Ağustos 04, 2020 11:59 Europe/Istanbul

Tarihin bazı dönemlerinde kadınlar, erkeklerle omuz omuza toplum olaylarında boy göstermişlerdir; İslam inkılabı ve ardından yaşanan 8 yıllık kutsal savunma dönemi ise bu tarihi kesitlerden bazılarıdır.

Bugün sizleri kutsal savunma döneminden iki şehit ve bir gazinin annesi ile tanıştırmak istiyoruz.

İranlı kadınlar İslam inkılabı ve ardından Baas rejimi tarafından İran’a dayatılan 8 yıllık savaşta erkeklerle beraber, tarih belleğinde sonsuza kadar kalan destanlar yazdılar. Hayata sade fakat bir o kadar derin bakışları ve yaşam tarzları ile gerçek anlamda Müslüman başarılı bir kadının örneğini dünyaya sergilediler.

Son zamanlarda 9. Ammar film festivalinin direniş ekonomisi sembol ödülü, nükleer şehitler aileleri tarafından, İbrahim ve İsmail Fercevani’nin annesi bayan İsmet Ahmediyan’a verildi.

İsmet Ahmediyan kutsal savunma döneminden iki şehit ve bir gazinin annesi olarak yıllarca bir kamyonetin şoförü olarak 8 yıl süren savaş boyunca Ahvaz’daki savaşçılara hizmet vererek onlara destek sağladı. Çamaşır yıkamaktan savaşçılara kahvaltı hazırlamaya kadar bir çok faaliyet, bu mücahit annenin çalışmalarının sadece bir bölümüdür.

Onarım ve inşaat alanına girmek, şehit annesinden girişimci bir kadın yarattı öyle ki şimdiye kadar Huzistan ilinde kadınlar ve erkekler ile köylülere hizmet sunmaktan bir an bile geri kalmadı  ve bölge halkına maddi ve manevi her türlü yardımı sunmaya çalıştı. Bayan İsmet Ahmediyan şöyle diyor:

Savaş çirkin ve kötü bir olaydır. Fakat cephe ve insanları sevilmeli ve savunma ise kutsal bir olaydır.

Kendisi de aynı bakışla Harem Savunucularına hizmet veriyor.

Banu adlı belgesel filmi ise bu kahraman kadının yaşam hikayesini işliyor. Söz konusu belgesel film sahip olduğu hamasi ve tatlı anlatma tarzı ve işlediği sosyal hasarlar nedeni ile Ammar film festivalinin kahraman millet belgesel kategoride ödül aldı. Bu İranlı bayanın ekonomi ve yürütme yönetimindeki şahsiyeti ise çok çekicidir. Savaş başladığında 6 çocuğu olan bu kadın giderek kendi toprağını savunma ile uğraşıyor ve yavaş yavaş tüm aile fertleri de tamamen savaşa karışıyor.

 

“Banu”nun söyleyecek bir çok sözü vardır ve sosyal ortamda ise çok yararlı ve etkilidir. Bir çok sorunun içinde bir fenomene dönüşen gerçek bir kahramandır; aile ortamında güçlü bir komutan olarak sorumluluk sahibi ve güçlü bir komutandır.

İslami ve İbrahim adındaki iki evladı hakkında sorduğunda ise şöyle cevap veriyor:

Ne kadar güzel ve iyi isimlerdir; ben her zaman bu iki ismi çok sevdim, benim İsmail, Zebihullah’tır zira Allah yolunda kurban edildi. Kendisi benim en büyük evladımdı, İsmail'e çok yakındım ve aramızda özel bir ülfet vardı. İbrahim ise ikinci oğlumdu. Düşman Ahvaz’a 20 km mesafede iken ve kenti işgal etmek istediğinde İbrahim benim için kürek gibi uzun bir sopa hazırladı ve ucuna da bir hançer takarak şöyle dedi: “Anne, aslan gibi bir kadın olduğunu biliyorum, eğer Baasçı ıraklıların sana yaklaştığını görürsen bu hançeri kaldır ve hemen başına indir.” Onun bu cesareti beni daha da güçlendirdi.

Başarılı ve kahraman bir bayandan tüm beklenenler, bayan İsmet Ahmediyan’da bir arada toplanmıştır. Çok inişli ve çıkışlı bir kaderi olan ve hayatında bir çok olay yaşayan bir kadın olarak şöyle anlatıyor: Ekim 1980’de kızım Nesrin evimizin yakınında olan caminin direniş komitesinde iken cami füze saldırısına uğradı, çay ocağının tavanı yıkıldı ve caminin camları kırıldı. O gün orada 6 kişi şehit olurken 36’sı da yaralandı. Benim Nesrin de yaralandı, yüzü ve çenesi ile vücudunun sağ tarafı önemli oranda yaralandı, öyle ki Nesrin 5 yıl İran ve bir yıl da Almanya hastanelerinde tedavi gördü ve 50 kez ameliyat oldu.

İsmet Ahmediyan savaşın ardından onarım ve kalkınma yıllarında arsasını kendisinin tahsis ettiği ve inşaatını üstlendiği özel bir klinik tesis etti. Dönemin sağlık bakanı da bu işte kendisi için bazı kolaylıklar sağladı.

O bir girişimcidir. Tavuk ve balık çiftçiliği, arıcılık ve bahçıvanlık yapmıştır, fakat hala ciddi bir şekilde çalışmalarına devam ediyor ve hiçbir şey onu Allah’ın hoşnutluğu ve halk için çalışmaktan vazgeçiremiyor.

Onun konuşmalarında yüksek bir motivasyon ve canlılık vardır, öyle ki iki şehit annesi olduğunu ve yüreğinde büyük acıların olduğunu asla anlamazsınız. Kendine has sevgi ve şefkati ile şöyle diyor:

Bugünlerde bir çok ailenin ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir dönemde yaşıyoruz. Sayıları hiç de az olmayan bir çok insanın beklentileri, benim 24 saate en çok 3 veya 4 saatten daha fazla uyumamama neden oluyor fakat bunca insanın beklentisini tabi ki karşılayamam. Güçlü olan insanlardan beklentim ise bize katılmaları ve halkın işlerinin bir kısmını üstlenmeleridir. Dünyanın çok geçici olduğuna dikkat etmeleri, ister zengin ister fakir herkesi, sahip olduğu mal ve paraya bakmaksızın ölüme götüreceğini unutmayalım. Öyle ise bu dünyada birbirimize destek olmalı birbirimize yol arkadaşı olmalıyız.

Şehitler İsmail ve İbrahim Fercevani’nin anneleri İsmet Ahmediyan artık emeklilik yaşına gelmiştir fakat yine de şöyle diyor:

İnsanların bir çok sorun yaşadığını görünce, bendeki sorumluluk duygusu daha ağır basıyor. Tüm gücümü onlara yardım için kullanmam gerektiğini hissediyorum. Bu yardım, atölyeler açarak onlara istihdam şansı oluşturmak veya halkla istişarede bulunarak onların idari işlerini yürütmek olabilir. Bu yıllarda halı dokuma atölyeleri kurmak, kilim dokuma, ayakkabı veya çanta atölyesi kurmak, kümes hayvanları ve balık yetiştirme çiftlikleri, sera kurmak gibi çalışmalar veya şehirlerarası yollarda dinlenme tesisleri kurarak bölge halkının geçimine ve iş bulmalarına katkı sağlamaya çalışıyorum. Köylerde kadınlara çiftçilik ve halı okuma sanatını ücretsizce öğretmek ise onların kendi ayakları üzerinde durarak kendi masraflarını karşılamaları için izlediğim hedeflerimdendir.

Camide Kur'an-ı Kerim kursları ve Nehculbelaga dersleri ise bu fedakar ve başarılı İranlı bayanın diğer çalışmalarındandır ve onun mümin ve Müslüman bir kadın örneği olarak tanınmasına sebep olmaktadır.