Başarılı İran'lı Bayanlar-1
Her bölümde sizlerle birlikte, günümüzde yaşanan önemli olaylarda İranlı bayanların elde ettiği başarıları ve kazandıkları konum hakkında konuşacağız.
Dünyada kadın konumu ve hakları ile ilgili duyulan hassasiyet, bazı hükümetlerin kadın haklarını kendilerinin siyasi çıkarları için dünya çapında medyayı da kullanarak suiistimal edip, dünya kamuoyunu bu doğrultuda kışkırtmalarına sebep olmuştur. bu konuda İran her zaman haksızlığa uğrayarak mağdur edilmiştir. İslam inkılabının 1978 yılında zafere ulaşması ile batı medyasında İran’a karşı yapılan propagandaların eksenlerinden biri İran’da kadınların konumu ve hakları olmuştur. Fakat acaba batı medyasında kendi muhataplarına İranlı bayanlar ile ilgili çizilen tablo, gerçeklerle örtüşüyor mu?
Sorunun cevabını bulmak ve gerçekleri anlamak için sizleri İranlı bayanlar ve çalışmaları ile tanıştıracağız.
Programımızın ilk bölümünde uluslararası çapta sporda gurur verici bir başarıya değinmek istiyoruz. Günümüzde wushu dalında İranlı bayan sporcular uluslararası alanda adlarını duyurmuş bulunuyorlar. Bu dalda Mansurian kardeşler İran ve dünyanın adeta wushu dehaları sayılırlar. İlahe, Şehrbanu ve Süheyla Mansurian fiziksel güçleri ve sahip oldukları irade ile sporda en zor dallardan biri olan wushuda İslami tesettür ile İran’a uluslararası çapta gurur verici anlar yaşattılar üstelik 3 kız kardeşin aynı dalda şampiyon olması ise daha önce yaşanmamış olmasıdır.
23 ekim günü spor çevrelerinde İran için gurur verici bir olay yaşandı. Çin’in Şanghay kentinde düzenlenen 15. Uluslararası wushu rekabetlerinde bayanlar 65 kilo finalde İlahe Mansurian Türkiye’den Ece Çakır ile karşılaştığı yarışmayı kazanarak altın madalyanın sahibi oldu. Ondan bir gün önce kız kardeşi Şehrbanu Mansurian da diğer İranlı bayan wushucu Meryem Haşimi ile yine kendi sıkletlerinde uluslararası karşılaşmaların altın madalyalarının sahibi oldular. Böylece İranlı wushu bayanlar 3’lü takımının tümü altın madalya kazanmayı başardı. Her 3 savaşçı İranlı bayan, rakiplerini yenerek şampiyon oldular.
Aslında wushu öz itibarı ile bir savunma sporu olduğu için bayanlara ağır bir spor sayılır. Bu spor dalının geçmişi Çin’de çok eski dönemlere dayanır, o topraklarda ilk toplulukların oluştuğu dönemlere. O dönemde sağlığın korunması, hastalıkların tedavisi, fiziksel gücün artması, ömrün uzatılması ve askeri beceriler ve savunma tekniklerinin geliştirilerek öğretilmesi için bazı hareketler tasarlandı. Wushu'nun rutin hareketleri dövüş yöntemlerini içermesine rağmen, insanın vücut yapısını geliştirmeyi ve savunma niteliğindeki saldırı kabiliyetini yükseltmeyi amaçlıyor.
Efsanevi kız kardeşler arasında wushuya olan aşk, onların Tahran spor kulüplerinde antrenmana başlamalarına sebep oldu. Bayan Mansurian spor dergi, gazete ve programlarına verdiği mülakatta, çocukluk döneminde kendisi ve ailesinin tarihi İsfahan kentinin ilçelerinden Semirum’daki zor hayatlarından defalarca söz etti. Kendisi ve iki kız kardeşi çocukluktan mahrum bölgelerde en asgari spor olanakları ile spora başlayarak giderek bu yolda ilerleme kaydettiler ve profesyonel spor dünyasına ayak bastılar.
İlahe Mansurian 29 yıl önce İsfahan kentinin Semirum ilçesinde dünyaya geldi. Kız kardeşleri onun usta biri olduğunu, kendilerinin de İlahe’nin destekleri ile wushuya başladıklarını belirtiyorlar.
İlahe şöyle diyor: “Şiraz’da spora karate ile başladım ve Semirum’da da Kung Fu kurslarına gidiyordum. Wsushu ile tanıştığımda bu dalın savunma spor dallarından biri olduğunu öğrendim ve İsfahan’ın Tahti kulübünde bayan Samere Halili gözetiminde ve koçluğunda eğitime başladım; bu çalışmaların sonucu ise, yurt içinde, liglerde ve uluslararası turnuva ve karşılaşmalarda 30 şampiyonluktur.”
İlahe şöhretin iyi ve kötü yönleri olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: Uluslararası çapta bir başarı kazandığımızda artık kendimize ait olmadığımızı, halkın bizden daha fazla beklentileri olduğunu, bu yüzden davranışlarımıza daha çok dikkat etmemiz gerektiğini anlıyoruz.”
İlahe Mansurian Çinli sandacı profesyonel sporcuyu yenebilen ve Asya kıtasının altın madalyasını kazanabilen ilk İranlı bayandır.
Çin Şanghay yarışmaları İlahe Mansurian’ın dünya rekabetlerine 5. Katılımı ve kazandığı 3. Altın madalyadır. Kardeşi Şehrbanu da bu karşılaşmalarda 5. Altın madalyasını kazandı. Bu arada diğer wushucu İranlı bayan Meryem Haşimi bu karşılaşmalarda Mansurian kardeşlerle birlikte 5. Altın madalyasını kazanmayı başardı. İran’ın batısında Kermanşah’tan olan Meryem Haşimi 5. Şampiyonluk madalyasını kazanmanın ardından altın madaylasını İslam inkılabı rehberi Ayetullah seyit Ali Hamenei’ye takdim etti.
Bir çok yorumcuya göre 1978 yılı İslam inkılabı zaferinin en göz kamaştıran getirilerinden biri, İranlı Müslüman kadına kimlik ve kişilik kazandırmasıdır; bu olay İranlı bayanlara İslam inkılabı zaferi ardından toplumda düşünce ve çalışma açılarından gelişme imkanı sağladı. İslam cumhuriyeti nizamı sayesinde seçkin, yaratıcı ve yüksek öğrenimli kadınlar toplumda gelişme alanı buldular ve dünya kadınları için yeni vizyonlar oluşturdular.
İranlı kadınlar İslam inkılabının 40 yıllık hayatında, bir kadının hem mümin, testtürlü, şerif ve iffetli olup hem de toplumun içinde olabileceğini ispatladılar. Bir kadın hem aile ocağını temiz tutabilir hem de ülkenin sosyal ve siyasi arenasında da yeni kapılar açarak büyük başarılara ulaşabilir. Önemli olan ise kadının çeşitli alanlarda gelişmesine imkan sağlamaktır.
Günümüzde İranlı Müslüman kadın, başı dik ve onurlu bir kişiliktir. İranlı eğitimli ve mümin kadınlar en gelişmiş laboratuvar ve ve insan deneysel bilim merkezlerinde aktif bir şekilde çalışıyorlar. İranlı en aktif bayanlar ise siyasi, bilimsel, sosyal yönetim, kültürel ve spor alanlarında çalışıyorlar. Tüm bunlar ise İslam inkılabı ardından kadınlar için gelişme ortamının hazırlanması ile gerçekleşti.
İranlı Müslüman kadınlar İslam inkılabı ardından tessettürlü olarak dünya çapında boy göstererek 160’ı aşkın renkli dünya madalyası kazanmayı başardılar. Fakat İslam inkılabından önce İranlı bayan sporcular sadece 5 madalya ve sadece Asya karşılaşmalarında kazanabildiler; söz konusu bayan sporcular, karşılaşmalara katılmak için tesettürsüz olmak zorundaydılar.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei’ye göre İranlı tesettürlü Müslüman bir bayan madalya töreninde şampiyonluk platformu üzerinde durup her kesi kendisine saygı göstermeye mecbur bırakınca muazzam bir iş başarmıştır. Sporcular uluslararası alanlarda tüm şer'i kurallara uyarak mertlik ahlakı ve ruhunu koruyunca, bir halkın seçkin özellikleri ve değerlerini dünya çapında adeta reklamını yaparcasına tanıtıyorlar. Herkes, hicap ve tesettürle, vakur duruşları ile uluslararası spor alanlarında boy gösteren bayanlara kalpten saygı duyuyor.