Nisan 23, 2016 11:31 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde seçkin sevinçlerden söz edeceğiz.

Hepimiz yaşamımızda mutluluk ve saadet arar ve onun peşinden gideriz. İnsan yaşamında neşe ve sevinç, huzur ve mutluluk duygusuna yol açan etkenlerden biridir. Gerçekte mutlu ve neşeli bir yaşama kavuşma yolları, bir çok kişinin taraftarı olduğu cazip ve güzel bir konudur.

Geçen bölümlerde kalıcı ve seçkin sevinçlere ulaşma yollarını irdeledik. Şimdi yine bu bağlamda diğer bazı yöntemlere değineceğiz.

Neşeli ve mutlu yaşamanın yollarından biri gülmektir. Gülmek hem neşelendiğimizin işareti ve hem bu duygunun dışa vuruşudur.

Araştırmalar gülmenin insanları neşelendirdiği gibi, sağlıklarını da güvence altında aldığını gösteriyor.

Gülmek insan vücudunun güvenlik sistemini geliştiriyor ve stres yaratan hormonların salgılarını azaltıyor ve böylece onların insan vücudunun güvenlik sistemini olumsuz etkilemesine mani oluyor.

Öte yandan güler ve tebessümlü yüzler toplumun psikolojik sağlığı üzerinde olumlu etkisi olduğundan İslam dininde müminlere sosyal ilişkilerinde, hatta içlerinden bir hüzün ve keder varsa bile, sürekli açık yüzlü ve tebessüm ederek başkalarının karşısına çıkmalarını tavsiye eder.

Gülmek ve tebessüm, kinleri yok eder ve insani ilişkileri güçlendirir. Güldüğümüz vakit her şey cismimiz ve ruhumuz lehine ilerliyor demektir.

Ancak gülmek, başkalarının kişiliği ile alay yüzünden olmadığı ve yerinde olduğu takdirde etkili olur. İslam dini müminlere gülmeyi tavsiye ederken, kahkaha atmaktan men eder. İslam dini müslümanlara aslar başkaları ile alay ederek gülmelerine müsaade etmez.

Açık yüz, iyi ahlak ve şayeste söz, herkesin benimsediği sıfatlardır ve başkalarından böyle davranmasını isteri. Bu özellikler insan için bitkinin güneşe olan ihtiyacı gibidir. Güneş bitkilere tap taze bir canlılık kazandırdığından, açık yüz, iyi ahlak ve hoş söz de bir nevi neşe ve mutluluk ve sağlık beraberinde getirir ve insanı genç ve dinç yapar.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim’de peygamberini (sav) iyi ahlakı için takdir etmiştir.

İmam Ali (sa) öfke ve sert davranışlarla beraber olan ahlakı bir nevi delilik saymakta ve Mümin ve ihlaslı kulları muaşeretlerde iyi ahlaka ve hoş sözler söylemeye davet etmektedir.

İmam Ali (sa) sahabe ile ilişkilerinde sürekle hoş söz söyler ve mizah eder ve bu yöntemin insanları kazanmakta etkili olduğunu beyan ederdi.

İmam Sadık (sa) da Müslümanların din kardeşlerine tebessüm etmeyi iyi ahlak olarak tanımlıyor ve şöyle diyor:

Alçak gönüllü ol, hoş söz söyle ve kardeşine açık yüzlü davran.

Görünüşümüzün düzgün olması, hoş koku ve temiz giysiler giymek, ruhumuzun letafeti ve inceliği üzerinde etkili olur ve neşe ve sevinç vesilesidir. Bu yüzden İslam tealiminde bu konulara vurgu yapılmıştır.

İslam peygamberi bizzat görünüşünün düzgün olmasına, hoş kokular sürmeye ve ter temiz giyinmeye özen gösterin biri olarak şöyle buyurur:

Elbiselerinizi temiz tutun, misvak kullanın ve tertemiz giyinin.

Kuşkusuz tertemiz giyinmek, hoş koku kullanmak ve uygun giysiler kullanmak, insanların ilişkilerini olumlu yönde etkiler ve insanda bir nevi neşe ve sevinç duygusu yaratır.

Neşeli ve mutlu yaşamanın bir başka yolu, sıla-i rahimdir. İslami rivayetlere göre sıla-i rahim, ömrün uzamasına vesile olur. Bu meselenin belki de bir sebebi, insanların bir birini ziyaret sırasında sohbet etmeleri ve içindeki sıkıntıları dışa dökmesidir ki bu da insan cismi ve ruhunun sağlığı üzerinde etkilidir.

En iyi sıla-i rahim ise aile fertleri ile başlar. Karı koca yan yana ve huzur içinde oturup konuştuklarında ve ortak yaşamları ile ilgili meseleleri konuştuklarında, meşe ve sevincin onların evlerinin kapısının önünde olduğundan emin olabilir, çünkü onlar her türlü zorlukta ve sıkıntıda bir birine umut bağlamıştır ve yüce Allah da aralarındaki dostluk ve sevgi yüzünden yaşamlarında ferahlık ve açılışa yardımcı olur ve böylece böyle bir aileye gam ve keder asla giremez ve evleri her zaman neşe, sevinç ve mutluluğa açık olur.

Kuşkusuz sıla-i rahim, sohbetler ve muaşeretler insan ruhunun neşelenmesinde etkili olur. İyi, pak ve salih insanlarla oturup kalkmak, tabi ki insanın içini mutluluk ve sevinçle doldurur ve kötü ve şom düşünceleri uzaklaştırır.

Seyahat etmek ve gezmek de insanı neşelendiren ve mutlu eden yollardan biridir. Sürekli aynı ortamda bulunmak, sürekli aynı işi yapmak ve tekrarlamak, sürekli aynı insanlarla karşılaşmak, insan ruhunu ve hatta cismini yıpratır ve neşelenmesine mani olur. Bazen güncel hadiseler ve gelişmelerin baskıları katlanmaz olur. Seyahat etmek, güncel yaşamın sıkıntılarından bir süreliğine uzaklaşmak ve her türlü sorun ve sıkıntıdan uzaklaşarak başka bir yere gitmek, insanın cismi ve ruhi açıdan yeniden güç kazanmasına ve toparlanması yardımcı olur. Bu seyahat hatta bir günlük bir seyahat olabilir.

İslam peygamberi bu noktaya işaret ederken şöyle buyuruyor: Seyahat edin, sağlıklı kalın.

İmam Ali (sa) seyahatin insanı neşelendirmek ve mutluk etmekte ifa ettiği role temas ederek şöyle buyurmakta:

Tekamül ve ilerleme için vatanınızdan uzaklaşın ve seyahat edin, çünkü seyahatte beş fayda saklıdır: ruhi neşe ve mutluluk, yaşam için gelir kazanmak, bilim ve tecrübe öğrenmek, yaşam adabını öğrenmek ve büyükler ve faziletli insanlarla tanışmak.

Sağlık ve sıhhat de çok değerli ilahi nimettir ve insanın neşelenmesinde ve mutlu olmasında önemli rol ifa eder. Sağlık, insandan alındığı vakit tesirleri ve bereketleri anlaşılan görünmez bir nimettir. Bu değerli özelliğin yaşamımızda önemi o kadar fazladır ki ancak sağlıklı insan maddi manevi yeteneklerini ortaya koyabildiğini ve ilahi nimetlerden yararlanma zemini hazırlayabildiğini söylemek mümkün. Bu yüzden İslam peygamberi (sav) şöyle buyurur:

İnsan yaşamından ancak sağlık ve sıhhatli olduğu zaman yararlanabilir.

Sağlıktan doğru biçimde yararlanmak için tavsiye edilen yöntemlerden biri spor yapmaktır. Çünkü spor yapmak insanı neşelendirir ve ruhi durumunu olumlu yönde etkiler.

Cisim ve ruh sağlığı karşılıklı olarak bir biri ile bağlantılı olduğundan, ne zaman cisim sağlıklı ise ruhi sıkıntılar da giderilmiş olur. Bu yüzden sağlıklı akıl sağlıklı bedendedir, demişler.

İslam peygamberi (sav) de şöyle buyurur: Spor yapın, oyun oynayın, eğlenin. Eğer dininizde yorgunluk ve neşesizlik görünürse, ben çok üzülürüm.

Şakalaşmak ve başkalarını sevindirmek de neşelenme ve mutlu olmanın bir başka yoludur. Kuşkusuz şaka ve mizah başkalarının kişiliğine hakaret niteliğinde olmamalı ve hiç kimse alay konusu olmamalıdır.

İslam peygamberi (sav) mümin insanın bir özelliğini de mizah anlayışlı olması şeklinde beyan ediyor. İşte bu yüzden mümin insanın yaşam tarzında mizah ve şakacı ruhlu olmanın özel bir yeri vardır.

Hadislerde mümin insan hoş yüzlü ve mizah yapan, münafıksa somurtan ve öfke duyan olduğu beyan edilmiştir.

İslam peygamberi (sav) bazen müslümanların yüzünden gam ve kederin izlerini silmek için onlarla mizah eder ve güldürürdü.

İmam Ali (sa) şöyle buyurur: Allah resulünün (sav) siyeri, sahabeden biri üzgünken onunla mizah etmek ve neşelendirmekti. Allah resulü (sav) şöyle buyururdu: Allah insanın arkadaşlarına somurtmasından nefret eder.

İmam Sadık’ın (sa) sahabilerinden Yunus Şeybani şöyle anlatıyor:

Bir gün İmam Sadık (sa) benden sordu: şakalaşmanın sizin aranızda yeri nedir? Ben de cevapta pek az şakalaşırız diye arz ettim. Hazret şöyle buyurdu: Böyle olmayın, şaka, iyi ahlak işaretidir ve kuşkusuz sen bu işinle din kardeşini sevindirmiş olursun. Allah resulü (sav) de insanlarla şakalaşır ve onları sevindirmek isterdi.

Kuşkusuz sırf şaka yapmış olmak için şaka yapmak değerli bir amel değildir. Bu yüzden şakalaşmanın da bazı şartları vardır. Şaka haddini aşacak olursa, tam tersi yönde etki yapar ve insanları neşelendirmek ve sevindirmek yerine bozulmalarına yol açar. Örneğin şaka yaparken sadakat ve hakikat sınırını aşmamak ve yalana sarılmamak gerekir.

Bu konuda İmam Ali (sa) şöyle buyurur:

Hiç bir kul şakada ve ciddiyette yalanı terk etmediği takdirde gerçek imanın tadına varamaz.

Şakanın bir başka şartı, aşırıya kaçmamaktır. Allah resulü (sav) aşırı şaka insanın haysiyetini heba ve imanını yok eder, diye buyurmuştur. 015