Sağlık Bülteni-27
Bu bölümde mide hastalıkları ile ilgili konuşacağız.
Sindirim sistemi hastalıkları besin maddelerinin sindirimi ve vücuda alınmasını ve vücudun genel sağlık durumunu etkilemektedir. Sindirim sistemi ağızdan başlayan makata doğru inen dolambaçlı bir boru misalidir. Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş yelpazelidir. Bu nedenden dolayı sindirim sistemlerinin hastalıklarını bu sistemdeki organlar göre özet olarak ele almak istiyoruz. Bu bölümde ise mide hastalıkları, tedavi yöntemleri ve önleme yöntemleri ile ilgili konuşacağız. Mide karnın sol tarafının üstünde yer alan bir kaslı organdır. Mide, yemeği ve besin maddelerini yemek borusu aracılığı ile alır. Midenin asıl görevi, yemeği sindirip yemekleri ve besin maddelerini parçalayarak bağırsaklara göndermektir. Bunun için mide, sindirim ve bağırsak bezleri , pepsin ve asit gibi enzimleri salgılamaları gerek. Bu asitler ve enzimler yemekleri ve besin maddelerini yarı sıvı haline getirir. Bir sonraki aşamada, nişasta, yağ ve proteinler daha ufak kimyasal birimlere dönüşerek bağırsakların yan duvarları yardımı ile kana alınırlar.

Yaygın mide hastalıklarından biri de mide ülseridir. Bu hastalıkta midenin yan tarafı veya ince bağırsağın ağzı yaralanır. Mide yarası baş gösterdiğinde mideyi koruyan mukoza maddesi artık koruma görevini yerine getiremez. Mide yemeğin sindirilmesi ve mikropların yok edilmesi için çok güçlü bir asit salgılar. Ayrıca vücut dokularını bu aside karşı korumak için kalın mukoza katmanı da salgılar. Bu mukoza katmanı zayıflarsa, görevini yerine getirmezse mide asidi dokulara zarar verir ve ülser meydana gelir. Yaraların çoğu kendiliğinden iyileşse de ancak yan etkileri ve belirtilerini göz ardı etmemek gerekir. Yaralar tedavi edilmezse daha ciddi sorunlara yol açabilir.

Helikobakter Pilori ve kimi steroid olmayan iltihap karşıtı ilaçları olarak bilinen ağrı kesiciler de ülser ve ince bağırsak sorununun asıl nedenleri sayılırlar. Tabii daha az yaygın olan nedenler de bunun için biliniyor. Midenin aşırı derecede asit salgılaması ya da hiper asidite gibi durumlar da bu hastalığa yol açabilir.Bu durum ise kalıtımsal, sigara içmekten, stresten ve kimi yemeklerin ve besin maddelerinin tüketilmesinden dolayı olabilir.
Sp5 Zollinger-Ellison hastalığı ise nadiren görülen ancak mide asidini iyice arttıran bir sendromdur. Steroidlerin aşırı şekilde tüketilmesi, sigara içmek, kalsiyumun vücuttaki aşırı üretimi ya da hiper kalsiyumiya, genetik veya yaş da bu hastalığın belirmesinde etkilidir. Ülser ise 50 yaş üzerindeki insanlarda yaygındır. Kişiler her yaşta ülsere yakalanabilseler de çocuklarda çok daha az yaşanan bir hastalık da ülserdir. Ebeveynleri ise tütün ürünleri tüketen çocukların ülsere yakalanma riski daha fazladır. Mide kanaması ve ülserin en yaygın belirtilerinden biri de dispepsiya ismi ile de bilinen hazımsızlıktır. Hazımsızlık mide bölgesinde acıya ve rahatsızlığa yol açar. Belirtileri ise mide reflüsü ile karıştırılabiir. Mide ağzının sızlaması ise mide asidinin yemek borusuna dönmesinden ya da mide reflüsünden dolayı olabilir. Bu sorun midenin biraz üstünde ve göğsün alt bölümünde yaşanabilir. Tabii ülser her zaman hazımsızlığa neden olmaz. Genel olarak ülserin belirtileri mide reflüsüne göre farklıdır.
Sp7 Ülserde daha çok midenin belli bir bölümünde muğlak bir acı ve sızlama hissedilir. Kimi zaman acı geçici ve ısırma türünden olabilir. Kimi kişiler ise açlık duygusuna kapılırlar. Bu durumda kilo kaybı da yaygındır. İshal ve kusma, acı yüzünden yemek yememe, geğirme ve midenin şişmesi bu hastalığın diğer yaygın belirtilerindendir. Bu tür hastalıkta acıların bir kısmı yemekle, içmekle veya anti asit tüketimi ile azalabilir. Kimi mide ülserlerine teşhis koymak ise zor. Bu tür yaraların hiçbir acısı yok ve hazımsızlığa da yol açmaz. Nadiren görülen bu yaralar midenin kanamasının ardından tanı koyulur. Kimi yaralar ise midenin delinmesine yol açabilir. Bu durum ise acil tıbbi durumdur. Ülserin belirtileri zaman içerisinde değişebilir ve teşhisi daha da zorlaşabilir.

Ülserin tedavisi için bu yaranın oluşmasının nedenlerini bulmak ve sonlandırmak gerekir. Doktorlar ise ülser belirtilerini inceleyip acı türü ile ilgili kimi sorular yöneltirler. Bu süreçte doktorlar daha detaylı bilgiler elde edip ihtimaller ile de karar verirler. Doktorlar ülsere yol açan helikopilori bakterisine teşhis koymak için dışkı veya soluma tahlili ve testi yaptırırlar. Mide kanaması gibi ciddi belirtiler baş göstermişse doktorlar andoskopi, Barium Enema, örnek doku alma gibi testleri de yaptırtabilirler. Doktor ülser tanısı koyduğu zaman hastalığın nedenini bulmaya çalışıp ardından anti biyotik ve asit dengeleyici ve diğer uygun ilaçları reçete ederek hastalara yardımcı olmaya çalışacaktır.
Mide ülseri için uygun bir beslenme menüsünde karnabahar, lahana, elma, çelik, kiraz, dolma biber, havuç, brokoli, ıspanak ve marul gibi yapraklı sebzeler, yoğurt, kefir, miso, ekşi lahana, kambuja ve kimçi gibi probiyotik zengini ürünler, zeytin yağı ve diğer yağlı bitkiler, bal ve sarımsak olmalıdır. Çikolata, acı yemekler, narenciye gibi asitli ürünler, domates ve kafeinli ürünler ise mide reflüsünü şiddetlendirebilir. Sonuçta bu ürünlerden olabildiğince uzak durulmalıdır.

Mide hastalıklarından biri de mide kanseridir. Mide kanseri kötü huylu hücreleirn midede anormal bir şekilde birikmesi ve belli bir kısmında kitle oluşturmasıdır. Bu hücreler büyüyüp büyüyüp tümöre dönüşebilirler. Mide kanseri genel olarak kademeli olarak yıllar içerisinde gelişir. Mide kanseri belirtileri görüldüğünde hemen doktora baş vurmak gerekir. Doktorların kanseri ilk aşamalarında teşhis etmesi çok büyük bir avantaj sayılır. Bu dönemde kanseri tedavi etmek çok kolay. Mide kanseri tedavisinin sonuçları ise hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin ilerlemesine bağlıdır.
Hastalığın ortaya çıkma ihtimalini arttıran her etken tehlikeli etken sayılır. Tehlikeli etkenin görülmesi demek kişinin kesin olarak mide kanserine yakalandığı anlamına gelmez. Bir diğer yandan ise hiçbir tehlike belirtisinin olmaması da kesinlikle mide kanserine yakalanmamak anlamına gelmez. Mide kanserine yakalanma tehlikesi altında olduğunuzu hissetmişseniz hemen doktorunuza danışın. Helikobakterinin bulaşması sonucu midenin mikrobik enfeksiyon kapması, kronik mide iltihaplanması, anadan doğma anemi, bağırsak metaplazisi, mide polipi, yüksek tuz oranlı, bol tütsülü yemekler ve az meyveli ve sebzeli beslenme tarzı, sağlıklı hazırlanmayan veya korunmayan yemeklerin yenmesi, erkek cinsiyeti ve ilerlemiş yaş, sigara içmek, aile bireylerinden birinin kanser geçmişi de kişilerde mide kanseri riskini arttıran etkenlerdendir.
Mide kanserinin farklı belirtileri de olabilir. Bu belirtilerin çoğu ise diğer hastalıklar ve sağlık sorunlarında da görülebilirler. Bu yüzden mide kanserinin ilk aşamalarda teşhisi çok zor olabilir. Bu yüzden mide kanseri hastalığın ilerlemesi ile teşhis edilir. Mide kanserinin ilk aşamalarında hazımsızlık ve mide rahatsızlığı, yemek yedikten sonra mide şişmesi, hafif kusma duygusu, iştahın kaybedilmesi ve mide ağzının sızlaması belirtileri görülebilir. Daha ilerlemiş şekillerinde mide kanseri, dışkıda kanama, mide bulanması, kilo kaybı, sancı, sarılık, karın iltihabı ve yutma sorunlarına yol açar.
Mide kanserinin birçok türü vardır. Çoğu mide kanserleri midenin iç tarafındaki mukoza katmanlarında oluşurlar ve adnokarsinoma ismi ile bilinirler. Daha az yaygın olan mide kanserleri ise mide lenfomu ve steroma kanser türleridir. Mide lenfomu, midenin lenfatik bezlerinde oluşur. Bu süreçte salgılanan koruyucu maddeler enfeksiyon ile mücadele etmeye çalışsa da fazladan sıvılar da midede birikir ve böylece mide ile aynı doğrultuda çalışan adaleler ve dokularda kanser oluşur. Mide kanserine kesin tanı koymak için fiziki muayene, belirtilerinin teşhisi, kan tahlili, sindirim sisteminin üst kısmının andoskopisi, bilgisayar yardımlı tarama ve örnek doku alma süreçlerine baş vurulur. Mide kanseri ile mücadele etmek için ise farklı tedavi yöntemlerine baş vurulmaktadır. Tedavi yönteminin seçilmesi ise hastalığın ilerlemesine bağlıdır. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, kemoradyoterap ve güdümlü ilaçlar da bu hastalığın tedavisi için kullanılır. Hastalığın ilerlemesi ve hastanın genel sağlık durumu da bu hastalığın tedavi edilmesinde rol oynamaktadır.