milletlerin içişlerine karışması, savaş çıkarmaları, yaptığı habasetler vb. uluslararası meselelere yönelik siyasi görüşleri geliştirildi. Böylece siyasi anlayış, halk arasında ülkenin her yerine her alanda yaygınlaştı. Artık sözü edilen meseleler gençler ve çocuklar için bile anlaşılır hale geldi. "
İşte İslam İnkılabı Rehberi'nin değindiği gibi İran milletinin bu yüksek siyasi anlayışı şimdiye kadar İslam İnkılabı düşmanlarının komplolarını özellikle de Amerika'nın kurduğu tezgahları suya düşürmüştür.
İslam İnkılabının Müslüman İran milletine verdiği hediyelerden biri de İslam dinin uygulanması ve yaygınlaştırılmasındaki özgürlüktür. Pehlevi Rejimi Batı medeniyeti ve kültürünün propagandasını yapıp dini aktivistler ve ulemaya karşı çıkarak toplumu ilahi kültür ve İslam'ın kurtarıcı öğretilerinden uzaklaştırmak istiyordu. Ancak yüce İslami öğretiler İranlılar tarafından sıkıca tutulmasından dolayı bu din karşıtı siyasetler halkın Pehlevi Rejimine karşı çıkması ve İslam İnkılabının başlamasına neden oldu.
İran halkının İslami bir düzeni ve sistemi seçmesi ise bu halkın yasaların ve İslami değerlerin hüküm sürmesini istediklerini gösteriyor. İslam Cumhuriyeti de bu alanda şimdiye kadar ilgi çekici faaliyetlerde bulunmuş ve ahlak ve maneviyatın yaygınlaşması yolunda çalışmıştır.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde şöyle buyurmuşlardır: "İslam Cumhuriyeti'ndeki dini ve ahlaki yaklaşım özellikle de gençlerin yetenekli ve nurlu gönüllerini cezbedip ortamın dine ve ahlaka doğru yönelmesine neden oldu. "
İslam İnkılabı Rehberi camilerin ve dini toplanmaların, dini konuşmaların, Kur'an ve dua okumaların, itikaf merasimlerinin artması ayrıca namaz, oruç ve hac gibi ibadi fiillerin niceliğinin geliştirilmesinin, toplumda dini ve manevi öğretilerin yaygınlaştırılması ve etkisinin artmasının göstergeleri olduklarına da değindi.
İslam İnkılabı Rehberi, İran İslam Cumhuriyeti'nin halka verdiği hizmetlerin sonucunu kısa bir şekilde şöyle anlatmaktadırlar: "Kırk yıllık çabalarımızın sonucu şimdi gözlerimizin önündedir. Bağımsız, özgür, güçlü, izzetli, dindar, bilimde ilerlemiş, değerli tecrübelere sahip, emin ve ümitvar, bölgede etkin ve uluslararası meselelerde güçlü mantığa sahip bir millet ve ülke.