Şarkiyatçılar Açısından İslam Peygamberi-14
Bu bölümde eserlerinde İslami medeniyet ve ve bu medeniyetin tarih boyunca oluşmasında etkili olan hususlara değinen Amerikalı yazar, tarihçi ve filozof William James Durant'ı tanıtmaya çalışacağız sizlere.
Tarih boyunca medeniyetlerin devrinin kapanması ve yeni medeniyetlerin yerlerine geçmesi devamlı var olan bir süreç olmuştur. Tarihte birçok uygarlık doğmuş, büyümüş ve nihayetinde de yok olmuş ve çökmüştür. Bu süreç ilahi geleneklerden olup mustazaflar için ne sultacıların iktidarı ve zaferinin kalıcı olduğu ne de mahrumların mahrumiyetinin kalıcı olduğu hususunun müjdecisidir. Allahu Teala ise Kasas suresinin 5'inci ayetinde şöyle buyurmaktadır:
«وَ نُرِیدُ أَنْ نَمُنَّ عَلَی الَّذِینَ اسْتُضْعِفُوا فِی الْأَرْضِ وَ نَجْعَلَهُمْ أَئِمَّةً وَ نَجْعَلَهُمُ الْوارِثِینَ»
Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.
Genellikle Will Durant adı ile tanınan Amerikalı filozof, tarihçi ve yazar William James Durant eserlerinde İslami medeniyet ve bu medeniyetin oluşmasındaki etkenlere yer veren bir Batılı aydındır. Bu Amerikan tarihçi, bir medeniyetin oluşması ve gelişmesinde birçok etken ve hususun rolü olduğunu düşünüyor.
Durant şöyle yazıyor: "Bir medeniyet, kaoslar ve güvensizliklerin bittiği yerde ortaya çıkacaktır. Çünkü sadece korku hissinden kurtulunca, insanların merak duygusu kabarır ve sonuçta icada ve yaratıcılığa baş vurur. Böyle bir durumda insanların doğal bir şekilde bilim ve marifeti elde etme yolu ve hayatı iyileştirmeye yönelmesi için koşullar hazırlanır.
Will Durant'ın en önemli eserlerinden biri de 11 ciltlik medeniyet tarihi eseridir. Bu kitap Will Durant'ın eşi Ariel Durant ile ortaklaşa yazdığı eserdir. Will Durant bu kitapta tarih boyunca yaşamış diğer tarihçilerin yardımları ile tarihçilikte yeni bir ekol yarattı. Will Durant " Doğu Dünyası, Medeniyetin Beşiği " başlıklı kitabının ilk cildinde İran kültürü, medeniyeti, sanatı ve mimarisi ile ilgili merak uyandırıcı hususlara değinmiştir.
Will Durant bu eserinde büyük İslam Peygamberini överek İslam Peygamberi öğretileri sayesinde bilimin hızlı bir şekilde geliştiğine değinerek şöyle yazıyor: "İslam medeniyeti 700 ila 1200 yılları arası farklı bilim ve zanaat alanlarında gelişmenin doruğunda yer almıştı. Bu dönemde tıp, kimya, fizik, jeoloji, biyoloji ve botanik bilim dorukta idi. Bu devirde en büyük bilim adamları ve mucitler İslam aleminin genelinde kitaplar yazma ve araştırmalar yapmakla meşgullerdi. Onlar bu temel bilimleri farklı diyarlardan ilim öğrenmek için gelenlere de öğretiyorlardı... Batı dünyası bu parlak İslami dönemde Ortaçağ düşünceleri, Kilisenin bağnazlığı ve vahşilikle uğraşıp tamamen akılcılıktan ve gelişmeden uzaktı. Bunun tam tersi İslam aleminde İbni Sina, Harezmi, Farabi, Muhammed bin Zekeriya Razi, Ebureyhan Biruni, Hekim Ömer Hayyam, İbni Haldun ve benzeri isimleri hiçbir kısıtlamaya maruz tutulmadan dünyada bilimi yaygınlaştırmakta idiler. "
İslam'ın bu altın devri İslam Peygamberi'nin hayatı dönemi ve İslam'ın yerleşmesi ve perçinlenmesine denk gelen dönemdir. Sanki bir tohum ekilmiş bir ağaç yeşermiş ve sonunda da doğru beslenme ve yetiştirme sonucu bu ağaç da meyvasını vermiştir. İşte İslami medeniyet ağacı da İslam Peygamberi'nin İslam tohumunu ekmesinden bir kaç yüzyıl ardından meyvasını verdi ve kültür, sanat, şeri, akli ve edebi bilimler alanında meyveleri daha da açık bir şekilde gözler önüne serildi.
Gerçekte İslam Peygamberinin büyük kazanımı en büyük bilimsel sistemin mekanizmasının meydana gelmesine zemin hazırlaması ve dünyada farklı bilimsel alanlarda büyük şahsiyetlerin tanıtılması idi. İslam Peygamberi ilahi ayetleri insanlara okuyup, onların ahlaklarını iyileştirerek, onlara ilahi hikmet ve kitabı öğretti. Bunun sonucunda İslam'ın hızlı bir şekilde yayılması ve gelişmesi de İslami medeniyet yelpazesini genişletti ve farklı milliyetler ve ırklardan insanlar ve kesimlerin bu medeniyete katılması ile İslam medeniyeti herkesin ilgi odağına yerleşti. Öyle ki birçok düşünür özellikle de Batılı düşünür ve aydınları bile bu alanda itiraf etmeye zorladı.
Will Durant İslam Peygamberi Hz. Muhammed saa'in büyük şahsiyeti hususunda şöyle diyor: " Muhammed, babasından az bir miras alan, tanınmış ve şerefli bir soydan idi. Muhammed çok övülen anlamındadır. Bu kelime ve kimi Kutsal kitap kavramları ve ibareleri arasında manevi bağlar mevcuttur. Bu bağları ise Kutsal Kitabın Muhammed'in zuhuru ile ilgili ifadelerinde görmek mümkün. .. Babası Abdullah, beş deve, birkaç koyun, bir ev ve bir hizmetçiyi ona miras bıraktı..... Altı yaşında iken annesini kaybetti. O sırada ilk başta 76 yaşında olan ceddi onun velayetini üstlendi. Onun ardından, amcası Ebu Talib, onun velayetini üstlendi. Muhammed onlardan büyük lütuf ve merhamet gördü. Ancak kimse ona okuma yazma öğretmek düşüncesinde değildi. O dönemde Araplar arasında okuma yazmanın bir önemi yoktu. Bu yüzden tüm Kureyş kabilelerinde sadece 70 kişinin okuma yazması vardı. Tüm bunlara rağmen en tanınmış ve en kaliteli Arap dili kitabı onun tarafından dile getirildi. Zaten işleri, eğitim görmüş insanlardan daha başarılı bir şekilde yönetti. "
Bu Amerikan düşünür, tarihi medeniyet ekseni etrafında inceleyen ilk kişilerden biri idi. Bu da milletlerin tarihinin insanlık medeniyet tarihini nasıl etkilediği anlamına gelir. Aslında Will Durant medeniyetleri, tarihsel düşünceler çerçevesinde ele almıştır.
Will Durant sözlerinin devamında şöyle diyor: " Muhammed, heybetli ve azametli bir görünüşe sahipti. Muhammed tövbe eden düşmanlarını affederdi. Hükümet işlerine bakmak onun vaktinin büyük bir bölümünü alıyordu. Çünkü Muhammed, adli,ticari, dini ve savaş hususlarında tam detaylı bilgiye sahipti. Muhammed takvime de özel ilgi gösterdi ve onu yarenleri için düzene soktu... Muhammed, yasamada, kendi risalet makamı gereği, aldığı vahiylere esasen, sıradan hayat için gereken talimatları vermesi gibi kararlar aldı.
Will Durant ardından İslam Peygamberi'nin büyük başarısına değinerek sözlerine şunları da ekliyor: " Muhammed, çölün kuruluğu ve sıcak havasından etkilenerek vahşiliğin karanlığına saplanan kavmin ahlakını ve bilgilerini doruğa ulaştırdı. Muhammed bu hususta başarılı oldu. Bu dünyadaki tüm barış yanlılarının başarısı idi. Ondan başka belki de kimse tüm arzularını dine adaklamayı başaramazdı. Muhammed, çöldeki dağınık putperest kabileleri, tek bir ümmet haline getirip onları Yahudi dini, Mesih dini ve Arabistan'ın kadim dini mensuplarından daha üstün bir konuma getirdi. Muhammed güçlü,şeffaf ve sade bir dini yol açtı.... Öyle ki kısa bir zamanda, bir yüzyıldan daha az bir sürede büyük ve geniş çaplı bir imparatorluk oluştu.... Onun dini, günümüzde dünyanın yarısına hüküm süren önemli bir güçtür. Onun dininin mensuplarının sayısı ise günden güne artmaktadır. Bu yüzden büyüklüğünü, halkın arasındaki etkinin büyüklüğü ile ölçersek o zaman Muhammed'in tarihin en büyüklerinden olduğunu söylememiz gerekiyor. "
Will Durant açısından bu gelişme ve değişimi ortaya çıkaran ise İslam Peygamberi Hz. Muhammed saa'in kalıcı mucizesi semavi Kuran-ı Kerim öğretileridir. Will Durant bu hususta şöyle yazıyor: "Onun kitabında, Kuran'da, yasalar ve ahlak birdir. Kuran'da dini davranışlar dünyevi davranışları da içermektedir. Tüm içeriği ise Allah tarafından Muhammed'e indirilmiştir. Kuran-ı Kerim ise edep, sağlık, evlenme, boşanma, çocuklara, hayvanlara ve kölelere davranma şekli, ticaret, siyaset, ribâ, din, anlaşmalar ve sözleşmeler, vasiyet, zanaat, mal ve miras, savaş ve barış ve birçok konu ile ilgili olan bir kitaptır. Bu semavi kitap, Müslümanların ahlakı ve kültürünü geliştirdi ve onlar arasında birlik ve sosyal düzenin oluşmasına yol açtı. Bunlara ilaveten onları sağlık ve hijyen kurallarına uymalarına rağbetlendirdi. Akıllarını evhamlardan ve hurafelerden, zulümden ve şiddetten kurtardı. Hor düşmüş insanları özgüvenli ve saygılı kıldı. Müslümanlar topluluğunda ılımlılık ve takvayı meydana getirdi. Bu ise beyazların hakimiyetinde olan hiçbir başka noktada söz konusu değildi. Kur'an, insanlara yorulmadan şikayet etmeden yaşam sıkıntıları ile karşılaşmalarını kısıtlamalarını göze almalarını öğretti. Aynı zamanda insanları gelişme ve kalkınmaya teşvik etti. Bu ise tarihin acayip noktalarındandır. "