İran’ı gezelim, görelim - 17
Geçen bölümde İsfahan kentini gezerken, bu kentin bazı değerli tarihî eserleriyle tanıştık.
Öte yandan İsfahan çarşısı İran’ın en görülmeye değer tarihî çarşılarından biri olduğundan, bugün İsfahan seyahatimizin devamında ilkin Kayseriye adı ile bilinen İsfahan çarşısını gezmeye karar verdik.
Kayseriye çarşısı tipik mimarisi ve içinde barındırdığı çeşitli mimari özellikleriyle yerli yabancı bir çok mimarın ilgi odağındadır.
Şimdi gelin birlikte bu çarşıyı gezelim.
İsfahan kentinde çeşitli dönemlerde başkent olması ve yine İran’ın iktisadi ana güzergahı üzerinde yer alması ve büyük ticaretlerin merkezi olması itibarıyla bir çok çarşı inşa edilmiştir, ki bu çarşıların en ünlülerinden biri de, Kayseriye çarşısıdır.
Kayseriye çarşısı, Safevi döneminde İran’ın en büyük çarşılarından biriydi, öyle ki hatta bazı yabancı ticari firmaların bile bu çarşıda mağazaları veya temsilcilikleri vardı. Hali hazırda İsfahan eyaletinin en büyük el sanatları ürünleri çarşısı olan Kayseriye çarşısı, kameri 1029 ve miladi 1620 yılında İmam Humeyni –ks– meydanının kuzeyinde inşa edildi. Bu çarşı İranlı Nasır Hüsrev Kubadiani ve Fransız Jan Şarden gibi ünlü seyyahlarca seyahatnamelerinde anlatılmıştır. İsfahan kentinde on yıldan fazla bir süre ikamet eden Şarden, Kayseriye çarşısını anlatmaya, çarşının giriş bölümü ile başlıyor ve şöyle diyor:
İsfahan’ın büyük çarşısı Nakş-i Cihan meydanının kuzeyinde bulunur ve fayans işlemeli muhteşem bir girişi vardır. Bu girişin iki tarafında iki geniş ve taşla döşenmiş rampa vardır ve bu rampaların üzerinde mücevher satıcıları tezgahını kurar ve türlü nadide mücevherlerini ve altından süs eşyalarını ve sikkelerini satar.
Şarden çarşının içini da şöyle anlatıyor: Kayseriye’nin girişinden, İsfahan’ın en büyük ve en ihtişamlı çarşısına giriyoruz, ki burası da pahalı kumaşların satıldığı yerdir ve ortasında nakışlı bir kubbe yer alır.
Bu seyyah meydanın etrafında sahaflar çarşısı, sandıkçılar çarşısı, semerciler çarşısı, kunduracılar çarşısı, demirciler çarşısı ve çeşitl kervansaraylardan da söz ediyor.
İsfahan çarşısı İran’ın ve hatta İslam dünyasının en büyük ve en ilginç çarşılarından biri sayılır. İran kentleri arasında İsfahan çarşısı kadar ihtişamlı çarşısı olan kentlere az rastlanır. Bu çarşının İmam Humeyni –ks– meydanından bir girişi bulunur, ki bu kapı aslında bir nevi Safevi döneminin İsfahan kentini, Selçuklu dönemindeki kentle birleştirir.
İsfahan çarşısının uzantısı da ulu camiye kadar yayılır. Nizam-ul Mülk kubbesi ve ulu caminin yakınında bulunması yüzünden çarşıya Nizamiye veya Nizam-ul Mülki çarşısı da denirdi.
İsfahan çarşısı İran’ın merkezî yörelerindeki kentlerin çoğunda olduğu gibi kapalı çarşıdır ve içinden geçen yolun iki tarafında mağazalar yer alır ve çatıları da güzel ve yüksek kubbelerle kaplıdır.
Kayseriye çarşısının iç aydınlatma ve havalandırma sistemi, kubbe şeklindeki çatılarda açılan pencerelerden oluşur. Bu pençerelerden içeri süzülen güneş ışınları çarşının içini aydınlatır.
Kayseriye çarşısı çeşitli bölümlerden oluşur ve her bölümde belli bir ürün satılır. İsfahan’ın Kayseriye çarşısı geniş ve yüksek bir çarşı sayılır ve iki katta ve 4 ile 8 metre eninde inşa edilmiştir. Eskiden bu çarşıda çeşitli kumaşlar satılırdı, ancak günümüzde daha çok İsfahan yöresinin el sanatları ürünlerinin pazarlandığı bir çarşıya dönüşmüştür.
Kayseriye çarşısı da diğer benzer çarşılar gibi kuyumcular çarşısı, bakırcılar çarşısı, kunduracılar çarşısı gibi çeşitli bölümlerden oluşur. Bu adlandırma, çarşının her bölümünde yapılan ticarete göredir.
İsfahan’ın güzel Kayseriye çarşısı da İran’ın diğer çarşıları gibi halkın artan ihtiyacına göre genişlemiş ve çevresine küçük çarşılar ve Pazar alanları eklenmiştir. Bu alanların her birinde belli bir ticaret yürütülür. Sonuçta Kayseriye çarşısı bu eklemeler ve kapalı alanlar ve kervansaraylar sayesinde özel bir yapıya kavuşmuştur. İktisadi ve ticari faaliyetlerin yürütüldüğü bu alanların yanında camiler, dini medreseler, türbeler gibi kutsal mekanlar ve yine hamam, kervansaray ve kahvehaneler gibi umumi mekanlar de yer alır. Buna göre çarşı adeta mükemmel bir kompleks gibi çeşitli iktisadi, sosyal, siyasi, kültürel ve dinî alanlarda hizmet sunar ve halkın ihtiyaçlarını karşılar.
Günümüzde Kayseriye çarşısı bazı bölümlerini korumakla beraber büyük değişikliklere uğramış ve çarşıda yürütülen ticaretin önemli bir bölümü çarşının dışındaki mağazalara taşınmıştır. Gerçi İsfahan kentinin ana caddelerinde büyük alış veriş merkezleri ve büyük pasajlar halkın çeşitli gereksinimlerini rahatlıkla karşılayabilmekte, fakat Kayseriye çarşısı Safevi döneminin değerli bir mirası olarak ayrı bir cazibesi bulunur ve her gün yüzlerce turist çarşının içini gezer ve İsfahan kentinden hatıra olarak bazı el sanatları ürünlerini satın alır.
Bu arada İsfahan çarşıları sadece Kayseriye çarşısı ile sınırlı olmadığı ve kendin çeşitli semtlerinde başka çarşıların da bulunduğu ve her birinin ayrı bir güzelliği söz konusu olduğu belirtilmelidir. Örneğin İsfahan’ın Hüner çarşısı kentin diğer tarihî cazibesi Çarbağ medresesinin kuzeyinde yer alır. Bu tarihî eseri ise Çarbağ caddesi ile birlikte gezeceğiz.
Değerli dostlar, Kayseriye çarşısını gezerken, burada İsfahan yöresinin ünlü es sanatları ürünleri sunulduğunu anlattık. Bu yüzden şimdi biraz da yörenin el sanatlarından söz etmeyi uygun bulduk.
Gerçekte İsfahan kentinin dünya çapında kazandığı ün, sadece kentin tarihî eserleri yüzünden değildir. Bugün İsfahan yöresi İran’ın en büyük el sanatları merkezlerinden biri olarak da ün yapmıştır. İsfahan yöresinin el sanatları asırlar boyu dünyada İran milletinin asil sanatlarını simgelemiştir. İsfahan yöresi ta eski zamanlardan beri güzel ve zarif sanatların beşiği olmuştur. Kentte bin yıl öncesinden günümüze dek geriye kalan tarihî eserlerde göze çarpan tuğla ve fayans ve alçı işlemeler ve kitabeler bu iddianın ispatıdır.
Aslında İsfahan adı kafalarda hemen fayans işleme, muarrak, minyatür resim, elle işlenmiş kumaşlar yani kalemkari sanatı ve metal üzerinde oyma ve yontma sanatı olan kalemzeni gibi sanatları canlandırır. Nitekim İsfahan kentini ziyaret eden ve kentin usta zanaatkarlarının el sanatı ürünlerinden bir iki örnek satın almayan yerli veya yabancı turistlere ender rastlanır.
İsfahan’ın en önemli el sanatlarına bakır ve diğer metallerin üzerinde oyma veya kalemzeni sanatı, kadife kumaş, halı, ahşap üzerinde yontma, deri üzerinde resim, seramik ve elle işlenen kumaşları yani kalemkari sanatını örnek vermek mümkün.
Şimdi gelin hep birlikte bakır üzerinde oyma sanatı olan kalemzeni sanatı ile kısaca tanışalım.
İran’da bakır üzerinde oyma sanatı olan kalemzeni sanatı derin maziye dayanır. Hahameneşi döneminden bu sanatla ilgili pek fazla eser geriye kalmamıştır. Fakat Sasaniler çağından İranlı usta kalemzenlerin altın ve gümüş tabaklar üzerinde sanatını sergilediği bir çok eser keşfedilmiştir. Bu eserler günümüzde Sent Petersburg’un Armitaj müzesinde saklanır.
İran’da İslam’dan sonraki dönemde de kalemzeni sanatı yaygındı ve bu dönemden de günümüze bronz ve başka metallerin üzerinde çok güzel kalemzeni örnekleri kalmıştır.
Kalemzeni sanatının zirveye ulaştığı dönem, Safeviler dönemidir. Bu dönemden geriye kalan eserler, dünyanın eşsiz şaheserleri sayılır.
Safevi döneminde yaşamış kalemzeni ustalarının elinde çelik adeta mum gibi yumuşak ve şekillenebilen özelliğe sahipti. Bu dönemde çelik üzerinde yapılan çalışmalar adeta göz kamaştırıcıdır. Bu dönemden geriye kalan bazı eserler Tahran’da İran milli müzesinde saklanır.
Yine İmam Humeyni –ks– camii ve Çarbağ medresesinin kapıları üzerinde bu sanattan çok güzel örnekler yer alır.
Kalemzeni ustlarının ürettiği çeşitli tepsiler, vazolar, şamdanlıklar, tabaklar vesaire ürünler İsfahan kentini ziyaret eden turistlerin en çok rağbet gösterdiği el sanatları ürünleridir. 015