İslam ve Yaşam Tarzı - 27
Bugünkü sohbetimizde yine sağlığın önemi hakkında konuşacağız.
Sağlıktan ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak, her insanın bireysel ve sosyal kesin haklarından biridir. Kur'an'ı Kerim ayetlerine, hadislere ve İslami kitaplara bakıldığında, bu semavi dinin bireyin ve toplumun sağlığına verdiği önem daha iyi anlaşılır. Gerçekten de hiç bir dinin veya inancın İslam kadar sağlık meselelerine ve ilkelerine bu kadar tavsiye etmemiştir. İslam dini sağlık kurallarını genellikle vacip, haram, mustahap veya mekruh şeklinde beyan etmiştir. Örneğin kan, ölü eti, haram etli hayvanların etinin tüketilmesi, toprak, şarap ve akla ziyan ve insan sağlığına zarar şeyler haram ilan edilmiştir.
Öte yandan İslam tealiminde insan sağlığı üzerinde etkili olan bir çok konu da vacip veya mustahap şeklinde beyan edilmiştir. Örneğin namazın şartlarından biri vücudun ve elbisenin temiz olması ve abdest almanın da namazın vaciplerinden biri olarak beyan edilmesidir. İslam ahkamı üzerinde düşünüldüğünde bu hükümlerin her birinin bir hikmeti olduğu, ancak herkes için açık ve aşikar olmadığı anlaşılır. Gerçekte İslami ahkamın felsefesi hakkında söylenebilecek tek söz, insan cismine veya ruhuna zarar veren veya yararına olan her şeyde bireyin ve toplumun maslahatının gözetildiğidir. Yani insan cismine ve ruhuna yararlı olan her şey helal ve zararlı olanlar da haram ilan edilmiştir.
Şu noktayı da söylemek gerekir ki İslam dininde maslahat, menfaatten önce gelir. Yani nice şeyler vardır ki insan için yararlı olabilir, ancak bireyin veya toplumun maslahatına olmayabilir.
İslam dininde ayrıca başkalarına ve kendine zarar vermeme ilkesi gözetilerek çevreyi kirletmek veya bireysel ve toplumsal sağlık kurallarına uymamak caiz olmadığı beyan edilir. Örneğin eğer yüce Allah ölülerin gömülmesine emretmişse, bunun sebebi, çevrenin ve toplumun sağlığını korumak içindir. Nitekim İmam Rıza’dan (sa) şöyle rivayet edilir: Ölülerin gömülmesi emredilmiştir, çünkü cenazenin bozulması, çirkinliği ve kötü kokusu kimseyi rahatsız etmemesi amaçlanmıştır.
Sağlık ilkelerine uymak o kadar zaruridir ki İslam peygamberi (sav) bunu iman işareti olarak beyan etmiştir ve sağlık ilkelerine uymak ve temiz yaşamak, ibadet sayılır. Nitekim İslam dininde ilahi görevi yerine getirmek ve İslam toplumuna hizmet etmek niyetiyle yerine getirilen her türlü amel, ibadettir.
Sağlıklı cisim ve ruha kavuşmak, yaşamımızda huzurlu yaşamak ve Allah’a kulluk etmenin etkenlerinden biridir. Allah’ın mahluku ve O’nun yeryüzünde halifesi ve emanettarı olan insan, Allah’a kullukta muvaffak olabilmek için sağlıklı vücuda ihtiyacı vardır. Sağlıktan tüm boyutları ile yararlanmak, insanın maddi ve manevi yaşamındaki tüm faaliyetlerini temelidir ve İslam peygamberi (sav) bundan gizli ve bilinmeyen nimet olarak söz etmiştir. Bu yüzden İslam öğretileri sağlığı ve cismi ve ruhu fesattan korumayı vacip saymış ve insanın en zorlu musibetlerde ve acılarda canına ve cismine zarar vermesi caiz sayılmamıştır.
Bazı rivayetlerde insan vücudu ve organlarından ilahi emanetler şeklinde söz edilmiş ve yüce Allah emanete uymanın gerçek müminlerin ve müslümanların seçkin özelliği olarak beyan buyurmuştur.
Allah resulü (sav) de bu konuda şöyle buyurur: göz, kulak, dil ve kalp birer emanettir ve kim bu emanetlere uymazsa, imanı tam değildir.
Yüce Allah Araf suresinin 32. Ayetinde şöyle buyurur:
De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.
Yani eğer birileri çıkıp Allah’ın helal saydığını haram veya haram saydığını helal sayarsa, gerçekte şeytan vesveselerine yenik düşmüştür. Çünkü şeytan insanı adım adım hakikatlerden uzaklaştırır ve onun için kötü ve çirkin olan her şeyi iyi ve güzel göstererek her türlü sıkıntıya sokar. Bu açıdan Kur'an'ı Kerim insanların temizlik muhabbetinden fıtratına göre yararlanmasını yüce Allah’a saygı olarak tanımlar ve bunun için Allah katına şükretmesi gerektiğini buyurur.
İnsan vücuduna hakim olan düzenli sistem öyle tasarlanmıştır ki bireysel ve toplumsal sağlık ilkelerine uyduğu zaman insanın bir çok hastalığa yakalanma riski hemen hemen ortadan kalkmış olur, ancak yanlış yaşam tarzı insanı ister istemez türlü hastalıklara maruz bırakır.
Hastalıkların önlenmesi bağlamında İslam peygamberi (sav) ve ehli beyt (sa) fertlerinden bir çok tavsiye günümüze dek gelmiştir ki bunlardan biri, doğru beslenmektir ki bu konuya geçen bölümde değinmiştik. Ancak söylediklerimizi tamamlamak üzere iki vecizeyi hatırlatmakta yarar görüyoruz. İslam peygamberi (sav) şöyle buyurur: Mide her derdin yuvası ve perhiz, her derdin dermanıdır, o zaman sana uygun olan yiyeceklerden beslen.
İmam Rıza (sa) da şöyle buyurur: İki kesim her zaman hastadır. Biri gereksiz yere perhiz eden ve diğer hasta olduğu halde perhiz etmeyendir.
İnsanların cismi ve ruhi hastalıklarının önlenmesinde gündeme gelen bir başka tavsiye, seyahat etmektir. Allah resulü (sav) bu bağlamda şöyle buyurur: seyahat edin ki sağlıklı kalın.
İslam peygamberi (sav) ayrıca insanları sonbahar soğuğundan kaçınmaya, fakat ilkbaharın soğuğuna alışmaya tavsiye eder, çünkü insan vücudu da ağaçlar gibidir. Sonbahar yaprakları solduran bir soğuğa ve ilkbahar yaprakları yeşerten soğuğa sahiptir.
İnsan cismi ve ruhunun sağlığını güvence altına alan bir başka durum, vücuttaki organların istirahat etmesi ve dinlenmesi ve dengeli bir şekilde kullanılmasıdır.
İmam Ali (sa) bu konuda şöyle buyurur: Kalbine baskı yaparak idrak gücünü engelleme, çünkü her organın istirahat etmeye ihtiyacı vardır.
İmam Sadık (sa) ise şöyle buyurur: Gece gündüz çalışan ve uyumadan gözlerini dinlendirmeyen ve gözüne zarar veren kimseni işi haramdır, gerçi elde ettiği mal helaldir.
İmam Sadık (sa) savaş dönemini veya bir hastanın canını kurtarmak gibi durumları istisna ediyor.
İmam Rıza (sa) şöyle buyurur: yerinde ve gerektiği kadar uyku, vücuda güç kazandırır.
Kuşkusuz İslam dini vücudun istiharat etmesi kadar tembellikten sakınmaya da vurgu yapmıştır ki bunu da daha önce konuşmuştuk.
İslam peygamberi (sav) ve o hazretin ehli beyt (sa) fertlerinin sözlerinde hem cisim ve hem ruh sağlığı için yararlı olan tavsiyeler göze çarpıyor örneğin İmam Ali (sa) sessizliği huzur vesilesi olarak görüyor. Gerekmediği yerde susmak ve konuşmamak, insan ruhunu dinlendirir. Yine bazı durumlarda konuşmaktan kaçınmak, sağlığın tehlikeye girmesi gibi olumsuz sonuçları engeller.
İnsan cismi ve ruhunun sağlığı konusunda uyulması gereken bir başka ilke, yaşamımızda azla yetinmek ve hırstan kaçınmak ve gereksiz isteklerden uzak durmaktır.
İslam dini cismi ve ruhi sağlığın bir temeli, kanaat olduğunu belirtiyor ve insan yaşamında gam ve kederin yokluğunu bu ilkeye bağlıyor. İmam Ali (sa) da bu konuda şöyle diyor: Rızkına razı olan insan huzur içinde yaşar.
İmam Seccad (sa) da vecizelerinde aşırı hırsı tenkit ederken, hayır ve iyiliğin insanların malına göz dikmemekte görüyor.
Sağlıkla ilgili anlatılanlardan anlaşıldığı üzere, İslam’ın tavsiyeleri insanların cismi ve ruhi sağlığının teminatı olduğu anlaşılır. Günümüzde tıp bilim de dini inançlara yönelik duyarsızlığın türlü cismi ve ruhi hastalıklara yol açtığını ispat etmiştir.
Kur'an'ı Kerim semavi referans olarak derin dini ve kalbi inançları geliştirdiği için cismi ve ruhi sağlığı beraberinde getirir. 015