Mayıs 05, 2016 16:09 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde feminizmin düşüncelerini açıklamaya ve düşünürlerin ilgili fikirlerini, bu düşüncenin batıdaki olumsuz sonuçlarını aktardık.

Ardından İslam dininin kadınlara olan Yüce bakış açısı ile bu semavi dinin kadınların konumu, bireysel ve sosyal statüsünü açıkladık. Geçtiğimiz sohbette İslam'ın kadın için çizdiği portrenin, mükemmel bir insan olarak, tüm insani boyutları ile insaniyetin diğer bir simgesi olan erkeklerle aynı olduğunu ifade etti. İslam dini kadınların da erkekler gibi düşünme ve Salih amelde bulunma gücüne sahip olduğunu belirttik. Tek bir cinsiyete bağlı olmayan Allah'a ibadet ve kulluk, yüksek manevi, sosyal, bilimsel, siyasi ve kültürel seviyelere ulaşma gibi değerler, tek bir cinsiyete özel değildir.

Bu programda şimdiye kadar aktarılan konuları toparlamaya ve İslam'ın kadının çeşitli ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardaki konumuna değinmek istiyoruz. Birlikte dinleyelim.

 

Daha önce de belirtildiği üzere İslam dininde kadın zayıf ve ikinci sınıf vatandaşı değildir. İslam, kadınları, cahiliyet dönemindeki konulardan kurtarırken, hem kadın ve hem erkeklerin gelişmesini istiyor. Bu ilahi din kadına kişilik kazandırırken, onları sosyal yaşam sahnesinden silmezken, hatta onları topluma kazandırmaya ve yüksek konuma ulaşmalarını sağlamaya çalışıyor.

Yüce İslam Peygamberi –saa- öncesinde kadınlar, insan sayılmazken, İslam kadınlara saygı göstererek, onların mükemmel insanlar olduğunu belirtiyor. İslam dininde kadınlar sırf aile içinde müdür olmadığını, onun şahsiyet ve kişiliğinin daha geniş boyutları kapsadığını açıklıyor. İslam Cumhuriyeti kurucusu İmam Humeyni –ra- da kadınlara yüksek konum ve itibar tanırken, onların büyük insanları yetiştiren ve toplumun eğitmenleri olduğunu ifade ediyordu.

 

İslam dini kadının meşru çalışmaları ile kendine sağlıklı ve temiz bir hayat yolu seçme şansı vermiştir. İslam dininde kadının çalışması, sosyal değer ve saygınlığa sahiptir. Yüce Allah Kur'an Kerim'de kadın ve erkeğin her birinin kendi işlerinden sorumlu olduğunu, kimsenin kimseden sorumlu olmadığını hatırlatıyor. Bu arada kadın kendi emeği ile kazandığı mal ve servetinin sahibidir. Kadın sosyal ve ekonomik faaliyetlerde bunarak kendi kazancını biriktirip veya meşru yolda harcayabilir. Yüce Allah Nisa suresinin 32. ayetinin bir bölümünde şöyle buyuruyor: ... Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. ...

Bu ayet kadınların da mali bağımsızlıkları olduğunu gösteriyor. Öyle ise kadınlar da erkekler gibi ticaret yapmak ve kazançlı olma hakkına sahipler. Kadın ayrıca baba, anne, kız veya erkek kardeş ve eşten geriye kalan servette payı vardır. İslam ilk günden itibaren kadına ekonomi faaliyet ve mülkiyet hakkı tanımasına rağmen kadın hakları bayraktarı sözde batı ve Avrupa'da geçen asrın ortalarına kadar kadınlara baba veya eş izni olmadan mal edinme ve servet biriktirme hakkı tanınmıyordu.

 

İslami düzende kadın bir insan olarak toplumun inşasında erkeklerle ortak çalışmalar yürütebilir, hatta İslami hükümet yapısında sorumluluklar üstlenip bu bağlamda çalışabilir.

Eğer Hz. zehra'nın –sa- velayete verdiği destek çalışmaları ve Hz. Zeynep'in –sa- Aşura kıyamındaki rolüne bakılırsa, Hz. Zehra'nın –sa- velayet ve imamete destekte rol aldığını, Hz. Zeynep'in –sa- de Aşura olayı ardından yaptığı konuşmalarla YEzid hükümetinin cinayetlerini ifşa etmede büyük etkileri olduğunu anlarız. Hz. Zeynep'in kahramanlıkları, sadece İslam tarihinde değil, tüm kavimlerin tarihinde eşsiz olduğu, hiçbir milliyet ve kavmiyetin tarihinde benzer olaya rastlanmadığı anlaşılıyor.

 

Yüce İslam dini ailenin kurulması ile birlkte hatta daha öncesinden bile kadın için haysiyet ve saygı bakımından yüce ve özel saygın bir konum tanımıştır. İslam dini çocukların yetiştirilmesinde kadının rolünü çok önemli ve temel olarak tanıyor. İmam Humeyni İslam'ın kadın ile ilgili görüşlerine binaen çok güzel bir tabirde bulunarak "Kadının eteğinden, erkek miraca yükselir" diye buyurmuştur.

Bu yüzden şevkatli bir anne, anlayışlı ve görevinin bilincinde olarak, temiz, anlayışlı, başarılı ve dürüst çovukları topluma kazandırırken, fedakar, şevkatli ve huzur veren bir eş olarak, erkeğin kişilikli, faal ve zorluklar karşısında güçlü olmasını sağlar. İmam Humeyni'nin –ra- "kadınlar ülkenin temel kader belirleyici konularına müdahale etmeli" sözü, İmam'ın kadınların konumuna verdiği önemi yansıtır. Üstelik bu konu, inkılabın korunması, devam etmesi için gereklidir.

 

Her zaman kadınlar konusunda ilerici ve modern görüşe sahip olan Ayetullah Seyit Ali Hamenei de şöyle buyuruyor: siyaset sahnesinde ve inkılap arenasında takva ve iffetli olarak hazır bulunan iranlı kadınlar, dünyanın en üstün kadınlarıdır.

Kadınlar toplumun en büyük sermayesi olarak İslami toplumun inşasında hassas ve temel rol oyunuyor. İslam kadının konumunu, toplumda bir cinsel meta değil de insani konumunu bulacak kadar yükseltiyor. Böyle bir gelişmeye oranla kadın toplumun çeşitli alanlarında çeşitli sorumluluklar üstlenebilir; zira İslam toplumun sağlığı ve bekasının, kadın ve erkeğin rolleri ve görevlerini doğru üstlenerek yerine getirmesinde görürken, onlardan toplumdaki çirkinlikler ve münkirleri ile mücadele etmesini istiyor.

 

Bu bağlamda Resulullah'ın –saa- sosyal faaliyetler ve siyasi alanlarda kadınlardan da erkekler gibi biat alarak onların siyasi sahnelere ortak olmalarını istediğine şahit oluyoruz. Fakat bilindiği gibi batılı kadın yaklaşık 20.y.y ortalarına kadar başta oy kullanmak üzere siyasi faaliyetlere katılma hakkı yokken, İslam dini ilk günden itibaren kadınlara siyasi ortaklılk hakkı ve oy (biat) hakkı tanıdı.

İslam'daki bu gbi ortamlar, kadınların çeşitli sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi alanlarda hazır bulunmalarını sağlıyor.

Resulullah –saa- döneminde ve daha sonraki yıllarda kadınların yaşamında yeni ufuklar açılnca, yüzlerce kadın ilim, İslami maarif ve sosyal konularda eğitim görerek uzman oldular. Bu kadınlar dini, sosyal, ekonomik, bilimsel, kültürel alanlarda birer örnek teşkil ettiler ve hatta cihat meydanlarında düşmanla savaşarak şehit oldular.

 

İslam medeniyeti tarihinde Müslüman kadının çeşitli sosyal alanlardaki güçlü varlığı, kadın hakkında aşırıya kaçan feminizm gibi ekollere rağmen, kadının Yüce maddi ve manevi kademelere ulaşabileceği, erkeklerle hiçbir ihtilaf gözetilmeksizin insani Yüce faziletlere ulaşabileceğini, sadece cinsiyetle ilgili haklarda bazı farklılıkların olduğunu gösteriyor.

Fakat feminizm, kadın hakları ve onlara özgürlük gibi aldatmacı ve gerçek dışı sloganları ile sadece aile temellerini sarsmakla kalmayıp, kadının zarif ve latif ruhu ve fıtratına uygun olan annelik ve eş rolünü onlardan çaldılar.

Bu yaklaşımın negatif sonucu sadece ailelerin dağılması ve çocukların yanlış ve kötü yetiştirilmesi ile kalmadı, kadınları da erkekler tarafından suiistimal edilmesine sebep oldu. Bu bakış açısı batı toplumlarını çeşitli krizlerle karşı karşıya getirmiştir, bu yüzden bir çok batılı uzman, feminizm çıkmazından kutumla yollarını aramakla meşgul.

Hiç şüphesiz İslam dininin kadın ve aileye olan bakış açısı ve ileri görüşleri, dünyada kadınların haklarının ihya edilmesi ve özgürlüğü için çok uygun bir modeldir.

 

Değerli dinleyiciler, 26 bölümlük dizi sohbetimizde sizleri feminizmin temel ilkeleri, görüşleri ve sonuçları ile tanıştırmaya çalışırken, İslam dinin kadına olan Yüce bakış açısını incelemeye çalıştık. Yararlı olmasını ve dünya kadınlarının kendilerinin gerçek, önemli rolü ve konumunu kavramasını umut ederek, hepinizi Yüce Allah'a emanet ediyoruz. 009