Ekim 08, 2019 22:04 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Batı Asya bölgesinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

İsrail’de parlamento seçimleri ve Netanyahu’nun yeniden yeni kabineyi kurmakla görevlendirilmesi,

Muhammed bin Salman’ın Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumluluğunu üstlenmesi,

Beyrut’ta yeni ufuk konferansı,

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin S. Arabistan ziyareti,

Geçen hafta Batı Asya bölgesinin önemli bazı gelişmeleriydi

Geçen hafta işgal altındaki Filistin’de ikinci kez erken seçim düzenlendi. Siyonist rejim merkezi seçim komisyonu 22. Parlamento seçim sonuçlarını açıkladı. Açıklamada Benny Gantz liderliğindeki mavi beyaz ittifakı 33 sandalye kazanarak seçimleri birinci sırada tamamladı. Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisi ise 32 sandalye kazandı

Mavi beyaz ittifakı ve Likud partisinden sonra Arap ortak listesi 13 sandalye, Şas partisi 9 sandalye, Avigdor Liberman liderliğindeki İsrail bizim evimiz partisi ve Yahudat Haturah partileri 8’er sandalye, sağcı partilerin ittifakı Sağa Doğru 7 sandalye, İş partisi 6 sandalye ve demokratik cephe partisi 5 sandalye kazandılar

Bu seçimlerde Netanyahu’nun başını çektiği sağ kanat toplam 55 sandalye ve Arap ortak listesinin desteğini alan mavi beyaz ittifakı da toplam 57 sandalye kazanmıştı. Ancak Arap ortak listesinde yer alan ve listenin kazandığı 13 sandalyeden 3’ünü elde eden Beled partisi Benny Gantz’ın başbakanlığına destek vermeyeceğini ilan etti. Böylece Benny Gantz’ın başbakanlığına destek veren sandalye sayısı 54’e geriledi, oysa Netanyahu 55 parlamenterin desteğini elde etmişti.

Netanyahu erken seçimlerde yenilgiyi kabul eder etmez hemen mavi beyaz ittifakının lideri Benny Gantz’a koalisyon kabinesi kurma önerisini götürdü, ancak Benny Gantz Netanyahu’nun koalisyon hükümeti kurma önerisini kesin bir şekilde reddetti. Gantz, Netanyahu’nun dört fesat dosyası bulunduğunu ve mavi beyaz ittifakı lideri ciddi suçlamalara maruz kalan bir parti ile ortak kabine kurmayacağını vurguladı.

Ancak Arap ortak listesinde yer alan Beled partisi Gantz’ın başbakanlığına destek vermeyeceğini açıklayınca, siyonist parlamentoda sağ kanadın toplam sandalye sayısı 55’e ulaştı. Bu durumda Netanyahu bir kez daha İsrail Cumhurbaşkanı tarafından yeni kabineyi kurmakla görevlendirildi.

Fransa haber ajansı bu konuda yayımladığı raporda şöyle yazdı:

Siyonist rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu bu rejimde siyasi çıkmazdan çıkmak üzere imkansız görevine başlayarak yeni koalisyon hükümetini kurma sürecini başlattı ve şimdi 28 günlük fırsatında İsrail parlamentosunda 6 parlamenterin daha desteğini kazanarak yeni kabineyi kurmak için gerekli olan 61 oya ulaşması gerekiyor.

Şimdi Netanyahu’nun yeni kabineyi kurmak için üç seçeneği bulunuyor. Birincisi, Netanyahu İsrail bizim evimiz adlı sağcı partinin lideri Avigdor Liberman’ın desteğini kazanması gerekiyor. Bu parti 17 Eylül seçimlerinde 8 sandalye kazandı, ancak Liberman Netanyahu ile koalisyona girmeyeceğini açıkladı. Bazı kaynaklar, Netanyahu kabineyi kurmakta başarısız olmayı önlemek için Liberman’a iki yıl başbakanlık müsteşarılığı ve gelecek iki yıldan da başbakanlık koltuğunu önereceğini belirtti. Ancak Liberman bu öneriyi reddettiği belirtildi.

Netanyahu’nun ikinci seçeneği, milli vahdet kabinesi kurmak üzere Benny Gantz’ı ikna etmektir. Ancak Gantz’a göre milli vahdet kabinesi kaçınılmaz olarak Netanyahu’nun Başbakan olması anlamına geliyor. Oysa Netanyahu’nun tüm amacı fesat dosyalarında başbakanın dokunulmazlığından yararlanmaktır. Bu yüzden Gantz’ın kendisinden başka birinin Başbakan olacağı bir kabineye katılmayacağı anlaşılıyor.

Netanyahu’nun üçüncü seçeneği ise mavi beyaz ittifakında çatlak oluşturmak ve bu ittifakta yer alan bazı grupların desteğini kazanmaktır. Zari Netanyahu kabineyi kurabilmek için 61 oya ihtiyacı bulunuyor. Oysa hali hazırda en çok 55 parlamenterin desteğini kazanmış bulunuyor.

Eğer Netanyahu 14 gün uzatılması da mümkün olan 28 günlük sürede yeni kabineyi kuramazsa, siyonist rejim Cumhurbaşkanı bu görevi Benny Gantz’a vererek yeni kabineyi kurmasını isteyebilir. Bu konu Gantz’ın da beklentisidir.

Öte yandan Netanyahu yeni kabineyi kurmakta başarısız olduğu takdirde bu kez parlamentoyu feshettirerek üçüncü kez erken seçime gidebilir. Üçüncü erken seçim ise en azından Netanyahu’ya kabinenin başı olarak bir kaç ay daha faaliyetini sürdürme fırsatı sağlayacak ve belki de bu süre içerisinde kendisinin ve eşinin fesat dosyalarını sonuçlandırabilecek ve hapse atılma korkusundan kurtularak iktidarı bırakabilecektir.

Ancak bu durum bile İsrail rejiminin ciddi siyasi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ve hatta Netanyahu kabineyi kurmayı başardığı takdirde kurulan kabinenin çok kırılgan olacağını gösteriyor.

Geçen hafta S. Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman Cemal Kaşıkçı cinayetinin üzerinden bir buçuk yıl geçtiği bir sırada ilk kez Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumluluğunu üstlendi.

Amerika’nın PBS kanalına konuşan Suud rejiminin veliaht prensi Muhammed bin Salman, İstanbul başkonsolosluğunda infaz edilen muhalif gazeteci yazar Cemal Kaşıkçı cinayetinden kendisi  sorumlu olduğunu itiraf etti.

Muhammed bin Salman, Kaşıkçı cinayeti işlendiği sırada kendisi S. Arabistan’ı yönettiğini ve bu yüzden bu cinayetin sorumluluğu da kendisine yöneltilebileceğini kaydetti.

Bundan önce Muhammed bin Salman bu cinayetin hakkında asla konuşmamıştı, fakat CIA ve bazı Batılı ülkelerin istihbarat servisleri bu cinayet Muhammed bin Salman’ın talimatı üzerine gerçekleştiğini belirtmişti.

Gerçi Muhammed bin Salman bu cinayette doğrudan eli bulunduğunu reddetmeye çalıştı ve hatta Suud rejimini de bu cinayette aklamak istedi. Ancak gerçek şu ki Muhammed bin Salman medya ve kamuoyunun ağır baskıları sonucu bu cinayetin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldı.

Bu doğrultuda Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz bir açıklama yaparak, ABD ve AB bu cinayete karşı kesin tavır koymadıkları halde Suud rejimi bu cinayetten önemli bir ders öğrendiğini, bu ders ise onlar da cinayetleri konusunda hesap vermeleri gerektiğinden ibaret olduğunu belirtti.

Aslında Muhammed bin Salman’ın bu hareketi ne kendisini ve ne de Suud rejimini bu cinayette aklayabilir, zira BM özel raportörü Enis Kalamar bir süre önce yaptığı açıklamada, Cemal Kaşıkçı cinayetinde başta Muhammed bin Salman olmak üzere Suud rejiminin üst düzey yetkililerinin eli bulunduğunu ortaya koyan kesin belgeleri elde ettiklerini kaydetti.

Bilindiği üzere S. Arabistanlı gazeteci yazar ve Washington Post gazetesinin yazarı Cemal Kaşıkçı  2 Ekim 2018’de idari işlemleri için Suud rejiminin İstanbul konsolosluğuna gitti, fakat bir daha bu binadan çıkmadı.

O sıralarda özel bir uçakla İstanbul’a gelen Suud güvenlik ve istihbarat güçleri Cemal Kaşıkçı’yı öldürerek doğradıkları ortaya çıktı.

Geçen hafta Batı Asya bölgesinin bir başka önemli gelişmesi, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un yeni ufuk adlı siyonizm karşıtı oturumun yedincisine ev sahipliği yapmasıydı.

Bu konferansa Salı günü ilk kez Beyrut’ta düzenlendi. Üç gün süren konferansa dünyanın dört yanından 40 kadar ırkçılık ve siyonizm karşıtı düşünür ve kanaat önderi “hakikat ve barışa ulaşmak, sorunlar ve fırsatlar” başlığı altında bir araya geldi.

Yeni ufuk konferansları İran İslam Cumhuriyeti’nin ırkçılık ve siyonizmle mücadele doğrultusunda düzenlediği konferanslarından biridir. Bu konferansa çeşitli ülkelerden siyasi, askeri, güvenlik ve kültürel şahsiyetler katılıyor.

Yedinci yeni ufuk konferansa, Amerikalı yetkililer panik ve dehşet yaratmak ve tehditler savurmakla çeşitli ülkelerin düşünürlerinin bu konferansa katılmalarını engellemeye çalışmasına rağmen düzenlendi. Amerikalıların bu tutumu özellikle geçen seneden bu yana şiddet kazandı. Konu hakkında açıklama yapan yeni ufuk konferansı sekreteri Nadır Talebzade şöyle dedi:

FBI ajanları bizzat yeni ufuk konuklarının evine giderek onları bu yıl konferansa katıldıkları takdirde bir milyon dolar para cezası ve 20 yıl hapis cezasına çarptırılacakları tehdidinde bulundular. Bu despot taktik hatta geçmiş yıllarda düzenlenen konferanslara sadece bir kere katılan ırkçılık karşıtı üniversite hocası Vernelia Rendal’ı bile tehdit etme noktasına kadar ilerledi. Bu yüzden bu yıl Amerika’dan davet edilen bazı konuşmacılar Amerikan istihbaratı ve güvenlik kurumlarının tehditleri yüzünden konferansa katılamadılar ve sadece skype aracılığı ile konferansa katılarak görüşlerini görüntüleri ile beyan ettiler.

Öte yandan yeni ufuk konferansına katılan katılımcılar evvela Amerika devleti askeri gücünü kullanarak dünyaya musallat olamadığını ve bu yüzden yaptırım ve dolar silahlarına sarıldığını, ikincisi de günümüzde askeri hesapların direniş ekseni sayesinde bozulduğunu ve Amerika artık kolay kolay başka ülkelere musallat olamayacağını vurguladılar

Geçen hafta Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi Çarşamba günü S. Arabistan’a giderek Suud kralı Salman’la görüştü. Bu görüşme Batı Asya bölgesinde önemli gelişmelerden biriydi.

S. Arabistan haber ajansı Irak Başbakanı ve Suud kralı başta Aramco petrol tesislerine düzenlenen operasyon başta olmak üzere bölgede önemli gelişmeleri masaya yatırdıklarını duyurdu.

Bu arada Irak parlamentosunda Fetih ittifakı milletvekili Misak Hamedi, Başbakan Abdulmehdi Riyad yönetiminin Yemen krizini çözümlemek üzere talepte bulunması üzerine S. Arabistan’a gittiğini belirtti. Hamedi, S. Arabistan ara buluculuk talebini hiç bir ülkeye açıkça vermediğini, Suud elebaşıları Yemen savaşında hezimete uğradıklarını kabul etmek istemediklerini vurguladı.

Bilindiği üzere Yemen ordusu ve halk gücüne bağlı İHA birliği geçen hafta Cumartesi günü Suud rejiminin Yemen milletine karşı işlediği cinayetlere tepki olarak 10 adet yerli İHA’sı ile S. Arabistan’ın Aramco petrol firmasına ait olan Bukayk ve Hurays rafinerilerine operasyon düzenledi. Operasyon sırasında Suud rejimi ağır iktisadi hasara uğradı ve petrol üretimi yüzde 50 kadar geriledi.

Bu operasyonun ardından Yemen siyasi yüksek konseyi Başkanı Mehdi Maşat 20 Eylül Cuma günü bir açıklama yaparak S. Arabistan’a İHA ve füze operasyonları şartlı olarak durduracaklarını ve böylece Suud elebaşılığındaki saldırgan ittifakın bu uygulamaya olumlu cevap vermesini umduklarını belirtmişti.

Görünen o ki Irak Başbakanı Abdulmehdi ile Suud kralı Salman arasında gerçekleşen görüşmede de bu konu gündeme geldi. Bu ziyaretten iki gün sonra Amerika’da yayımlanan Wall Street Journal gazetesi Suud rejimi savaşı durdurma önerisini kısmen kabul ettiğini yazdı.