Şarkiyatçılar Açısından İslam Peygamberi-26
Bu bölümde Amerikalı bir şarkiyatçının İslam ve Allah Peygamberi Hz. Muhammed'e olan bakışını ele alacağız.
Yıllardır Avrupa ve Amerika'da Batı medyası İslamofobi çalışmalarını yürütmektedir. Tabii bu İslamofobik çalışmalar Orta Çağ'dan başlamıştır. O dönemden itibaren İslam, kaba, kılıç dini olarak, öldürmekten ve katletmekten başka bir hedefi olmayan bir din olarak tanıtılmaya çalışıldı.
Orta Çağ'da kimi yazarlar İslam karşıtı eserler hazırlamaya ve yazmaya başladılar. Ancak İslam'ın ortaya çıkışından itibaren İslami topraklarda yaşayan Hristiyanlar ve Yahudiler Müslümanların yanında olup onların dostluğu ve toleransına şahitlik yapmışlardı ve bu propagandalara fazla itina etmiyorlardı. Şarkiyatçılar daha sonra kitle iletişim alanında gerçekleşen devrimler ve elde edilen araçlardan bilhassa basım teknolojisinden yararlanarak İslam karşıtı propagandalarını pekiştirdiler. Bu karalama kampanyası ise 11 Eylül 2001 yılındaki olayların ardından doruğa ulaştı.
Tüm güzelliklerin yaratıcısı Allahu Teala'nın cemali ve celalinin aynası sayılan Allah Resulü Hz. Muhammed saa Kuran-ı Kerim'de övgü ile söz edilmiştir. Allah Resulü Kuran-ı Kerim'in de onayladığı gibi rahmet peygamberi, barış ve iyiliğin elçisi olup diğerlerinin şiddetine karşı kahır ve şiddetten yararlanmayan biridir. İşte bu yumuşaklık ve barış dolu davranış Allah Resulünün halkı kendine çekmesi ve kalplerine taht kurmasında büyük etki yapmıştır.
Allahu Teala Hz. Muhammed saa'in şefkati, rahmeti ve merhameti ile ilgili Tevbe suresinin 128'inci ayetinde şöyle buyrmuşlardır:" Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur."
Allah Resulünün parlak karakterinden yola çıkarak İslam ve Peygamber karşıtı saldırılara tepkilerin geldiğini söylemek mümkün. Böyle bir durumda Müslümanlar, aydın ve hür insanlar, Batılı düşünürler bile umursamaz tavır takınmamışlardır. Bu süreçte tepki gösteren ve İslam ve Allah Resulünü savunan isimlerden biri de Carl Ernst'tir.
Prof. Carl Ernst Amerika'nın Kuzey Carolina eyalet Üniversitesinde dini araştırmalar alanındaki büyük hocalardandır. Carl Ernst 1950 yılında Amerika'da dünyaya gelmiş 1973 yılında Stanphord Üniversitesinde karşılaştırmalı dini bilimler bölümünden lisans mezunu olmuş ve yüksek lisansını da aynı dalda Harvard Üniversitesinde bitirmiş bir isimdir. 1981 yılında ise doktorasını aynı üniversiteden almayı başardı.
Bu tanınmış Amerikan hocası Batı dünyasının İslam'a bakışının zalimane olduğunu, kinciliğe dayalı olduğunu ve yanlış bir kavramaya dayandığını söylüyor. Bu yüzden bu dini bilimler hocası " Muhammed'e iktida etme" kitabını düşmanlık yapan kesime karşı yanıt olarak yazmayı kendi görevi görmüştür.
Prof. Ernst bu kitabının girişinde kendisinin Müslüman olmadığına işaret ederek şöyle diyor:" Ben Müslüman değilim. Ancak Müslüman olmadığım gerçekleri gizleme ve gözardı etmeme neden olmuyor. Müslüman olmadığım Kuran ve İslam'a yönelik düşmanlıklara karşı Müslümanları savunmayacağım anlamına gelmiyor. Yıllardır bazı Müslümanlar ile derin ilişkilere sahibim. Öyle ki evlerine giderim ve aileleri ile de görüşürüm. Bu yüzden bu kitapta söyleyeceklerim onlar ile ilişkilerim adına yapacağım ufak bir iştir. "
Carl önsözünün devamında bu kitabı yazmaktan hedefini şöyle açıklıyor:" .... Muhammed'e iktida etme" kitabını şüphe ve yanlış anlaşılmaları gidermek ve okurların günümüz dünyasında Müslümanlara ve gayrı Müslimlere etki yapan kilit hususları daha iyi anlamaları için zemin hazırlamak hedefi ile yazıldı. "
Profesör Carl Ernst İslam ile ilgili birçok araştırma yapmış ve bu süreçte de birçok İslam ülkesine yolculuk gerçekleştirmiştir. Carl Ernst İslam ile ilgili tarihi araştırmalar alanında da küresel alanda tanınan bir isimdir. Carl Ernst bir süre de çağdaş İslamolog Annemarie Schimmel'in öğrencilerinden olup yazdığı kitabını da ona hediye etmiştir.
Prof. Carl Ernst İslam mistisizmine, irfanına da büyük merak sarmış ve Şeyh Ruzbehan ile ilgili birçok araştırma yapmış onun hakkında iki kitap da kaleme almıştır. Carl Ernst bu kitaplarından dolayı İran'daki Farabi Festivali'nin kitap ödüllerinde takdir gören bir yazar olmuştur.
Carl Ernst "Muhammed'e iktida etme" kitabını bir önsözle altı bölümde hazırlamıştır. Bu kitabın her yerinde Allah Resulü İslam'da mana ve ruhu ayırt eden asıl kriter olarak tanıtılmıştır. Bu kitabın üçüncü bölümünde İslam'ın kutsal kaynakları yani Kuran-ı Kerim ve sünnetten söz edilmiştir. Bu bölüm Hz. Muhammed saa'in hayatı ile başlar ve Allah Resulünün dünyalara rahmet misali rolü ekseninde devam eder ve İslami maarif ele alınır. Burada Profesör Ernst, velayet meselesini ele alır ve Şia düşüncesine yakınlaşmaya çalışır. Aynı bölümde Kuran-ı Kerim aleyhindeki hasmane tutumları ele alıp son olarak da Selman Rüşdi'nin Şeytani Ayetleri isimli kitabının oluşturduğu şüphelere yanıt vermeye çalışır.
Carl Ernst Allah Resulü'ne büyük ilgi duyup Hz. Muhammed saa'i İslam'ın ekseni olarak biliyor. Ernst, İslamofobik tartışmalar ve propagandaların köklerine inerek Orta Çağ ve Haçlı Seferlerini ele alıp 21'inci yüzyıla kadar olayları incelemeye çalışır. Ernst kitabının bir bölümünde şöyle yazıyor:" Orta Çağ'da Hristiyan yazarlar Müslümanlar gözünde Muhammed saa'in hakkaniyetinin göstergesi olan faziletleri tepe taklak olarak göstermeye çalışıp kusurlu ve noksanlı bir karakter çizmeye çalıştılar. Bu da onların Mesih'in ardından bir peygamberin geldiğine dayanamadıklarından kaynaklanıyordu. "
Carl Ernst'in Batı dünyasına hitaben sözlerinin özü, Batı'nın İslam peygamberine cehalet perdesinin arkasından bakmalarıdır. Halbuki İslam'ın ortaya çıktığı çağda yaşayan Yahudiler ve Hristiyanlar Hz. Muhammed'den böyle bir görüntü vermiyorlardır. Carl Ernst " Muhammed'e iktida etme" kitabını 11 Eylül olayının ardından Müslümanlara baskıların iyice arttığı sırada yazmış ve Allah Resulünün güzel karakteri ve yüzünü göstererek dinler arasındaki diyaloglara zemin hazırlamak istemiştir.
Carl Ernst kutsal İslam dini ile ilgili Kuran-ı Kerim ve Allah Resulü ekseninde durmaya çalışıp Kuran-ı Kerim'i birçok açıdan İncil ve Tevrat'tan daha kutsal sayıp Allah Resulünü de küresel bir karakter olarak tanıtıyor. Ernst, Hz. Muhammed saa'in ahlaki ve davranışsal güzelliklerini Batılılara anlatmaya çalışıyor. Özellikle de Hz. Ali as'ın Nehcülbelaga'sından yararlanarak Hz. Muhammed saa'in özelliklerini saymaya çalışıyor.
Kendisi adalet, insanlık ve mükemmel ahlakın abidesi ve tecellisi olan Hz. Ali as birçok yerde Allah Resulünü vurulmuşçasına övmüş ve kendini de bu büyük peygamberinin öğrencisi olarak tanımıştır. Hz. Ali as'ın pak kalbi bu büyük parlak güneşin ışığından kaynaklanan iman, aşkı ve sevgi ile doluydu. Hz. Ali as Hz. Muhammed saa hakkında şöyle buyurmuşlardı:" Allah Resulü zahitlerin öncüsü, hidayet arayanların görme ve basiretleri olma aracıdır. Işık saçan bir ışık kaynağı ve parlak bir yıldızdır.... Allahu Teala Hz. Muhammed saa'i peygamberlerin yaşlı çınarından seçmiş ve onu cehalet ve akılsızlık karanlığında hidayet ve ışık kaynağı olarak tanıtmıştır. Onu hikmet kaynağı yapmıştır. Hz. Muhammed bir tabip misali nerede hasta ile karşılaşsa onu tedavi etmiştir....Hep ılımlı olmuş, hayatı istikrarlı, sözleri hak ve batılı ayıran olmuş , emri ve talimatı ise adalete hitap etmiştir. ... Onu yalancı olarak adlandıran düşmanlarının birleşmesi bile onu hak davetinden alıkoymamıştır. Düşmanların onun risalet nurunu söndürmek çabaları ise hiçbir zaman sonuç vermemiştir. "
Toplamda Profesör Carl Ernst'in yeni bir bakış çerçevesinde Müslümanlara ve İslam'a baktığını ve Allah Resulü Hz. Muhammed saa'in büyük şahsiyetine büyük saygı duyduğunu söylemek mümkün.