Ağustos 04, 2020 11:59 Europe/Istanbul

Bilindiği üzere geçen haftalarda İran'da hz. Zeynep'in -sa- kutlu veladet gününün takvimlerde hemşireler günü olarak kutlanması münasebeti ile çeşitli etkinlikler düzenlenerek hemşireler ve yardım ekipleri takdir edildi.

İran kızılay sağlık ekip üyesi olan Dr. Masume Âbâd, Irak baas rejiminin İran'a dayattığı savaş yıllarında esir düştü. Kendisi İranlı kadınların direniş ve salabet simgesidir, öyle kadınlar ki İslam inkılabının ilk günlerinden itibaren çeşitli rollerde görev aldılar ve onların İslam inkılabının çeşitli dönemlerinde, zamanında verdikleri destek ise örnek gösterilebilir.

5 Eylül 1962 doğumlu Dr. Masume Âbâd savaşın ilk günlerinde kızılay üyelerinden biri ve de güney kentlerden Abadan'ın "kent ev sisteminde vali temsilcisi" olarak çalışıyordu. O dönemlerde daha 20 yaşında bile değildi fakat bugün 57 yaşında olmasına rağmen hala coşkulu motivasyonu ile ülkülerini gerçekleştirmeye çalışıyor. İran Tıbbi İlimler Üniversitesi'nden yüksek lisans ebelik mezunu olan ve Londra'dan embriyoloji doktorası alan Masume Âbâd Tahran halkı tarafından 4. İslami konseylerin üyesi seçildi.

Dr. Masume Âbâd Irak Baas rejiminin dayattığı savaş cephelerindeki anıları hakkında şöyle anlatıyor:

Kutsal savunma döneminde insanları savaş meydanlarına götüren, onların uzmanlığı ve meslekleri değildi, her savaşçı her yaşta ve konumda, inkılabı savunma aşkı ile er meydanına iniyordu. 8 yıl süren kutsal savunma döneminde hemşirelik ve hizmet alanında çalışan her kesin kalbinde güzel bir hikaye ve özellik vardır ve o da bu çalışma ve bu bölümün bir meslek değil; onları hastanın yatağına götüren ise bir aşk, sevgi ve fedakarlık ruhudur. Hemşirenin görevi sadece bakım değil, hastaya verdiği ve bir anı olarak bıraktığı aşk ve sevgi özüdür.

Dr. Masume Âbâd görevinin ilk günlerinde birkaç iş arkadaşı ile birlikte yetim çocukları Şiraz’a intikal görevi sırasında dönüş yolunda ve Baas rejiminin dayattığı 8 yıllık savaşın 33. Gününde Fatıma Nahidi, Şemsi Behrami ve Halime Azmude adlı diğer bayanlarla birlikte Mahşehr-Abadan yolunda ıraklı güçler tarafından esir alındı. 40 aylık esaretin ardından serbest bırakıldı.

Onun açısından ruhsal esaretin yanında fiziksel esaretin hiçbir değeri yoktur. Dimdik duran, izzet ve şanlarını mertlikle koruyanlar, gerçek esirlerin kendi ruhlarını çok ucuza satarak bedenlerini korumaya çalışanlar olduğunun çok iyi farkındalar zira insan canını taşımayan beden, çok hakir ve değersizdir.

Dr. Masume Âzâd'ın esaret döneminden bir çok acı ve tatlı anıları vardır. Kendisi şöyle anlatıyor:

Iraklı güçler bizleri esir aldıklarında telsizden komutanlarına “İranlı kadınların generallerini esir aldık” dediler. Biz 1982’de hala dar ve karanlık hücrelerde ve en zaruri sağlık ve hijyen malzemelerinden yoksun gündüz geceyi geçiriyor, namaz kılıyor, dua ediyor ve anılarımızı birbirimize anlatıyorduk… her altı aydan bir, kendi tabirleri ile bizi güneşe çıkarıyor, 15-20 dakika kalıyorduk, bunlar bizim esaret dönemimizin en güzel anları ve hatıralarıdır zira yol boyunca yüksek sesle konuşur  gürültü çıkararak diğer İranlı esirlere, İranlı kadınların temsilcileri olarak onların yanında olduğumuzu, onlarla birlikte esareti tattığımızı ve savaşın tüm cephelerinde onları yalnız bırakmadıklarımızı anlatıyorduk.

Masume Âbâd 1984 yılında erkek kardeşinin şehadeti ardından serbest bırakıldı ve Tahran’a gelerek Kerbela 5 operasyonunda savaş yaralılarının sınırdışı kliniğinde ve aynı zamanda hastanede yaralıların tedavisine devam etti.

1998 yılında ailesi ile birlikte eşinin petrol bakanlığında tayini nedeni ile İngiltere’ye gitti; orada kültürel ve sosyal görevler ve çalışmalarının bitimi ile birlikte embriyoloji doktora eğitimini bitirerek yurda döndü ve üreme sağlığı doktora bölümünde öğrenimine devam ederken üniversitede eğitim kadrosu olarak eğitim vermeye başladı.

Bayan Âbâd İran İslam cumhuriyetinde kadınların çalışma ve sosyal faaliyetleri hakkında şöyle diyor:

İslami düşüncede kadınlar asla halktan ve sosyal faaliyetten ayrı değiller. İslami nizam toplumda her türlü ilerlemeyi bu büyük kesimin diğerlerinin yanında coşkulu ve aktif çalışmasına şartlandırıyor. Bu düşüncenin sonucu oluşan en önemli hizmetlere, günümüz toplumda kadınlar ve kızların özgüven duygusu ve hüviyetlerinin ihyasına değinebiliriz ki hem ulusal, hem küresel alanda onun sonuçlarına şahit oluyoruz.

Dr. Âbâd şöyle devem ediyor:

Gerçi bana göre aile kurumu bir çok bireysel ve dolayısı ile topumsal ilerlemelerin kaynağı ve beşiğidir ve bu yolda kadınların rolü, ailede eksen olarak dikkate değerdir. Fakat şüphesiz bu, kadınların ailede daha koyu ve etkin olarak rollerini ifa ederek toplumdaki görevlerinden geri kalmaları anlamında değildir. Kadınların her iki rolde adeta sanatsal beceri ile her ikisi arasında dengeyi sağlamaları sayesinde bilinçli ve titiz bir sonuca varmaları ise her anlayışlı kadından beklenen şeydir.

Dr. Masume Âbâd’ın kaleme aldığı “Ben Hayattayım” başlıklı kitap kısa bir süre içinde 3. Baskıdan da geçerek 2000 tiraja yükseldi ve Kutsal Savunma Yılı Kitabı 13. Dönem törenlerinde, anılar kategorisinde en iyi kitap seçildi.

İslam inkılabı rehberi Ayetullah seyit Ali Hamenei “Ben Hayattayım” kitabını okumanın ardından şöyle bir yorumda bulundu:

Kitabı, çelişkili hüzün ve gurur duyguları içinde ve bazen göz yaşları perdesi arkasından okudum ve o sabır, irade, paklık, güzellikler, acılar ve mutlulukları canlandıran bu beceriye aferin dedim…

Kitabın bir bölümünde şöyle yazılıyor:

… Salman bana bir baktı ve şöyle dedi: söz ver arada bir notla bizi sağlığından haberdar et.

Üzülerek, Ne? Yazı? Bu karmaşada ben nasıl söz vereyim? Hayır yapamam, kâğıt kalem nereden getireyim? Dedim.

-iki laf yazacaksın sonuçta, Şehname yaz demedim, sadece “ben hayattayım” yaz.

Neden ben hayattayım diye yazacağımı bilmiyordum. Buna rağmen kontrolsüzce hayalimde ayaklarım üzerinde “ben hayattayım” yazdım…

… şimdi Irak güvenlik zindanlarında olmam üzerinde 2 yılı aşkın süre geçiyor, elimize mavi bir kağıt verdiler ve bundan sonra siz bu kimlik numara ile tanınıyorsunuz ve bu kimlik kodu ile ailenize mektup yazabilirsiniz ve hepsi uluslararası şartlara göre saklanır. Fakat bu mektupta sadece iki kelime yazabilirsiniz ve sürekli bu konu üzerine vurgu yapıyorlardı:

-Just two words

Salman’a söz verdiğim notu kendimle Irak’a götürdüğümü hatırladım ve o not, bir generalin operasyon parolası oldu. Sözümün üzerinde durdum ve iki yıllık bir aradan sonra iki kelime yazdım:

-Ben hayattayım… Bağdat el-Raşid hastanesi

Masume Âbâd   15 - 5 – 1982