Sağlık Bülteni-34
Bu bölümde karaciğer hastalıkları ile ilgili sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
Sindirim sistemi hastalıkları genel olarak besin maddelerinin vücuda alınması, yemeklerin sindirilmesi ve genel olarak da sağlık durumuna doğrudan etki yapabilir. Sindirim sistemi ağızdan başlanıp makata kadar devam etmektedir. Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş çaplı hastalıkları kapsamaktadır. Bu nedenle sindirim sistemi hastalıklarını sindirim sistemi organlarına göre incelemek yerinde olacaktır. Sohbetimizin devamında karaciğer ile ilgili konuşacağız.
Karaciğer karnın sağ tarafında bulunan, yaklaşık bir kilo 400 gram kadar ağırlığı olan kahverengimsi kırmızı renginde, dokunulduğunda titreyen ve esnek bir yapıya sahip organdır. Genel olarak akciğere dokunmak mümkün değildir çünkü bu organ göğüse kafesi tarafından korunuyor. Karaciğer sağ ve sol bölüm olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Safra kesesi de karaciğerin altında pankreas bezi ve bağırsağın yanında yer almıştır. Karaciğer bu organların yardımları ile besin maddelerinin sindirilmesinde ve vücuda alınmasında rol oynar.
Karaciğerin asıl görevi kanı temizlemektir. Sindirim sisteminden karaciğere akan kan temizlendikten sonra diğer organlara gönderilir. Ayrıca karaciğerin başka görevleri arasında kimyasal maddeleri ve zehirleri elemek ve kandan ayırmak ve de ilaçların metabolizmasını düzenlemeye de değinmek mümkün. Bu görevlere paralel olarak safra kesesi sıvı salgılayarak bağırsaklara yardımcı olmaya çalışır.
Bunların yanı sıra karaciğer kanın pıhtılaşması ve diğer temel fonksiyonel insani durumlarda rolü olan maddelerin üretiminde de rol oynamaktadır. İnsan vücudunun bu hayati organı besin maddelerinin enerjiye ve sonuçta karmaşık metabolizma sürecini yönetmektedir.
100'ü aşkın karaciğer hastalığının olduğu bilinmektedir. Maalesef karaciğer hastalıkları iyice gelişmediği müddetçe pek belirti göstermez. Maalesef bu belirtilerin görüldüğü zaman da karaciğer büyük hasarlar görmüştür. Bu aşamada iştah azalır, kilo kaybı yaşanır ve sarılık hastalığına bile yakalanılır.
Karaciğer hastalıklarına kesin tanı koyulması için doktorlar hastanın tıbbi geçmişine ve klinik testler ve tahlillerine baş vururlar. Bu çerçevede sindirim sistemi uzmanı karaciğer hastalığına uygun düşen tedavi yöntemi ve şeklini belirler. Sohbetimizin devamında siz değerli dinleyicileri karaciğer hastalıkları ile tanıştırmaya çalışacağız.
Kronik karaciğer hastalığı olarak da adlandırılan sirozun gelişmesi ile karaciğer assiti veya iltihaplanması sorunu yaşanır. Bu durumda akciğerden sıvılar karna sızar ve böylece karında su toplanma sorunu yaşanır.
Hemokromatoz hastalığında ise demir karaciğere çöküp bu organı olumsuz yönde etkiler. Demir vücudun diğer organlarına da çökerek benzer sorunlara yol açabilir.
Primer sklerozan kolanjit (PSK) ise intra ve ekstrahepatik safra kanallarının fibroobliteratif inflamasyonu ile karakterize kronik kolestatik bir karaciğer hastalığıdır. Bu hastalık nadiren görülen bir hastalıktır.
Safra sirozu isimli başka bir hastalıkta ise karaciğerdeki safra kesesi kanalı tıkanır. Sonuçta akciğer tedricen siroza yakalanır.
Alkolik olmayan yağlı karaciğer sorunu ise akciğerde aşırı yağın hücrelerde depolanmasına verilen isimdir. Bu hastalık en kötü durumda akciğer sirozu ve akciğer yetmezliğine yol açabilir.
Günümüzde alkolik olmayan yağlı karaciğer sorunu yaşayan insanların sayısı artmaktadır. Belki de karaciğerli yağlı olan insanlar bunu hiç anlamayabilirler. Bu hastalık genellikle ilk başlarda bir belirtisi yoktur. Zamanın geçmesi ile belki de bir kaç yıl veya onlarca yılın ardından belirtileri ve yan etkileri ortaya çıkabilir.
Uzmanlar ise kesin bir şekilde kişilerin karaciğerlerinde neden yağın biriktiğini bilmiyorlar. Bu yüzden karaciğer yağlanmasının kimi kişilerde neden karaciğer iltihaplanmasına ve sonunda da siroza yol açtığı bilinmemektedir. Alkolik olmayan yağlanmış karaciğer ve non-alkolik steatohepatit gibi durumlar, obezite veya aşırı kilo artması, insüline karşı dirençli hale gelme sorunu, tip 2 diyabet türünün göstergesi olan kan şekerinin artması ve özellikle de tri gliserid türünden olan kandaki yağların artması ile doğrudan alakalıdır.
Karaciğerin büyümesi, aşırı yorgunluk, karnın sağ üst tarafında acı duymak, karnın şişmesi ve cildin hemen altında yer alan damarların büyümesi ve şişmesi de bu hastalığın belirtilerinden sayılır. Ayrıca erkeklerde göğüslerin büyümesi, dalağın büyümesi, ayak tabanı ve avuçların kızarması, cildin ve göz akının sararması da karaciğer sirozu ve non-alkolik statohepatitis belirtilerinden olabilir.
Birçok hastalık ve sağlık sorunu da alkolik olmayan yağlı karaciğerin ortaya çıkma riskini arttırabilir. Yüksek kolesterol, kanda yüksek orandaki tri gliserid, metabolizmal sendromlar, aşırı şişmanlık özellikle de karında yağın birikmesi, poli kistik yumurtalık sendromu, uyku apnesi, tip 2 diybet, hipotiroidizm, hipopitüitarizm de hastalıklardan sayılır. Alkolik olmayan yağlı karaciğer sorunu yaşayan yaşlılar arasında ise diyabete yakalanan ve karın bölgesinden şişman olan kişilerde daha fazla görülmektedir.
Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığının en bariz sonucu da akciğer sirozudur. Bu durumda akciğerde fibröz dokular oluşur ve yararlar da artar. Karaciğer sirozu akciğerin zarar görmesi ve iltihaplanması sonucu oluşabilir. Karaciğer iltihapla mücadele etmek istediğinde fibröz dokular oluşur. İltihabın devam etmesi ile fibröz dokular da artar ve karaciğeri iyice kaplamaya başlar. Bu süreç devam ederse karında su birikir, yemek borusu damarları varisi sorunu yaşanır ve sonuçta damarlar çatlar ve kanama geçirir. Bu hastalığın diğer tehlikeli yan etkilerinden biri de anlaşılmaz bir şekilde konuşmak, sersemlemektir. Sonuçta kansere ve karaciğer yetmezliğine yol açabilir.
Karaciğer yağlanmasına teşhis koyulması için kan tahliline, tomografiye ve örnek doku almaya baş vurulur. Kan tahlili üzerinden yapılan teşhiste karaciğer performansı ve enzimlerinin durumu, kronik karaciğer enfeksiyonu, Hepatit A ve Hepatit C ve de lipit veya kan yağı oranı gibi durumlar incelenip ölçülür.
Alkolik olmayan yağlanmış karaciğer hastalığının tomografik teşhisinin de birçok yöntemi bulunmaktadır. Sıradan sonografi, karnın bilgisayar yardımlı tomografi ile durumunun incelenmesi bu yöntemlerden sayılır. Sonografinin gelişmiş şekli olan elastografi de karaciğerdeki dokuların kıvamını belirler ve böylece fibröz karaciğer dokularının olup olmadığın belirler.
Karaciğer hastalıklarına tanı koyulması için manyetik rezonans elastografi diye yöntem de bulunmaktadır. Bu yöntemde sonografik dalglar ile çekilmiş resimler manyetik rezonans çekimli taramalar ile eşleştirilir ve böylece fibröz dokular bulunmaya çalışılır.
Bu testlerin sonucu da belirsiz olursa o zaman doktorlar biyopsi yani doku almaya baş vurabilirler. Alınan örnek doku ise laboratuvarda incelenir.
Doktorların karaciğer yağlanması hastalığı ilk önerdiği tedavi yöntemleri ise kilo verilmesi, spor ve egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmektir. Kilonun azalması aslında karaciğer yağlanmasına yol açan etkenleri ortadan kaldırır. En iyi durumda ise doktorun kontrolü altında kişinin yüzde 10 kadar kilosunu vermesi veya hatta yüzde 3 ila 5 kadar kilo azalması da bu hastalığın belirtilerini azaltacaktır.
Daha fazla kilo vermek zorunda olan kişiler için ise kilo ve yağ aldırma ameliyatları tavsiye edilmektedir. Doktorlar Hepatit A ve Hepatit B aşısını bile önerebilirler. Böylece karaciğerin virüs enfeksiyonuna kapılması önlenmeye çalışılır.
Karaciğer sirozu sorunu yaşayan kişilerde karaciğer nakli yapılması ihtimali bulunmaktadır.
Karaciğer yağlanması için kesin bir ilaç olmadığı için araştırmacılar bu durumu kontrol edebilecek veya önleyebilecek doğal besin maddelerini araştırmaya başlamışlardır. E vitamini ve anti oksidanlar karaciğerin korunmasına yardımcı olup karaciğer iltihaplanmasının olumsuz etkilerini etkisiz hale getirebilirler. Ancak bu alanda daha fazla araştırmaların yapılması da zaruri görünüyor. Kimi araştırmalar ise alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı yaşayan kişilerin E vitamini tüketiminin bu kişilere iyi geldiğini göstermiştir. Tabii bu tür vitaminlerin tüketiminde aşırıya kaçmamak gerekir.
Alkolik olmayan karaciğer yağlanması hastaları hususunda yapılan araştırmalar ise daha fazla kahve içenlerin daha az karaciğer sorunu yaşadıklarını gösteriyor. Tabii hala kahvenin bu durumu nasıl etkilediği bilinmiyor. Genel olarak da karaciğer hasarı ve hastalıklarını önlemek için sağlıklı ve dengeli beslenmek tavsiye edilmektedir. Düzenli olarak spor ve egzersiz yapmak da şarttır. karbohidrat zengini ürünler özellikle de ekmek, patates ve pirinç gibi besin maddelerinin alınması ve tüketimini azaltın ve gazlı ve tatlı içeceklerden de uzak durun.