Nisan 30, 2016 07:37 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde feministlerin çeşitli alanlarda kadınlarla ilgili konular hakkındaki görüşlerini belirterek, onların aşırı yaklaşımları yüzünden kadınlara telafisi mümkün olmayan zararlar verdiğini, onları eş ve anne olarak gerçek rollerinden uzaklaştırdığını belirttik.

Bu arada İslam'ın görüşü ılımlı ve dengelidir, zira İslam kadınların hak ve konumları hakkında her zaman ifrat ve tefritten kaçınmış, aynı zamanda kadına yüksek bir konum ve değer tanımıştır. İslam her zaman kadınların insanlık ve kadınlık boyutunu dikkate almıştır. Bu sohbette bu konuya değineceğiz. Birlikte dinleyelim.

 

Belirtildiği üzere İslam dini tüm aşırıcı görüşlere rağmen, kadına ılımlı bakış açısı ile ona Yüce konum ve değer tanımıştır. İslam kadına her türlü aşırıcı ve ifrata dayalı görüşten kaçınırken, iki cinsiyet arasındaki bazı farklılıkların, insanın yücelmesi için gerekli olduğu görüşünde. İslam'a göre kadın ve erkek insanlık açıdan eşitler fakat bazı fiziksel ve duygusal yapı itibarı ile bazı hukuki özellikler nedeni ile farklıdırlar. İslam dünyasının tanınmış filozoflarından İranlı üstat, şehit Mutahhari'ye göre, "Kadın ve erkek iki farklı yörüngede olan iki yıldızlar, her biri kendi yörüngesinde hareket etmeli... kadın ve erkeğin saadetinin temel şartı ve aslında beşeri toplumun saadet temeli, iki cinsiyetin kendi yörüngelerinde harekete devam etmesidir. Eşitlik ve özgürlük, hiç birinin kendi doğal ve fıtri yörüngesinden ayrılmamasına bağlıdır.

Bir çok toplumda ve özellikle Arabistan'ın bedevi toplumunda insanın en doğal hakkı olan yaşam hakkı ayaklar altına alınıp çiğnendiği dönemde, İslam Yüce ilahi tealimi ile kadının insanlık hak ve konumunu ihya ederek, onların haklarının gerçekleşmesi için önemli ve temel adımlar attı.

 

İslam açısından kadın ve erkeğin Yüce Allah nezdindeki varlık değeri eşittir. Hiç biri diğerine üstünlüğü söz konusu değil ve hukuki farklılıklar da onların yapısındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. Fakat feminizm onların haklarını yeksan etmeye çalışırken, kadın ve erkek arasındaki doğal farkları dikkate almayarak büyük bir zulüm işlemiş oluyor.

Tabi ki hem İslam'da ve hem feminizmde kadınların tüm haklarının ihya edilmesi hedefleniyor fakat bu ortak hedefe rağmen, ikisinin yöntem ve bakışı tamamen birbirinden farklıdır. İslam, kadın haklarını Allah'ın kelamında ararken, feminizm insan kelamında arıyor. İslam'da temel olan, özellikle kadın veya erkeğin haklarını ihya etmek değil, insani hak dikkate alınıyor, bu sayede insani ilişki daha güzel resmediliyor. Bu ilişkide ne bir sultacı ne de sultaya boyun eğen, ne aşağılayan ve ne aşağılatan, ne zalim ve ne mazlum görünmüyor zira her kes kendi konumunda yer alıyor ve ona göre kendi haklarından yaralanıyor. Bu ilişki çeşitliliği, bir toplumun bekası için zaruridir.

 

İslam'ın kadından çizdiği portre tüm insani boyutlarda erkek gibi olan mükemmel bir insandır. İslam'da kadınlar tıpkı erkekler gibi Salih ameller, akıl ve düşünme yeteneği ve gücüne sahiptirler. Kadınların İlahi dergahtaki ibadetleri ve amellerini makbul görmeyen eskilerin evham ve düşüncelerine rağmen, İslam açısından kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur ve onların amellerinin makbuliyet kriteri sadece onların Salih olmaları ve imanlarıdır. Yüce Allah Kur'an Kerim'de iman ve Salih amelin sadece erkeklere veya kadınlara has bir özellik olmadığını, her ikisinden de bunları kabul ettiği belirtiliyor. Nitekim Nahl suresinin 97. ayetinde şöyle buyuruyor: Mü’min olan kadın ve erkekten kim salih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o taktirde ona mutlaka tayyib (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.

Bu yüzden uhrevi mükafat ve Allah katına yaklaşmak, insanın cinsiyetine asla bağlı değildir, burada İmam ve Salih amel söz konusudur ve kadınlar da erkekler gibi işledikleri sevapların mükafatı ile ödüllendirileceklerdir.

 

Diğer yandan Yüce Allah Kur'an Kerim'de insanın yaratılışından nihai hedefin kendine ibadet olduğunu açıklarken, ister kadın ister erkek tüm insanların değerinin onların kulluk mertebesine bağlı olduğunu ifade ediyor. Bu samimi ve içten ibadet, insana kerametten elbise giydirirken, onu Allah'ın halifesi konumuna kadar yükseltiyor. Resulullah'ın –saa- en önemli özelliği de o hazretin kulluğuydu; kulluk yolu ise sadece insanın nefis ve ruhun yüceliğinden geçer. Tabi burada kadınların erkeklere nazaran daha ince ruha sahip oldukları için kulluk mertebesine daha rahat ulaşabilirler, zira insanın gelişimini sağlayan faktörlerden biri ise ince ruha sahip olmasıdır. 015