Sağlık Bülteni-28
Bugünkü sohbetimizde geçen bölümün devamında mide hastalıkları ile ilgili konuşacağız.
Sindirim sistemi hastalıkları genel olarak besin maddelerinin vücuda alınması, yemeklerin sindirilmesi ve genel olarak da sağlık durumuna doğrudan etki yapabilir. Sindirim sistemi ağızdan başlanıp makata kadar devam etmektedir. Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş çaplı hastalıkları kapsamaktadır. Bu nedenden dolayı sindirim sistemi hastalıklarını sindirim sistemi organlarına göre incelemek yerinde olacaktır. Sohbetimizin devamında mide hastalıkları ile ilgili detaylı bilgi vermeye çalışacağız.

Midenizin giriş kısmında yuvarlak kaslı bir kapak görev yapmaktadır. Bu kapağın ismi ise yemek borusu alt büzgen ya da sfinkter kası kapağıdır. Doğal şekilde yemek ve yiyecekler midenize girer girmez bu kapak kapanır. Bu kapak tam olarak kapanmazsa veya kimi zaman açık kalırsa o zaman midenizde salgılanan asit de dışarıya ve yemek borusuna sıçrar. Bu durum ise mide başında acı ve sızlamaya veya göğüs kafesinde de ağrı hissedilmesine yol açar. Bu duruma ise mide reflüsü ismi verilir. Haftada mide asidinin yemek borusuna dönmesi olayı iki kez kadar yaşanırsa o zaman mide reflüsü tanısı neredeyse kesindir.

Reflünün yaygın nedenlerinden biri de mide fıtığı ya da haital hernidir. Midenin üst kısmının ve yemek borusunun alt kapağının karnı göğüs kafesinden ayıran adale sayılan diyaframa doğru kayması halinde bu hastalık meydana gelir. Genel olarak diyafram midenin asidinin içeride tutulmasına da yardımcı olur. Ancak mide fıtığı sorunu yaşayan birinde asit yukarıya doğru, yemek borusuna akar. Bu yüzden böyle bir hastalık taşıyan kişide de reflü belirtileri görülür.
Mide reflüsüne neden olan başka tehlikeli nedenler ve etkilerden de söz etmek mümkün. Örneğin aşırı yemek yemek veya yemek öğününün hemen ardından yatmak veya uzanmak, obezite ve aşırı kilolu olmak, ağır yemek öğünü yemek, yemeğin ardından sırtın yere basılarak yatmak veya beli bükmek, uyku zamanına yakın bir sırada abur cubur yemek, narenciye, domates, çikolata, nane, sarımsak, soğan, yağlı ve yakıcı ve baharatlı yemekler, gazlı içecekler, kahve, çay tüketmek, sigara içmek, hamilelik, aspirin, iboprofen ve kimi tansiyon ve spazm ilaçları da mide reflüsüne neden olabilir.

Midenin ağzında hissedilen sızlama ve acı ve de baş dönmesi, mide reflüsünün yaygın belirtilerindendir. Mide şişmesi, kanlı veya siyah dışkı, kanlı kusma, geğirme, yutkunmadaki rahatsızlıklar ve ardından da yemek borusunda yemeklerin takılması gibi sorunlar, sürekli devam eden hıçkırık, kusma durumu, nedensiz bir şekilde kilo kaybetme, aşırı yorgunluk, kuru öksürük, boğulma hissi, kronik boğaz ağrısı da mide reflüsünün işaretlerindendir.

Hafta içerisinde iki kez veya daha fazla mide reflüsü yaşamışsanız veya aldığınız ilaçlar sizi rahatlatmamışsa doktora baş vurmalısınız. Doktorlar ise bu yönde kesin tanı koymak için testler ve tahliller yaptırırlar. Baryumlu yutma testi, yaraların ve yemek borusunun durumunu incelemeye yarayan bir testtir. Yemek borusu manometri de yemek borusu ve alt yemek borusu kapağının performansını ölçebilen bir alettir. PH'ın ölçülmesi ile de yemek borusunun asidite oranını ölçmek mümkün. Ayrıca endoskopi hastanın yemek borusunda veya hastanın midesindeki sorunları da belirleyebilir. Mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarını incelemek üzere yapılan endoskopi sırasında sindirim sisteminden doku örnekleri alınır ve bu örnek dokular mikroskoplar aracılığı ile incelenir.

Doktorlar mide ve sindirim sistemi hastalıklarına teşhis koyduklarında ilaçlar reçete edip, cerrahi kararı da verebilirler. Ancak hayat tarzında belli başlı değişiklikler önerisinde de bulunabilirler. Hastanın davranışlarının veya hayat tarzındaki adetlerini değiştirmesi de bu hastalığın belirtilerini azaltıp veya tamamen hastalığı iyileştirebilir.
Bu çerçevede yemek öğünlerinizi küçültün. Vücudunuzun pozisyonlarına dikkat edin. Örneğin doğru oturmaya çalışın. Rahat giyinin. Yemek yedikten sonra iki ila üç saat kadar yatmayın, uzanmayın. Artı kilonuz varsa veya şişman sayılıyorsanız, kilonuzu azaltmaya çalışın Karnınıza kemerinizi sıkarak veya mekik çekerek baskı yapmayın. Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durun. Çikolata'dan, gazlı kolalardan ve asitli meyva sularından olabildiğince uzak durun. Günlük kestirmeler için rahat bir sandalye bulmaya çalışın.

Helikobakterpilori isimi ile de bilinen midenin mikrobik enfeksiyonu da sindirim sistemini etkileyen hastalıklardan biridir. Bu hastalığa neden olan bakteri spiral bir bakteridir. Bu mikroplar vücuda girip sindirim sisteminde yaşamaya devam ederler. Yıllar geçmesine rağmen bu mikroplar mide iç duvarının ve ince bağırsağın üst bölümlerine zarar verebilir ve sonuçta mide ülserine yol açabilir. Bu mikroplar kimi kişilerde de mide gastriti veya iltihaplanmasına yol açabilir. Bu hastalık ise sonuçta mide kanserine yol açabilir.
Helikobakteri enfeksiyonu sorunu yaşayan kişilerde ise gastrit belli yan etkileri oluşturmaz. Ayrıca tedavi görmekte olan kişiler her iki enfeksiyonun da iyileşmesine şahitlik edecekler. Bu bakteri vücudunda bulunan bir kişi ise hastalığının süreci ve şiddetine göre tedavi görmelidir.

Bu çerçevede çocukların yetişkinlere göre daha fazla helikobakteriye maruz kaldıkları söylenebilir. Bunun nedeni ise çocuklarda hijyen koşullarının daha az göz önünde bulundurulmasıdır. Bu yüzden onlar daha fazla enfeksiyon kapma durumları ile karşı karşıya kalırlar. Gelişmekte olan ülkelerde yaşamak, zaten enfeksiyon kapmış insanlar ile ev arkadaşlığı yapmak, kalabalık evlerde yaşamak, temizlik için sıcak suya erişimin olmaması bu enfeksiyona yakalanma riskini arttıran faktörlerdir. Günümüzde de mide ülserinin stresten veya asitli yemekler yemekten dolayı ortaya çıkmadığı bu bakteriden dolayı yaşandığı belirlenmiştir. Steroid olmayan iltihaba karşı ilaçların uzun süreli alınması da mide ülserine yakalanma riskini arttırabilir.
Helikobakteri enfeksiyonuna yakalanan şahıslar belki de hiçbir zaman hiçbir belirti taşımazlar. Bunun nedeni belli olmasa da kimi kişilerin anadan doğma bir şekilde enfeksiyonun yan etkilerine karşı dirençli olmalarıdır. Helikobakteri enfeksiyonu etkileri ve belirtileri belirdiğinde ise karında sızlama ve acı, özellikle de karnın boş olduğunda acı duymak, iştahsızlık, kusma, aşırı geğirme, mide şişmesi, aşırı kilo kaybı durumları yaşanabilir.

Midenin mikrobik enfeksiyonunun yan etkileri sonucu sindirim sistemi yaraları, mide mukozası iltihaplanması ve mide kanseri meydana gelebilir. Bu çerçevede doktorlar da kimi teşhis yöntemlerinden yararlanıp erken teşhis koymaya çalışırlar. Dışkıda, helikobakteri antijeni testi, nefeste karbon üresi ve antibiyotik alerjik testi bu yöntemlerden sayılır. Hastalığa tanı koyulmasının ardından ise doktor uygun şekilde ilaçları reçete eder.
Kefir gibi probiyotik zengini yemekler ve içecekler, omega 3 zengini doğada yetişen balıklar, keten ve çiya tohumları, taze balık, özellikle de manuka balı, yeşil ve siyah çay, dut türleri, ahududu, çilek, kara dut, kızılcık ve yaban mersini, marul türleri, brokoli ve filizlenmiş şekillerinin tüketimi de bu hastalık ile mücadelede etkilidir. Kafein, gazlı içecekler, bol baharatlı ve acı yemekler, turşu, tahıl ve düşük fiberli kepekli tahıl ürünleri ise bu hastalığı taşıyan kişiler tarafından kullanılmamalı veya tüketimi en aza indirilmelidir.
Mide gastriti olarak da bilinen mide iltihabı da bir başka mide hastalıklarından sayılır. Gastrit ifadesi tıpta ortak yanı midenin iç tarafındaki katmanın iltihaplanması olan hastalıklara verilen isimdir. Gastrit ödemi genellikle mide mikroplarının enfeksiyona neden olmasından kaynaklanır. Bu durum da ülsere neden olur. Kimi sakinleştirici ilaçların kullanımı da mide ödemine yol açabilir. Mide ödemi aniden akut olarak veya zamana yayılarak kronik olarak belirebilir. Çoğu insanlar için bu hastalık tehlikeli bir durum sayılmıyor ve uygun tedavi yöntemleri ile sonlanabiliyor.

Mide ödemi kronik ishal ve kusmadan, stresten, aspirin veya iltihaba karşı ilaçların alınmasından da kaynaklanabilir. Ayrıca midenin pilori helikobekteri enfeksiyonu, safra kesesi reflüsü, bakteriyel ve virüsöz enfeksiyonlar, dış nesnelerin yutulması, endoskopinin ardından yapılan tıbbi girişimler, mide cerrahileri, radyoterapi gibi durumların sonrası ortaya çıkabilir. Mide ödemi tedavi edilmezse kanamaya yol açıp sonuçta mide kanserine de neden olabilir.
Mide ödeminin belirtileri her kişide farklıdır ve birçok kişide de belli bir belirti söz konusu değildir. Her halükarda mide ödeminin en bariz belirtileri arasında mide rahatsızlıkları, kusma, mide şişmesi ve gazlanması, karın ağrısı, ishal, hazımsızlık, geceleri veya öğünler arasında karında sızlama ve acıkma hissi, hıçkırık, iştahsızlık, kanlı kusma veya siyah dışkısına değinmek mümkün.
Doktorlar ise mide ödemi teşhisi için kişinin tıbbi ve sağlık geçmişine ve ailesindeki sağlık durumuna bakarlar. Bu çerçevede hasta titiz bir klinik muayene sürecinden de geçer. Ayrıca midenin mikrobik enfeksiyon testleri de yaptırılabilir. Hastanın sindirim sisteminin üst bölümünün X rayı ile endoskopisi ve radyografisi yapılabilir. Tabii mide ödeminin tedavisi bu hastalığa neden olan etkene bağlıdır. Örneğin Steroid olmayan iltihap karşıtı ilaçların tüketimi yüzünden meydana gelen aküt gastrit hastalığı bu ilaçları almaya son verilmesi ile son bulur.
Midenin iç duvarlarının ve katmanlarında yaşanan sorunlar ise beslenme tarzının değişmesi ile dengelenebilir. Beslenme şekli mide ödemini de hemen başlarında kontrol altına almakta yardımcı olur ve yine de gastriti de önler. Bu çerçevede kafein içeren kahve ve içecekleri tüketmekten sakınmak gerekir. Bu doğrultuda gün içerisinde küçük boyutta öğünlerden de uzak durulmalıdır. Yağlı, bol baharatlı ve çok sıcak yemeklerden de sakınılması gerek. Süt ürünlerindeki laktoz içerikli maddeler ve besin maddeleri veya buğday tüketimi de en aza indirilmelidir.