Şarkiyatçılar Açısından İslam Peygamberi-28(Son Bölüm)
Bu bölümde sohbetimizi toparlamaya çalışıp Annemarie Schimmel'in düşüncelerinin devamını ele alacağız.
İslam'ın başlangıç devrinde Allah Resulününün çabaları ile yeni kriterler ve ilkelere dayalı büyük bir devrim gerçekleşti. Bu çerçevede insani keramet, hürriyet, adalet, toplumsal ayrımcılıkların kalkması ve ahlaki evrimler Allah Resulünün devriminin temel taşları sayılırdı. Peygamber Efendimiz'in Medine'deki on yıllık varlığı insanlık tarihinin en parlak yönetim dönemlerinden sayılır.
Bu dönemde İslami düzenin temelleri atıldı ve Allah Resulü tarafından uygulanan dini hakimiyet tüm devranların örneği haline geldi. Gerçekte Allah Resulünün devrimi ve onun kurduğu yeni düzen erdem arayan insanların yol haritası oldu. Bu insanlar en iyi yolu izleyerek hidayete ermek istiyorlar. Peygamber Efendimiz örnek olan düzenini Medine'de açık ve net özelliklere dayalı olarak kurdu ve insanlığa sundu. Bunun ardından ise herkes bu büyük şahsiyeti tanıtmak için kalemini ele alıp onun hakkında araştırma yapmaya başladı.
Bu çerçevede ancak şarkiyatçıların bir kesimi İslam ve Allah Resulü hayatı hakkında garazkar yazılar yazmıştır. İslam'ın yayılması ve Allah Resulünün karizması ve cazibesini kıskanan kimi Avrupalı papazlar ise insaf dışı bir şekilde bu büyük şahsiyeti yerden yere vurmaya çalışmıştır. Sohbetimizin devamında ise İslam peygamberinin gerçek yüzünü tanıtmaya çalışan şarkiyatçılardan söz edeceğiz.
Tabii Allah Resulü övülmeye veya tasdiklenmeye ihtiyacı olmayan parlayan bir güneştir. Burada sadece Allah Resulüne yönelik gerçeğe yakın görüşleri ele almak istiyoruz. Ancak unutulmamalıdır ki Kuran-ı Kerim'de bile Allah Resulü bolca övülmüştür. Bu çerçevede Ahzap suresinin 45 ve 46'ncı ayetlerinde şöyle buyrulmuştur:" Ey peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik."
Geçen sohbetimizde Annemarie Schimmel tarafından kaleme alınan "Muhammed Resulullah" kitabı ile ilgili konuştuk. Bu Alman kadın şarkiyatçı Allah Resulünü tanıtırken sadece duyulanlar ve söylenenler ile yetinmemiş perdeleri açarak gerçek tarihi ve Kurani kanıtlar ve delillere dayanarak bu büyük şahsiyetin derinliklerine inmeye çalışmıştır. Bu mesele ise İslam Peygamberi'nin ruhani ve yüce cilvelerini gözler önüne sermektedir. Bu yüzden Annemarie Schimmel kimi Batılı kişilerin İslam Peygamberi'ne yönelik kin ve ihanet içeren ifadeleri üzüntü verici olarak değerlendiriyor.
Annemarie Schimmel Hz. Muhammed saa'i ışık saçan bir güneş olarak vasıflandırıp şöyle diyor:" İlahi nuraniyet vücudunda parlıyordu. Tanrı da belli bir mekan ve zamanla kısıtlı olmayan nuraniyetini Allah Peygamberi vasıtası ile dünyaya saçtı. Peygamber, gayb aleminden dünyaya inen parlak bir ışıktır. Bu ışığın saçtığı nur, Adem'de ardından da diğer ilahi peygamberlerde zuhur etti ve sonunda Hz. Muhammed'de zirveye ve erdemin doruk noktasına taşındı ve yaratılan her şey onun varlığı ile tamamlandı. "
Annemarie Schimmel yazısının devamında dikkatleri şu noktaya çekiyor:" Muhammed, nuraniyetin yüce konumlarına erişmesine rağmen, en yüce konumlarda olmasına karşın hakkın kulu ve yaratanın yaratılmışı olarak kaldı. İşte Müslümanlar namaz kılarken bu gerçeğe şehadet getirip Muhammed'ın Allah'ın kulu olduğunu dile getiriyorlar. Peygamber'in insani yüzü, onun manevi ve ruhani gerçeği ile uyumlu ve koordinelidir. Arifler ve ermişler ise güzel edebi ve irfani ifadelerinde de Muhammed'in saçtığı ışıktan esinlenip onun insani taraflarını bile övmüşlerdir. "
Annemarie Schimmel, Muhammed Resulullah isimli kitabının bir bölümünde Allah Resulününün hakikatini ele almaya çalışıyor. Onun açısından Allah tarafından insanların hidayeti için gönderilen kişinin yüce vasıflara özellikle de doğruluk ve dürüstlük özelliklerine sahip olmalıdır. Bu hususta ise bu Alman şarkiyatçı şöyle yazıyor:" Muhammed çocukluk çağının başlangıcından itibaren Mekke'de çirkin putperestlik geleneğinden rahatsızdı ve kendi yaşıtlarının oyunlarına bile katılmazdı. Gerçekte Muhammed'in peşinden gitmek önemlidir. Çünkü o her türlü yanlış ve hatadan uzak durdu ve hayatının ufak detaylarında bile diğer insanların örneği sayıldı. Hiçbir zaman günahın ona musallat olmasına izin vermezdi. Muhammed, nefsani şehvetler ve güdülerini dizginleyen tam bir insandı. Hayatının her anında düşünce ve amellerinde Allah'ın isteğini yerine getirip Şeytan'a kendi iradesi karşısında diz çöktürürdü. Bu yüce özellikler ve vasıflar ise Müslümanların dualarında da yankı bulmuştur. Onlar Allahu Teala'dan Muhammed'in güzel huylarına sahip olmayı istiyorlar. Muhammed'in özellikleri o kadar müstesna ve eşsizdir ki bilim insanları bile onun saygısının korunması için diğer siyasetçi ve makamlar ile karşılaştırılmamasını istiyorlar. "
Profesör Schimmel kitabının bir başka bölümünde Allah Resulünün mucizelerini onun yüce ruhani şahsiyetinin tecellisi olarak değerlendirip şöyle diyor:" Kur'an, onun müthiş mucizesidir. Bu kitap Peygamber'in vasıfları ve amelleri ile ilgili bilgi vermesinin yanı sıra onun hayatının sırları ile ilgili de söz ediyor. Kur'an yorumcuları, tanınmış isimler ve de arifler ve şairler ise Kuran'da yeteri kadar konu bulmuş ve onları uzun uzadıya detaylı metinlere dönüştürmüşlerdir. "
Annemarie Schimmel sözlerinin devamında şöyle diyor:" Muhammed'in okur yazarsız olması da bir başka hayret verici mucizelerdendir. Acaba okur yazar olmayan biri nasıl olur da geçmiş ve gelecekteki bilimsel gelişmelere hakim olabilmiştir? Onun Allah tarafından aldığı araçsız bilgi kaynağı ise Allah Resulüne dünyadaki her şeyi, geleceği bile görmesine neden olmuştur. Bu da insanlık toplumunun geleceğinde derin gelişmelere yol açmıştır.
Alman şarkiyatçı Annemarie Schimmel Allah Resulünün hayatını detaylı bir şekilde inceleyerek Kuran-ı Kerim'in vurguladığı gibi İslam Peygamberi'nin dünyalılara rahmet olduğu hususunu canı gönülden kabul ediyor. Annemarie Schimmel bu hususta şöyle yazıyor:" Bu Kurani ayete göre müminler sarsılmadan ona dayanabilirler. Çünkü peygamberlerinin ölü gönüllere bile can verdiğini ve aşıklara sığınak olduğunu biliyorlar. Müslüman şairler Peygamber'in bu vasfını tanımlamak için güzel bir ifade bulmuşlardır. Onlar rahmet bulutlarından ve ilahi feyzin yağmasından söz edip bu durumun lezzet verici olduğunu söylüyorlar.
Bu Alman profesör açısından Hz. Muhammed saa'in azameti onun isimlerinden bile anlaşılır. Muhammed ve Ahmed gibi isimler özel bir öneme sahipler. Attar Nişaburi, Cami gibi şairler de bu isimler hakkında güzel şiirler söylemişlerdir. Müslümanlar da Allah Resulünün isimlerine bereketler yüklemektedirler. Onlar Allah Resulü ismini ona salat ve salavat getirmeden dile getirmezler. İslam'ın salavat geleneği ise en baştan beri namaz kılınırken de özel bir konuma sahip olmuştur. Salavat, peygamberin celal ve görkemini arttıran bir durumdur. Müminler Muhammed saa'in tam olarak onların amelleri ve davranışlarına şahit olduğunu kavramışlardır. Bu derin inanç ise Muhammed'e salat ve salavatın toplantıların süsü olmasına yol açmıştır. "
Schimmel İslami kültür ve medeniyet hakkındaki derin araştırmalarının sonucunda İslam'ı Allah Resulünün armağanı olarak değerlendirip Batılı medya organlarının başlattığı karalama kampanyaları ve propagandalarının devamı ile ilgili de şöyle diyor:" Batılı çevrelerin İslam'a kötümser oldukları gerçekten de esef vericidir. İslam'ın, daha dikkatli bir şekilde incelenmesi gereken yüce katmanları vardır. Muhammed'in dini milyonlarca insanın kalbini kendine çekmiştir. Bu din, adalet, barış ve huzur dinidir. Bu din terörizm ve insanların öldürülmesini kınamaktadır.
Bu ünlü Alman araştırmacı-yazar, kitabının sonunda sözlerini toparlamak adına şöyle diyor:" Allahu Teala'nın kendisinin peygamberini övmesi, artık bu şahsiyeti övmeye mecal vermemiş bu durumu zorlaştırmıştır. Mısırlı El Busiri'nin dediği gibi dillerin onun şahsiyetini liyakatli bir şekilde açıklamaya yeterli olmayışı da Peygamber'in diğer mucizelerinden sayılır. "