Ocak 14, 2017 14:57 Europe/Istanbul

Geçen bölümde Tebriz’in bazı güzel tarihî eserleri ile tanışmıştık. Şimdi yine bu güzel kentin diğer bazı güzel mekanları ile tanışmak istiyoruz.

Müzeler geçmişlerden miras kalan eserleri tanıtmak için en önemli mekanlardan biri sayılırken, günümüz insanının kültürel yaşamında da önemli rol ifa eden bir gerçektir.

Doğa Azerbaycan eyaletini belki de sahip olduğu 14 çeşitli müzeleri ve bir çok özel ve küçük müzeleri yüzünden müzeler diyarı da adlandırabiliriz.

Tebriz kenti çeşitli dönemlerde beş kez İran’ın başkenti seçilmiş ve buna göre de tarihî eserler ve binalar ve müzeler bakımından zengin bir kent haline gelmiştir, öyle ki kentte bulunan eserlerin ve müzelerin her biri, İran diyarının gani tarihinin bir parçasının aynası sayılır.

İran’ın en büyük müzelerinden biri olan Azerbaycan müzesi, Tebriz’in merkezinde ve ünlü Kebud camiinin hemen yakınında bulunuyor.

Azerbaycan müzesi 1962 yılında üç bin metrekarelik bir alan üzerinde ve üç katta inşa edilerek hizmete girdi. Müze tarih öncesi, tarihî dönem ve İslamî dönem olmak üzere üç temel bölümden oluşuyor.

Image Caption

 

Azerbaycan müzesi içinde, milattan önce 5. milenyumdan çağımıza dek geçen süreye ait eserleri barındırarak, adeta İran’ın kuzeybatısında İran tarihi, kültürü ve sanatının canlı bir simgesine dönüşmüş bulunuyor.

Azerbaycan müzesinde bulunan en eski eserler milattan önce 5. milenyuma ait bazı çanak çömlekten eserlerdir. Yine tarih öncesine ait önemli eserlerin arasında, milattan önce 3. milenyuma ait olan ve üzerinde hayvanların ve bitkilerin resmi çizilen taşlar yer alıyor.

Müzenin tarihî döneme ait eserleri arasında, milattan önce 1. milenyumda yaşamış bir kadın ve bir erkeğin cenazelerinin kalıntıları bir vitrinde sergileniyor. Bu cenazeler 1999 yılında Kebud camii avlusunda bulundu.

Azerbaycan müzesinde yeni açılan bölümlerden biri, üzerinde yazıların veya resimlerin yer aldığı eski taşlardır. Bu bölümde çeşitli dönemlere ait olan mezar taşları dikkat çekiyor. Bu bölümde ayrıca taştan koç heykelleri, insan heykelleri ve üzerinde yazıların yazıldığı taştan kitabeler ve çeşitli heykeller de yer alıyor.

Azerbaycan müzesinin bir bölümü de, çeşitli dönemlere ait metal sikkeleri ziyaretçilerin ilgisine sunuyor.

Azerbaycan müzesinde çeşitli tarihî eserlerin yanı sıra, müzenin bir bölümü de çağdaş sanat eserlerine ayrılmış bulunuyor. Müzenin bu bölümünde çağdaş sanatçı Ahad Hüseyni’nin “Çağımızda insan” temalı büyük heykelleri yer alıyor. Tebrizli ünlü heykeltraşa göre, çağdaş insan savaş, yoksulluk ve adaletsiz gibi çeşitli afetlerle uğraşıyor.

Hali hazırda Azerbaycan müzesinde 11 bin kültürel tarihî eserin kayda alındığı, ancak müzenin içinde uygun alan yetersizliği yüzünden sadece 2300 eser sergilenebildiği anlaşılıyor.

Her halükarda Azerbaycan müzesi zengin bir hazine misali her yıl binlerce İranlı ve yabancı ziyaretçinin akınına uğruyor.

Image Caption

 

Tebriz’in eski semtlerini dolaşırken, birbirinin yanında dizilişleri itibarı ile oldukça güzel ve hoş bir doku yaratan ve ziyaretçilerin ilgisini çeken evlere rastlıyoruz. İran Kentleşme ve Mimari Yüksek Konseyi’nin Tebriz kentini, İran’ın 6 kültürel tarihî kenti arasında ilan etmesinin ardından bu kentte bulunan eski evlerin tespiti ve tanıtımı için büyük çaba harcandı. Bu binaların bazıları restore edilirken, bazıları da yeni faaliyetler için kullanılmaya başlandı. Örneğin Şerbetoğlu hanedanının evleri kültürevine ve Kadeki hanedanının evleri Sehend üniversitesinin mimari fakültesine dönüştürüldü.

Ancak bu evlerin arasında “Meşrute evi” tarihî bakımdan büyük önem arz ediyor. Gacarlar dönemine ait mimarisi ile bu eski bina, Tebriz çarşısının batısında yer alıyor ve günümüzde Tebriz Meşrute müzesi olarak kullanılıyor.

Aslında Azerbaycan diyarı ve özellikle Tebriz halkının bundan yüz yıl önce İran’da meşrute inkılabının zafere kavuşmasında önemli rol ifa etmesi yüzünden, bu inkılabın büyük liderlerinden geriye kalan eserleri ve belgeleri korumak ve yine meşrute inkılabında yaşanan olaylarla ilgili fotoğrafları ve diğer belgeleri toplamak amacıyla Meşrute evi gibi önemli bir mekanda bir müze açmak çok gerekli ve zaruri görünüyordu. Bu yüzden 1996 yılında İran tarihinin bu dönemine ait olan ve Azerbaycan müzesinde saklanan tüm eşyalar ve yine halkın ve meşrute inkılabının mücahitleri ve liderlerinin yakınlarının hediye ettiği eşyalar toplanarak Meşrute müzesine taşındı.

Meşrute müzesinin binası, Tebriz’in en güzel tarihî evlerinden biridir. Bu binanın ilk maliki Hac Mehdi Kuze Kenani’ydi. Bu bina, Tebriz halkının İran’ın dönem despot rejimine bağlı güçlere karşı sürdürdüğü ve meşrutecilerin zaferi ile sonuçlandığı 11 aylık savaşı sırasında özgürlükçülerin komuta ve operasyon merkeziydi.

1200 metrekarelik alanı ile bu bina 1975 yılında İran’ın milli eserler listesinde kayda alındı.

Meşrute müzesinde meşrute inkılabı sırasında verilen mücadele ile ilgili tüm eserler ve belgeler sergileniyor. Meşrute inkılabının liderlerinin özel eşyaları, çeşitli belgeler, fermanlar, özgürlükçülerin ve dönemin despot rejiminin yetkililerinin el yazmalarını içeren belgeler, meşrute döneminde özgürlükçü basın ve diğer bir çok eser bu müzede saklanıyor.

Her halükarda Meşrute müzesi o döneme ait eserleri ile İran’ın en değerli müzelerinden biri sayılır. Bu müze aynı zamanda İran’ın çağdaş tarihin eşsiz hazinesidir.

Değerli dostlar, şimdi Azerbaycan ve Meşrute müzelerini gezdikten sonra biraz da yorgunluk giderelim ve bunun için hep birlikte Tebriz’in ünlü eğlence mekanlarından biri olan İl Gölü’ne uğrayalım.

İl Gölü, Tebriz’in en önemli eğlence merkezlerinden biridir ve kentin büyümesi ile beraber artık kentin dokusunda yer almıştır. İl Gölü ortasında bir gölet büyüklüğünde büyük bir havuz bulunan çok güzel bir bahçeden oluşuyor. İl Gölü alanında yer alan bu gölet 5.5 hektarlık alanı ile iki bin metreküp su kapasitesine sahiptir. Bu gölet eskiden büyüklüğü yüzünden Şah Gölü olarak adlandırılmıştı, fakat İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra adı İl Gölü olarak değiştirildi.

Image Caption

 

Aslında İl Gölü, Safevi hanedanı iktidarın başına geçmeden önce Tebriz’in doğusunda yer alan bahçeleri sulamak amacıyla kullanılan en büyük su kaynağıydı. Safeviler döneminde göletin çevresine duvar örüldü ve Gacarlar döneminde de göletin çevresinde halkın geçebilmesi için caddeler inşa edildi ve caddelerin kenarlarına ekilen çeşitli ağaçlar bu alana ayrı bir güzellik kazandırdı.

Göletin ortasında inşa edilen İl Gölü köşkü ise aslında kral Yakub Ak Koyunlu iktidarı döneminde inşa edildi ve daha sonra Safeviler döneminde geliştirildi. Safevilerin şehzadelerinden Kahraman Mirza bu binayı tamamlayarak kraliyet ailesinin eğlence yerine dönüştürdü.

Son yıllarda ilk binanın yerine yeni bir bina inşa edildi ve şimdi bu yeni bina restoran olarak kullanılıyor.

Öte yandan bu eğlence mekanında yerli ve yabancı turistlerin ikamet etmesi ve bölgenin güzelliklerinden yararlanabilmesi için beş yıldızlı bir hotel de inşa edildi.