Şubat 15, 2021 10:35 Europe/Istanbul

Bu bölümde Kermanşah eyaletinin musikisi ve müzik kültürü ile ilgili konuşacağız.

Geçen bölümlerde de söylediğimiz gibi Kermanşah eyaletinin büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşmaktadır. Kürtlerin kullandığı üflemeli ve vurmalı çalgıların neredeyse hepsinin uzun bir tarihi geçmişi vardır.  Hatta taş yazıtlar, rölyefler ve deri üzerindeki tarihi belgelerin de  İran'ın en eski musiki kültürünün  Kürtler ve Lorların yaşadığı Batı bölgelerinde bulunduğunu gösteriyor. 

Kürt kavmi, Aryan kavimlerinin en eski kavimlerinden biri olarak  zengin İran kültürüne sahip olduklarından dolayı  kalıcı ve büyük melodiler ve musiki eserlerine de sahiplerdir.  Kürt musikisi, Kürtçe konuşan halklar arasında  halkın günlük hayatı ile  kopmaz bir bağa sahiptir.  Birçok uzman ise   Kürt musikisinin  İran'ın en kadim ve asil musiki kaynaklarından olduğunu düşünüyorlar.  Yüzyılların geçmesine rağmen  bu musiki kolu, Kürtçe konuşan halk folklorunda değerini kaybetmiştir. 

Kürt musikisi  bir nebze de her savaşın ardından  ortaya çıkan sevinçler ve üzüntülerin yansımasıdır.  Bu musiki türü, halkın manevi ve ruhani hallerinin yansıması aynı zamanda  toplumun derin meselelerinin yorumlanması için bir platformdur.  Allahveysi, Kuşebaği, Samet Askeri gibi nağmeler ve melodik şarkılar  ise Kürtçe'nin heceye ve kimi zaman da aruza dayanan musiki makamları ve tarzlarıdır. 

Kürt musikisi ve tarzları, İran'ın kadim musikisinin bir parçası olsa da  kimi Kürt musiki tarzları ve nağmelerinin İran geleneksel musiki sisteminde yer almadığını ya da farklı şekillerde yer aldığını söylemek mümkün.  Kimi Kürt musiki tarzları ve nağmeleri  özellikle de Siyah Çemane ve Hure İran geleneksel musikisinde bir yeri yoktur ve özel bir ayarlama ile bu sisteme yerleşebilir. 

Yunan tarihçi Ksenofon ise bu hususta şöyle yazıyor: " Milat Öncesi 401 yılında, Yunanların İran'a saldırısının ardından, Yunan ordusu Kürtlerin yaşadığı bölgelerden geçtiği sırada Kürtler  toplu olarak nağmeler okuyarak Yunanlara saldırıyorlardı.  Ksenofon ayrıca  Kürtlerin o dönemde musiki sanatı ile haşır neşir olduğunu ve savaşlarda bile musiki kullandıklarını yazıyor. 

Kürt musikinin ilk sanat çerçevesindeki hareketlenmesi  Kürt mitlerinden ve hamasi anlatılarından kaynaklanır.  Bu çerçevedeki musikiye en çok odaklanan isim ise  Kavis Ağa idi.  Kavis Ağa'nın hamaset içerikli  nağmeleri  geçmişlerden beri kalan bir şeydir. 

Ünlü Batı tarihçi  Mesudi ise Mürevvec-ül Zeheb kitabında   İran'ın Batı'sına yaptığı yolculukta Kürtleri şöyle anlatmıştır: " Kürtler musikiden ve çalgılarından yararlanarak  koyunlarını bile evcilleştirmeye ve sakinleştirmeye çalışıyorlar. "

Nitekim MÖ bin yıllarında Kürtler arasında hayvancılık ve hayvan yetiştirmek kaval ve ney ile harmanlanmıştır. Bu sanat çobanlar arasında sürüyü ritmik ve özel bir şekilde sayacak biçimde görülmektedir. Çobanların sırlarının ve şifrelerinin kaval ile anlatılışı, toprağın korunmasında ve düşmanın girmesinin engellenmesinde bile önem taşımıştır. Çobanlar dağlara dağıldığı için düşman biniciler içeri girdiklerinde, gelen binicilerin sayısını bir kaval sesiyle duyurup  bu gizemli şarkı bir çobandan diğerine aktarılırdı ve köylüler çobanların yükseklerden kaval sesini duyunca yabancıların bölgeye dahil olduğunu anlıyorlardı. 

Batı İran'ın farklı bölgelerinde bulunan heykellerin varlığı ve enstrümanla birlikte dağlara ve kayalara oyulan yadigarlar da bu bölgedeki müziğin antikliğinin bir başka nedenidir.  Bu kayalarda görülen çalgıcı görüntüleri, milat öncesi 4 bin 500 yıl ila milat öncesi  bin 500 yıl öncesine aittir. Bu tarihi eserler Kürtlerin  daha önce de bu bölgede tambur çaldıklarını  gösteriyor. Bu eserlerde musikinin içeriğinin dua temelli olduğu söylenebilir. 

Diğer birçok etnik grup gibi Kürt musikisinin kökenleri de Kürt efsaneleriyle başladı ve genellikle Kürtçe şarkılar şeklinde anlatıldı. Kürt kültüründe bu şarkılar divan şarkılarına bölünmüştür. İçeriklerinin çoğu destansı bir biçime sahip olan aynı Kürt mitlerinden oluşmaktadır.

Bir başka Kürt halk müziği türü de ya kahramanca olan ya da bir aşk hikayesi olarak anlatılan hikayeler ile ilgilidir. Kahramanlık şarkılarında bir kahramanın kahramanlığı ve mücadeleleri ele alınır, aşk şarkılarında ise iki kişi arasındaki romantik ve sevgiye dayalı yönler ifade edilir.

Kürtler, çok önemli kişilerin ölümlerinin anısına, o kişinin özelliklerinin ve onun için yas tutma tanımıyla birleştirilen şarkı biçiminde yas ve ağıt duygusuna benzer bir müzik türü kullanırlar. Bu müzik türü İran'ın Kordestan eyaletinin Güneyinde, Kermanşah ve İlam'da daha yaygındır ve daha çok Mur veya Mure olarak adlandırılır. Cenaze töreninde zurna ve davul enstrümanlarının Çemri adı verilen bir müzik türü formunda özel bir ritimle çalınır. 

Hz.Muhammed saa'in doğum günü ritüellerinde Kürtler "mevlut" denen özel bir müzik icra ederler. Tabii ki, bu okuma şekli çoğu Müslüman toplumlarda da yaygındır. Kürt müziğinde kullanılan en özgün enstrümanlar zurna ve davuldur. Daha sonra ise bunlara def ve tambur eşlik etmektedir. Kimileri ise İran'ın Kordestan eyaletini defin başkenti olarak tanımlıyor. 

Kürt musikisi, doğaçlama okuma ve doğaçlama çalmanın yaygın olduğu İran müziği türlerinden biridir. Doğaçlama, Kürt müziğinin en ağır tarzlarından biridir ve sanatçının diğer tarzlarda da doğaçlama yapacak kadar yetkin olması şartını kapsar. Doğaçlama sanatçıları bu alanda uzun yıllar çalışmak zorundadır.Doğaçlama ancak diğer Kürt müzik tarzları hakkında tam bilgi sayesinde gerçekleştirilebilir. Ayrıca  ritim ölçme ve oluşturma ve şarkı söyleme yeteneğine aşinalık bu performanstaki başarının garantisidir.

Kürt müziği, geçmişten günümüze kar en özgün ve en eski İran müziği türlerinden biridir. Kürt müzisyenler bugün İran müzik sahnesinin en önemli aktörlerinden biridir.Huşeng Kamkar, Bijen Kamkar ve Kamkar ailesi, Seyyid Celal Muhammediyan, Keyhan Kelhor, Keyhosro Purnazeri, Şehram Nazeri, Sıddık Tarif ve benzer isimler İran'ın tanınmış asil ve geleneksel usta Kürt isimlerindendirler.  Bu arada  Şehram Nazeri  bu isimler arasında en tanınan şahıstır. Bu isim hem İran hem Kürt musikisinde tanınıyor. 
Şehram Nazeri, Şubat 1949'da Kermanşah'ta Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve müzik ve şiirle tanıştı. İlk olarak, ailesi onu İran şarkılarının asıl özellikleri ile tanıştırdı. Derviş Han ve Albay Veziri gibi büyük isimlerden ders alan ailenin babası, ise Şehram'ın eğitilmesinde büyük bir role sahipti. Bu elverişli aile ortamı, Şerham Nazeri'nin ilk sanat programını yedi yaşında Kermanşah Radyosu'nda gerçekleştirmesine neden olmuştur. Nazeri, İran müziğinin büyük ustalarının varlığından yararlanmak için on altı yaşında Tahran'a gitti. Uzun yıllar büyük ustaların derslerine katıldı, onların müzik bilgisi ve sanatsal yeteneklerinden yararlandı. 

Şehram Nazeri, 1975'ten beri aktif olarak radyo ve televizyonda performans sergiliyor, konserler veriyor ve müzik albümleri çıkarıp ayrıca hayranlarına müzik ve vokal becerileri öğretiyor. Nazeri, Mevlana'nın şiirlerini icra etmede tüm şarkıcıların öncüsü olmuş ve eserlerinde diğer şarkıcılara kıyasla Mevlana'nın şiirlerine özel önem vermiştir. Mistik müzik ve şiire yeni bir tavır ve yaklaşıma sahip bu sanatçının eserleri arasında yer alan Musa ve Çoban Mesnevisi ve Aşk Sözünün Sesi irfani eserler olarak örnek gösterilebilir.  Bu şarkıcı uluslararası festivallerde ve törenlerde de ödüller almıştır.  Bu yüzden ona " edebiyat ve sanat şövalyesi", "İran'ın Pavarottisi" ve " Canlı Müzik Efsanesi" lakapları verilmiştir. 

Harvard Üniversitesi, Mevlana'yı Batı dünyasına tanıtma ve İran müziğinde yenilik yapma, Batılı izleyicileri cezbetmekteki etkin rolü nedeniyle Şerham Nazeri'yi övmüştür. Nazeri, eserlerinde kendine özgü ruh meydana getirip, şarkı söyleme ve müzikte her zaman yeni tavırlar ve deneyimler yaratmaya çalışan bir şarkıcıdır.

Geleneksel İran Müziğinin Yaygınlaştırılması ve Korunması Merkezi'nin kurucusu merhum Dr. Daryuş Safvat, Şehram Nezeri'nin destansı şarkılar söyleme yeteneğini keşfeden isim olarak şöyle diyor: "  Sesinde, epik bir his uyandıran özel düğümler, inişler ve çıkışlar ve aksanlar vardır.  Bu destansı ton, yüzyıllar önce İran şarkılarında  vardı, ancak tarihsel sorunlar nedeniyle soldu ve yavaş yavaş ortadan kayboldu. Şehram Nazeri kendisi bunun hakkında şöyle diyor:" 

Şehram Nezeri'nin kendisi ise bu hususta şöyle diyor: "  Okuduğumda ve performans sergilediğimde sesimde ve hareketlerimde destansılık söz konusudur.  Bu da Kürt kültüründen olduğum için olsa gerek. "

Şehram Nazeri'nin çağdaşlarına kıyasla göze çarpan özelliklerinden biri de mitlere ve destanlara özel ilgi duyması ve İran şarkısının kayıp epik tonlarını araştırması ve incelemesidir. Nazeri'nin Kürtçe eserleri arasında iki ana kategori görüyoruz. İlk kategori, çoğu zaman mutlu atmosfere sahip olan eski ve yerli Kürtçe şarkı ve ezgileridir. Belki de genel Kürt dinleyiciler arasında en popüler eserleridir.-. Ancak diğer Kürtçe konuşan şarkıcılardan temel farkı olan ikinci kategorisi ise, Kürt def makami müziğine  dayanan eserlerdir. Bu eserlerin şiirleri, içeriği ve genel atmosferi mistiktir ve çoğu dua ve tevhid konusu etrafındadır.