Mayıs 31, 2020 19:56 Europe/Istanbul

Bugün yine her hafta olduğu gibi İran'ın geçen haftaki en önemli gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

  • 11. Dönem İslami Şura Meclisi çalışmalarına başlaması,
  • Amerika’nın iki İranlı nükleer bilimcileri yaptırım listesine alması,
  • İran’ın ABD’nin haksız kararlarına tepkisi,

Geçen hafta İran’ın bazı önemli gelişmeleriydi.

Geçen hafta 11. Dönem İslami Şura Meclisi Cumhurbaşkanı ve 276 milletvekilinin katıldığı tören ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin mesajının okunmasıyla çalışmalarına başladı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei 11. Dönem İslami Şura Meclisi’nin çalışmalarına başlaması dolayısıyla gönderdiği mesajda, meclisin tüm işlerin başında olma şartı aktif, disiplinli, pak, emanettir ve ülkenin şartlarını ve önceliklerini bilen milletvekillerinin varlığına bağlı olduğunu belirtti.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei mesajında milli ekonominin temel hatları olan istihdam, üretim, milli para biriminin değeri ve enflasyon gibi konuların düzeltilmesi ve ekonomik politikalarda direniş ekonomisi temel alınması gibi konuların temel alınmasına vurgu yaptı.

Ayetullah Hamanei meclisin yakın görevlerinden biri olan 7. Kalkınma programını düzenleme görevine işaretle şöyle dedi:

Bu görevi gözetlemek ve ayrıca ham petrol satışının hükümetin mali kaynaklarında belirleyici rol ifa etmesini hafifletmek ve ülkenin iktisadi çizgisini belirlemek üzere uygun bir fırsat olarak görülmesi, sevgili milletvekillerine bir başka tavsiyem olacaktır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ayrıca İmam Humeyni’nin -ks- “Meclis tüm işlerin başındadır” tabiri meclisin şanı ve konumunu en iyi biçimde anlattığını belirterek şöyle ekledi:

Eğer kanunları ülkeyi anayasada belirlenen zirvelere ve hedeflere taşıyan bir yol olarak var sayacak olursak, meclis bu hayati yolu inşa etmek ve açık tutmakla yükümlüdür.

Bugün mevcut şartlarda ülkenin iç imkanlarını içinde bulunduğumuz şartları aşma yolunda değerlendirmek ve vatandaşların geçimini ve ekonomiyi gözetlemek ve umut ve dayanışmayı takviye etmek, 11. Dönem İslami Şura Meclisi’nin en önemli öncelikleridir.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bu bağlamda 11. Dönem İslami Şura Meclisi açılış töreninde yaptığı konuşmada hükümet ve meclisin teamülleri anayasa çerçevesinde olduğunu belirterek şöyle dedi:

Parlamento ve meclisler dünya demokrasinin önemli simgeleridir ve İran’da İslami Şura Meclisi de İslami demokrasi ve dini demokrasinin simgesi sayılır.

Şimdi 11. Dönem İslami Şura Meclisi çalışmalarına başlamış bulunuyor. İran halkının 11. Dönem İslami Şura Meclisi milletvekillerinden beklentisi ise görevlerini ayrı çaba sarf ederek yerine getirmesidir.

11. İslami Şura Meclisi milletvekilleri kahir çoğunlukla Muhammed Bakır Galibaf’ı meclis Başkanı seçti. Galibaf, ülkenin yürütme işlerinde deneyimli bir politikacı sayılır.

Geçen hafta Amerika terör devleti İran milletine azami baskı ve yaptırım politikalarının devamında iki nükleer bilimcinin adını yaptırım listesine aldı.

İran atom enerjisi kurumu İAEK Amerika terör devletinin bu kararına gösterdiği tepkide, beyaz saray elebaşılarının İranlı iki nükleer bilimcinin adını yaptırım listesine eklemesi, Washington yönetiminin İran milletine karşı hasmane politikaları devam ettiğini ve İslami İran’ın izzeti ve kalkınması yolundaki çabalarına cahilce yaklaştığını ortaya koyduğunu belirtti.

İslami İran milleti ise Amerika terör devletinin bu tür uygulamalarını her zaman fırsata çevirmiş ve bilim ve teknoloji alanlarında ilerlemesine engel olmasına müsaade etmemiştir. Aslında uluslararası hukuk ve anlaşmalara aykırı olan bu tür uygulamalar İran milletini ve bilim adamlarını daha da kararlı kılmış ve İran düşmanlarının uluslararası arenada konumunu zayıflatmıştır.

İAEK Sözcüsü Behruz Kemalvendi, Amerika terör devletinin İran’ın barışçıl nükleer faaliyetlerinde iş birliği ile ilgili muafiyetleri lağvetmesini beyaz sarayın iç ve dış kamuoyunu İran karşısında uğradığı hezimetlerden saptırmaya yönelik bir uygulama olduğunu belirtti.

Sözcü Kemalvendi, İran ile Bercam nükleer anlaşması çerçevesinde yürütülen nükleer iş birliği muafiyetinin lağvedilmesi İran’ın barışçıl nükleer faaliyetlerini asla etkileyemeyeceğini, Amerika bu tür kararları ile İran’ı baskı altında tutmaya çalıştığını, ancak pratikte böyle olmayacağını vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi da Amerika’nın İran işleri özel temsilcisi Brian Hook’un son saçmalıklarına twitter hesabında gösterdiği tepkide, büyük İran milleti Amerika terör devletinin azami baskı politikasına karşı azami direniş sergilediğini ve bu baskıyı çelik iradesi ve iç imkanları ile kıracağını vurguladı.

Amerika terör devleti İran İslam Cumhuriyeti’ne baskılarını genişletmek için hattı sağlık alanında da terör estirmeye başladı. Bu bağlamda İran’ın tıp kurumu Başkanı Dr. Muhammed Rıza Zaferkandi geçen hafta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup yazarak İran tıp camiasının Amerika terör devletinin haksız yaptırımlarına karşı adalet talebine özel özen gösterilmesini istedi.

İran tıp kurumu Başkanı Zaferkandi BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yazdığı mektupta, tıbbi hizmetlere ulaşma hakkı sağlık alanının en temel hakkı olduğunu belirterek şöyle dedi:

Amerika’nın yaptırımları İran’ın ilaç ve tıbbi malzemelere ulaşma imkanını kısıtlıyor. Bu durum insan hakları bildirgesinin ihlali ve tüm ahlaki ilkelere aykırıdır.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi’nin de açıkladığına göre, Amerika terör devleti son üç buçuk yılda tüm uluslararası yükümlülüklerini çiğneme ve uluslararası hukuk ve yasalara zarar vermeye başladı.

Verilere göre Amerika terör devleti 1960’lı yıllardan bu yana Batı Asya, Avrupa ve latin Amerika bölgesinde en az sekiz eli kanlı terör örgütünü destekledi. Bu örgütlerden biri son kırk yılda İran’da 17 bin vatandaşı ve yetkiliyi katleden münafıklar terör örgütüdür.

Amerika terör devleti kurulduğu günün üzerinden geçen kısa tarihinde 135 büyük savaşı alevlendirdi ve 243 yıllık mazisinde sadece 16 yıl savaş ve katliam yapmadı, konvansiyonel olan veya olmayan silahları kullanmadı.

Tüm bu gerçeklerden hareketle Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Musevi Amerika terör devleti bu kara karnesiyle asla başka ülkelerin hakkında yargıda bulunacak konumda olmadığını ve ilk önce kendi kara karnesini ve mazisini düşünmesi gerektiğini vurguladı.