Ağustos 04, 2020 11:59 Europe/Istanbul
  • Başarılı İranlı Bayanlar -11

Bugün sizleri bereketli sofralara çeşitli tatlar katan ve dünyaca tanınan İranlı başarılı aşçı Semira Cennet Dust ile tanıştırmak istiyoruz. Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü FAO tarafından “İranlı örnek şef” seçilen Semira hanım “Ülke Teknikal ve Profesyonellik Organizasyonu” tarafından “İran mutfağının en üstün bayan şef”i seçildi.  

İran’ın tarih ve kültür kokan Tebriz kentinde dünyaya gelen Semira hanım evli ve 3 çocuk annesidir. 11 yaşından itibaren mutfakta yemek pişirmeye başlamış ve kendisinin söylediği gibi “ hiçbir zaman hiçbir şeyden yemek pişirmekten zevk aldığı kadar zevk almamıştır.”

25 yaşından itibaren yemek kurslarında öğretime başlamış ve bundan 17 yıl önce Tebriz’de gıda sanayi dalında Ülke Teknikal ve Profesyonellik Organizasyonuna bağlı ilk resmi okulu açmıştır.

Semira Cennet Dust, bayanların başarılı bir hayatları olmasını isterlerse önce evlerindeki yemek sofralarından başlamaları gerektiğini vurguluyor. Tabi “erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer” atasözüne dayanarak değil, zira Semira hanıma göre yemek pişirmek sadece gündelik bir iş ve aile fertlerinin midesini doldurarak onları doyurmak değil; aşçılık bir kadının aşka dayanan çalışması ve yenilikçiliğinden leziz bir tadı tatmak ve ailenin bir sofrada toplanarak bağlarının daha da güçlenmesini sağlayan bir gelenek ve görenektir.

Semira Cennet Dust aşçılık ve şefliğe, kutsal bir meslek olarak bakıyor, öyle bir meslek ki ona özel zaman ayırmak, özen göstermek ve canlı tutmak gerekir. Bu yüzden de ilk eğitim kitabını yayınladığında önsöz bölümünde sofralarına hala özen gösteren ve saygı duyan kadınlara teşekkür ederek kitabını onlara ithaf ediyor ve şöyle yazıyor:

“Bu kitabı hala sevgiyi sofralarında sevdikleri ile paylaşanlara ithaf ediyorum. Bir anne ve zeki bir kadın, sevgisini yemek sofrasında eşine ve çocuklarına gösterebileceğini her zaman bilir. Emin olun ki annenin yemek kokusu her zaman burnumuzda tüter ve hiçbir yemeği anne yemeğine tercih etmeyiz. Yemek sofrasına saygı duymak, aileye saygı duymaktır.”

İranlı başarılı şef, adım adım ilerleyerek kendi söylediği gibi İranlı bir bayan olarak İran yemeklerine tekrar hayat vererek onlara yeni renkler ve kokular katarak sofralarımıza getirmeye gayret gösterdi. İran'lı şef Şöyle diyor:

İran yemekleri varken neden makarna? Bunca İran yemekleri varken makarna, pizza ve yabancı yemekleri soframıza getirmek gerçekten üzücü. Her ülke halkı, o iklimde daha iyi yaşamak ve sağlıklı kalmak için neler yeyip neler yememeleri gerektiğini anlamak için uzun yıllar harcamışlar. Örneğin Hindistan halkı ülkenin nemli havasında daha rahat yaşamak için acı ve bol baharatlı yiyorlar veya İran’da kuzey bölgenin yemekleri Azerbaycan yöresinin yemeklerinden farklıdır. Şimdi neden bunca zengin yemek kültürünü elimizin tersi ile iterek İran geleneği ile yakından uzaktan ilgisi olmayan ülkelerin yemeklerini tercih etmeliyiz?

Semira Cennet Dust’un mübarek Ramazan sofraları, çeşitli reçel ve helva kursları, en kalabalık kurslarıdır.

“Başta pek tecrübeli olmadığım dönemde bir helva veya bir reçel üzerinde çok çalışmam gerekirdi fakat asla başkalarını taklit etmek veya başka kaynaklardan öğrencilere eğitim vermek istemedim” diyor ve ekliyor: "güzel bir reçel için bir çuval beyaz turp kullandığımı söylesem belki inanmayacaksınız! Aşçılıkta sadece Tebriz kenti değil bir çok kentten bir çok hanımın uzak yollardan kurslarıma katılmak isteyecek kadar yemeklerde yenilikçiliğe gittim. Sonuçta kurslarımın ikinci şubesini Paniz adı ile Tahran’da açtım."

Büyük şef Semira hanım kitabını yazmaya başladığında bir çoğu ona milletler yemeklerini yazmasını önerdiler fakat o direnerek bir İranlı şef olduğunu ve önce İran yemeklerini ve sofrasını dünyaya tanıtması gerektiğini söyledi.

Semira Cennet Dust şöyle diyor:

İran yemekleri ve sofrası gerektiği kadar dünyada tanıtılmamıştır. Dünyanın neresine giderseniz gidin en iyi otellerde bile bir Çin veya Hint lokantası bulursunuz fakat İran yemekleri yok. Zira biz mutfak kültürümüzü iyice tanıtmamışız. Böyle kitapların basılması doğru mutfak kültürünü günümüz İranlıların uygunsuz beslenme tarzının yerine geçmesine yardımcı olabilir. Yemek pişirmek ve aşçılık mideyi doldurmaktan öte bir şeydir, bir sanattır. Aşçılık aile temellerini güçlendiren güzel bir sanat dalıdır.

Başarılı şef, “Milletler Mutfağı” kitabı hakkında da şöyle diyor:

Milletler Mutfağı kitabında da sahip olduğum tecrübelerle yemeklerin hazırlanmasında bazı şeyleri kendi zevkime göre değiştirdim. Tabi ki kitabın başında da İranlı olmayanlara açıklamada bulunarak, kendi halkımın damak zevkine değer verdiğimi, bu yüzden yemeklerin tadını İran mutfağına ve ülkemin halkının zevkine göre değiştirdiğimi yazdım.

İran yemeklerinin tarihi ve kültürel mazisi olduğunu belirten başarılı şef Semira Cennet Dust, “İran yemekleri Bu Ali Sina’lar gibi tabiplerin tavsiyeleri ve her bölgenin iklimsel tecrübelerine uygun olarak hazırlanmıştır. İranlılar eskiden beri neleri birlikte tüketebileceklerini, nelerin yararlı olduğunu ve birlikte yenildiği zaman zararlı olabilecek gıdaları biliyorlardı. Hangi baharatın hangi sebzelerle birlikte yararlı olacaklarını ve birlikte alınması gerektiğini biliyorlar."dedi.

Semira Cenent Dust’un “Milletler Mutfağı” kitabı Çin’in Yanta kentinde düzenlenen rekabette ödül kazandı. Fakat daha önce 14 kez dünyada gurmelerin yarışması düzenlenmiş ve her defasında da en iyi şef seçilmiştir.

Semira hanım yaklaşık 7 yıl önce 4 kitabı ile birlikte Frankfurt kitap fuarına katılıyor ve oradan edindiği tecrübe ile İran’a dönüyor. Kitapları seçkin kitaplar arasında yer alan Semira hanımın kitabı daha sonraları kendisinden habersizce Paris Gurme yarışmasına gönderiliyor ve en son eseri de 2015 yılında İspanya gurme yarışmasına katılıyor. Aynı yıl kitabı 26 bin kitap arasında dünyanın ilk 7 seçkin kitabı arasında yer alıyor.

İranlı bayan şefin uluslararası yarışmalara katılarak kendinden söz etmesi, tüm başarılı şeflerin erkek olduğu söylentisinin doğru olmadığını ispatlıyor; zira İranlı bayanlar ülkemizin asil mutfağı ile İran’ın adını dünyada duyurmayı başarıyorlar. Nitekim spor, kültür, bilim, sosyal, kültür ve siyaset dünyasında da yapıcı ve pozitif roller üstlenerek kendilerinden söz ettirmeyi başarmışlardır.