Ağustos 28, 2021 12:34 Europe/Istanbul

Bu bölümde geçen bölümlerde olduğu gibi beyin ve sinir hastalıkları ve bozuklukları ile ilgili konuşacağız.

Sağlık Bülteni isimli seri sohbetimizde, sizi, çeşitli hastalıklar, bu hastalıkları önleme ve tedavi etme yöntemleri , ayrıca beslenme ve egzersizin sağlığın sağlanmasındaki önemi hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bu programda verilen bilgiler sevdiklerinizin farkındalığını  arttırmak amaçlıdır ve tıbbi incelemelerin ve tavsiyelerin yerini alamaz.

Beyin ve sinirler, insan vücudunun en hassas parçalarından sayılırlar.  Bu iki önemli organ, özel sorunlar yaşayabilirler. Bu sorunlar diğer organlardan etkilenerek ortaya çıkabilir.  Sinir sistemi uzmanları  birçok beyin içi hastalığının  kişilerin ruhsal durumlarından ve koşullarından kaynaklandığını düşünüyor. Bu hastalıkların geniş bir yelpazeyi kapsamasından dolayı  her bölümde  farklı farklı hastalıklar, sebepleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili konuşacağız.  Bu bölümde ise geçen bölümde olduğu gibi  beyindeki tümörler  ile ilgili konuşacağız. 

"Akustik nöroma", kulağı beyne bağlayan sinirde  yavaş büyüyen bir tümördür. Bu sinire atriyal sinir veya işitme siniri denir. Bu sinir, kulağın hemen arkasında ve beynin altında bulunur. Akustik nöroma nadir görülen bir komplikasyondur ve kötü huylu bir tümör sayılır. Yani vücudun diğer bölgelerine yayılması pek muhtemel değildir. Ancak bu tümör büyüdükçe birçok önemli sinire zarar verebilir. Bu tümörlerin büyüme şekli değişkenlik gösterir ve bazıları yüksek oranda büyüyebilir ve 6 ay içinde iki katına çıkabilir. Teşhis süreçlerinde bu komplikasyon olasılığının göz önünde bulundurulması erken tanıya yol açabilir ve bu sorunun yönetimini kolaylaştırarak olası tedavi yöntemlerinin başarı oranını artırabilir, sonuçta da ölüm oranını düşürebilir.

Bu tümörler 4 santimetreçapa kadar büyüyebilir ve yavaş büyüme hızları onların iyi yerleşmesine ve bozulmamasına izin verir. Bununla birlikte, iç işitme kanalındaki tümörler çok daha erken ortaya çıkar ve en yaygın semptom olan işitme kaybı gibi durumlara neden olur. İşitsel sinir tümörü, genetik bozukluk olan nöro-fibromatozis tip 2'ye (NF2) bağlanmaktadır. Burun tıkanıklığını gidermek veya bademcikleri küçültmek için çocukların baş ve boyun tedavileri gibi yüksek doz iyonlaştırıcı radyasyonlu durumlara maruz kalmaları, onların işitsel sinir tümörleri geliştirme riskini arttırır. Bununla birlikte, görüntüleme için kullanılan radyasyon gibi düşük doz iyonlaştırıcı radyasyonun tıbbi kullanımı bir risk faktörü olarak kabul edilmez.

Bu komplikasyonun semptomları tümörün büyüklüğüne ve yerine göre değişir. Bu tümörün büyümesi çok yavaş olduğu için komplikasyon belirtileri genellikle 30 yaşından sonra ortaya çıkar. Yaygın semptomlar arasında baş dönmesi,  etkilenen kulakta konuşmaları duymayı zorlaştıran işitme kaybı ve etkilenen kulakta çınlama gibi durumlar bulunur. Daha az görülen semptomlar ise konuşmaları anlamakta güçlük çekme, baş dönmesi, baş ağrısı, denge bozuklukları, yüzün bir veya daha fazla noktasındaki uyuşmalar, yüzün bir veya daha fazla noktasında ağrı ve yüzde güçsüzlük hissi duymak yer alır.

Uzman bir doktor, tıbbi geçmişinizi gözden geçirip fiziksel muayene veya testler yaptıktan sonra işitme siniri tümöründen şüphelenirse ve de yüzün bir tarafında his kaybı, yine bir tarafında sarkma ve yürürken titremeler gibi semptomlar görürse,  daha eksiksiz testlere yönlendirebilir. İşitsel sinir tümörünü teşhis etmek için en etkili test, beynin MR'la taranmasıdır. İşitme veya odyoloji testleri, denge veya elektron-stagmografik testler, işitme testleri ve beyin sapı işlevi veya işitsel uyaranlara beyin sapı tepkisinin uyarılması testi, tümörü teşhis etmek ve belirlemek için kullanılan testlerdir. 

Bu hastalığın tedavisi, tümörün büyüklüğüne ve yerine, kişinin yaşına ve genel sağlık durumuna bağlıdır. Doktor ve hasta beraber, tümörü bırakıp bırakmayacağınıza, küçültmek için radyasyon kullanıp kullanmayacağınıza veya ameliyat olup olmayacağınıza karar vermelisiniz. İşitsel sinir tümörlerinin büyüme modelleri farklıdır. Çalışmalar, işitme siniri tümörlerinin yaklaşık yüzde 75'inin büyümediğini göstermektedir. Bununla birlikte, bir tümörün davranışı kesin olarak tahmin edilemez.

Kulakta çınlama veya diğer seslerin duyulması veya dışarıdan ses uyaranı olmadığında beyinde algılanması, kulak çınlaması olarak bilinen bir durumdur. Bu duruma  Tinnitus ismi verilir.  istatistiklere göre insanların yaklaşık yüzde 30'unun hayatlarının bir noktasında yaşamış olduğu kulak ve işitme sisteminin en yaygın ve aynı zamanda en can sıkıcı sorunlarından biridir. Bu komplikasyon genellikle geçicidir ve kendiliğinden düzelir, ancak bazı kişilerde kronikleşebilir ve kişi için birçok soruna neden olabilir.

Tinnitus başlı başına bir hastalık değildir ve başka bir soruna işaret eder. Tinnitusun en sık görülen komplikasyonları arasında uyku bozukluğu, depresyon, stres, anksiyete ve kaygılı olma durumu yer alır. Çoğu durumda kulak çınlaması oral tipte olmasına yani sadece  kişinin sesi duymasına rağmen, bazı durumlarda kulak çınlaması etrafındakilerin de duyabileceği şekildedir. 

İşitme zayıflığı, yaşlılığa bağlı işitme zayıflığı veya presbiakuzi , Meniere hastalığı, iç kulak iltihabı ve enfeksiyonu, serebral anevrizma, işitme sinir tümörü, kafa travması, temporomandibular eklem problemleri, diş enfeksiyonu, sinüs enfeksiyonu, kafaya yönelik radyasyon tedavisi, ani hava baskısı değişimi, bazı ilaçların yan etkileri, orta kulak veya kulak zarının kemiklerinde sıvı, enfeksiyon veya hastalık oluşu, kulakta yabancı cisim varlığı, işitme sinirinde hasar, yüksek sese maruz kalma ,Tinnitus'a yola açabilen faktörler arasında yer almaktadır. Damar rahatsızlıkları da bu komplikasyona neden olur. Kan dolaşım bozuklukları, MS gibi bazı nörolojik hastalıklar, migren baş ağrıları ve anemi de bu komplikasyonun nedenleri olabilir.

Bu durum için tedavi yönteminin seçilmesi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Bu problem aynı zamanda nörolojik bir kökene sahip olabileceğinden, bir kulak burun boğaz uzmanı ile birlikte bir nöroloğa görünmek önemlidir. Nörolog, kulak çınlamasının nedenini belirlemek için beyin sapı işitme testi (ABR), bilgisayarlı işitme siniri testi ve beyindeki işitsel kanalların MR, bilgisayar yardımlı taraması testleri gibi yöntemleri önerebilir. İç kulağa lidokain enjeksiyonu, benzo-diazepinlerin ve antidepresan ilaçların reçete edilmesi, yaygın ilaç tedavi yöntemlerinden sayılır. Çinko takviyesi almak, kafein, alkol ve sigarayı bırakmak da bu durumu iyileştirmede etkilidir. Biofeedback ve nöro-feedback de günümüzde çok popüler olan yeni kulak çınlaması tedavileri arasında yer almaktadır.