İslam ve yaşam tarzı - 25
Bugünkü sohbetimizde sağlık cismin sağlığı hakkında söz edeceğiz
İnsanların yaşam tarzında büyük önem arz eden konulardan biri sağlık ve sıhhattir. Kuşkusuz sağlık ve sıhhat insan yaşamı üzerinde etkilidir. Öte yandan insanın yaşam tarzı da sağlıklı ve sıhhatli olması üzerinde etkilidir.
İnsan yaşamak için sağlıklı vücuda ihtiyacı vardır ve sağlıklı olmak, maddi manevi, yaşamındaki tüm faaliyetleri için bir elzemdir.
Sağlık en büyük ilahi nimetlerden biridir ve insan ne zaman bu nimeti kaybedince kıymetini anlar. Nitekim İmam Sadık (sa) şöyle buyurur: Sağlık gizli bir nimettir. Varken unutulur, ancak yol olunca hemen akla gelir.
İslam peygamberi (sav) de şöyle buyurur: iki nimet vardır ki sürekli unutulur. Bunlar sağlık ve güvenliktir.
Kuşkusuz insan sağlığını kaybedince yararlı iş yapamaz ve hatta güncel yaşamını sürdürebilmek için başkalarının yardımına muhtaç olur. Bu yüzden İslam dininde ruh ve düşünce sağlığı kadar vücut ve beden sağlığı üzerine de vurgu yapılmıştır.
Kuşkusuz İslam’ın vücut sağlığı üzerinde vurgusu, sırf beslenmek değildir. Bilindiği üzere yüce Allah’ın insanlara sunduğu tüm nimetler onları dünyevi refaha ve uhrevi saadete erdirmek içindir. Sağlık nimeti de bu kaideden müstesna değildir. Nitekim İmam Ali’den (sa) de bu bağlamda şöyle rivayet edilir: bilimin zekatı onu yayma, güzelliğin zekatı iffet, bedenin zekatı cihat ve oruç ve sağlığın zekatı da Allah’a itaat ve kulluk etmektir.
Genelde her hangi bir cismi hastalığı olmayan insana sağlık insan denir, oysa sağlığın tanımı çok daha geniştir. Dünya sağlık örgütü sağlığı şöyle tanımlıyor: sağlık sadece hasta olmamak veya maluliyet yaşamamak değil, cismi, ruhi ve sosyal açıdan tam refahta olmaktır.
Bu tanımdan hareketle sadece cismi hastalığı olmayan kimseye sağlıklı insan diyemeyiz. Sağlıklı insan ruhi sağlıktan da yararlanması ve sosyal açıdan refahtan yararlanması gerekiyor.
Araştırmalar, bir çok fiziksel hastaığın kökleri fikri ve duygusal bozukluklara uzandığını gösteriyor. Örneğin ızdırap ve fikri rahatsızlıklar mide hastalıklarının ortaya çıkmasında etkilidir. İnsanların bir çok duygusal rahatsızlığı başkaları ile bir arada yaşamak ve sosyal kültürel bozukluklardan kaynaklandığından cisim sağlığı da büyük ölçüde fikir sağlığı ve kültürel ve sosyal şartlardan etkilenebilir.
İnsanların bireysel ve sosyal sağlığına hizmet eden her türlü faaliyet de sağlık tanımı içinde yer almaktadır. Bireyin ve toplumun sağlığının korunmasına yardımcı olan her türlü bilim ve yöntem de sağlık başlığı altında yer alır.
Peki İslam dini sağlık ve sıhhat nizamının ilkelerine nasıl bakıyor?
Sağlık insan soyunun bekasının güvencesi ve fıtri bir gereksinim olduğundan, İslam dini her türlü kötülüğü ve kirliliği boykot ederek her türlü paklığı ve pak yaşamı helal saymak ve itidal kaidesini gündeme getirmek sureti ile bu amaca ulaşma yolunu ortaya koymuştur.
İslam dininde sağlık ilkeleri ve kuralları büyük bir zarafet ve titizlikle gündeme getirilerek insan doğası ve fıtratına uyumlu hale getiriliyor. Belki de sağlık meselesi dinin içinde yer almasının sebebi yüce Allah’ın paklığı sevmesi ve her türlü cismi, ruhi ve psikolojik kirlilikten nefret etme fıtratını insanların vücudunda yerleştirmesidir. Nitekim İslam öğretilerinde gündeme gelen sağlık tavsiyeleri de bu meselenin fıtri olduğunu ortaya koyuyor.
Yüce Allah Kur'an'ı Kerim’in Rum suresinin 30. Ayetinde şöyle buyuruyor:
(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.
Buna göre İslam yasaları fıtrat üzerine inşa edilmiş ve içinde helal ve haramla ilgili insan maslahatı büyük bir titizlikle gözetilmiştir.
İmam Sadık (sa) şöyle diyor: mahlukları yaratan yüce Allah onların bedenlerini hangi şeylerin kıvama getirdiğini ve maslahatları olduğunu çok iyi bilendir ve bu yüzden bu şeyleri insanlar için helal ve mübah kılmış ve onlara zarar verecek her şeyi men ederek haram kılmıştır.
İslam öğretilerine şöyle bir baktığımızda, İslam’rü gündeme gelen ve müslüman bir insan için bir sorumluluk ve görev olarak belirlenen ve uyması gereken bir çok tavsiye ve eğtici hüküm şer’i hükümler çerçevesinde beyan edilmiştir. Sağlık meselesi ile ilgili hükümler büyük önem arz ettiğinden, yüce Allah müslümanlar için ibadetlerinde de bazı sağlık kurallarını belirlemiştir. Bu mesele aslında bir nevi uygulama teminatıdır. Eğer sağlık ilkelerine uymak şer’i elzemlerle birlikte olursa, bu durum müslüman insanın bu ilkeleri ve kuralları görmezden gelmesine mani olur. Bundan başka müslüman insan, müslümanların refahı ve sağlığına hizmet edecek her türlü amelin Allah rızası için olduğunu öğrenince çevresini temiz tutmaktan ve genel sağlığa hizmet etmekten büyük mutluluk duyacaktır. Bu durumda müslüman bir insan çevresini kirletmez ve içindeki iman gücü ona mani olur.
İslam dini sağlık ve temizliğe sürekli vurgu yapmış ve bunun imanın bir gereği olduğunu beyan etmiştir. Gerçekte İslam dininin en önemli özelliklerinden biri, insanları yaşamlarının tüm boyutlarında temiz olmaya davet etmesi ve buna teşvik etmesidir, çünkü her türlü cismi ve ruhi kirlilikten uzak durmak her insanın fıtratında var olan bir istekdir.
İslam dini müslümanların bireysel ibadetinde sağlık ve temizlik ilkelerini yerleştirerek onlarda sağlık ilke ve kurallarına uyma ihtiyacını geliştirmiştir.
İslam peygamberi (sav) şöyle buyurur: Mümkün mertebe temizlik kurallarına uyun, zira yüce Allah İslam’ı temizlik temeli üzerine inşa etmiştir ve hiç kimse pak olmadan cennete giremez.
Dolaysıyla İslam dininde temizliğin ve sağlığın büyük bir yeri vardır, öyle ki her müslüman insan sağlığı şer’i ve dini bir görev olarak görmekte ve kendini her türlü şartlar altında ve sürekli buna uymakla yükümlü saymaktadır.
İslam’ın sağlık programı, bireysel sağlığın cismi ve ruhi boyutlarında geniş kapsamlı bir programdır ve ardından bireyin başkaları ile ilişkilerinde gündeme gelir ve aile, toplum, meslek, çevre, konut, beslenme ve iktisad alanlarını kapsar.
İslam dini vahiy temeline dayanarak müslümanlara en güzel sağlık tavsiyelerinde bulunmuştur. Örneğin Bakara suresinin 169. Ayetinde insanlar pak ve helal yiyecekleri tüketmeye davet edilir veya bir başka surede insanlara yiyeceklerine dikkat etmeleri tavsiye edilir. Bu tavsiyeler, insanların yedikleri her şeyin vücutlarının ihtiyaçlarına ne denli uygun olduğu bakımından önemlidir. Acaba tüketilen besin maddesi helal veya haram mıdır? Çünkü gerçekte besin maddeleri insanların cismi ve ruhi sağlıklarında çok önemlidir.
İşte bu yüzden İslam dininde beslenme konusunda da özel kurallar gündeme gelmiştir. İmam Ali (sa) oğlu İmam Hasan’a (sa) şu tavsiyede bulunuyor:
Sana tedavi zahmetinden kurtulacağın dört şeyi öğretmek istiyorum. İlkin, hiç bir zaman aç olmadığın müddetçe sofraya oturma, ikincisi henüz doymadan sofradan kalk, üçüncüsü yemeğini iyice çiğne ve dördüncüsü, uyumadan önce helaya git. Eğer bunlara uyarsan, tedavi zahmetinden kurtulursun
İmam Rıza (sa) şöyle buyurur: eğer insanlar az yemek yerse, vücutları dengeli ve güçlü olur.
Allah resulü (sav) de şöyle buyurur: Mide vücudun havuzu gibidir ve damarlar da ona bağlıdır. O zaman ne vakit mide sağlıklı olursa damarlar da sağlık taşır ve ne vakit mide hastalanırsa, damarlar da hastalıkları taşır.
İslam peygamberi (sav) bir başka yerde de şöyle buyurur:
Mide her derdin yuvasıdır ve aşırı yemekten sakınmak her derdin dermanının temelidir. O zaman size uygun olan şeylerden beslenin. 015