Feminizm ve ilkelerin tenkidi, öğretiler ve sonuçları -21
Feminizm ve ilkelerin tenkidi, öğretiler ve sonuçları adlı programımızın 21. bölümü ile huzurlarınızdayız.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde, batıda feminizmin kadınların sosyal ve siyasi kararların alınmasında ortak olması, çeşitli ekonomik, siyasi, edebiyat, sanat vb. sahnelerde hazır bulunması için kadına özgüven verilmesi gibi kadın haklarının ihyası için bazı çalışmalar olsa bile, gerçeğin, feminizm hareketinin olumsuz sonuçları ve getirilerinin daha fazla olduğunu, öyle ki kadınlara reva görülen zulümleri telafi etmek yerine bizzat kendisi kadına çifte zulüm uyguladığını gösterdiğini belirtti.
Batılı aile uzmanlarına göre feminizm hareketinin olumsuz sonuçlarını, onun olumlu sonuçlarından daha fazla olduğunu savunurken, feminizme birçok eleştiri de yöneltiyorlar. Bu sohbette bu görüşleri ele almaya çalışacağız. Birlikte dinleyelim.
Feminizmin olumsuz sonuçlarından batıda kadınlara yönelik taciz, saldırı ve cinsel tecavüzün artmasıdır. Feminizmin isteklerinden biri olarak kadınların toplumda hiçbir ahlaki değer gözetilmeksizin geniş bir şekilde boy göstermesi ve cinsel özgürlük kültürünün galip gelmesi, hem kadın ve hem erkeklerin yasal çerçeve dışında kendilerini daha fazla tatmin etme yollarını açtı. Örneğin pentagon tarafından 47 bin kadın arasında yapılan incelemede Amerika ordusunda görev yapan kadınlardan %61'inin cinsel tacize uğradığını gösteriyor. Bu rezalet, kadın ve erkeğin eşit olması ve birbirine karışmasının sonucudur.
Amerikalı yazar bayan Vandi Şalit (Wendy Shalit), günümüz dünyasında (feminizm öğretilerine göre kötü olan) iffet, iyi mi? sorusuna karşı Amerika toplumunda iffete ilgisizliğin sonucu oluşan sorunlara dikkat çekmeye çalışıyor. Şalit şöyle diyor: Günümüz kadınları saran (cinsel taciz, tecavüz ve özsaygı kaybı) sorunların tümü, kadının hayasına saygının duyulmadığı bir toplumun özellikleridir. Bu hürmetsizlik, erken cinsel istek eğitimi ile başlar.
Şalit'e göre iffetli ve hayalı olmaya dönüşün, kadınları erkeklerle eşit konuma götürecektir.
Rollerin değişmesi batıda feminizmin olumsuz sonuçlarından bir diğeridir. Hiç şüphesiz sözde kadın haklarını savunan hareket (feminizm) ve ona destek veren aydınlar, iki cinsiyetin çalışma kültüründe karışıklık oluşturmuşlar, böylece insanların doğal davranış özelliklerini yok ederken, her gün daha çok kadının erkeklere has saldırı ve şiddet gibi davranış örneklerine yönelmelerine sebep oluyorlar.
Bu arada genç erkekler arsında "kadınlığa" yöneliş de modayı izlemek ve fiziksel bakım gibi konularla yaygınlaşıyor. Diğer yandan genç kadınları daha da heyecanlandıran ise onların erkeklere özel olarak bilinen ve tehlikeye atılma isteği olarak açıklanan ortamlara adım atmaktır. Batılı yazar Filis Şlafli (Phyllis Schlafly) gizli olan kadınlık gücüne tek ulaşım yolunun, feminizmin çizdiği sahte erkeklik hüviyetine hayran olmak değil, kadınlığın olumlu yönlerini kullanmak olduğunu belirterek, şöyle yazıyor: Kadınlar feminizm öğretileri etkisinde kalıp kadınlıklarından kaçmamaları gerekir ve kadınlık hüviyetleri onları utandırmamalı. Pozitif düşünerek onlara özel sorunları doğru yolda çözmeliler.
Feminizmin diğer kötü sonuçlarından biri de kadın ve erkeğin karşı karşıya getirilmesidir. İki cinsiyetin değişik fakat birbirini tamamlayan rolleri ve aralarında uyumun zaruretine dikkat edilmemesi, feminizmin erkekten haşin ve sultacı bir portre çizmesine, kaybettikleri tarihi haklarını kazanmak için onunla mücadele edilmesi ve bu yolda erkeklere benzer şekilde davranmalarına sebep oldu.
Amerikalı yazar Kristina Hof Sumers (Christina Hoff Sommers), "eleştiri terazisinde feminizm" adlı kitabında güçlü kanıtlara dayanarak, kadınları aydınlatmak için mevcut durumu eleştiren bir rapor sunuyor. Sumers feminzm araştırmalarının, muhatapları saf zannederek, sosyal konuları abartmakla, kamuoyu zihnini bulandırdığını, kadınlar arasında erkeklerden nefret duygusunu yaygınlaştırarak, cinsiyet savaşında onlardan mutaassıp askerler yarattığını yazıyor.
Fakat İslami yönelişe göre yaşam, bir savaş ve düşmanlık sahnesi değil. Yaşam eşlerin, birbirinin hata ve eksikliklerini örtmesi gereken, üzerine giyilen seçkin ve şayeste bir elbise gibidir. İslam'da eşlerin her biri, ailenin istenilen yaşama hidayetinde önemli rolleri vardır.
Aile yapısının sarsılması ve değer yargı düzeninin değişmesi, feminizmin batı toplumundaki diğer olumsuz sonuçlarıdır. Bir yandan sosyal, siyasi, medeni haklara fazlasıyla önem vermek ve ekonomi istihdama öncelik vermek, diğer yandan ahlaka gerektiği önemi vermemek, aile yapısına ve hukukuna saygılı olmamak, annelik ve eşlik görevini aşağılamak, pratikte telafisi olamayan sonuçlar doğurmuştur. Evlenme oranlarının düşmesine karşılık boşanma oranlarının artması, aile yapısının sarsılması ve toplumda güvensizliğin oluşmasındaki etkisi, ayrıca fesat ve ahlaksızlığın yayılması, değer yargılarının değişmesinin doğal sonuçlarıdır. Maalesef günümüzde batıda aile sağlığı tehlikede ve bunun sonuçları, batı toplumunu derin sosyal krize sürüklemiştir.
Amerika'nın Kansas üniversitesi hocası psikiyatrist Donald B. Rensly şöyle yazıyor: Aileyi zayıflatan her şey sonuçta toplumun zayıflamasına sebep olacaktır.
Kendisi batı toplumun durumu hakkında şöyle diyor: Zaman aşımı ile kültürel, geleneksel değer yargıları giderek silikleşiyor. Uyuşturucu madde kullanımı, şiddet, suç ve ihanet, gençler arsında intihar, gayrı meşru hamilelikler, kürtajlar vb olaylar giderek epidemi haline gelmiştir.
Günümüzde batıda aile yapısının dağılma emareleri her zamankinden daha ziyade, batı toplumunun feminizme doğru yönelmesinden kaynaklanıyor. İngiliz sosyolog David Papineau, batıda aile yapısının dağılmasından genelde sekularizm, hümanizm, modernsim ve feminizmi sorumlu tutuyor.
Babalar ve eşlerden ekonomi sorumluluğu almak ve kadınları çalışma ortamına sürüklemek, pratikte kadınların yoksullaşmasına sebep olan ekonomi şartlar ve ortamların eşitsizliği, ve kadınların fiziki sınırlamaları, pratikte bir çok ailenin masraflarının artmasına sebep oldu ve bu konu, feminizmin bir diğer olumsuz sonuçlarındandır. Tüm bunlara çalışma ortamının şartlarını da eklemek gerekir; ayrıca kadınların ağır işlerde fizki sınırlamaları ve güçsüzlüğü nedeni ile erkek iş arkadaşlarınca tahkir edilmesi, bir çok çalışan kadının sorunudur. Cornell Üniversitesinde hukuk dalından mezun olan bayan Carolyn.f Graglia, feminizmin kadınların çalışmasına vurgu yapması ve sonuçları hakkında kaleme aldığı "Evde Huzur" adlı kitabında feminizmin ev hanımlığını eleştirmesinin sonuçlarına işaretle, zorla evden çıkartılarak ev yaşamından mahrum kalan Çinli kadınların kaderini örnek veriyor.
Bu arada feminizm yönelişinin siyasi güçler tarafından suiistimal edilmesi, günümüz toplumların en büyük sorunlarından bir diğeridir. Feminizm hareketi de zaman sürecinde diğer reformist hareketler gibi süper güçler tarafından kullanıldı. Batı ülkelerinde feminizm, siyasi partiler için daimi ve potansiyel bir imtiyazdır. Siyasi partiler reklam ve gösteriler için kadınları kullanıyor ve adayları tarafından kadınlara verilen vaatler, aslında oy sandıklarının kendi lehine dolması garantisidir. Zira onlar kadınlara emperyalizm, çıkarcılık ve kapitalizm açısından yaklaşıyorlar. Bu yüzden ne yazık ki batıda kadın hakları ile ilgili onaylanan yasalar, görünürde kadın haklarının ihya edilmesi fakat aslında onları sömürmek ve kabiliyetlerini yok etme pahasında kadınları meydana indirmeyi amaçlıyor.
Dış siyasette ise batının müstekbir ve sömürgeci güçleri feminizm reklamlarını, başta Müslüman ülkeler olmak üzere diğer ülkelerde bir baskı aracı olarak kullanıyor ve uluslar arası toplumlarda söz konusu ülkelere karşı, kendi reklam araçlarını kullanıyorlar. 009 015