Nisan 18, 2020 06:01 Europe/Istanbul

Sohbetimizin bu bölümünde aile ocağını ele alacağız.

Her kişinin en temel ve en önemli kökü ailedir. Bu değerli mekan her kişinin yetiştirildiği eğitildiği temel mekandır. 

Aile en önemli olayların yani doğum, yetiştirilme ve eğitimin yaşandığı bir yerdir. Çocukların karakterinin şekillendirilmesi ve bunun devamında bir toplumun oluşturulması ailenin en önemli işlevlerindendir. Eşler bir birleri ile iyi ilişkiler kurmazsa, uzlaşma içinde geçinmezse o zaman evi de çocukların yetiştirilmesi için güvenli bir mekana dönüştüremez. Bu yüzden eş seçmenin en önemli kriterlerinden biri de eşlerin uyumlu olmasıdır. Bu da onların temel özelliklerde bir birlerine ayak uydurması ve uyumlu olmasıdır. 

Eşlerin uyumlu olması bir birlerine uygun hareket etmesi, konumları ve düzeylerinin yakın olması, bir birlerine ayak uydurmaları, iman, düşünce, ekonomi, gelenekler, görünüş, ailevi, kültürel, eğitim vb. durumlarının yakın olması demektir. Tabii İslam'da Kefeviyet adı ile bilinen bu özelliğe büyük vurgu yapılmıştır. Çünkü her kişinin düşünceleri ve inançları onun varlıksal özünü oluşturur. Bu doğrultuda inançlardaki çelişki kişinin hayatında ciddi gerilimlere yol açacaktır. 

Kuran-ı Kerim Nur Suresinin 26'ncı ayetinde eşlerin uyumlu olmasını şöyle anlatmaktadır: "Pis şeyler pis olanlar içindir, pis olanlar da pis şeylere lâyıktır. Temiz şeyler temiz olanlar içindir, temiz olanlara da temiz şeyler yakışır. Onlar, iftiracıların kendileri hakkında söylediklerinden uzaktırlar; onlar için bir bağışlama, değerli bir nasip vardır."

Eşlerin paklık açısından aynı seviyede olması onların takvalı ve ibadetkar olmaları demektir. Kuran-ı Kerim her kişinin paklığını ve onun fuhuş ve münkeratla kirlenmemesini över. Allahu Teala'nın eşlerin fuhuşa ve münkerlere sürüklenmesine müsaade etmemesi aslında eşlerin soylarındaki paklığın sürdürülmesi içindir. Bu da iyi ve beğenilen özellikler taşıyan genetiklerin gelecek nesillere aktarılması demektir. Bu yüzden pak ve salih insanların bir birleri ile evlenmeleri pak fıtratlı insanların neslinin de devam etmesine neden olur. 

Bir diğer yandan ise her kişinin en önemli ve en temel kökü ailedir. Bu değerli mekan her kişinin eğitildiği  yetiştirildiği mekandır. Her insan huyunu, ahlakını, alışkanlıklarını ve dünya görüşlerini ebeveynleri vasıtası ile elde eder. Her kişi iyisini kötüsünü burada öğrenir. Bu yüzdendir ki büyükler ailenin küçük olmasına rağmen bir insan yetiştirme üniversitesi olduğunu söylüyor. Bu yüzden ebeveynler iffetli, dindar, doğru, huylu, sorumlu, ahde vefalı olurlarsa  daha iyi bir nesil yetiştirip toplumun gelişmesinde de pay sahibi olabilirler. 

Yapılan araştırmalar da kişilerin kendilerine denk eşler seçmek istediklerini gösteriyor. Bu yöndeki denklik araştırılırken genellikle dini inançlar, eğitim düzeyi, kültürel, ailevi, ekonomik ve toplumsal durum ve düzeye dikkat edilmektedir. Bu denklik yönünde bir seçim yapanlar genellikle yakın ve ortak ilgi alanları, hedefler ve hayallere sahipler. 

Evlenmenin farklı kriterleri yani ibadetkarlık, iyi huyluluk ve farklı boyutları ile denklik sağlanmışsa o zaman eşler tarafından kurulacak evde huzur, şefkat, merhamet ve özverinin güvenli ocağına dönüşür. Böyle bir durumda duygusal bağlar ve insani ilişkiler güçlenir ve sonuçta çocuklar duygusal bir güven içerisinde büyür ve gelişir. 

Böyle bir sağlıklı ailede çocuklar aileden takvayı, iyi ahlakı, karşılıklı saygıyı, görgü kurallarını öğrenip iyi şekilde yetişirler. İyi bir ailede uzatılan tartışmalar, saygısızlık, küfür etme ve saygısızlık yoktur. Tam tersi ebeveynler ve çocuklar arasında tam bir ruhsal ve fiziksel huzur ortamı mevcuttur. Çocukların bu duygular içerisinde olması onları ailenin sıcak ve samimi ortamına hayran bırakır ve onların eve olan sevgisini de arttırır. 

Eşin seçiminde tüm titizlikler ve dikkat etmelere rağmen ancak yine de pek çok sorunla karşılaşılır. Denk bir eşin bulunması yönünde çaba göstermek iyidir ancak unutulmamalıdır ki kadın ve erkeğin büyük farkları da bulunmaktadır. Psikologlar arasında yaygın bir ifade ile erkekler marstan kadınlar venüstendir. Sanki ikisi farklı dünyalardandır. 

Hayatta başarılı ve mutlu olmak için erkek ve kadın bir birini tanımak zorunda. Onlar doğal farklılıkların farkına varmalı ve nasıl uzlaşacakları ve anlaşacaklarını bilmelidir. İşte bu noktada belli kriterlerin ve de kadın ve erkeğin akıl açısından yetişkin olması kriterinin yanı sıra bazı diğer özelliklerin de göz önünde bulundurulması zarureti ortaya çıkar. 

Bu özelliklerden biri de sorumluluk üstlenme ve sorumlu olma durumudur. 

Bayan Dr. Saferi bu hususta şöyle diyor: "Sorumlu olma bir kavram değil bir ameldir. Verdiğiniz sözü yerine getirmişseniz siz sorumlu biri olarak tanınıyorsunuz. Sözünü tutmuşsunuz demektir. Örneğin sorumlu bir kişi, ev kirasını zamanında öder, zamanında randevularına ve görüşmelerine yetişir. " 

Sorumlu bir kişi hayatta sağlam duruş sergileyip sorumlulukların yükünün altından kaçmaya çalışmaz. 

Boşanan ve mutlu eşleri kıyaslama hususunda yapılan bir araştırma mutlu ve uyumlu eşlerin sorumlu olmaya uyumsuz ve boşanmış eşlere göre daha fazla önem verdiğini gösteriyor. 

Uygun bir aile düzeni, hem kadın hem erkeğin sorumluluklarını bildiği, görevlerini yerine getirdiği bir düzendir. Eşlerin her birinin ailevi görevlerini yerine getirmesi onlarda huzur ve güven duygusunu güçlendirir. Bu da hayata olan umutlarını arttırır. Böylece ihtilaflar ve kavgaların kökü kazınır ve hayatları daha neşeli olur. 

Bunun tam tersi sorumlulukların yerine getirilmesindeki her hangi bir kusur ve eksiklik aile bireylerinin haklarını ayaklar altına almasının yanı sıra kötü sonuçlar da doğurabilir. Eşler arasında samimiyetin azalması, ızdırabın  ve gerilimin oluşması ve huzurun yok olması sorumlulukları yerine getirmemenin en küçük sonuçlarındandır. 

Allah Resulü Hz. Muhammed saa ise bu hususta şöyle buyurmaktadır: " Hepiniz koruyucusunuz. Elinizdekilerini korumalısınız. Bunlara karşı sorumluluk sahibisiniz. Bu yüzden hakim, halkın koruyucusudur. Halk kitlelerine karşı sorumludur. Erkek, ailesinin koruyucusudur. Bu yönde sorumlu sayılır. Kadın da ailesinin koruyucusu, eşi ve çocukları karşısında sorumlulukları vardır. ... Hepiniz koruyucu ve bekçisiniz. Elinizin altında bulunanlara karşı sorgulanacaksınız. "

Aile ortamında bireylerin bir birlerinin haklarına riayet etmesi ve sorumlu davranması birçok olumlu sonuç da doğurmaktadır. Bu husus, ortak hayatın temellerinin sağlamlaşmasına, gönüllerin ısınmasına ve sonuçta hayatın kalitesinin artmasına yol açar. Ayrıca aile bireyleri böyle bir ortamda evlenmenin asıl hedefleri doğrultusunda adımlar atabilir. Bu durum herkesi motive eder, karşılıklı güven ve iyi niyet duygusunu oluşturup güçlendirir. Böyle bir ailede yetişen çocuklar da daha büyük sorumluluklar üstlenip toplumda etkili rol oynayabilir. 

Bu yüzden eşler ailedeki görevlerini iyi bilmeleri gerekiyor. Ardından da bu görevleri en dakik ve titiz bir şekilde yerine getirerek kendileri ve aile bireylerini mutluluğa götürebilirler.  

Eşler mevcut imkanlar ve becerilerine göre sorumlulukları paylaşmaları gerekiyor. 

Eşlerin ailevi durumları ve ortak hayatlarından memnun kalması için ailedeki rolleri ve sorumluluklarını iyi bir şekilde düzenlemeleri gerekiyor. İslam dini ise bu alanda özellikle de kadınlar için güzel haklar belirlemiştir. İslam'da kadınların tüm masraflarının erkek tarafından karşılanması ve erkeğin kadının evdeki emeklerinden dolayı ona günlük veya aylık olarak gelirinden bir bölümü ayırmasına vurgu yapılmıştır. Buna karşın kadın da erkeğin mantıklı isteklerini karşılamak ve ona uymak, erkeğin cebine ve becerisine göre genelde onun kapasitesine göre hareket etmekle mükellef olup ev ortamını aile bireyleri için huzurlu bir ortama dönüştürmelidir. 

Eşler, ortak hayat işlerini paylaşırken ağır işler erkeklere düşer. Çünkü semavi İslam dini kadını çiçek misali bir varlık olarak narin biri olarak nitelemiştir. Bu yüzden ağır işlerin kadınlara yüklenmemesi gerekiyor. Bu çerçevede kadın ve erkek kendi şeri ve yasal görevlerini yerine getirirse mutluluk ve kaliteli yaşam sürme yolunda adım atmış sayılır.