Ağustos 02, 2020 20:27 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

 

  • Azeri – Ermeni çatışma hattında çatışmaların yatışmasına rağmen Avrupa başkentlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan vatandaşlarının sokak çatışmalarının tırmanması,
  • Korsan İsrail’in bu çatışmalardan nemalanma çalışması,

Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgesinin en önemli bazı gelişmeleriydi.

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan ordularının temas hattında çatışmalar kısmen yatışmaya başlaması ve iki tarafın en ön cephede gerginlikleri hafifletmesine karşın iki ülkenin vatandaşlarının Avrupa başkentlerinin sokaklarında birbiriyle çatışması, münakaşa tarafları için yeni bir savaş cephesi açtığını gösteriyor.

Avrupa başkentlerinden gelen bazı haberler, bazı siyonist örgütlerin Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan vatandaşlarını birbirine düşürmek üzere bir takım kumpas kurduklarını ortaya koyuyor. Aslında bu kumpasların amacı çatışma tarafları ve ilgili devletlerin dikkatini savaş cephelerinden başka yöne çekmek olduğu anlaşılıyor.

İki taraf arasındaki çatışmayı temas hattından Avrupa başkentlerine çekme kumpası, bundan önce bazı haber kaynakları korsan İsrail’in münakaşa taraflarını birbirine düşürmek üzere çaba harcadığını duyurduğu bir sırada gündeme geliyor.

Gerçekte yaşanan tüm bu gerginlikler, korsan İsrail’in sadece savaş ve çatışma çıkarma yönünde müdahalede bulunduğunu ve barış sağlamakta asla müspet rol ifa edemediğini gösteriyor.

Öte yandan Avrupa başkentlerinde düzenlenen eylemler ve Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan vatandaşları arasında çatışmaların hakkında da bazı Azeri kaynaklar bu eylemleri ve çatışmaları siyonist çevreler Tovus bölgesinde başlayan çatışmaların ardından organize ettiklerini belirtiyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti uzmanlarından Hamid Türki bu bağlamda şöyle diyor:

Yurt dışında yaşayan Azerilerin eylemlerinde Müslüman Azerbaycan Cumhuriyeti halkının düşmanı ve Ermenilerin hamisi olan korsan İsrail bayrağı tanışması ve bu eylemin görüntüleri Turan TV kanalından yayımlanması, bu senaryoların siyonistlerce hazırlandığını ve Avrupa başkentlerinde uygulandığını ispat ediyor.

Aslında Temmuz ayında yaşanan çatışmalar Müslüman Azerbaycan Cumhuriyeti halkı ve bölge milletleri için birçok gerçeği de gün yüzüne çıkarmış oldu. Nitekim yayımlanan bazı belgeler, siyonist rejim İsrail’in Azerbaycan Cumhuriyeti’ne ihanet ettiğini ortaya koydu. Söz konusu belgeler, siyonist rejimin Azerbaycan Cumhuriyeti ordusunun üst düzey komutanlarının bulunduğu noktaları Ermeni tarafa vererek katledilmelerinin zeminini hazırladığını gösteriyor.

Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan orduları temas hattında çatıştığı sıralarda bazı medya ve siyaset çevreleri de Azerbaycan Cumhuriyeti ordusunun üst düzey komutanlarının şehadeti siyonist rejimin İlham Aliyev yönetimine ihanetinin sonucu olduğunu belirttiler.

Medya ve siyaset çevrelerinden başka, korsan İsrail medyasında çıkan bazı itiraf haberleri de eli kanlı ırkçı rejimin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin milli menfaatlerine ihanet ettiğini ortaya koyuyor. Bu bağlamda Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan bir makaleyi örnek vermek mümkün. Siyonist gazete Alex Galitsky kaleminden “İsrail Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilişkilerini gözden geçirmeli” başlıklı bir makale yayımladı. Bu makale siyonist rejimin Ermenistan ile iş birliği yapmak için Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yönelik husumetine gerekçe peşinde olduğunu ortaya koydu.

Aslında siyonist rejim ilk kez bu tür güdümlü makaleleri yayımlayarak Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimini tehdit etmiyor. Nitekim bu tür tehditler dolaylı bir şekilde İlham Aliyev yönetiminin İsrail silahlarına bağımlı olduğunu ve bu rejimin Azerbaycan Cumhuriyeti’in askeri ve sivil yapısı üzerinde derin nüfuza sahip olduğunu gösteriyor.

Bugün herkes Temmuz ayında Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan orduları arasında Tovus bölgesinde yaşanan çatışmaların Ermenistan’da Nikol Paşinyan yönetimi için bir zafer olduğunu çok iyi biliyor. Gözlemcilere göre kamuoyu ve muhalif partilerin ve Ermenistan toplumunun bir bölümünün baskısı altında bulunan Paşinyan yönetimi bu çatışmaların sonucu sayesinde içerideki muhaliflerini susturma şansını elde etmiş oldu. Öte yandan bu çatışmalarda Azerbaycan Cumhuriyeti ordusunun iki üst düzey komutanının katledilmesi de bir nevi Erivan’ın Nisan 2016 çatışmalarında uğradığı hezimetin telafisi sayılıyor.

Öte yandan Bakü ile Erivan arasında yeni çatışmalar başladıktan sonra birçok Azeri vatandaş Bakü ve diğer büyük kentlerde eylem yaparak İlham Aliyev yönetimini işgal altındaki Karabağ topraklarını kurtarmak üzere harekete geçmeyi teşvik etti. Ancak Bakü yönetiminin halkın bu talebini umursamaması, bazı Azeri politikacıları “Vatan değerleri platformu” adlı yeni bir sosyal yapılanmaya gitmeye yöneltti. Aydınlar hareketi ve Azerbaycan Cumhuriyeti milli konseyi eski üyesi Eldeniz Kuliyev’in inisiyatifinde kurulan yeni platformun büyük hedefleri gündemine aldığı belirtiliyor.

Vatan değerleri platformu kurulur kurulmaz 122 aydın, akademisyen, sosyal, kültürel ve iktisadi aktivist, sanatçı ve ayrıca çok sayıda gazeteci yazar ve Azeri vatandaşlar bu platforma üye oldu ve kuruluş manifestosunu imzaladı.

Milli çıkarları kişisel çıkarlardan öncelikli saymak, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin işgal altındaki topraklarını kurtarmaya çalışmak, Azeri mültecileri evine yurduna geri götürmek, İlham Aliyev yönetiminin üst düzey yetkilileri arasında mali fesat, yolsuzluk ve rüşvete son vermek, sosyal istikrar ve huzur ve refahı sağlamak ve ülkede ahlaki ve manevi atmosferi hakim kılmak, yeni kurulan platformun manifestosunda belirtilen hedeflerdir.

Öte yandan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dünya piyasalarına uzanan enerji hatları Ermenistan tarafından tehdit edilmesi üzerine, şimdiki şartlar Bakü yetkilileri için ürettikleri enerji maddelerini dünya piyasalarına en güvenli biçimde ulaştırmak için İran İslam Cumhuriyeti güzergahını seçmek üzere iyi bir fırsat oluşturduğu anlaşılıyor. Gerçekte İran güzergahı Azerbaycan Cumhuriyeti için en kısa, en güvenli ve en ekonomik güzergah sayılır. Oysa Tovuz bölgesinden Kafkasya bölgesinin berzahı şeklinde söz ediliyor ve hangi ülke Hazar denizinden Karadeniz’e ulaşmak istiyorsa, bu bölgeden geçmesi gerekiyor.

Bir başka ifade ile şöyle diyebiliriz:

Azeri ve Ermeni askerlerin arasındaki yeni tur çatışmalar Karabağ münakaşası ile ilgisi olmadığı gibi, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin stratejik Tovus bölgesinden geçen enerji hatlarını tehdit etmeye yöneliktir.

Aslında bu tehditlerin gündeme gelmesinde başka etkenlerden de söz edilebilir. Kimi gözlemcilere göre bu çatışmalar kamuoyunu bazı gerçek gelişmelerden saptırmak için Karabağ bölgesinden ve savaşın esas cephelerinden 200 kilometre öteye taşınmıştır.

Hal böyleyken ve çatışmalar ana cephelerden çok uzaklara taşındığı bir sırada Erivan yönetimi de siyonist rejimi uyararak gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti’nin silah elde ettiği kaynakları tehdit etmeye çalışıyor.

Ermenistan Dışişleri Bakanı Zahrab Manatkekanyan Jerusalem Post gazetesine verdiği mülakatta şöyle diyor:

İsrail’in Azerbaycan Cumhuriyeti’ne sattığı silahlar Ermenistan’ın sivil altyapılarını hedef almak üzere kullanılıyor. Tel aviv Bakü’ye silah satışını derhal durdurması gerekiyor.

Ermeni Bakan mülakatta ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti ile silah ticareti katliamlara yol açacağını, zira Aliyev yönetimi bu silahları sivillere ve sivil altyapılara karşı kullanmakta asla tereddüt etmeyeceğini iddia ediyor.

Görünen o ki Erivan yönetiminin üst düzey yetkilileri her şeyden önce Azerbaycan Cumhuriyeti’ne silah satışını engellemeye ve böylece savaşın ön cephelerinde Azeri güçlere karşı askeri dengeyi korumaya ve böylece bu alanda darbe alma ihtimalini en düşük seviyeye düşürmeye çalışıyor.