Ekim 02, 2020 20:19 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde geçen bölümlerde olduğu gibi karaciğer hastalıkları ile ilgili konuşacağız.

Sindirim sistemi hastalıkları genel olarak besin maddelerinin vücuda alınması, yemeklerin sindirilmesi ve genel olarak da sağlık durumuna doğrudan etki yapabilir.   Sindirim sistemi ağızdan başlanıp makata kadar devam etmektedir. Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş çaplı hastalıkları kapsamaktadır.  Bu nedenden dolayı sindirim sistemi hastalıklarını  sindirim sistemi organlarına göre incelemek yerinde olacaktır. Sohbetimizin devamında geçen bölümde olduğu gibi  karaciğer hastalıkları ile ilgili konuşacağız. 

Karaciğer hastalıklarından biri de karaciğer kanseridir. Karaciğer kanserinde  karaciğerde farklı tümörler oluşur.  Bu tümörlerin en yaygın şekli ise  Hepatosellüler karsinom türündendir.   İlk başta  vücuttaki diğer organlar özellikle de kalın bağırsak, akciğer veya göğüsten başlayarak karaciğere yayılan kanser türüne ise   metastatik kanser türü adı verilir.  Metastaz kanseri diğer kanser türlerinden daha yaygındır.    Karaciğer kanseri yaşayan kişiler  düzenli olarak sağlık açısından taranmalılar. 

Karaciğer kanser türlerinin birçoğunun nedeni belirsiz olsa da kimi durumlarda nedenleri açıklamak mümkündür.   Karaciğer kanseri bu organın DNA'sının değişmesi halinde baş gösterir.  Bu da DNA'nın mutasyon geçirmesi ile mümkün olur.  Bu ani değişikliklerin sonuçlarından biri de  hücrelerin kontrol dışı bir şekilde büyümesi ve kitleler haline gelerek tümörleri oluşturmasıdır. 

Hepatit B veya Hepatit C virüsünün kaynaklık yaptığı kronik enfeksiyonlar, karaciğer sirozu, hemokromatöz ve Wilson sendromu gibi  özel kalıtsal ve genetik karaciğer hastalıkları,  diyabet, alkolik olmayan karaciğer yağlanması ve aflatoksin zehirlenmesi  karaciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır.  Çoğu hastalar ise karaciğer kanserinin ilk aşamalarında hiçbir  belirti taşımazlar.  Ancak akciğer kanseri, nedensiz bir şekilde kilo kaybı,  iştahsızlık, karın üstü ağrıları, mide bulunması ve kusma, kronik yorgunluk ve genel fiziki zayıflık, karın ödemi, sarılık veya  dışkının kireçlenmesi ve  beyazlaşması gibi belirtiler ile ortaya çıkar.    

Karaciğer kanserine teşhis koymak için doktorlar farklı testlere ve analizlere baş vururlar.  Karaciğerdeki performans sorunları ise kan tahlilinde görülebilir. Ayrıca  doktorlar  sonografi, bilgisayar yardımlı  tomografi ve MR'ı da önerebilirler.  Sonunda kesin tanı koymak için   biyopsiye de baş vurulup karaciğerden alınan örnek dokular incelenebilir. 

Karaciğer kanserinin ilk aşamalardaki tedavisi kişinin yaşına, genel sağlık durumuna ve hastanın tercihine bağlıdır.   Bu doğrultuda türlü ameliyatlar da önerilebilir.   Uzmanlar özel durumlarda   kanser tümörü veya etrafındaki sağlıklı dokuların bir kısmının alınması için cerrahi operasyonu önerebilirler.   Kimi durumlarda   ise kansere yakalanmış karaciğer  organ nakli ile  değiştirilir.     

Doğrudan kanser hücreleri veya tümör etrafına yapılan doğrudan müdahaleler arasında  lokal tedaviler de önerilebilir.    Bu çerçevede kanser hücreleri Radyofrekans Ablasyon tedavi yöntemi ile  elektrik dalgalar yardımı ile  ısıtılır ve yok edilir.   Kriyoablasyon yönteminde ise  kanser hücreleri  soğuktan yararlanılarak donatılır.  Tümöre alkol enjekte etmek de bu hastalığın lokal olarak tedavi edilmesi şekillerindendir. Mobilizasyon yönteminde ise   kemoterapiden yararlanılarak   kansere karşı ilaçlar doğrudan kişinin karaciğerine gönderilir.  Bir başka lokal tedavi yöntemi ise   radyo-izotop taşıyan ufacık kitlelerin  karaciğere bırakılmasıdır.  Böylece kanser tümörleri doğrudan radyasyonlara maruz bırakılır. 

Bu tür kanserin tedavi şekillerinden biri de radyo-terapidir.  Radyoterapide  foton veya X ışını yardımı ile kanser hücreleri ve tümörler yok edilmeye çalışılır.   Güdümlü ilaçlar ise tedavi aracı olarak  tümörlerin içine sızarak  özel durumlarda kullanılabilirler.  Bit başka tedavi yöntemi ise alternatif tıptır.  Alternatif tıp  gelişmiş karaciğer kanserin tedavisinde bile baş vurulan bir yöntem olmuştur. 

Yaygın karaciğer hastalıklarından biri de akciğer sirozudur.   Bu hastalık kronik olduğundan dolayı karaciğer performansını baltalar.  Bu hastalığın bariz belirtisi ise  akciğerdeki sağlıklı dokuların bozulmasıdır.  Genellikle bu hastalık  bir kaç ay veya bir kaç yıl içerisinde kademeli olarak meydana gelir.  Karaciğer sirozunun farklı şekillerde belirir. 

Karaciğer sirozunun belirtileri  doğrudan karaciğer hücreleri ve dokularının zarar görmesinden dolayı  veya tansiyonun yükselmesi ile ortaya çıkabilir.  Ancak genelde karaciğerde görülen sorunlar  tekrarlanan karaciğer sirozundan dolayı değildir.   Yine de karaciğer sirozu hastalığı tanısı koyulmuşsa  gelişmiş yöntemlere baş vurularak kontrol edilebilir. Karaciğer sirozu  enerji yakan bir hastalık olduğundan dolayı   uygun bir beslenme şekli de şarttır. 

Karaciğer sirozuna yakalanmanın farklı  nedenleri vardır.  Hepatit bu nedenlerden biridir. Hepatit C'nin cinsel ilişkilerde ve yakınlıkta kan ya da kan malzemeleri aracılığı ile taşındığı unutulmamalıdır.  Bu hastalık, dövme, uyuşturucu madde alımında kullanılan  şırıngalardan da bulaşabilir.  Hepatit B ise  karaciğer iltihaplanmasına ve hasarına yol açabilir. Sonuçta kişi  karaciğer sirozuna yakalanabilir.  Hepatit D de karaciğer sirozuna yol açabilir. Çoğunlukla bu hastalık Hepatit B hastalığı olan kişilerde görülür. 

Otoimmün hepatitleri de  karaciğer sirozuna yol açabilir.  Ayrıca kimi başına buyruk bir şekilde alınan ilaçlar özellikle de asetamin olarak da bilinen parasetamol, kimi antibiyotikler ve kimi anti depresyon ilaçları da  karaciğer sirozuna yakalanma riskini arttırır.   Vücudun bakır ve  demir alma performansını düşüren durumlar da karaciğer sirozu riskini arttırabilir.   Bu doğrultuda hemokromatöz ve Wilson hastalığı bu riski arttırır.  Safra kesesini boşaltma görevi yapan safra kanalının zarar görmesi de karaciğer sirozunun belli başlı ortaya çıkış nedenlerindendir.

Karaciğer kanı temizleyemediği sırda, zehirleri sindiremediği, kanı pıhtılaştıran proteinleri üretemediği ve yağların ve yağda eriyen vitaminlerine alımına yardımcı olamadığı zaman   karaciğer sirozu söz konusu olsa da belirtileri pek göze çarpmamaktadır.  İştahın azalması, burundan kan akması, sarılık, cildin alt katmanlarında görülen örümcek ağımsı damar yapıları,  kilo kaybı, iştahsızlık, cilt kaşınması ve fiziksel zayıflık da karaciğer sirozu belirtilerinden olabilir.  Daha ciddi belirtiler ise baş dönmesi, konsantrasyon kaybı, karın şişmesi, ayakların şişmesi, cinsel iktidarsızlık ve erkeklerde memelerin büyümesi yani jinekomastidir. 

Karaciğer sirozunun farklı yan etkileri de vardır.  Hastanın kanı  karaciğeri geçemezse yemek borusu gibi  organların damarlarında birikir ve sonuçta varise yol açar.  Morluk, kanama, ilaçlara alerji duyma, böbrek yetmezliği, karaciğer kanseri, insüline karşı dirençli olma ve tür 2 diyabet, zehirlerin beyine etki yapması yüzünden  baş dönmesi, safra taşı ve dalağın büyümesi de akciğer sirozunun yan etkilerinden olabilir.         

Karaciğer sirozuna teşhis koymak için doktorlar  ilk olarak hastanın sağlık geçmişine ve sağlık dosyasına bakıp ardından  klinik muayeneler gerçekleştirirler.  Bu sağlık geçmişte  Hepatit C, genetik  otoimmün sorunlarına rastlanabilir.  Ayrıca   kan tahlili, endoskopi, sonografi, MR, bilgisayar yardımlı  tomografi ve biyopsi de karaciğer hasarlarının tespiti için yararlı olabilir. 

Karaciğer sirozu sorunu yaşayan tüm hastalar   hayat tarzlarında da ciddi değişiklikler yapmalılar.  Bu çerçevede  tuz tüketimini azaltmalı ve doktorlarının önerdiği perhiz planı çerçevesinde beslenmeliler.  Karaciğer sirozu sorunu yaşayan hastalar  doktorlarından  Hepatit A, Heptati B, grip ve pnömoni-pnömokok aşıları sormalılar.   Tükettikleri ve aldıkları tüm ilaçlar ve hatta bitkisel ilaçlar hakkında doktorlarını bilgilendirmeliler.  Ağrı kesici ilaçlar dahil her türlü ilacı almadan önce   doktora danışmalılar. 

Bir başka karaciğer hastalığı ise akut karaciğer yetmezliğidir.   Bu hastalıkta kişinin karaciğeri bir kaç gün veya bir kaç hafta içerisinde  performansı bozulur.   Akut karaciğer yetmezliği  beyinde aşırı baskı ve  aşırı kanamaya yol açabilir.  Bu yüzden bu hastalık acil durum hastalığı sayılıp  hastanın  hastaneye yatırılması ve acil olarak tedavi edilmesini gerektirir. 

Karaciğer hücreleri  ciddi şekilde zarar gördüğü sırada  performanslarını tam olarak sergileyemedikleri sırada   akut karaciğer  yetmezliği söz konusu olabilir.  Asetaminofen, antibiyotikler ve steroid olmayan  iltihap karşıtı ilaçlar ve havale ilaçlarının aşırı alınması,  kimi bitkisel ve tamamlayıcı ilaçlar, Epstein-Barr, cytomegalovirus ve herpes simplex gibi virüsler, yaban mantarlarının sebebiyet verdiği  zehirlenmeler, otoimmün hastalıkları, karaciğer damarları sorunları, metabolizma sorunları ve kanser de akut karaciğer yetmezliğine yakalanma riskini arttırır.   

Sarılık, karnın sağ tarafı ve üst kısmındaki ağrılar,  mide bulanması, kusma, genel olarak bitkinlik, motivasyon ve dikkat kaybı, baş dönmesi, uykucu olmak da karaciğer yetmezliği belirtilerinden olabilir.  Bu hastalığın yan etkileri arasında ise  beyinde sıvı birikmesi ve beyin şişmesi, beyin kanaması veya genel olarak kanama sorunları, karaciğer enfeksiyonuna değinmek mümkün.  Kan tahlili gibi  teşhis yöntemleri, sonografi ve biyopsi de bu hastalığın  ilk aşamalardaki kontrolünde ve belirlenmesine etkilidir.  

Bu hastalığı tedavi etmek için doktorlar ilk olarak  karaciğer yetmezliğinden dolayı ortaya çıkan belirtileri kontrol etmeye çalışırlar.  Beyindeki tansiyonun azaltılması, muhtemel enfeksiyonları önlemek ve aşırı kanamaların önünü kesmek ve de karaciğer nakli  doktorların baş vurduğu yöntemlerden sayılır.   Karaciğer nakli ve ilaçlar da akut karaciğer yetmezliğini tedavi için baş vurulan yöntemlerdir. 

Karaciğerinize daha iyi bakarak  bu tür sorunları önleyebilirsiniz.  İlaçların sırf doktorun reçetesine ve talimatına göre alınması, asetaminofen gibi ilaçların muhakkak doktorun kontrolü altında alınması,  ilaçların bir birlerine etkisi hakkında doktora danışmak, ortak şırınga kullanmamak,  sigara içmemek, kulağı delmek veya dövme yapmak için kullanılan araçların sterilize edilmesi, zamanında aşı yapılması, Hepatit B aşısının yapılması , farklı kişilere ait kan veya sıvılara dokunmamak, ortak keskin aletler veya dış fırçası kullanmamak, kimyasal maddeler ve karışımlar içeren  deodorantlar kullanmamak ve kilonuzu kontrol etmek   bu tür hastalıkları önlemekte faydalıdır. Unutmayın önlemek tedavi etmekten daha yararlıdır.