Ağustos 02, 2020 20:19 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Batı Asya bölgesinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

 

  • İşgal altındaki Filistin topraklarında Benyamin Netanyahu karşıtı protesto eylemlerinin devam etmesi,
  • Korsan İsrail’in Lübnan Hizbullah hareketine karşı paniklemesi,
  • Yemen’in istifa eden yönetimi ile Güney geçiş konseyi arasında Riyad-2 anlaşması,

Geçen hafta Batı Asya bölgesinin önemli bazı gelişmeleriydi.

Geçen hafta işgal altındaki Filistin toprakları siyonist rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu kabinesini protesto eylemlerine sahne oldu.

Benyamin Netanyahu 2009 yılından bu yana bu rejimin Başbakanı olarak iktidarın başında bulunuyor. Ancak 2009 yılından bu yana İsrail’de işler Benyamin Netanyahu’nun istediği gibi ilerlemedi ve özellikle son bir ayda her zamankinden daha çok iktidar uçurumundan yuvarlanma eşiğine geldi. Netanyahu mavi beyaz partisi lideri Beni Gantz ile geniş kapsamlı koalisyon hükümeti kurmasına karşın bir kez daha kabinesinin çöküş ihtimali ile karşı karşıya geldi. Korona virüs salgını ile mücadelede başarısızlık, iktisadi sorunların tırmanması ve ayrıca dört fesat dosyasının sonuçlanmaması, işgal altındaki Kudüs’te Netanyahu’nun rezidansı önünde en büyük protesto eylemlerinin düzenlenmesine yol açan üç temel etken oldu.

Bundan başka, siyonist rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu başında bulunduğu Likud partisinde de kendisine yönelik hoşnutsuzluklara şahit oluyor; zira bu partinin konumu da Netanyahu’nun kötü icraatı yüzünden tehlikeye girdiği anlaşılıyor. Likud partisinin bazı üyeleri Netanyahu’nun partinin başından çekilmesini istiyor.

Netanyahu’yı eleştiren çevreler, siyonist rejimde siyasi durumun şiddetle dalgalanmasının sebebini, Benyamin Netanyahu’nun kişisel çıkarlarını kamu menfaatinden ön planda tutması ve kamuoyunun beklentilerini gözardı etmesine bağlıyor. Buna göre de siyonist protestocular ellerinde “Son akşam yemeği” yazılı dövizleri taşıyarak Netanyahu’nun siyasi iktidarının sonuna geldiğini belirtiyor.

Siyonist rejimde Benyamin Netanyahu karşıtı protesto eylemleri devam ederken, bu kez Netanyahu hamileri ve taraftarları bazı bölgelerde muhaliflere saldırarak onları yaraladılar. Netanyahu yandaşlarını bu saldırıları muhaliflerin tepkisine yol açtı.

Korsan İsrail’de ana muhalefet parti lideri Yair Lapid, Benyamin Netanyahu’nun eli protestocuların kanına bulandığını, Tel aviv’de akan kandan Netanyahu ve uşakları sorumlu olduğunu belirtti. Lapid, Netanyahu’nun davranış biçimi İsrail’i iç savaş sürükleyeceği uyarısında bulundu.

Siyonist rejim Başbakanı Netanyahu bir yandan itirazların ve istifa taleplerinin yükselmesi ve öbür yandan kabine içinde mavi beyaz partinin Başkanı ve koalisyon ortağı Beni Gantz ile ihtilafların tırmanmasına şahit oluyor, ki bu da başında bulunduğu kabinenin çökme ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Geçen hafta siyonist rejim ordusu Lübnan’ın Kefer Şuba yükseklikleri ve işgal ettiği Şeb’a mezralarına saldırdı. Katil rejim bu saldırıya gerekçe olarak Lübnan Hizbullah hareketinin işgal altındaki topraklara sızma operasyonunu ileri sürdü. Öte yandan bu saldırıya paralel olarak siyonist rejim medya organları Hizbullah’a karşı medya savaşı başlattı. Korsan İsrail’de bazı medya organların Hizbullah hareketi işgal altındaki topraklara sızma operasyonu yaptığını, İsrail bu operasyona karşılık verdiğini ve Hizbullah güçlerinden bir kaçını şehit ettiğini veya yaraladığını iddia etti.

İsrail’in bu tepkilerine Lübnan Hizbullah hareketinden tepki gecikmedi, Hizbullah hareketi korsan İsrail’in sızma iddiasını tekzip etti.

Siyonist rejim medyasının Hizbullah hareketini işgal altındaki topraklara sızma çabası ve bu operasyon sırasında bazı güçlerini kaybetmesi yönünde ortaya attığı haberleri tekzip eden Hizbullah hareketi, bu iddiaları siyonistlerin hayali ve uyduruk zaferleri icat etme çabaları şeklinde değerlendirdi.

Bu haberin üzerinden henüz iki gün geçmezken, siyonist rejimin TV 10 kanalı geçen Çarşamba günü bir rapor yayımlayarak siyonist ordunun kurgusu olan çatışmadan yeni bir masal uydurmaya ve tüm suçları görünürde Lübnan topraklarına doğru ilk kurşunu sıkan 19 yaşındaki bir kız askerin üzerine yıkmaya çalıştı.

Siyonist rejimin TV 10 kanalının yeni masalına göre, asker olmasının üzerinden pek fazla zaman geçmeyen genç kız asker daha yeni yeni İsrail’in Şeb’a mezralarındaki üssünde görev yapmaya başlamış ve güya nöbet tuttuğu sırada Hizbullah hareketinden silahlı bir grubun üsse doğru ilerlediğini zannederek korkudan Lübnan topraklarına doğru ateş açmış ve bu da İsrail ordusu tarafından Lübnan’a karşı tek taraflı bir çatışmayı tetiklemiş.

Ancak bu kuruntu ve korku siyonist rejim için Lübnan Hizbullah hareketine karşı yeni bir hezimete sebebiyet verdi. Mossad’ın eski müsteşarlarından Emiram Levi, siyonist rejim radyosuna verdiği demeçte yaşanan tek taraflı çatışmayı başta Başbakan Benyamin Netanyahu olmak üzere İsrail yetkilileri için büyük bir skandal niteledi. Levi, söz konusu uyduruk çatışmanın İsrail’i rezil ettiğini vurguladı.

Ray El Yom gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atvan da siyonist rejim elebaşıları ve siyonist yerleşkelerde yaşayanların Hizbullah’tan korkuları ve paniklemeleri hakkında şöyle yazdı:

Hizbullah ile Tel aviv arasında yaşanan psikolojik savaşın kazanan tarafı yine Hizbullah hareketi oldu; zira sadece İsrail’in Suriye’ye tecavüzü sırasında şehit düşen mücahitlerinden birinin intikamını alacağı yönündeki tehdidi siyonist rejim elebaşılarını ve yerleşkecileri dehşete düşürdü.

Atvan şöyle devam etti: Lübnan ve işgal altındaki Filistin sınırlarında yaşanan gelişmeler, Hizbullah’ın muğlak hareket etme ve İsrail’e karşı askeri faaliyetlerinin detayını belli etmeme yönündeki yeni stratejisini yansıtırken, İsrail’de perişanlığı şiddetlendirdiği anlaşılıyor.

Geçen hafta Yemen’in istifa eden Mansur Hadi elebaşılığındaki hükümeti ile Güney geçiş konseyi son sekiz ayda ikinci kez geniş kapsamlı bir hükümet kurma üzerine anlaşmaya vardı.

İstifa eden Mansur Hadi hükümeti ile güneş geçiş konseyi arasında ihtilaflar 2019’un yaz aylarında gün yüzüne çıktı ve artan bir şekilde devam etti. Taraflar ilk kez 5 Kasım 2019’da Riyad anlaşması adlı bir anlaşmayı BAE ve Suud rejimi gözetiminde imzaladı. Anlaşmada ihtilafların sonlandırılması ve Yemen’in güneyinde ortak bir hükümetin kurulması kararlaştırıldı. Ancak anlaşmanın üzerinden sekiz ay geçmesine karşın anlaşmazlıklar giderilmediği gibi, daha da arttı ve Güney geçiş konseyi Yemen’in güneyinde gücünü ve manevra kabiliyetlerini geliştirdi.

Bu sürecin devam etmesi üzerine S. Arabistan rejimi bir kez daha Yemen’in güneyinde münakaşa tarafları arasında ara buluculuk çabalarına başladı. Şimdi Riyad 2 anlaşması olarak adlandırılan yeni anlaşmada Yemen’in güneyinde milli vahdet hükümeti kurulması kararlaştırıldı. Yeni hükümetin 24 bakanlığı bulunması ve 30 gün içinde de yeni kabinenin kurulması bekleniyor. Riyad 2 anlaşmasında ayrıca silahlı güçlerin birleşmesi tek bir güç haline gelmesi de öngörülüyor. Güneyde özerk yönetimin feshedilmesi, Aden’de bulunan merkez bankasının Güney geçiş konseyi tarafından talan edilen mal varlığının iadesi ve Sokotra adasının yeniden Mansur Hadi yönetimine devredilmesi, Riyad 2 anlaşmasının diğer bazı maddeleridir.

Gerçi Suud rejimi Riyad 2 anlaşmasını bu rejimin önemli kazanımı olarak tanıtmaya çalışıyor, ancak buna karşın bu anlaşma, özerk yönetimi feshetmeyi kabul eden Güney geçiş konseyinin lehine olan bir anlaşmadır; zira anlaşmaya göre konsey şimdi devletin ortağı olmuştur. Bir başka ifade ile konsey şimdi Mansur Hadi yönetiminin yanında yer alan bir yapılanmaya dönüşmüştür.

Bu arada Riyad 2 anlaşması hatta 48 saat bile sürmedi. Zira Yemen’in istifa eden Mansur Hadi yönetimine bağlı olan ve S. Arabistan tarafından desteklenen milis güçlerle Güney geçiş konseyine bağlı milisler Yemen’in güneyinde Aden ve Ebin eyaletlerinde çatışmaya girdiler.

Bu çatışma Riyad 2 anlaşmasının Yemen’in güneyinde ihtilafları sonlandırabileceği yönünde doğan umutları kararttı ve pratikte münakaşanın iki tarafı arasında çatışmaların devam etmesini beklemek gerektiğini ortaya koydu. Nitekim bazı gözlemciler ihtilafların devam etmesi Yemen’in güneyinde iki hakimiyetin şekillenmesine yol açabileceğinden söz ediyor.