Ağustos 28, 2021 12:33 Europe/Istanbul

Bu bölümde geçen bölümlerde olduğu gibi sinir ve beyin hastalıkları ile ilgili konuşacağız.

Sağlık Bülteni isimli seri sohbetimizde, sizi, çeşitli hastalıklar, bu hastalıkları önleme ve tedavi etme yöntemleri , ayrıca beslenme ve egzersizin sağlığın sağlanmasındaki önemi hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bu programda verilen bilgiler sevdiklerinizin farkındalığını  arttırmak amaçlıdır ve tıbbi incelemelerin ve tavsiyelerin yerine alamaz.

Beyin ve sinirler, insan vücudunun en hassas parçalarından sayılırlar.  Bu iki önemli organ, özel sorunlar yaşayabilirler. Bu sorunlar diğer organlardan etkilenerek ortaya çıkabilir.  Sinir sistemi uzmanları  birçok beyin içi hastalığının  kişilerin ruhsal durumlarından ve koşullarından kaynaklandığını düşünüyor. Bu hastalıkların geniş bir yelpazeyi kapsamasından dolayı  her bölümde  farklı farklı hastalıklar, sebepleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili konuşacağız.  Bu bölümde ise geçen bölümde olduğu gibi  beyindeki tümörler  ile ilgili konuşacağız. 

Burun tümörleri ve buruna yakın yani paranazal sinüslerdeki tümöürler, tüm kanserli tümörlerin yüzde 1'inden daha azını oluşturan çok nadir tümörlerdir. Bu tümörler iyi huylu veya kötü huylu olabilir ve yer, tür ve boyut açısından büyük farklılıklar gösterebilirler. Burun boşluğu kanserleri  ve yakınındaki sinüslerin çoğu , özellikle erken teşhis edilenleri tedavi edilebilir. Bu durumlarda kanser tedavisi birinci öncelik olsa da tümörün yakınında bulunan sinir, organ ve dokuların sağlığını ve fonksiyonunu korumak da oldukça önemlidir.

Doktorlar tedavi yöntemlerini belirleyip  planlarken, bu tedavilerin hastanın duyguları, görünüşü, konuşması ve nefes alma yeteneği dahil olmak üzere yaşam kalitesini nasıl etkileyebileceğini dikkatlice değerlendirirler. Bu ciddi hastalığın tedavisi ve iyileşme sürecinde nörologlar dahil çeşitli uzmanlar işin içine karışabilirler.  Böylece muhtemel sağlık hasarları en aza indirilmektedir. 

Burun tümörleri ve sinüslerdeki tümörlerin semptomları spesifik değildir. Bu, semptomların bir tümörden mi yoksa alerji veya sinüs enfeksiyonları gibi diğer durumlardan mı kaynaklandığını anlamanın genellikle kolay olmadığı söylenmelidir. Tıkanıklık ve burun tıkanıklığı, yüzde ağrı ve basınç duygusu, burun akıntısı, burun akıntısı ile beraber sık kanamalar,yüzde şişlik, gözlerde ve yüzdeki ani değişiklikler,  burun tümörünün belirtilerinden olabilir.  Bu belirtilerden herhangi birini gören hasta, özellikle bu belirtiler yüzün sadece bir tarafında görülüyorsa veya özellikle yaşlı hastalarda ani bir değişiklik varsa hemen bir doktora görünmelidir.

Burun bölgesi ve çevresindeki sinüslerde farklı tipte iyi huylu ve kötü huylu tümörler gelişebilir. Papillomalar özellikle de revers ve skuamöz papillomlar, osteoma ve fibro displazi dahil kemik yapılarıyla ilişkili fibro-aseöz lezyonlar, gençlerdeki nazofarneks anjiyo-fibrom dahil olmak üzere kan damarlarıyla ilgili vasküler tümörler, salva veya tükürük bezi kaynaklı tömürler, nörofibroma ve Schwannomalar gibi sinir tipi  nörojenik tümörler yaygın iyi huylu tömürler arasında yer almaktadırlar. 

Burundaki kötü huylu tümörler, oluştukları doku tipine göre iki ana burun tümörü ve sinüs tümörüne ayrılır ve toplamda 25'ten fazla farklı tümör türü ortaya çıkarır. Kötü huyluların bırakabileceği etkiler arasında skuamöz hücreli karsinom, adno-karsinom, kistik burun karsinomu, mukoe-pidermoid karsinom, melanom, stereo-noroblastoma olarak da bilinen nörüblastom, sarkoma ve lenfomaolabilir.   Vücudun diğer bölgelerindeki kötü huylu tümörler de buruna ve paranazal sinüslere yayılabilir. Bu durumların tanımlanması ve ayırt edilmesi, duruma uygun tedavi şeklinin belirlenmesinde çok önemlidir. Bu nedenle bu bölgede şüpheli bir tümör bulunursa mutlaka örnek veya biyopsi alınması gerekir.

Burun tümörü belirtileri gösteren hastaları teşhis etmek ve değerlendirmek için, doktor tıbbi geçmişi gözden geçirir ve baş ve boynun klinik muayenesini gerçekleştirir. Çoğu durumda burun ve sinüslerin iç kısmının durumunu gözlemlemek için endoskopik bir inceleme yapar. Burunda küçük bir kamera hareket ettirilir. Doktor herhangi bir anormal kitle veya uzantı içeren bir tümörden şüphelenirse, Bilgisayar yardımlı tomografi taramaları, MR'lar dahil görüntüleme testleri ve bazı durumlarda PET-CT taramaları yaptırır. Buna ek olarak, hücre kütlesinin türünü doğru bir şekilde belirlemek için genellikle tümör dokusundan örnek de alınır.

Burun ve sinüslerin iyi huylu ve kötü huylu tümörlerinin tedavisi çok karmaşık ve çetrefilli bir iştir.  Kulak Burun Boğaz uzmanları, radyoterapistler, onkologlar, beyin cerrahları ve benzeri uzmanlar dahil olmak üzere birkaç farklı alandaki uzman tarafından muayene ve değerlendirmeyi gerektirebilir. Bir hastayı tedavi etmek için uygun yöntem, hastanın genel sağlık durumunun yanı sıra kanserli dokunun ve kütlenin tipi, yeri ve boyutuna göre belirlenir. Göz çanağı, kafa içi boşluğu ve yüzün yumuşak dokuları dahil burun çevresinde bulunan doku ve yapıların durumu da bu açıdan çok önemlidir. Buna ilaveten tümörün bitişik lenf düğümlerine ve vücudun diğer bölgelerine olası yayılması, baş vurulacak tedavi tipini büyük ölçüde etkileyebilir.

Cerrahinin bir hastada kanserli bir tümörü kaldırmada etkili olduğu düşünülürse, bunu yapmak için  birkaç farklı yola baş vurulabilir.  Genellikle açık cerrahi ve endoskopik cerrahi olmak üzere  iki tür cerrahiye baş vurulur.  Bu ameliyatların amacı tümörün tamamen çıkarılması, ameliyat yeri çevresindeki hayati sinirlerin ve kan damarlarının korunması, burun, sinüsler ve diğer organların  fonksiyonlarının  korunması ve de kraniyal boşluğu sinüs boşluklarından ayıran yapıların korunmasıdır. Genel olarak cerrahi üç aşamadan oluşur: ameliyat öncesi planlama ve prosedürler, ameliyat  sırası girişimler ve de ameliyat sonrası bakım ve bazı durumlarda hastanın özel ihtiyaçlarına göre radyoterapi veya kemoterapi dahil olmak üzere muhtemelen tamamlayıcı tedaviler görmesi. 

Bahsettiğimiz tedavi yöntemlerine ek olarak, hastayı tedavi etmek için Kulak Burun Boğaz ameliyatlarına ek olarak nöro-müdahale yöntemleri olarak bilinen diğer tamamlayıcı yöntemler de bulunmaktadır. Karotis arter oklüzyon testi ve damar tıkama, tümörün çok büyük olduğu durumlarda veya tümörü çıkarmak için ameliyat yapıldığında  tedavi etmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Ancak karotis arterinin korunması kolay olmadığı durumlarda ve daha acil durumlarda bu yöntemlere baş vurulabilir.

Burun kanaması veya epistaksis komplikasyonu genellikle buruna pansuman yapılarak ve burun damarının yakılmasıyla iyi düzeyde kontrol altına alınsa da bu yöntemlerle tedavi edilemeyen hastalar embolizasyona yönelmeliler. Embolizasyon operasyonu sırasında, çenedeki distal ipsilateral arter ve yüzün her iki arterleri, genellikle polivinil alkol veya köpük jel olmak üzere partikül madde kullanılarak bloke edilir.  burun dokusunun nekrozu veya tahribatını önlemek için burna kan akışına yol açmak için ise kontralateral arter açık bırakılır. Bu operasyonun başarı oranı yüzde 90 ile yüzde 95 kadardır.