Medeniyetin Beşiği, Kermanşah-3
Bu bölümde Kermanşah'ın güzelliklerine ve iklimsel özelliklerine odaklanacağız.
Antik Kermanşah eyaleti yüce dağlar arasında yer almış ve güzel doğası ile her zaman dillere destan olmuştur. Kermanşah eyaletinin cazip doğal noktaları arasında ise şelalelere ve vadilerine değinmek mümkün. Vadiler ve şelalelerin yanı sıra mağaralar, ve pınar ve kaynaklar da Kermanşah'ın doğal güzelliğine güzellik katmaktadır. Dağların bereketi sayesinde bu kaynaklar İran'ın farklı noktalarında da akarak yeşilliklerin ve güzelliklerin artmasına neden olmuştur.
Kermanşah eyaleti Zagros'un kapısında yer almaktadır. Zagros sıradağlarının Kermanşah bölgesine denk gelen kısmı ise engin çölleri, ayrı ayrı dağları ve de geniş vadileri ile eski zamanlardan beri Mezopotamya'ya ulaşmak için bir geçiş yolu olarak Doğu'dan kullanılıyordu. Kermanşah şehri ılımlı dağlık iklimine sahip bir şehirdi.
Dördüncü yüzyılda Kermanşah şehri, iklimlerin daha da müsait olduğu dönemde İran kökenli Sasaniler imparatorluğunun ikinci yaylak ve ikamet bölgesi olarak sayılıyordu. Sasaniler döneminde bu bölgede büyük bağlar ve bostanlar yapılmış ve uzun zaman da padişahların eğlence mekanı olarak kullanılmıştır. İslami dönemde ise Kermanşah şehri iklimi mükemmel, su zengini, meyveleri bol ve ucuz bir bölge olarak tanıtılmıştır.
Ortalama yağış ve görece yıllık rutubeti yüksek olan Kermanşah'ın ekolojik ve iklimsel konumu ise öyle ki dağlarının eteği ve ovaları ormanlar ve meralar ile doludur. Kermanşah'ın her noktasında tarımsal alanlar göze çarpmaktadır. Bu yüzden bu eyalet İran'ın tarımcılık kutuplarından da sayılır.
İran'da kestane, Batı ülkesinde bolca görülen bir ağaç türüdür. Özellikle de Zagros bölgesinde bu tür ağaçlara bolca rastlanmaktadır. Zagros sıradağları aslında İran'da farklı kestane türlerinin ana vatanı sayılır. Bu yüzden bu bölge bu açıdan da büyük öneme sahiptir. Kestanelerin farklı türleri derin ve sulu topraklarda kimi türleri de sığ ve yüzeysel topraklarda genel olarak da alkalik topraklarda yetişirler.
Kestane ağaçlarının türleri ve alt türleri hakkında farklı görüşler söz konusudur. Ancak genel olarak Zagros bölgesindeki kestaneler Mazo Dar, İran Kestanes ve Yuvl türlerine ayrılmaktadır. Lübnan kestanesi ismi ile bilinen Yuvl türü ise rakımı yüksek, derin ve zengin topraklara hastır. Bu tür kestane ağaçları Zagros'un Kuzey bölgelerinden Kermaşah eyaletindeki Pave şehri ile komşu olan Merivan ormanlarına kadar yayılmaktadır.
Halep Kestanesi olarak da bilinen Mazo Kestane türü ise Zagros'un Kuzey Batısı'ndan Kermanşah'ın Gehvare bölgesine kadar yayılmakta ve ardından da dağınık bir şekilde Lorestan eyaletinde görülmektedir. İran kestanesi ise Zagros sıradağlarının Kuzey Batı'sından Güney Doğusuna kadar yayılmıştır. Başka bir ifade ile bu tür kestane diğer iki türe göre daha da dayanıklı ve ekolojik olarak uyumludur.
Zagros ormanları ise İran ormanlarının yüzde 40'ı kadarını teşkil etmektedirler. Zagros sıradağlarının orman türlerinin yüzde 70'i ise kestanelerden oluşmaktadır. Kermanşah'ın Batısında bulunan İslamabad kenti ise İran'ın kestane başkenti olarak tanınmaktadır. Günümüzde Ricab ismi ile tanınan Piran ya da Rijav şelalesi de İran'ın en yüksek şelalelerinden yapılır. Bu şelale Kermanşah eyaletinde Serpolzehab şehrinin 10 kilometre uzaklığında Piran köyünde yer almaktadır.
Piran şelalesi yeşil ve güzel bir vadide yer almaktadır. Bu yeşillik ise şelalenin suyundan kaynaklanmaktadır. Bu şelalenin suyu ise Ricab isimli bir bölgeden kaynaklanıyor ve Jalke bölgesinden geçerek güzel bir şelale halinde tekrar aşağıya doğru akıp ardından da Hune deresine dökülüyor ve sonunda da Piran köyüne varıyor. Rijav veya Ricab ise suyun dökülmesi anlamına gelir. Bunun göstergesi de Piran şelalesidir.
Piran şelalesi üç katlı olup ilk iki katının yüksekliği üçüncü kata göre daha fazladır. Bu şelalenin yüksekliği ise tam olarak ölçülememiş ancak GPS cihazları yüksekliğin 180 metre kadar olduğunu göstermiştir. Ayrıca kimi kaynaklara göre bu şelalenin yüksekliği 150 metre kadardır.
Bu bölgenin görülmeye değer eşsiz manzaraları eğlence faaliyetleri ile birleştirilince spor severler için de cazip bir noktaya dönüşebilir. Bu da bölgenin turizm kapasitesini arttırabilir. Yüksek kayalar ve sağlam duruşları dağcıları ve kaya tırmanışçılarını da bu mekana çekebilir. Bisiklet binicileri de bu bölgenin farklı alanlarında heyecan verici programlar düzenleyebilirler.
Göller ise her bölgenin iklimini yumuşatan doğal cazibeler sayılırlar. İran'ın her köşesine bakınca bu doğal güzellikleri görmek mümkün. Kermanşah da aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Halihazırda Kermanşah bölgesinde su zengini vadiler bolca görülmektedir.
Bu arada Nilufer vadisine değinmek mümkün. Bu vadi doğal bir havuz gibidir. Bu gölün isimlendirilmesinde ise gölde görülen lotus bitkisinin bolluğu etkili olmuştur. Sıcak mevsimlerde ise bu lotusların yaprakları ve goncaları açılı ve güzel bir görüntü verir.
Nilufer gölü deniz seviyesinden 25 metre yükseklikle 1331 hektarlık bir alanda yer almaktadır. Nilufer vadisinin derinliği ise farklı noktalarda değişiklik göstermektedir. En derin noktası ise 32 metre kadardır. Bu göl, bölgede güzel bir iklim yaratmış ve tarım arazileri ve tarlaların sulanması için de uygun bir kaynak oluşturmuştur.
Nilufer vadisinin eşsiz özelliği ise lotus çiçeklerinin bu göldeki bolluğudur. İlkbahar ve yaz mevsiminde yaprakları ile beraber suda açılan lotus çiçekleri bu bölgeye özel bit tat kazandırmıştır. Ayrıca gölün şeffaf ve duru suyu da lotus yapraklarının saplarının bile görünmesine yol açmıştır. Ayrıca bu çiçeklerin suda hareket etmesi de gözle görülebilir.
Kermanşah'ın Nilufer vadisi gölünün suyu gölün tabanında bulunan kaynaklar ve pınarlardan karşılanır. Ayrıca anlatılan hikayeler ve efsaneler de gölün tabanında derin mağaraların bulunduğunu gösteriyor. Bu hikayeler ve anlatılar o kadar ileriye taşınmış ki Sasani padişahı Hüsrev Perviz'e ait bir definenin de orada gömülü olduğu söylenmektedir. Tabii bunun tarihi bir kaynağa dayalı olmadığı söylenmelidir. Kermanşah'ın Nilufer vadisi gölü birçok su canlısının yaşadığı alandır. Ayrıca birçok göçmen kuş da ilkbahar ve yaz aylarında bu bölgeye göç ediyor.
Su zengini anlamına gelen Peruv veya Perav mağarası da Kermanşah eyaletinde bulunan tanınmış ve derin dikey mağaralardandır. Perov mağarasının eşsiz özelliklerinden biri de girişinin deniz seviyesinden 3 bin metre yükseklikte olmasıdır. Bu rakım ile Perov mağarasının girişi dünya genelinde en yüksek rakımlı dikey mağara olarak sayılır. Perov zorluk seviyesi yüksek bir mağaradır. Maalesef kimi dağcıları ve mağaracılar bile bu mağarada hayatlarını kaybetmişlerdir. Perov mağarası katil lakabı ile de tanınmaktadır.
Bu dikey mağara yüksek rakımlı dağlar üstünde yer almıştır. Bu mağaranın girişine erişmek için 3 bin metrelik rakıma tırmanmak gerekir. Perov dağı ise deniz seviyesinden 3 bin 357 rakımı ile Kermanşah eyaletinin en yüksek zirvesi olarak Çal Abe köyünün yanında yer almaktadır. Perov Mağarası ise 1454 metre uzunluğunda ve 752 metre derinliğine sahip olup Meydan Perov isimli bölgenin güneyinde Tag-ı Bostan ve Bistun dağının aralarında yer almaktadır. Bu mağarada 26 kuyu vardır. Bunların en derini ise 16 sayılı kuyudur. Bu kuyunun derinliği 42 metre kadardır.
Bu eşsiz mağara ise 1971 yılında dünyanın en uzun dikey mağarası olarak tanınmış ve dünya mağaralarının Everest'i lakabını almıştır. Ancak o yıldan beri dünya genelinde yapılan keşiflerin ardından listeler tazelenmiş ve lakap diğer mağaralara takılmıştır. Perov mağarası yerli dilde su zengini, su ile dolu anlamına geliyor. Ancak bu mağarayı görünce su göremiyoruz. Ama mağaranın devamında bol su ile karşı karşıya geliyoruz. Bu da yer buzullarının erimesinden kaynaklı sular olduğu söyleniyor.
Bu mağaranın en yüksek su rezervine sahip olan bölümü ise mağaranın sonudur. Burada yaklaşık 3 metre derinliğinde su birikmiştir. Bu göletin derinliği 16 yıl önce ölçülmüştür. O yılda bir dalgıç ekibi mağaraya inip göletin derinliklerine indiler. Bu dalgıçlar göletin derinliğini ölçmelerinin yanı sıra göletin tabanının kapalı olduğunu ve suyun orada sıkışıp kaldığını belirttiler.